23 Ekim 2022 Pazar

Enfes Bir Cumartesi Enfes Bir Film: Leo Grande

Önce takip etmeye bayıldığım Filmgündemi'nin sayfasına şunları yazdım:

Amsterdam'ı söz verip de izleyemediğim ve yazamadığım için üzgündüm, son güne kadar umut ettim ancak mümkün olamadı ve saklandım. Filmi -beni düşünmüş olmalılar ki- iki hafta vizyonda tuttular üstelik... Bu film içinse bir mesaj yazmadım, izlerim, diyemedim, çünkü -alınmasın ama- dizime güvenemedim; zorlamak da istemedim. Sonuç itibariyle sinemasever melekler işbirliği yapmışlar ki ben dün filme (Leo Grande) güle oynaya gittim ve bayım bayım bayılarak izledim.

Müthişti!


Dilerseniz filmle alakasız alt metni atlayıp, Gün Artık Cumartesi alt başlığından itibaren devam edebilirsiniz!

Bir an pazar gününü beklesem mi diye düşünüyorum. Bu kez benden beklenemeyecek derecede disiplinliyim. Yere basamaz haldeyken bir iki gün içinde normale dönen bacağı zorlamıyorum. İşimi yapıyor, interneti icat edenlere dualarımı eksik etmiyorum. Hayatla bağlantım şugar. İşler yolunda. Bir üzüntüm var ama! Amsterdam. İçim kaynamıştı ona. Hakkındaki eleştirilere rağmen iyi anlaşacağımızı hissediyordum. Üstelik filmi bana en yakın sinemaya çekmişlerdi, üstelik de ikinci haftaya uzatmışlardı.

Daha ne yapsınlardı!

İçim sürekli dürtmedi aklım da filmde kalmadı değil elbette. Farklı çıkış yolları aradım ancak içimde de son derece otoriter, bana benzemeyecek kadar disiplinli bir çip üremiş olmalı ki; ruhum uçarak gişe önüne gitmeyi düşünse de çip sürekli frene basıp o coşkuyu nötr hale getirmeyi başarıyordu.

Ama öte yandan kıs kıs da gülüyormuş.

Bir anne şefkati ve sabrıyla beni ayar ediyormuş.

Bu hafta enteresan bir şey oldu aslında. Ben cuma gününün tamamını neredeyse cumartesi gibi yaşadım ve sıklıkla cumayı cumartesi sandım...

İş çok keyifliydi. Hava muhteşemdi. Dizim bina içi seyahatlere başlamıştı. Enn sevdiğim konser kızı ise İstanbul'a Peyk konserine gidiyordu. Uzun telefon konuşmalarına, onun coşkulu anlatımlarına, zıplayan sevinçlerine bayılıyorum. Aslında o telefonda şakırdarken ben kendimi onun yanında, anda ve o noktalarda hissediyorum.

Farkındayım ki aldım sazı elime ve yine sadece filmden söz etmek yerine uzattıkça uzatacağım. Ha bu arada ilginç bir şey daha oldu. Cuma akşamı geç vakit, gece muhteşem, enn sevdiğim kadın yola çıkmak üzere, garajlara bırakmak konusunda ısrarcıyım. O da bana kıyamıyor, o arada telefonum çalıyor. Asker arkadaşım Apo. Arkadaş grubu ile. Bense anında Aydın'da asmalar altında bir terasta, enfes bir meyhanede rakı masasına ışınlanmış durumdayım.

Kafa çakır tertibimin. Aydın Samsun arası kaç saat muhabbeti yapıyoruz. Sonra konu bir kitaba dönüyor. O an masadaki arkadaşlarından birinin kitabından söz ediyor ki romanın kahramanlarından birinin kendisi olduğunun altını da keyifle çiziyor. Sonra kitabın yazarı katılıyor sohbete. Çok hoş, kısa ama keyifli bir sohbet. Sonra Apo alıyor sazı eline, roman kahramanı olmanın havasını güya çaktırmadan atıyor. Ona kitabı alıp okuyacağımı söylüyorum. Kitap okumaz can dostumun kafa çakır hali çok tatlı; roman kahramanı olmak pek hoşuna gitmiş. Ertesi sabah Amazon'da buluyorum kitabı ve başka bir kaç kitapla birlikte istiyorum. Ve umduğumun fevkinde bu polisiyeye bayılıyorum.

Bitirince yazacağım elbette...




Gün Artık Cumartesi


Muhteşem bir güneş. 14 seansı için yola çıkıyorum. Neredeyse 10 gündür bahçeye bile çıkmış değilim. Şimdi trendeyim. Ve şimdi sinemanın olduğu AVM'nin önünde. Bu arada Cinemaximum'ların el değiştirip Paribu Cineverse olduklarını da öğrenmiş durumdayım. Ve gişe. Ben daha filmi söylemeye fırsat bulamadan çok tatlı genç kız Leo Grande, diyor ve ekliyor, sizi tanıyorum, sanat filmleri izliyorsunuz. Ve D-4 olarak biletimi uzatıyor. Gülümsüyorum. Bir kaç dakikalık ve sadece bilet alışverişini içeren sıcacık sözcüklerle hoş bir sohbet. Sonra Migros'a inip sinema klasiği atıştırmalıklarımı alıyorum.

Ve terastayım.

Günün rengi muhteşem.

Bu gazla film sonrası Penguen'in terasında kapuçino ile kendimi şımartmaya karar veriyorum.

Yan koltuğumda bir hanımefendi var.

Yerime oturmayıp bir koltuğu boş bırakıyorum. Çıkarken önden kalkacığım, salon kapısını itip çıkarken duracak, kapıyı tutacak ve onun çıkmasına yardımcı olacağım. O ise -dayanılmaz- gözlerime bakıp gülümseyecek ve teşekkür edecek.

Film enfes bir müzikle başlıyor.



Ve film bir dış sahne ile açılıyor. Genç ve tatlı bir delikanlı belli ki bir adrese yürüyor. İlk yarının tamamı aynı mekânda ve iki karakterin sohbeti ile geçiyor. Olağanüstü bir keyif anı. Emma Thompson büründüğü karakterle muhteşem, olağanüstü ve son derece doğal; sıcak, yanağından makas almalık, saf bir kadın, din bilgisi öğretmeni. Çoktan kanımız kaynadı, ısındık ve sevdik kendisini. Onun tarafındayız. Nasıl da gülümsetiyor bizi. O arada sinema görevlisi bir genç kadın salona giriyor ve az önce salona sızan 14-15 yaşındaki iki oğlanı film 18 yaş üzeri diyerek salondan çıkarıyor. Çocukların tatlı kurnazlığı ise beni benden alıyor. Ellerindeki bilet filme giremeyeceklerini bildikleri için Avatar'a ait. Savunmalarını da onun üzerinden yapıyorlar, sözde yanlış salona girmişler. Yemezler abiler.

Kıs kıs gülüyorum çünkü iyi bir plan ama, ahh o kameralar! Elbette aynı yaşlardayken dünyada kıyamet koparan Emmanuelle'e okul çıkışı, kitap defterlerimiz ellerimizdeyken görevlinin ağzından girip burnundan çıkarak, binbir şirinlikle ikna edip girişimizi anıyorum.

Filmden uzun uzun söz etmeyeceğim, çünkü yazı bir romana evrilebilir ve ne yazsam hep bir eksik kalır! Çok ama çok keyifle izlediğim genç oyuncu Darly McCormack'e bayılmakla kalmadım, Emma gibi güçlü bir oyuncu karşısındaki çok doğal ama o oranda başarılı oyunculuğunu çok beğendim. Ve finalde kısa süreyle de olsa filme katılan genç oyuncu İsabella Laughland'in tiplemesine ve o esnadaki diyalogların tadına bayıldığımın altını da kalın kalın çizeceğim. 

Velhasıl bu film anlatılamaz, uzun cümlelerle yazılamaz, en azından bunu ben beceremem. Becerme cesaretini bulursam da üç oyunculu, 1 saat 37 dakikalık bu filmi sayfalarca yazarım ve anca o zaman  anlatabildim hissine ererim ki okuyanın ki de can. Yani son sözüm odur ki bu film okunmaz! İzlenir... ve yaşanır.

