Oyinkan Braithwaite etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Oyinkan Braithwaite etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Nisan 2020 Salı

OYINKAN BRAITHWAITE

Gün güneşli, bir kaç gündür kendimi dışarı atma fikrim var ki çok uzun zamandır evden çıkmadım; sadece geçen hafta sonu bahçeye indim, kitabımı açtım, çekilmekte olan güneşin vurduğu noktada cephemi ona verdim ve bir süre okudum. Bir an, o saatlerdeki güneşin bütününü ısıttığı arka bahçeye geçmeyi düşündüm ki bundan hemen vazgeçtim; o taraf dairelerde oturan insanlarımızı huzursuz etmek istemedim, eve çıktım.

Pazartesi

Fakat bugün için kararlıydım; deniz kenarında yürüyecek, iskeleyi adımlayacak, hep canlı ama şimdilerde cansız mekânların fotoğraflarını çekecek, sonra da Saadet Hanım'a uğrayıp yurdun bahçesinde, sosyal bir mesafeden çaylarımızı içip sohbet edecektik. Canım en çok klasik bardakta taze demlenmiş çayı hayal etmişti.

Sabahın o güzelim güneşi öğle saatlerinde rüzgara yenik düştü; başıma iş almayayım tedirginliği paçalarıma yapıştı ve dışarı çıkmamam için elinden geleni ardına koymadı. Kıramadım elbette onu; önce kitabımı alıp balkona çıktım, güneş sıcak sıcak bedenime dokunuyordu ama rüzgâr da alanı terk etmem için elinden geleni yapıyordu. Bu kez balkondaki sandalyelerden birini masadan ayırdım ve salona getirdim; manzaraya uygun bir açıya yerleştirdim, kitabımı açtım.  


Kız Kardeşim Seri Katil

Bayılarak okuyordum. İkiyüz küsur sayfalık kitapları okuma rekorumu kırdıracağı mutlaktı. Gencecik bir yazardı ve tatlı mı tatlı ve de fena halde akıcı bir üslubu vardı. Kurgulanma biçimi zekiceydi ve beni benden alıyordu. Sanki eline su dökülemez genç bir blog yazarının satırlarından pırıl pırıl bir derenin sesleri geliyordu. Gülümseyerek yok oluyordum derinliklerinde. Yazar kitabın önüne geçmeye başlamıştı gözümde, imrenmiştim ve yazarken hiç de zorlanmadığını düşündüm. Gözlemlerinden biriktirdiklerinin derinliğine, insana dokunuşuna, geleneklerinin altını çizişine, bunu bir öyküye yedirerek tatlı tatlı eleştirmesine bayılıyordum. Bir kültürle, bir coğrafyayla bu kadar kısa bir kitapla kaynaşma, hissetme ve onu anlama halimin tadına da şaşırıyordum. Bir anda Lagos'a gidesim geldi, hatta açıp neti fotoğraflarına baktım.

İşlerim hareketliydi, bir yandan dünyayı bir yandan da piyasaları takip etmem gerekiyordu. Petrol fiyatları bir kez daha düştü haberi Tırtıl'ın sesinden geldi. Ona Petrol Oyunu kitabından söz ettim, lisedeyken almıştım muhtemelen. Aklım kitaptaydı ve ondan kopamıyordum.

Sanırım dört beş yıl önce yaptığım vişne likörü geldi birden aklıma. Bir uzmandan bilgi almalıydım. Enn sevdiğim kadını aradım, fazla da meşgul etmek istemiyorum çünkü işi yoğun. İçebileceğimi söylüyor. Dolduruyorum bardağımın bir kısmına, uzun zamandır kahve ve çayı şekersiz içtiğim için fazla geliyor tadı, bir buz atıyorum. Bir yudum alıyor, tada şaşırıyor, başka bir içkiye evrildiğini düşünüyor ve satırların arasında kayboluyorum.


Likörüm evrilmiş, evet. Ondan kıvamlı bir şeri tadı alıyorum. Bu güzel işte! Kitapla ilgili bir yazı şekillenirken, yazarın adını öne çıkarmam gerektiğini düşünüyorum. Bir ilk roman bu! Popüler kültürün yükseldiği, insanların kolay okumalara yöneldiği bir dönemde tam da bu döneme ait bir yazardan pop çağına uygun ama popüler kategorisine sokularak küçümsenemeyecek ölçüde birikimli ve mesajını fazlası ile veren bir kitap?!.. Ne ad koyacağımı bilemiyorum. İlk kez belki de bir yazarın adı, hikâyesi, kimliği ve bende yarattığı duygu kitabın önüne geçiyor. Bu cin gibi, nüktedan, kıvrak ve oyunbaz bir zekânın sahibi genç kadına bayılıyorum, oyuna kattığı karakterlerin her birini fazlası ile seviyor, bunların her birini, sanki bizzat görüşmüşüm gibi aklıma kazıyışına şaşırıyor ve yazının başlığına onun adını çıkarmaya karar veriyorum. An itibariyle ben, bu zeki, duyarlı ve en sevdiklerim listesine girmiş genç kadının yeni kitaplarını heyecanla bekleyen bir fanıyım. Oysa ben bu tatlı kızı açık tenli bir İngiliz sanıyordum...


 

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP