27 Aralık 2022 Salı

La Paragas Yılın Sinema Gecesini İftiharla Sunar

Hevesli aynı zamanda da pek heyecanlıyım. Tıpkı kreması müthiş bir pastanın son lokmasını bekletmek gibi akşamı zor ediyorum. Afişle aramızda müthiş bir iletişim var. Her zamanki gibi filmle ilgili tek bir yorum cümlesi dahi okumuyorum. Ve film öncesi için ritüellerim hazır. Aslında film çıkışı kutlama tadında yaşamak istesem de onları; filmin süresi nedeniyle çıkışımdan en fazla beş dakika sonra, kapanma anonsunun yapılacağını biliyorum. Ve AVM'nin yılbaşı için abartısız bir zarafetle hazırlanmış haline bayılıyorum ki kuzeyli havası baskın ve etkileyici. Dev çam ağacı ise pek yakışıklı. Yani mutluyum, trende de ayaklarım yerden kesikti, şimdi, şu an AVM'de dolaşırken de.

O halde önce biletimi almalıyım!

"D-3 lütfen..."

Avatar rüzgarının ardından yeniden salon 6'da olmak yılın son filmine çok yakışıyor. Aslında salonu kapatmış olmalılar ve sanki La Paragas'ın sinema yazarı için özel bir gösterim bu!


Elbette yazarımız bu zarif davranış karşısında üzerine düşeni yapıyor ve spot yazıda belirtildiği üzere bu kez Cookshop'un dış kısmındaki soluk alan masalardan birine oturuyor. Bu onun tercihi. Ancak yine okurlar spot yazıdan hatırlayacaklardır ki Mangolia olsa da masada, yine bir eksikti o masa. Çünkü yazarımız bir önceki yazıda kurduğu ve spot'a da alıntılanmış cümlelerinde şu ifadeleri kullanmıştı:

"Yürüyen merdivenlerde ve en üst kattayım. Cookshop romantik ışıklandırmasıyla ve boş masalarıyla aşağı kattan bana bakıyor. Yalnız... ve yalnızlığına bir ortak arıyor. Sert bir Amerikano ve Magnolia düşlüyorum."



**

Siyah kıyafetini siyah türbanıyla tamamlamış, sıcak ve gülen bir yüzle genç kız yanaşıyor masama, bu zarif ve abartısız tavrıyla ortam o kadar güzelleşiyor ki anlatılır gibi değil, doğal olarak o sıcaklık andaki tebessümle birlikte kelimelere de yansıyor.

"Bir nutellalı Magnolia lütfen."

"Amerikano'yu karton bardakta mı veriyorsunuz?"

"Hayır, fincanla"

"Bir de Amerikano lütfen"


Vaktim var, usul usul, tadına vara vara ve yudum yudum keyfini çıkarıyorum ânın. Olağanüstü bir hafiflik var üzerimde, şekersiz kahvem istediğim sertlikte. Milan Kundera'nın bayıldığım kitabının adına bir gönderme yapmanın tam yeridir. Bu bir yeni yıl ve yeni beklentiler sevinci midir bilmiyorum ama var olduğumu dayanılmaz bir hoşluk içinde hissediyorum. Yeni yılı karşılarken iş bazında da çok verimli geçen 2022 yılını ise sevgiyle sarıp sarmalıyor, kendisine teşekkürlerimi şimdiden sunuyorum. Filme çok az süre kaldığını fark ediyorum, tatlı ve kahveyle geçirdiğim çok hoş zamanın ardından; ödeme için içeri geçiyor, dönüşümde gülümseyen genç garsonuma teşekkür ediyor ve yeni yılını kutluyorum. Yürüyen merdivenler, sinema katı, sinemanın yürüyen merdivenleri ve koltuğumdayım.

Çok kısa fakat enfes, karlı bir açılış sahnesi; bir küçük çocuk ağaçların arasından, yaprakların üzerinden kısmen karlı bir yamacı iniyor.

Müjde gibi!..

Başlaması ile belki de bir dakikayı bulmayan sürede bitmesi bir oluyor sahnenin, şaşırtıyor ve siyah zemin üzerinde jenerik akmaya başlıyor ve sonra sahne kaldığı yerden devam ediyor.

Küçük oyuncu Rudi'ye yani gerçek adıyla Mark Blenyes'e dikkat ve de annesine de (Macrina Bârlădeanu-Ana)! Ayrıca ekmek fabrikasının patroniçesi Orsolyo Moldovan- Mrs Dénes'e ve de bir odun karakteri çok başarı ile canlandıran Marin Grigore- Matthias'a...

Romanya'nın Transilvanya bölgesinde çok şirin bir köydeyiz. Halkı çok şeker. Kozmopolit bir nüfus ve filmin adında simgeleşen Romence, Macarca ve Almanca olmak üzere üç farklı dilden ve kökenden insanları var. Bir de ekmek fabrikası var ki çapına bakınca köye fazla; biri patroniçe olmak üzere iki çok tatlı kadın tarafından yönetiliyor ve filmin ana karakterlerinden ikisiler; hedefleri büyük.


Üç yabancı'yı fabrikada işe alıyorlar, film genelde iş gücü ve onun göçü üzerine de düşünceler, daha doğrusu durumlar ve eleştiriler ortaya koyuyor. Seyirci çoktan oralı oldu, benimsedi ve sevdi. Her şey yolundayken köy halkında eleştirel ve yabancı düşmanlığı içeren tavırlar gelişiyor.

Filmin ana temalarından biri de bu diyebiliriz!

Film 16+ ibaresi taşıyor, diyaloglar -sadece seks sonrası çıplak bir anda- edepsiz ancak şimdiki çocuklara bakınca gerek var mıydı ki sorusunu da akla getiriyor!..

Ancak iki kişilik çıplak andaki diyaloglar enteresan ve kadın karakter Judith State -Csilla pek hoş; birikimli ve bağımsız haraket edebilme kabiliyeti yüksek ve tutarlı bir genç kadın. Duruma hakim! Filmin etkili karakterlerinden, çello çalıyor, dört dil konuşabiliyor, sıcaklıkla sert ve tavizsiz bir tavır arasında kolay ve bilinçli bir geçişkenliği var ve gerçek bir güç gösterisine sahip. Gerçekten de o performansı filmin zirvelerinden biridir ve elbette Macar Dansı hem onun çellosuyla hem de köyün yerel grubuyla filmin bir anına damgayı vuruyor.

Kilisede başlayan sonra başka bir mekâna, muhtemel ki köyün toplantı salonuna taşınan ve yabancı karşıtları ile karşıt olmayanlar arasında hedefi yabancılar olan bir tartışma var ki enfes; yaklaşık 15-20 dakika sürüyor ve akış, oyunculuk ve oyuncu yönetimi muhteşem.

Çok keyif alarak ve soluksuz izlediğim, düşündüğüm, fikirlerimi gözden geçirdiğim ama bizim kızlardan taraf olduğum bir süreç yaşıyorum film boyunca ve net bir karar olarak diyorum ki: Cristian Mungiu enfes bir film yapmış. Oyuncu seçimleri ve yönetimleri muhteşem, sımsıcak. Bir film izlemediğimi, bizzat kitleye dahil olup yaşadığımı rahatlıkla söyleyebilirim.

Ve final jeneriğindeki müzikler!.. Bu kez son notaya kadar koltuğumda çakılı kalıyorum. Filmin tadı damaklarımdan sızıyordu zaten... Doğa muhteşemdi, izlediğim küçücük bir köyde kocaman ve ilginç karakterlere sahip, doğal, kasılmayan ama bence görkemli bir filmdi. jenerik akarken çalan ilk şarkı ki yabancı gelmeyecek, aşağıda, diğeri bir Romen şarkısıydı ki nasılsa bulurum diye düşünmüştüm. Gördüm ki IMDb'de de bile müzikle ilgili tek bir veri yok. Bir muhabir olarak anladım ki yanımda kalem kağıt da taşımalıyım!

Ve son sözümüz odur ki:

Laparagas.blogspot.com'un bu yılın en iyi filmi ödülü:

Goes to R.M.N.




32 yorum:

  1. :) Sevgili Buraneros masalsı anlatımınız için teşekkür ediyor ve size akıllı telefonunuza shazam uygulamasını kurmanızı salık veriyorum. Ortamda çalan şarkıyı kısacık dinletmenizle beraber youtubedan bulup getiriyor size. Hiç bir güzel melodiyi unutmak istemediğimden ben sıklıkla kullanırım. Mutlu yıllar şimdiden.

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim Sevgili dövüşürken hanımefendi değilim, cep telefonu çok nadir kullanıyorum ki o da aile efradı tarafından ulaşamıyoruz diye elime tıkıştırılmış, modeli eski ve fazla kurcalamadığım bir telefon, sadece açıp arıyorum ya da gelen mesajlar şifreler falan:) Ama Enn Sevdiğim Kadın'dan destek alabilirdim, düşünemedim. Daha acar bir muhabir olacağım söz:) Mutlu yıllar...

