18 Aralık 2022 Pazar

Kurak Günler Ama Hiç De Kurak Olmayan Bir Film

Bir ikilemdeyim.

Film vizyona girdiğinden beri...

Aslında bir çifte kavrulmuş planım var ancak iki film birdenin diğer filmi bir türlü vizyona girmiyor. Bir başka filmin afişi asılıyor ki o da canıma minnet; kesin görmem gerek; ancak çifte kavrulmuş yapmam zor. Çünkü bu kez ve ilk kez, ve muhtemelen Avatar: Suyun Yolu yüzünden iki Başka Sinema filmi, aralarındaki mesafe epeyi uzak olan iki ayrı AVM'de.

Enn Sevdiğim Kadın telefonda. Çok hoş bir sohbet. Cıvıl cıvıl. Sinema fikrimden ve iki filmin ayrı yerde olması nedeniyle birini tercih edecek olduğumdan söz ediyorum. O ise Kurak Günler'i mutlaka izlemem gerektiğini söylüyor. Ben yönetmeni tanımıyorum ama o diğer filmlerini de izlemiş, ısrarla filmi görmem gerektiğini söylerken ipuçları da vermiyor.

Ona canım feda, dün sabah 11 seansı için hazırlanıyorum. AVM bana yakın, trenle 5 durak sonra. Sabah saat dokuzbuçuk civarı kahvaltımı Sembol'de su böreği çay şeklinde yapıyorum ve trendeyim. Fotoğraf makinesi almadığımı fark ediyorum. Şimdi AVM'nin giriş merdivenlerindeyim ve merdiven basamaklarının iki yanında kocaman saksılarda pembe beyaz şeklinde sıralanmış çok hoş çiçekler yılbaşı geliyor mesajı veriyorlar.

Eksik fotoğraflar haneme bir çentik daha.

Güvenlikçi genç kızla günaydınlaşıyoruz ve klasik sinema alışverişi için Migros'a giriyorum ancak dolapta Max yok ve onun yerine Zero alıyorum. Terastayım. Vaktim olsa David People'da olacaktım. Tüm bunlardan önce biletimi almak için gişenin önündeyim.

Genç adam yaş indirimli bilet uyarım sonrasında kimliğimi görmek ihtiyacı duyuyor. Buna sevinmeli miyim? Ona ufak bir ders vermekle yetiniyorum. Tavrın hoş olmadığının altını onu üzmeyecek şekilde, gülümseyerek hatta göstermiyor muyum diyerek çiziyor ve nedenlerini tek tek anlatıyorum! Antrakta promosyon mısırımı alırken sözlerimi kulağına küpe yaptığını anlıyorum. Çünkü kimlik sormasının ardından ben senin patronun olsam diye başlamıştım...


Film muhteşem ve son derece akıcı, kamera açıları sert, yer yer havadan çekimler ve aksiyonel bir açılış sahnesi ile başlıyor ve beni benden alıyor. Mekân seçimlerine ve özellikle seçilen kasabaya bayılıyorum. Oyuncu Selahattin Paşalı'yı tanımıyorum, yönetmen ve senarist Emin Alper'i tanımıyorum. Kasabaya atanmış genç ve yeni bir savcı, Emre. Siyaset üzerine kurulmuş bir film ancak bu hissi koyulaştırmadan insan hikâyeleri ve memleket halleri üzerinden yürüyor. İdealist savcı tongaya fena basıyor ve farkında değil. Kumpasın âlâsı! Oyunculukları ve filmin ritmini çok beğeniyorum. Fakat yönetmen! "Abi bu nasıl bir beceridir?" diye sormak istiyorum; iki nedenle. Çünkü filme bir giriyorum ki hep oradayım, yani filmin içinde. Koltuğumun boşluğuna sanki perdeden bakıyorum. Öyküye öyle kapılmışım. Sanki tek kamera açısı ile çekilmiş bir film bu. Hiç bir geçişi fark edemiyorum, nefes alışım bile adeta filmin kontrolünde; o derece akıcı ve yakaladığı izleyiciyi içine çeken, merakı diri tutan ve onu dışarı hiç bir koşulda bırakmayan, sürükleyen bir hikâye ve kurgu.  Bunları Enn Sevdiğim Kadın'la paylaşıyorum akşam. O da aynı şeyi söylüyor ve bunun tek bir sahnede bozulduğunun altını çiziyor ki ben onun da farkında değilim.


Filmde bir yerel gazete ve doğal olarak da gazeteci var. Güvensem mi güvenmesem mi ikilemindeyim film boyunca. Savcım da benden farklı değil. Film polisiye tadında bir güç savaşı olsa da başlangıçta bunu pek hissettirmeyen insan hikâyeleri sanki. Hiç bir şekilde popülizmin kaymağını ekmeğine sürmüyor, dolayısıyla bunu izleyiciye de ikram etmiyor. Doğal bir akış içinde bir gerçeklik olarak yaşatıyor. Taraf olmaksa izleyenin dünyaya ve siyasete bakışıyla ve kendini konumlandırdığı yerle ilgili. Ben tüm film boyunca hep insan odaklı izledim; çünkü ötesi bildiğimiz ve ülkemiz açısından olağan işlerdi; lakin yine de sürüklendim ve taraf oldum.

Ve filmin final sahnelerinde nefesim kesiliyor. Figürasyonun özellikle kalabalık sahnelerdeki yönetimini çok takdir ediyorum.

Pekmez rolündeki Eylül Ersöz'ün oyunculuğuna bayıldım. Görüntü yönetimi yukarıda altını çizdiğim gibi beni benden aldı ki görüntü yönetmeni Christos Karamanis'i ayrıca alkışlamak isterim. Hakim hanımda Selin Yeninci bir Türkiye gerçeğinin altını çizerken rolünde çok başarılıydı. Bense bilet indirimim artı her bilet alana verilen ve %20 indirim sağalayan Baydöner promosyonumla, güzel havanın ve çok başarılı bulmasam da yediğim dönerin, daha çok da anın ve gittikçe kalabalıklaşan AVM'deki hareketin tadını çıkarıyordum.

25 yorum:

  1. Emin Alper'in daha önceki tüm filmlerini izlemiş ve çok beğenmiştim. Her filmde ustalaşan bir tarzı var.
    Kurak Günler'i henüz göremedim, ancak Cannes'deki prömiyerinden beri takipteyim.
    Umarım bu hafta fırsat bulup göreceğim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pandemi yan etkisi olarak ve çok kere tekrar ettiğim üzere sinema dışında film izleyemeyen, o süreyi garip bir biçimde hayattan çalınmış olarak niteleyen biri olarak ben izleyemeyeceğim diğer filmlerini:)

      Sil
  2. Emin Alper'in Kız Kardeşler filmini izlemiştim. Karakterleri güzel işlemişti. Kolay kolay hatırımdan çıkmaz. Ki Kurak Günler'de benzer bir tat bırakacak gibi görünüyor. Yorumunuzdan sonra izleyene kadar meraktan içim içimi yer artık :) Konuya dair spoiler yememek için yazılardan da uzak duruyorum bu arada... Filmin katıldığı festivallerde dikkat çeken başarısının yanında kamuoyuna yansıyan başka bir tarafı var. Ortak yapımcılardan Çiğdem Mater Gezi Olayları nedeniyle hapse girince ve uluslararası platformlarda sinemacılar ona destek verince filme karşı ayak oyunları başladı. Film yapmak kolay değil, bir de peşinden bu tip olayların yaşanması insanı üzüyor.
    Gelecek program hayli ilgi çekici. Filmin çekildiği coğrafyayı merak ediyorum ama bakalım Denis ne kadar yer vermiş oralara. :)
    Darbe yıllarında aklıma kazınan bir şey vardı. Sokağa kimliksiz çıkılmaz, çıkılmamalı. Sinemadaki olay 80'lere götürdü beni. Hep bir ispat içinde olmak sıkıyor insanı...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumlara daha sonra detaylı yanıt vereceğim, sinemadan şimdi geldim ve sıcak haber olarak şunu söyleyebilirim: Claire Denis nakış işlemiş ve Margaret Qualley muhteşem... daha fazlasını yarın yazmayı umuyorum:)

      Sil
    2. Dediğim gibi ben Emin Alper'in varlığından bile haberdar değildim. İlk kez tanıdım ve izledim ve bıraktığı tat yazımda altını çizdiğim gibi harikaydı. Elbette izlerken bazı oyuncu seçimleri üzerine düşündüm, ama sonra düşündüm ki o zaman fazla sert bir film olurdu ve sanırım gişe de yapamazdı. Buradan bakınca bazı oyuncuların ve minik komikliklerin biraz piyasayı gözeterek yerleştirilmiş olduğunu varsaydım hatta anladım, hak verdim. Biraz da sanırım alıştırıldık buna diye de düşündüm çünkü sinema seyircisi aynı zamanda televizyon ve diziler tarafından kapılmış ve çok eskiler olmasa da belli zamandan sonraki bir nesil -kısmen- biçimlendirilmiş durumda. Dolayısı ile ve ben de bir eleştirmen olmadığıma göre onları gördüm ama görmezden geldim ve izlerken filmin tadını çıkarmaya baktım ve kabul ettim ki bir kez daha; bu soslara ne yazık ki artık yönetmenlerin de, senaristlerin de ihtiyacı var. Sinema izleyicisini ve değerini gittikçe kaybediyor durumu bir vakaydı ve film yapanlar da zorunlu olarak filmlerinde -istemeseler de- bazı sosları kullanmak zorunda kalıyorlar ki izlediğim diğer filmde de vardı bunlardan:) Sonuç olarak bugünün koşullarını da gözeterek iki güzel sinema gününde iki güzel film izledim, çok keyif aldım der ve altına imzamı atarım:)

      Coğrafya muhteşem:)

      Sil
    3. Kadroya bakınca şaşırmıştım ben. Yönetmenin oyuncularda gördüğü bir ışık var demek ki demiştim. Ki o ışığı görmüştür muhakkak. Ama işin bu tarafı aklıma gelmemişti. Ama sonuçta yoğurt tutmuş :)
      Coğrafyayı bir müddet daha merak edeceğim, izleyene kadar. Ama yazımda minik bir değişiklik yapmam gördüğüm kadarıyla zaruri. :)

      Sil
  3. Sinemaya gidebilecek bir zaman bulabilsem bu filmi görmeyi ben de çok istiyorum esasen, hele ki sizin yorumunuzu da aldıktan sonra. İmkanları zorlamayı deneyeceğim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Televizyonlarda yakın zamanda oynar diye düşünüyorum, ya da bazı dizi ve film yayınlayan platformlar da. Biraz sabır belki:)

      Sil
  4. Filmleri kaçırmıyorsunuz hiç. Afiş ve konu ilgi çekici görünüyor ama sinemaya gitmiyorum kolay kolay, çok masraflı artık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tek tutunacak ve sosyalleşilecek dal o sanırım mevcut koşullarda. Kafayı sıyırmamak için gidiyorum, masraflı kesin ancak Başka Sinema'nın getirdiği filmler diğerlerinin yarı fiyatlarına yakın burada, o bir avantaj, bir de ulaşım büyük şehirlere göre çok avantajlı bizde:)

      Sil
  5. Tek kamera açısı derken filmin akıcılığının izleyiciye etkisinin altını çizmek istemiştim, yoksa aynı planlarda farklı açılar var elbette ama film öyle bir akıyor ki sen o kadar filmin içindesin ki bunları hissetmiyorsun:)

    YanıtlaSil
  6. Çok duyuyor ve görüyorum. Sanırım bu güzel yorumlardan sonra gideceğim bende.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olur da bir nedenle gidilemezse, bir yerlerden bulunup izlenmeli; çünkü bizim çocuklar da -kıt olanaklarıyla- iyi film yapabiliyorlar gururu yaşatıyor bir yanıyla.... Çok teşekkür ederim, güzel yorumlar vurgusu için de:))

      Sil
  7. Destek amaçlı gidilmesi gereken bir film..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısın, o destek elden geldiğince verilmeli!

      Sil
  8. Ben de filmden çok etkilenenler grubundayım, biliyorsun :) 1 hafta oldu, hâlâ bazı sahneler aklıma geliyor zaman zaman. Emin Alper en sevdiğim yönetmenlerden biri. Ama bu filmiyle çarptı beni gerçekten!
    sabah kahvaltı yaparken de kendisiyle yapılan bir söyleşiyi dinledim, sen de bir göz atmak istersin belki:
    https://www.youtube.com/watch?v=bpyKKKJTNwo&t=589s

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyorum.:) Kendisinden hiç haberim yoktu, niteliği olan filmleri izlemeden önce haklarında yazılmış detaylı yazıları okumuyorum, senin bu yorumundan sonra az önce Duvar'da çıkan yazıyı okudum, orada detaylar vardı, kendisini de dinleyeceğim, link için teşekkürler:)

      Sil
  9. Yine çok güzel bir film tahliliyle beraber okuyuca da merak uyandırmayı başaran film yazılarından biriydi. İyi bir gün geçirmenize sevindim. Gelecek program da şimdiden hazır, ne güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, aslında iki film birden yapacaktım ama ayrı AVM'lerde olunca geç vakitte çıktım sinemadan ve yazısını mecburen sonraya bıraktım:)

      Sil
  10. Bu filme gitmek istiyorum ya uzun zaman sonra çok istiyorum bir film görmek. Kısmet mi bakayım bir...

    YanıtlaSil
  11. Selahattin Paşalı ve Ekin Koç'u oynadığı dizilerden tanıyorum:) Filmi çok merak ediyorum, son zamanlarda çok önüme çıktı, instagramda ve genel aramalarda:) Sizin yorumunuzu da okuduktan sonra izlememek olmaz:))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben dizi izlemediğim için tanımıyordum ikisini de, filmde tanışınca sevindim:) Film izlenmeli ki sanırım manevi bir desteğe ihtiyaçları var, kültür bakanlığının tavrından dolayı:)

      Sil
  12. Vurucu bir film. Yönetmen güçlü, kurgu akıcı, oyuncular o kadar iyi kotarıyor ki, gözünü ayıramıyorsun perdeden. Bölgenin temel sorunu üzerinden, ülkenin gerçeğini romantikleştirmeden çarpıcı bir dille anlatan senaryo ve elbette görüntü yönetmeninin gözü! Hele o son sahne. Pes dedirtiyor.
    Seyircinin koltuğa çakılmadan o salondan çıkması mümkün değil gibi. Yönetmenin Altın Portakal ödül töreni konuşmasını izlemeni öneririm. Yönetmenin gücünü daha da iyi hissedecek ve tavrı ancak o zaman daha doğru bir yerden yakalayacaksın.
    Sinema yazıların üzerine söyleyecek sözüm olamayacağı için, hiç değinmiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, bana söyleyecek söz bırakmamışsın.:) Tümüne katılıyorum, konuşmayı dinler miyim çok emin değilim ama bir tahminim de var. Sonuçta bir birikimim ve zenginleşmiş, çeşitlenmiş bir dünya görüşüm var; çocukluktan beri epey pişmiş, pişirilmiş durumdayım. O nedenle artık aldığım tatla daha çok ilgiliyim.:)

      Sil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP