Çalkarası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çalkarası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Haziran 2021 Pazar

Leyla'dan Geçilmez

Gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?

Ömer Hayyam





"Biz son zamanlarda 'Leyla'ya' dadandık. Denemediyseniz, bir tadın derim," yazmıştı Sevgili Şule; Lucien Arkas Bağları'nın Punto'sundan da bahsettiğim bundan iki önceki yazıma yorumunda... Onu okuduğumda: "Leyla'yı görüyorum hep, daha çok roze ve beyazını, hatta rozeden mi başlasam yaz niyetine diye düşünüyorum da şimdi..." diye yanıtlıyorum.


Peker Reis'imiz ne der hep:

"Söz namus!"

Ben de aynen öyle davrandım. Dün öğle üzeri çıktım yola, önce bir arkadaş ofisine uğramam gerekti. Uğradım, iki lafın belini kırdık, bir kaç proje gördüm, normal çayları bitmiş olduğu için bir fincan elma çayı içtim, iki üç dedikodu yaptık eve döndüm. Sonra da bir şeyler atıştırsam dedim çünkü iç sesimin alarmı çalıyordu ve uyarırken bazı fikirler de veriyordu. İç sesi biraz erteledim, dinlemedim. Aldım telefonu elime. Tek tuş. Enn Sevdiğim Kadın karşımda... O'na bir teslimatım var; Sarı Votka ve Limonçello imalatlarımdan artan kokulu Finike limonları... Gerçi bu ara başını kaşıyacak vakti yok ama hani olursa, bir tren yolculuğu bana dedim. Önümüzdeki hafta enn sevdiğimiz mekânda rakı içeceğiz! 

Evden çıkarken, burgerlerini ve bahçesini sevdiğim yerde cheeseburger, yanında patates ve kola fikrim ağır basıyor; lakin geçen gün, yine sıklıkla söz ettiğim ve sevdiğim lokanta Adem Usta'da da bulgur pilavını görünce dayanamamış, az pilav üstü bir porsiyon tavuk döner ve cacık söylemiştim. Eğlenceli bir öğlendi; tabağın domates, biber ve küçük dilimlenmiş lavaşların ressam titizliği ile yerleştirilmesinden kaynaklı olarak estetik güzelliğini uzun süre seyretmiş, yiyince de tadına bayılmıştım.

Velhasıl bir türlü dizginleyemediğim aklım çeliyor beni ve 20 metre ilerideki burgerden vazgeçiyor, Adem Usta'ya dalıyorum.

Bulgur pilavını göremiyor, tam Güveç'e meyletmişken yok herhalde diye soruyorum. Kapaklı tencerenin içindeymiş. O halde, az bulgur pilavı üzerine bir porsiyon döner ve cacık.

Kesinlikle çok keyifli ve muhteşem bir zaman dilimi; iyi pişirilmiş bulgur pilavı döner birlikteliği muhteşem ve kıvamı yerinde, iri rendelenmiş salatalıkları taptaze ve diri, tuzu ve sarımsağı sakin cacık harikulade!

Üstelik 20 TL!

Esnaf lokantacılığı budur işte!

Oradan çıkınca bir an CarrefourSA'ya uzasam diye düşünüyor, gözümün önündeki Migros'da karar kılıyorum. Bir iki şey ki bunlardan biri Ülker'in yeni ürünü marşmelovlu donat! Diğeri de tabii ki Leyla. Alıyorum.

O an bir eşlikçi fikrim yok. Biraz serinletir, bir, bilemedim iki kadeh içerim diye düşünüyorum. Sonra aklım çeliyor beni. Midye, diyor içsesim. Hemen denizin dibinde, eşi ve iki küçük çocuğu ile arabasının arkasında midye satan ve hakkaten bunları lezzetli ve temiz yapan, dili biraz yağlamacı da olsa çalışkan biri var. Gelince eve Leyla'yı koyuyorum dolaba; buzdolabına değil ama! Niyetim saat 21 civarında dokunmak Leyla'ya. O ara midye konusundaki tartışma sürüyor zihnimde. Vakit yaklaşırken de üşenme yürü diyorum; sonra maskemi takıp varıyorum. 15 tane midye diyorum, o hesap düze bağlansın diye 17 tane vereyim 20 TL olsun diyor. 1,5 liralık midyeleri komşuyuz diyerek 1,25'den verdiğinin de altını çiziyor.  Dönüyorum eve. Leyla bekliyor.



Onun hakkında hiçbir şey okumuyorum, referansa güveniyorum. Endamını ve etiketi çok beğeniyorum; Leyla'ya yakışmış!

 

Saat 21'e yaklaşırken bir kadeh Leyla'yı üzerini kapatarak  buzdolabına koyuyorum. Midyeler dolapta zaten. İdeal serinliğe ulaştığında ikisini birden çalışma odasına taşıyor, müziğimi de açıyorum. Bloglarda vakit geçirmeyi istiyorum. Leyla'yı bir süre seyrediyorum.  Renk ve saydamlık beni benden alıyor. Çalkarası roze için kalifiye bir üzüm. Kendisiyle anlaşacağımızı düşünüyorum. Bir One night stand olmayacak bu... kesin.

Hımmmmm... koku.

Çilek... Hatta çilek reçeli...

Hımmm... Ama ev çilek reçeli değil...

E ben severim bunu!

Ev yapımı olmayan, küçük paket reçel meraklısı bir çocuğum ben, hem gül reçeli ile çilek reçeli birbirinin farklı tonu gibidir.

Valla sevdim, Leyla'ya aşık olabilirim.

Onunla geçen zamanların eğlenceli olacağından eminim sanki.

Bir yudum...

Hisset...

Hissediyorum.

Hissettiğin ne?

Yetişme sürecimde özenerek edinilmiş eylemler ışığında ve kendim olarak, dilimdeki, damaktaki ve bitimdeki evreleri ve de serinletilmiş, limon tadı varla yok arası midye dolması ile uyumunu topyekün değerlendirdiğimde, hissettiğimi ifade edebilir miyim?

Bekliyor.

Hayatıma hoş geldin, Leyla.



Ve çok teşekkürler Sevgili Şule. :)

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP