Evet, mimleri seven ben; ve gerçekten de mim yazılarımı tekrar okuduğumda ''vay be yazmışım!'' diyen ben; yaklaşık on gündür karalar bağlamış durumdayım. Önce mimleri neden(bana göre) güzel yazdığımı, dün bir arkadaşımla paylaştığım cümlelerimle tekrar edim: ''O zaman daha kolay yazıyorum; sorana sorumluk hissediyorum bir de... Genelde sevdiğim şahsiyetlerden geliyor ya bir de, onlarla ben de mutlu oluyorum.
Bu çok doğru, yeni olduğum bu blog dünyasında seslerini duymayıp kendilerini fotoğrafları dışında görmemiş olsam da aramızda sadece bloglar üzerinden kurulmuş dostluklar dışında msn ya da mail benzeri yollarla iletişimler olmasa da bir şekilde sayfasına gittiğim ya da sayfama gelen, yazılarını okuduğum insanlarla gerçek hayattan belki de daha derin ve öte bir bağ var aramda... Çok kalabalık hayatı olan biri olarak buradakiler de sanal ötesi gerçek insanlar benim için, gerçekten buradaki her sevdiğim insanın bendeki değeri yıllardır arkadaşım olan, hayatımda bir şekilde yer etmiş insanlarla aynı...
Sln, yazmaya başladığımda ilk eklediğim bloglardan biri; öncelikle kendimin erken yaşlarımdaki haline çok benzettiğim biri... Sevgisini ifade edemediğinden şikayet eden cümlesine takılmıştım mesela... Sevgi bazen o kadar yalın, derin ve sessiz ifade edilen bir şeydir ki; ve abartılı sevgilerin bir çoğunda olmayan samimiyet öyle bir geçer ki karşıya; bunun dönüşünü hayatınızın kalabalıklaşmasıyla ve o insanlar için ifade ettiğiniz anlamlarda görürsünüz...
Sln: Çok genç yaşına rağmen son derece kültürlü, ilgi alanları oldukça geniş ve sorumluluk duygusu üst düzeyde bir insan; ben, çok hoş ve çok yerinde ve kaliteli esprileri olduğu konusundan da eminim, özellikle frekansının tuttuğu insanlarla bir aradayken... Yüreğinin kocamanlığı konusunda sanırım bu alemdeki herkes benimle hem fikirdir. Onu gerçekten iyi tanıdığımı ve anladığımı biliyor olmam ve ona olan sevgim ve arkadaşıma kurduğum cümledeki vurgum da göz önüne alınca; bu mimi yazma konusunda içine düştüğüm haleti ruhiye çok daha iyi anlaşılır, sanırım.
Küçükken, mağazaya gitiğimde kapıdan giren her müşteri için yorum yapardım; bu borcunu öder şu ödemez gibi... Babam da bana: ''Oğlum insanları seveceksin,'' derdi; aslında bu, sevip sevmemeyle ilgili bir tavır olmamakla birlikte babamın o lafı kulağıma da küpe oldu. Bazen fotoğraflara bakıp karakter analizleri de yapardım, insan ruhuna meraklıydım. Hayata antenleri oldukça açık olan biri olarak yıllar içinde bu becerim konusundaki geri dönüşlerin isabetiyle birlikte, insanları anlama konusunda kendime güvenim oldukça gelişti. Gerçekten marjları ve insana ait duyguları anlama, onlara yargılar yüklemeden bakabilme ve anlayışlı olabilme halim oldukça gelişkindir.
İşte bütün bu konulardaki becerilerine güvenen ben, bu mim konusunda neden zordayım? Bu mimin konusu anlamında blog yazarlarından seçtiklerim üzerine gerçekten uzun sözcüklerle çok şeyler yazabilirim. Ve gönlümden geçen de odur. Çünkü, burada bir şekilde aramızda iletişim kurulmuş insanların benim için anlamları çok büyük. Bir kez, bu kadar kısa süre olmasına rağmen günlük hayatta hiç bir insanda ulaşılamıyacak kadar kolaylıkla derinliklerine ulaşabiliyorum yazdıklarına bakınca... Evet, çok ufak yaşlarda, henüz cool kavramı dünyada yer etmemişken çok cool bir cümlem vardı benim, küçük yaşta büyük laflar etmenin havasında söylenmiş bir cümleydi birine... Demiştim ki: ''Ben herkesin arkadaşıyım ama herkes benim arkadaşım değil''
Benim çok temel kriterlerim var. Yeter ki insanlar da samimiyet, iyi kalp, farkındalık, sorumluluk duygusu, şefkat ve açık sözlülük olsun... Burada, benim sayfasına gittiğim ve arkadaşım saydığım herkeste bunlar var. Ve onların arkadaşı olmaktan da son derece mutluyum. Yani, işin özü; kendimi Sophie'nin Seçimi'ndeki Sophie'den berbat durumda hissediyorum; oturup ayrı ayrı başlıklarla kimseyle ilgili yazamayacağımı anladım bu on gün içinde...
Aslında, bir vesileyle bir çoğu ile ilgili düşüncelerimi ortaya koydum da bugüne kadar... Bu mim Sln'den geldiği günden beri binbir kurgu geçiyor aklımdan; yani işimle ilgili bulunduğum yerlerde bile bu mimle ilgili düşünceler var kafamda... Ve farkettim ki, ben, bu mimi tek tek isim vererek yazamayacağım. Çünkü, herbir sevdiğim için sayfalarca yazmam gerekecek; bu konuda hassasım:))
Bilmiyorum, belki mim amacından dışarı çıktı biraz, hatta oldukça; ama sevgili Sln ve sevgili a.nur dan özür diliyorum, gerçekten sizleri çok seviyorum. Belki mimin ruhuna uygun da yazamadım, ama anlayacağınızı biliyorum. Ve bir mim'ini (ki yazmadığım tek mim dir-bir hal üzerine bir kurmaca hikaye söz konusuydu; kendime bu konu da hiç güvenemediğim için) geri çevirdiğimEvren'den; burada, herkesin huzurunda bir kez daha özür diliyorum. Tecrübe böyle bir şey işte; bu mimi yazma konusunda da aslında af dilemeyi düşünmüştüm. Ama sonra bir kez daha düşündüm:)))
GİTTİK/GEZDİK/GELDİK 7-AMERSFOORT
42 dakika önce
mimleri seven ben diye başladığında geçtim kendi aklımdan, düşündüm neden o mimi geri çevirdiğini ve yazının sonunda gördüm kendimi...
YanıtlaSilgüvenmek, özür, huzurunda, sana gönderdiğim mim konusu aldatma... koydum kelimeleri arka arkaya manidar bir mani çıktı ortaya :)))
güvendim ben sana senden bile fazla, bir özür bu konuda boşuna...
yazarsın sen hikayelerin en güzelini, konusu aldatma olsa da...
keyifle okurum ben huzurlarınızda ayakta alkışlarım hatta, mim vakti zamanında geri çevrilmiş olsa da...
:))))
sevgiler... iyi pazarlar...
Özür değil ki, öyle içten bir yazı yazmışsın ki varsın dökülmesin sözcüklere...Her zaman bir şeyler bilinir ama tam olarak karşılığı bulunamaz zaten:) Böylesi de güzel aslına bakarsan... Yazmak cidden zor, bir paragrafa sığdırmak zor:)
YanıtlaSilevren, yazacağım o konuyu..Aslında başka bir yazı olarak düşündüğüm bir vicdan yarası var bende, çok eskiden kalma ve hayatımdaki tek...Yazı kadının ağzından olacak di mi?
YanıtlaSilAnlayacağını biliyorum demiştim zaten a.nur:))Aslında şu kişiyi nasıl bilirsiniz diye tek bir soru üzerinden olsa kolayda,şu seçim yapıp yazının sınırlarını göz önüne alarak yazmak zor:))
di :)
YanıtlaSilSln hakkında ne kadar güzel tespitler yapmışsın. Ben bile buradan "evet gerçekten öyle" dedim.
YanıtlaSilYazdıklarınla da aklıma, 5 sevgi dili bir kitap geldi. O kitapta insanların farklı sevgi gösterileri olduğunu ve herkesin sevme-sevilme biçimlerinin aynı olmadığı anlatılıyordu. Denk gelirseniz bir gün çok hoş bir kitaptır.
(Bir de yine araya kendimi katıp, bende burada olmaktan, samimiyetinizle donanmaktan çok mutlu olduğumu söylemek istedim. :) )
Evet arkadaşım!gülmek varken surat asmak niye,güldürmek varken ağlatmak niye,güzel sözler söylemek varken,kalpleri kırmak niye?hayat çok kısa arkadaşım ve bu dünyadaki hıc bır sey kırılan kalplere değmez.sevgilerimle :))
YanıtlaSil:)
YanıtlaSilYazarken çok zorlandığım için özellikle belirtmiştim isteyen yazsın diye, yazdım, yazdım, yazdım, baktım olacak gibi değil, bu kez silmeye başladım. Eğlenceli olduğu kadar da sıkıntı veren bir konu :) Hem çok fazla insandan bahsetmek istiyorsun, hem uzun uzun yazmak istiyorsun, hem kendini frenlemeye çalışıyorsun.. Bittikten sonra "keşke şunu da yazsaydım"lar başlıyor..
Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle okudum yazını, söylediğin güzel şeylerin önce hangisine teşekkür edeceğimi şaşırdım :) İçtenlikle yazıldığı her kelimesinden anlaşılan böyle bir yazıdan daha güzel bir karşılık hayal bile edemiyorum bir mim için :)
Kanbersiz düğün olmaz efsacağım güzel kardeşim benim,gülücüklerin ne güzelde yakıştı yüzüne:))
YanıtlaSilEvet yazmıştın isteyen yazsın diye sln ,ama yapamazdım.Güzel sözlerin için ben teşekkür ederim.Elimde kahve kokusu, yüzümde kocaman bir gülücük var sabah sabah ve gün boyu keyifliyim demektir bu:))
Teşekkür ederim şirinem bizden de sevgiler:))