Yine bir kadın yönetmen, Sophie Hyde ise beni benden alıyor. Katy Brand'in cin gibi, muhteşem birikiminden ortaya çıkmış metninden çok keyifli, çok renkli, olağanüstü ve geniş bir duygu skalasını perdede izleyicinin önüne öyle bir seriyor ki, hadi gel de durup düşünme. Muhteşem görüntü yönetimi ile seyirciyi filmin içine alıp eğlendirirken aynı anda tüm duyguları hissettirip yaşatan bir tadı da zihinlere kazımayı başarıyor. Hani bir kahve kartonuna iyi soğutulmuş beyaz şarap koyup sinemaya sızdırmak ve onu usul usul götürürek filmi izlemek süper olurdu lakin önce enn sevdiğim, çevre dostu kadını bu AVM ile barıştırmam gerek ki sanırım bunu başarmak üzereyim.

Ve bir özet geçersem bu muhteşem filmle ilgili olarak:



Biribirine çok yakışmış bir genç ve bir orta yaşlı iki karakter!

Ana konu seks olsa da temeli insan; ki seks üzerine konuşmalar açık sözlü, anlayışlı ve çok hoş, Emma'nın çok tatlı bir komikliği var ve çok tatlı da acemiliği.

Yani kısacası Sevgili Arkadaşlar:

Bu film anlatılamaz...

Yaşanır.

İzleyin!

25 yorum:

  1. kesinlikle izlenmeli. ben de bir iki farklı yerde, bu filmde de emma thompson'ın döktürdüğünü okudum, aklımda. Darly Mc Cormak'ı en son "bad sisters"da izleyip bayıldım, burada da seyretmek iyi gelecek eminim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı filmi iki kere izlediğim yoktur, hadi hatırlamadığımı varsaysam diyelim 5 filmi ikinci kez izlemişimdir. Bunu mesela yarın gidip bir daha izleyebilirim. Çok eğlenceli ve aslında ders niteliğinde de. Evet ya hayatta bunlar da var dedirtiyor ve bunu üstelik acıyarak değil, güldürerek fark ettiriyor. Kadın senaristler ve yönetmenler fena:)

      Sil
  2. Offf şu an çok kıskandım Sevgili Buraneros :P

    O kadar uzun zamandır bu filmi bekliyorum ki... Fragmanı izlediğim andan beri biliyorum; ben bu filmle sarmaş dolaş olacağım; Emma ile utanıp kızaravak, Darly ile gençleşeceğim :))

    Maalesef sinemada izleme imkanım yok çünkü Hopa'da sinema yok :( Ama olsun, teknoloji sağ olsun, elbet bir yol bulunur :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu film özelinde sinemada izlememiş olmak belki kıskanılabilir ama iyi bir ses düzeni varsa evde televizyondan izlemek de keyifli olur sanki:) İnternete düşmüştür muhtemelen:)

      Sil
  3. KuyruksuzKedim, ben internetten izledim filmi, araştır bulacaksın. Daha olmadı ben sana link gönderirim.
    Süper bir film diyor sözü noktalıyorum. :) Söz sende Buraneros :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Koyduğun noktadan öte söyleyecek bir sözüm yoktur Momentos:) Ben diyeceğimi demiş durumdayım:) İlla ki bir şey diyeceksem de o da şudur ve tekrardır ve filme imza atan iki kadına yöneliktir: Bu kadar ciddiyetli bir mesele hiç can yakmadan, sevimli kılınarak, bu kadar geniş ve güzel mi yazılıp çizilip, çekilip seyircinin önüne getirilir bacılarım:)

      Sil
  4. Bu yazıyı okudum ve soluğu sinema salonunda aldım. Kesinlilkle çok keyifli ve kaliteli bir film. Artık önerdiğin izleyin dediğin hiç bir filmi kaçırmam Buraneros. Çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  5. Rica ederim Sevgili Küçük Joe. Pek sevindim:))

    YanıtlaSil
  6. Avatar 2 için bilet istediğinizde gişedeki hanım kızımızın yüzü ne hal alacak şimdiden merak ettim :) Yani gitmeyi düşüneceğinizi varsayıyorum :)
    Leo Grande tam da düşündüğüm gibi çıktı. Hulu filmi Oscar'a taşısa keşke diyeceğim ama Akademi'nin bazı kriterlerini -derecelendirmesi-zorlar mı diye merak ettim. Hiç olmadı senaryo dalında katılsa -ki senaryosuna övgüyü başka yorumlarda da görmüştüm.
    İyileşmenize sevindim, çok geçmiş olsun.
    Giriş müziği güzelmiş, salondan çıkarken kapı tutuldu mu? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Avatar 2 konusunda bir netlik yok şimdilik kafamda, çok emin değilim gideceğimden, sinemaya gelince belli olacak durumu. Gişe muhtemelen şaşırmayacaktır, sonuçta Avatar da sinema tarihinde yer bulan özel bir viraj:)

      Leo Grande çoğunluğun gönlünde ödülünü aldı bence, izleyip de beğenmeyecek insan sayısı azdır diye düşünüyorum. Bundan ötesi akademinin sorunu. Çok teşekkür ederim.:)

      Tabii ki tutuldu, aynen yazdığım gibidir :)

      Sil
  7. Çok teşekkür ederim İlkay:) Kesinlikle izlemelisin, sonuçta 18+'sın, yoksa cısss'dı:)

    YanıtlaSil
  8. Filmle önceki yazılarınızdan birinde karşılaşmıştım. Filme gidebilmeniz ne iyi olmuş. Ben de şu sıralar gelecek ay gerçekleşecek olan Hamlet tiyatrosunu iple çekiyorum. :) Film başlangıç müziği de çok iyiymiş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmin müziği iyi bunun yanı sıra iki oyuncu ve sonda da kısa süreli rolü olan üçüncü oyuncu ile olmasına rağmen soluksuz izletti kendisini:) Çok keyifliydi kesinlikle:) Ben de sana imremdim şimdi, uzun zamandır tiyatro izlememiş bir tiyatrosever olarak:)

      Sil
  9. Cumartesi baya yoğundu hatta bu hafta hiç tatil yapmadım. Pazar günü dahil çalışıyordum :D

    NOT: Blog yazarları olarak Ankara'da toplanıyoruz. Sizleri de aramızda görmek isteriz. :) BLoG MaHaLLeSi olarak katılanlara ufacık bir hediyemiz de olacaktır. :) Her ilde mümkün olduğunca toplanmaya çalışacağız. :) Tek amacımız blog yazarlarını tanımak :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kolay gelsin sana, yorma bu kadar kendini:) Fikir iyi çok teşekkür ederim ancak Ankara'ya gelmem mümkün değil ki şu iki yılda şehrimin dışına adım atmış değilim, önümüzdeki yıllara bakıyorum:)

      Sil
    2. Önümüzdeki yıllarda bekliyoruz o halde :D

      Sil
    3. Elbet bir gün buluşuruz, diyelim o halde:)

      Sil
  10. Yine sinemada seyredilen bir film ve imrenme dolu duygularla okunan nefis bir yazı, Sevgili Okul Arkadaşım. :)
    Madem yazıyı okuyanlar internetten buluyor, ben de bir bakayım, izleyeyim. ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Sevgili Okul Arkadaşım, bu film kaçmamalı zaten. Konu ayrı... fakat Emma muhteşem:)

      Sil
  11. Filmi az önce izledim ve beğendim. 82 yaş iyiydi:)) Bu filmlerin sinemalarda gösterilmesi umut verici:) Tavsiyelerinize uymaya devam edeceğim fırsat buldukça:) Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevindim, kesinlikle çok iyiydi, kendisiyle tanışabilsek daha iyi olabilirdi:) Filmlere gelen sayısı üç beşi geçmediği için elleşmiyor olabilirler:)) Rica ederim, Başka Sinema bir şans, iyi filmler getiriyor ve onun filmlerinin biletleri diğerlerine göre çok makul:)

      Sil
  12. Film yazılarınızı çok seviyorum, bu film yazısını nasıl kaçırmışım. Okudum diye hatırlıyorum ama yorum yapmamışım:)
    Filmi bilmiyordum, internetten izleyeceğim:) O kadar güzel anlatıyorsunuz ki izlememek olmuyor:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.:) Filmin becerisi güzel anlatım:) Zevk alınca izlediğinden insan, o keyif hali kaçınılmaz olarak kelimelere yansıyor demek ki:)

      Sil
  13. Filmgündemi yazdığında zaten ilgimi çekmişti ama şimdi koşarak sinemaya gidesim geldi. Fakat kahrolsun beyaz yakalı olmak. Yarın sabah bir boşluğum olacak ama aylardır bir türlü gidemediğim sergiye gideceğim inşallah bu filmi izlemeye fırsat bulurum yoksa içimde kalacak. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sinemada kaçarsa anladığım internette bolca var. Belki de yakın zamanda Mubi ve benzeri mecralarda da bulunabilir. İstenirse kaçmaz yani.)

      Sil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP