Güne dair geniş bir planım var,
hevesliyim de!
Şehire inmek ve biri bira, diğeri kahve için olmak üzere iki mekânda takılmak ve eğer sezon devam ediyorsa da bu eylemler öncesinde Düş Evi Oyuncuları'nda sahnelenmekte olan oyunu izlemek.
*
3 Haziran Cumartesi
Saçlarım için berberime doğru yürüyorum, aheste ve az önce aldığım kaşarlı milföylerin tadını çıkararak... Oradan dönüşte duş, akabinde hayal edilenlerin hayata geçirilmesi ve günün akşamında ise önceki yazıda bahsedilen şirin pastanede San Sebastian...
Saçlarda işlem tamam; teşekkür edip ellerine sağlık dedim berberime. Fikrim gökyüzü ile istişare halinde; hava yağdı yağacak. Tedbirliyim; alaylı meteorolog evden çıkarken koklamıştı havayı. Geldiğim caddenin paralelinden, yeşillikler içinden ve bulvara kestirmeden iniyorum.
Az önce, eğer doluysa berbere işinin bittiğinde haber vermesini söyleyerek yürüdüğüm ve banklarında kitap okumaya bayıldığım minik parkın önünden geçtim.
Hedefimde enn sevdiğim kadının önerdiği ve geçen gün olmadığı için alıp yiyemediğim kaymaklı dondurma var.
Adımlarım aheste; coğrafyanın tadını çıkarıyorlar.
Yağmur ufak sinyaller gönderiyor.
Yağmurluksa sırt çantamda istirahat halinde.
Aptal ıslatan denir mi, gökten düşen küçük ve hoş damlalara?
O zaman ben aptalım; sevdim ufak dokunuşlarını, yağmurun.
Şehire inme fikrinden gittikçe uzaklaşıyorum. Şahane bir dinginlik bünyemi ele almakla kalmıyor, büyük de bir keyif bahşediyor bana. Mutluyum; şahane gün ben buna derim. Teşekkürler Cumartesi.
Süzülüyorum Tarım Kredi Kooperatifi'nin düzenine ve dekorasyonuna bayıldığım marketinden içeri. Şımartan tatlar rafında kalıyorum. Göz göze gelinen ilk an ve etkileşim içe düşen bir kor kadar yakıcı.
Aklım alınmış durumda.
O halde elde var bir!
Alışverişi kaymaklı dondurma, bir paket kesme şeker, bir litre yarım yağlı süt ve yeni tanıştığım, o ilk bakışma anında beni etkilemeyi başaran paketle tamamlıyorum.
Bulvardan tekrar ayrılıyorum, dondurmaya yumulmuş durumdayım; onu öneren enn sevdiğim kadına sevgiler yolluyorum.
Ve elbette blog dostlarıma özellikle kaymaklı dondurmayı şiddetle öneriyorum!
Bağ bahçeler arasında keyifle yürürken yeni tanıştığım paketi de açıyorum; çünkü dondurmayı az önce bitirdim, kutusunu da çöpe attım.
İlk defa gördüğüm bir marka Elle. Ayakkabı çantayı elbette biliyorum ama bu ne iş? Paketin içindeki her bir minik top da ambalajlı.
Yırtıyorum ilkini.
Bir ısırık...
Hımmmmmmmm!!!
Gittim ben!
Tamam minik topun dışı çikolata kaplı, alt gofret, ama gofreti aşınca da içeride akışkan bir çikolata; sup kıvamından bir tık daha şelale ve muhteşem bir kombinasyon.
Bitter tercih etmiştim çünkü o henüz raftayken, göz göze geldiğimiz o ilk anda, bir ışık yakmıştı zihnimde!
Denizin kıyısına iniyoruz; damaklarım fena şımarık; hep birlikte zevk içinde yüzüyoruz.
Sonra fikrim beni uyarıyor, heyecanlanıyorum. Damaklarım bir ortaklık teklif ediyor, tereddütsüz kabul ediyorum.
Ve yolumun üzerindeki ilk markete girip 4 gramlık minik paketlerdeki Nescafe Gold'lardan alıyorum.
O arada wafer ball'ları ufak ufak götürmekteyim...
Günün Ruhları Dürtükleyen Saatleri
Kanepedeyim, televizyon açık. Şaşkınım çünkü tekrar edeceğim üzere, uzun zaman sonra bir diziyi, dolayısı ile bölümlerini peş peşe izliyorum. Dördüncü sezona bu akşam geçeceğim; belki de beşinciye giriş yapacağım. Başta kadın karakter olmak üzere ikilinin ilişkilerine hastayım. Kadın karakter -benden ırak- hayal kurdurmalık. Lakin ufacık bile bir imrenmem yok, ah keşke diye bir kıyasım da. Sadece şansıma gülümsüyorum, bazı benzerliklere tebessüm ediyor, 10 yılı aşmış süreden bir çok enstantaneyi gözümün önünden geçiriyor, sürekli gülümsüyor, onca yıllık iyi ki'lerime yeni iyi ki'ler ekliyorum.
Sonra, bir sonraki sezon için ara veriyor ve Wafer Ball paketini elime alır almaz kurduğum hayali hayata geçirmek üzere kupaya süt doldurup üç minik şeker atarak onu mikrodalgaya yerleştirip, süreyi de iki dakika yirmi saniyeye ayarlıyorum. O krema tadında köpük oluştura dursun, ben bu kez dört gramlık Nescafe Gold'u, çok az sıcak suyla çözüyorum ve mikrodalganın ötmesinin ardından kahveyi süte usul usul eklerken bir yandan da karıştırıyorum.
Diziyi kaldığım yerden başlatıyorum. Biraz önce enn sevdiğim kadınla gezi planları yapmıştık ve tüm konuşma bir görsel olarak akmıştı zihnimden.
Wafer Ball'ı alıyor paketten ve çıkarıyorum minik ambalajından.
Yarısından ısırıyorum. Ortasındaki sıvı çikolata dilimin üzerinde yayılırken, bir yudum sütlü kahveyi gönderiyorum içeriye... Minik topun dışındaki katı, içindeki sıvı çikolata ve gofretin sütlü kahve ile buluşma hali muhteşem, ardından bu kez sadece bir yudum daha kahve ile damağı temizliyorum ve az önce zevkten ölmüş damağı yeni kombinasyon için hazır hale getiriyorum.