    YanıtlaSil
  3. Kendinize ne kadar güzel keyifler armağan ediyorsunuz değerli üstadım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yol haritam Nazım'dan, çocuklukta kapmışım sinemanın keyfini vazgeçemiyorum, der ya o basit yaşayacaksın diye... Gerçi şimdilerdeki bilet fiyatlarından bakınca çoluk çocuk kalabalığı gitmek zor, oysa biz çocukken kerkes kalabalık kalabalık sinemaya gidebiliyordu. Bizim gibi, büyük şehirlerle kıyaslanamayacak kadar küçük şehirde bile 5 tane yazlık sinema vardı, kışlıkları sayamam bile, biletler karaborsaya düşerdi... Yıllardır sıfır yazlık... Çoğu filmi de tek izliyorum:)

      Sil
  4. Filmi not aldım izleyeceğim. İyi yıllar

    YanıtlaSil
  5. Anın tadını çıkarmak diye buna derim ben:))) Anlatımınızın içinde kayboldum:)))
    Film için seyredebilir miyim? diye düşündüm, tam olarak bilemedim:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bahsettiğin çekincelerin 16+ kısmı ise bir eylem yok orda çıplaklık var ve sadece söz ve kısa sürüyor 5 dakika bile değil... o anın dışında normal bir film... yoksa 18+ yaparlardı:)

      Sil
    2. Yok onunla ilgili değil, sıkılabilirim diye düşündüm sadece:)

      Sil
    3. Sıkılmaya fırsat yaratır mı filmin ritmi diye düşündüm ben de şimdi.) 19:10'da reklamlar ve gelecek filmlerin fragmanları ile açıldı perde, film 2 saati biraz aşıyordu, ara sonrası reklamlar falan derken 21:45 civarı ışıklar yandı ki arada da çıkmamıştım... nasıl geçti anlamadım zaman, öyle filmin içindeydim... Üstelik tektim salonda... sonuçta internetten seyret bulabilirsen, sıkılırsan bırakırsın:)

      Sil
  6. RMN'yi beğenmenize sevindim.:) Bu kadar iyi bir tepki beklemiyordum, şaşırdığımı itiraf ediyorum.
    Kasabadakilerin toplantıda konuştukları filmin en merak ettiğim kısmı. Toplumunun gerçeklerini sinemasına taşıyan yönetmenin söyledikleri çarpıcı olsa gerek.
    Matthias'a odun demişsiniz :) Csilla'yı da çok merak ettirdiniz.
    Yılın sonu geldi ama bizim mahallede yeni yıla dair hiç iz yok. Yılbaşı temalı fincanı görünce avm'ye gidesim geldi. :) Afiyetler olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de izlediğime sevindim:) Filmgündemi'nin katkısı mutlak, gündemi takip açısından fayda süper, teşekkürler:) Çoğu filmi kaçırırdım çünkü medyadan pek takip etmiyordum, kaçırıyordum, tesadüfen rastlarsam ya da biri haberdar ederse işte.. Toplantı başlı başına bir lezzet, içerik çok sağlam ve çok hoş bir tartışma, müdahaller falan enfes, sırf oyuncu yönetimi açısından bile defalarca izlemeye değer:) E biraz odun, ama odunu çok başarılı oynuyor:) Csilla özel bir karakter, aslında aradaki kültür ve anlayış farklı, siyahla beyaz gibir der kalanı filme bırakırım:) Kadınların her biri özel ve çok sahici... Bizim bu AVM hem ölçeği hem de içindekiler ve de konumu itibariyle hoş... güzel bir sinema günü için elverişli, artı başka sinema filmleri diğer filmlere göre neredeyse yarı fiyat 40TL. Benim mahallemle sinemanın arası da neredeyse 15 kilometre:)

      Çok teşekkür ederim:)

      Sil
    2. Başka Sinema Kadıköy'de var benim mahalleyle arası aşağı yukarı 23 km :) İyi seneler diliyorum :)

      Sil
  7. kısa bir mail attım sevgili buraneros, laparagas a...

    YanıtlaSil
  8. akademisyenler sebatik hakları vardır, bilirsin belki. Başka bir ülkeye/üniversiteye gidip oradaki akademisyenlerle ortak çalışma yapıp bilgi ve kültürlerini arttırmak için kullanılan. Ben sebatik hakkımı senin yanında kullanmak istiyorum Buraneroscum, magnolia yer, film izleriz, başka türlü olmayacak bu iş, çok aklım kalıyor bu sinema seferlerinde zira :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Akademik durumu bilmiyordum ama bir tür bizim meslekteki usta çırak ilişkisi gibi... tüm evrelerini yaşamış ve sebat kelimesini de çok duymuş ve kullanmış biri olarak anladım:) Bu sene eğer olağanüstü bir şey olmazsa İstanbul'da da sinema artı şeklinde topluca yapabiliriz ki olağanüstü bir şey olmazsa baharda oradayız biz:) Olur da buralara düşerse yollar elimizden geleni de ardımıza koymayız Sevgili Şule:)

      Sil
    2. aaaa ne güzel, baharda geliyor musunuz? zarif eşim ve ben, seni ve ennnnn sevdiğin kadını evimizde ağırlamaktan da memnuniyet duyarız, bilesin :)

      Sil
    3. Çok teşekkür ederiz şimdiden, o gün gelince detayları grupca da konuşuruz zaten:)

      Sil
    4. Sebatij hakkı süper :) çok mantıklı :)

      Sil
    5. Sebatik hakları için kapılarımız ardına kadar açık Sevgili KuyruksuzKedi:)

      Sil
    6. Değil mi Kediciğim? Sebatik hakkının güzelliği ücretli olmasıdır tabii :) ben aslında bu hakkımı blog arkadaşlarımı dolaşarak geçirmek istiyorum sanırım, bir süre de seninle Doğu Karadeniz'de gezsek, böylece görgümü, kültürümü arttırsam fena mı olur yani :P Hep bilim, hep bilim nereye kadar :P

      Sil
  9. Yazınızı keyifle okudum. Yazıda ki betimlemeleri okurken insan kendini derinlemesine kaybediyor. Dilerim bu anlatımınızla daha çok kitleler yazılarınızı okur. Yeni yılda da bir çok film izlemeniz dileğiyle, keyifli yazılarınız olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, ben de yorumu çok keyifle okudum. Aynı keyfi yazılarınızdan alan biri olarak ben de sizin için dilerim :)

      Sil
  10. Valla gelecekte kitaplarını kesin alacağımız -potansiyel- bir yazar olarak bu filmi mutlaka izlemelisin der ve noktayı koyarım:)

    YanıtlaSil
  11. Tüm bu ritülleri biz de yapıyoruz, biz de andan keyif alıyoruz ama böyle tatlı, böyle özendirici anlatamıyoruz arkadaş:)
    Blogda yılın filmi R.M.N seçilmiş. Listeye almalı o zaman.
    Yılın bitmesine birkaç gün kaldı madem... Yeni yılda da böyle tatlı, böyle keyifli günlerinin çok çok olmasını dilerim. Mutlu yıllar Buraneros!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, ve bilmukabele derim sevgili öğretmenimiz, verdiğiniz emekler için de bu vesile ile ve yıl bitmeden bir kez daha teşekkür ederim:)

      Mutlu yıllar...

      Sil
  12. Hayhaaat! Bugün yine başaramadım Sevgili Okul Arkadaşım. :(
    Neyi mi? Bunca zamandır içim açılarak okuduğum sinema yazılarınızın verdiği gazla Kadıköy'e gidip sinemada film izlemeyi. Yine bir işler çıktı ve sinema kaldı. Neyse artık, niyet var, sonuç da olacak elbet. :)
    Vakti zamanında yönetmenin "4 ay, 3 hafta, 2 gün" filmini seyretmiş ve çok beğenmiştim. Şimdi de bu film "blogda yılın filmi" seçilmişken hem de! :)

    YanıtlaSil
  13. İstemek başarmanın yarısı derler ya Sevgili Okul Arkadaşım, üstelik niyet de sağlam... sinema melekleri bir yolunu bulacaktır sizin için, eminim. Olmadı evde sinema keyfi yaparsınız:)

    YanıtlaSil
  14. Senin şu keyfin, o keyfi aktarışın... Ustalık başka bir şey. Yaşamak da anlatmak da ustalık ister ya hani. O bağlamda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buna ustalık demesek, hayatın için de güzel pişmiş ve pişirilmiş olabilirim; bir kez daha altını çizersem. Ve yoluma güzel taşlar döşeyen herkese de şükran:)

      Sil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP