25 Mayıs 2009 Pazartesi

Elveda Lenin...


Elveda Lenin: Hem iki farklı yönetim biçimi, hem de o yönetimlerde yaşayan insanların hayata bakışı ve yaşama biçimleri üzerine, izleyicinin farklı algılar ve sorgulamalarla bir çok farklı açıdan nitelikli analizler yapılabilmesine olanak sağlayabilecek bir film.

Film: İnsan, siyaset, güç ve o gücün niyeti üzerine derinlikli düşünme ve tartışma ortamları yaratırken ve bu anlamda üzerinden tartıştırırken; bir ideolojinin teori ve pratiği üzerindeki ayrışmaların diktatoryal rejimlerdeki yönetici insanların algılamasına, ideolojiyi yorumlamasına ve kişilik özelliklerinin niteliklerine göre özünden ve iyi niyetinden nasıl sapmalar yaratabileceği üzerine sonuçlar da ortaya koyuyor.

Elveda Lenin: Temelde çok insani, felsefi ve doğru duran ideolojik teori ve temellerin; benim doğrum mutlak doğrudur mantığıyla ve sadece yönetim erkini ellerinde tutanların insan yönetme anlayışlarına dayalı, sorgulanamayan, tek tip insan yaratma projelerinin sonuçlarıyla; yine eleştirilebilecek çok yanı olan ama yönetenlerin hakimiyet sürelerinin en azından seçimlerle değiştirilebileceği, farklı örgütlenmelere, baskı gruplarına ve seçmenlere karşı sorumluluklara sahip demokratik rejimler arasındaki iyi ya da kötü yanların fark edilmesine olanak sağlayan; tüm bunları da, son derece hayatın içinden, gündelik yaşamdan karakterler odağında şahane bir mizahla ve nokta sahnelerle, iki farklı ideolojinin tüketim simgelerini kullanarak yapan; ideoloji ve siyaset sorgulaması üzerine; ve bunun bireysel hayatlardaki yansımalarının sergilenmesi adına çok hoş bir filmdir.

Bütün bu derinliklerinin ötesinde; sinema dili anlamında, özel ilgi alanım olan eski doğu bloku ülkelerinin, kentlerinin: Dünyanın diğer bölgelerinden soyutlanmış (eski)kapalı hallerini, kentsel renklerini, yaşama biçimleri ve gündelik hayatlar ile insan ilişkilerini çok gerçek bir dille anlatmayı başaran; ve özellikle sıradan olmadan da insanları güldürmenin olası olduğunu ortaya koyarak, komik filmle mizah arasındaki derin ve niteliksel farklılıkları göze sokarken, felsefik görüşlerin bile her türden sinema seyircisini tatlı tatlı güldürerek nasıl anlatılabileceğini gösteren, defalarca izlemekten bıkmadığım; ama illaki sinemada izlemişliğin tadını diğerlerine değişemeyeceğim muhteşem bir filmdir benim için...

Bol ödüllü bu filmi mutlaka izleyin ve gülün; ve düşünün; ve bir filmin dramatik bir olayı tatlı bir mizahla birleştirerek nasıl bir lezzet yarattığını görün derim ben!

5 yorum:

  1. İlgimi çekti bu iflm, mutlaka izleyeceğim.
    Doğu Bloku ülkeleri benim de merak konumdur.
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Yakın bir zamanda Doğu Almanya'da yapılan bir ankette şu sistem ve AB'mi yoksa DDR rejimimi diye soruluyor, Halkın %68'i DDR cevabını veriyor...Aslında hiç de Good Bye değil ama :)) Çok güzel bir film, ideolojik ve duygusal bir annenin hastalandıktan sonra görmek istediği özlediği dünyayı yaratmaya çalışan ailesinin trajikomik hikayesi...Tavsiye ederim

    YanıtlaSil
  3. Yann Tiersen'ın müzikleri de ayrı bir güzellik katıyordu :)

    YanıtlaSil
  4. Daha 2 gün önce elime geçmişti bu film uzun zamandan sonra...Bir arkadaşıma önermiştim. Başlığı görünce şaşırdım doğrusu:))

    YanıtlaSil
  5. İzlediğim ve çok beğendiğim filmlerden biri daha..katılıyorum size.politik bir tema sıkıcı olmayan ve çok sıcak bir şekilde anlatılmış.Ve Lenin'e dokunaklı bir elveda olmuş.

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP