Öncesi
Hep birine aşık olmak, bu ne menem bir şeydiri tatmak, doya doya yaşamak istediğim bir süreçteyim bir kaç yıldır; ancak o kızla bir türlü rastlaşamıyorum. Ve dolayısıyla hayalimdeki aşkı bir türlü tadamıyorum. Zorlayarak bünyeyi oraya birini yerleştirmek, yanıp erimek, onunla sırılsıklam olmak istiyorum ama elimdeki senaryoya uygun, o hissi körükleyecek ilişkinin ötekini bulamıyorum.
Tüm yaşadıklarım, bugünün deyimiyle aşk diye yaşadıklarım aslında sanal ve daha çok da bedensel, biliyorum.
Babamın bir acelesi var, belki de kuvvetli bir his onu tetikliyor, bunu seziyorum. Benim bir kızla çıkıyor olmam onu hep sevindiriyor, her seferinde olaya bu kız o kız hissiyle yaklaşıyor ama bunu bana asla çaktırmıyor ve bu konular üzerine tek kelime bile etmesek de, ben durumun farkındayım.
Ve aslında zaman zaman üçüncü şahıslar tarafından kulağıma da fısıldanıyor ve bu seyahatim baba için bir umut: Torunlarının annesi olacak kızla dönebilirim; oysa ben daha çok taze yirmiyim.
Bulunduğumuz sitenin yaş ortalaması epey yüksek, gecesi ıssız. Bizse akmak istiyoruz geceye; o halde başka sitelere gidebiliriz. Rastgele deyip çıkıyoruz. Fırtına dinmiş yaz geri gelmiş bir akşam. Biraz ilerledikten sonra adını yanlış hatırlamıyorsam Doğan 1,2,3... diye giden sitelerden birine varıyoruz. O yıla göre son derece modern, bir kaç havuzlu, aydınlatmaları şahane, canlı ve yaşayan bir noktadayız; dedenin sitesi ile kıyaslanamayacak kadar da cıvıl cıvıl bir ortam. Bize uyar!
Biraz takılıyoruz, havuz başında bir şeyler içiyor, bize burada ekmek yok deyip arabaya yönelirken tam; bizim sitede gündüz gördüğümüz kızların burada olduklarını fark ediyoruz. Gündüz yakın masalarda oturduğumuz ilk karşılaşmada kolalarımızı bitirene kadarki süreçte sinyali almıştım ve sağlamdı. Şimdi geceydi ve biz tam da siteye dönmek üzereydik ve saat geçti.
Kızlar ve yanlarındaki küçük oğlan da dönecekler, aldığım his bu. Yaklaşıyorum, selam veriyorum; aldığım tepki hoş ve sizi tanıyoruz tadında. Birlikte dönebiliriz, diyorum, hoş bir gülümseme ve birlikte dönüyoruz ancak ufaklığı ekmemiz gerek.
Hayatta bazı anlar vardır, birini ekmek istersiniz, bin türlü numara yaparsınız ama o tutkal bir türlü çözülmez ve o kişi de kalkıp gitmez; işte tam anlamı ile bunu yaşıyoruz yol boyunca. Oysa kızlar çok tatlı, biz de çok tatlıyız ki tek kelam etmemişken bir sözümle güvenip arabaya bindiler. Yol boyu ne mekânlar geçiyor gözümüzden, ve ne hoş bir şifre ile miniğe çaktırmadan planlar yapıyoruz ve akılan ve biraz alkollü gecenin sonrasında kumsalda sadece öpüşerek, sarılarak, belki uyuyarak ama birlikte sabahı ettiğimizin, ten sıcaklıklarımızı birbirimize bıraktığımız bir vedanın hayallerini kuruyoruz.
Sonuç itibari ile gün ışıdığında, kahvaltı sonrası ayrılacağımız bu limanda çok tatlı anıları cebe atıp, kimbilir belki de tek gecelik ama sırılsıklam bir aşkı geride bırakıp, kanatlanmış ruhlarımızla yeni noktalara hareket edeceğimiz enfes bir sabah fırsatını -ufaklık yüzünden- kaçırıyoruz.
Henüz yolun başındaydık, yaşadığımız kısa an çok tatlıydı, önümüzde çok canlı, çılgın coğrafyalar vardı. Bizi ne türden tanışmaların beklediğini, kumbaralarımıza ne anılar atacağımızı bilmiyorduk.
Büyüklerimize çok teşekkür ederek arabaya doğru yürüyoruz. Kızlar aklımızda, kısa süreli pek keyifli flörtöz anlarımızın ortakları iki çok güzel ve tatlı kız, bir selam çakmak isterdik elbette ancak yolcu da yolunda gerek. Marşa basıyorum, siteden çıkıyor, Eylül'ün sıcaklığı ve anısı bedenimde, yeni hikâyelere doğru sabahın enfes serinini hissederek ve bir kaç saniye içinde 4.vitese ulaşarak devam ediyoruz.
Fuarın Lozan Kapısında Bir An
sonbahar kırmızıları
25 dakika önce