15 Mayıs 2009 Cuma

Yemekteyiz...Fırında Makarna Kesin, Diğerleri Sürpriz!...

Saat akşam üstüne yakın ve günlerden hafta sonu. Yan yoldan bahçeye doğru kıvrıldığımda, köpeklerin en gevezesi Fadik ortalığı yıkıyordu. Onun dünyanın öbür ucundan yönünü bize çevirmiş insanın kokusunu alıp havlamaya başladığını göz önünde tutarsanız. Telaşlanmadım. Tam duvarın dibinden dönüp evin girişine doğru ilerlerken, bizim Bitsy'ye göz attım; sesi çıkmıyor ama telaşı göze çarpıyordu. Kuyruğun hareketine bakıldığında durumun anlattığı şuydu, evin civarında biri var. Bu tehlikeli değil hoş biri. Kadın olma olasılığı da yüksek ve hatta şahane bir kadın olma olasılığı kesin.

Arabayı evin giriş kapısına yakın bir yerde durdurduğumda kargo pantolonlu, beyaz plastik sandalyelerden birini ön bahçenin papatyalar dolu bölgesinde nar ağacının altına çekip çantasından çıkardığı kitabı okuyan ve üstelik bunu gözüne taktığı şık güneş gözlükleriyle yüzünü güneşe dönmüş bir halde yapan kadını gördüm ki güneşin batıya yöneldiği bir saate denk de geldiği için, tüm papatyaların da o tarafa yöneldiği o anda, güneşin kahırlara bürünmüş halini de fark ettim. Çatladı çatlayacak haldeki güneşin bana isyanı: '' Çekin o şahaneyi oradan kıskanıyorum''du. Kadına dikkatli baktığımda ilk kez gördüğüm biri olduğunu hemen söyledi hafıza kartım. İlk kez gördüğüm ama ilk kez görüyormuş hissi almadığım ve hatta oldukça da iyi tanıdığımı düşündüğüm kadının kim olduğunu anlamama bir kaç saniye yetti.

Arabanın kapısını kapatmamla yüzünü benden tarafa dönüp gülümseyen kadın; ona doğru, merakımı çözmeye meyil adımlarla yaklaşmaya başlamamla, gülümseyerek ayağa kalktı. Onun bana yönelmesiyle görüş alanından çıktığı güneş de, kıskançlığın gölgesinden usul bir tebessüm ve rakipsizliğin keyfiyle çıkıp rahatladı. Kumral saçlarından, aydınlık yüzü ve kendine has gülümsemesinden, girişken ve şirin el uzatışından kim olduğunu hemen anladım. Elimi uzatıp sizsiz bir cümle kurdum: ''Hoş geldin.'' Bu sizsiz cümle kısmı önemli. Bu duyguyu bana veren kadının son derece doğal ve dost hareketleriydi. Tabii ki bendeki şaşkınlığın ve üstüne eklenmiş sevincin çocuk halli telaşları geçmeden ve ayak üstü, '' Ne hoş sürpriz? Hem şaşırdım hem şaşırmadım.  Ama çok sevindim. '' cümlelerim eşliğinde üç beş kelamdan sonra, onun, ''Hadi çok açım.'' cümleleri üzerine, enfes kahkahasıyla birlikte ve o ilk an'ın şaşkınlıkları da dağılınca, ''Tamam, sen otur, ben içeri geçip ortalığı bir toparlim.'' dedim.

İçeri girmemiz birlikte oldu. Sürekli bir şeylerden konuşuyor, kısıtlı bir zamanın dayatmaları ve birikmiş meraklarının tonunda, sürekli bir şaşkınlığın tebessümü ile şaşkın bir ritimde, ne konu gelirse konuşuyoruz. Ufak çapta alem dedikodularından tutun, şu yazında onu demiştin bu yazıda şunu demiştin türü bir sürü laf...

"'Açım.''la başlayan cümle aklımda mutfağa yöneliyorum. Genelde günlük ya da iki günlük yemek arzularına göre alışveriş yapan ben, ilk iş olarak, dolapla "Sende ne var ne yok." diyaloğuna giriyorum. Aldığım yanıtla hazırlamayı düşündüğüm menü arasında bir sürü eksik olduğunu fark ediyorum. Hızla onları kafama listeleyip, ''Sen keyfine bak ben bir koşu şunları alıp geliyorum.'' dediğim konuğum,''Ya ben de gelim, hem de etrafı görmüş olurum.'' diyor. O esnada mutfak camının önüne doğru gelen, yüzünde hoş bir tebessümle birlikte endişeler de olan, genç, biraz fındık kurdu kadını fark ediyorum. Benim şaşkın halimin aksine konuğum şaşkın değil, genç kadının telaşına ''Hayırdır?'' diyor. ''Kızı kaybettim onu arıyorum.'' yanıtını veriyor genç ve fındık kurdu kadın. ''Yaa ben bunu tanıyorum.''lar hızla aklımdan geçiyor. Hızlı bir taramadan sonra akıl defterimin fotoğraf albümünden buluyorum kadını. Sonra hızlı bir film şeridi gibi evin içinden dışarı çıkarılmış şezlong, yere serilmiş örtü ve minderler geçiyor gözümün hafızasından. Ampul yanıyor! Eve nasıl girilebileceğini bilen ve kendini bu aileden de sayan biri dank ediyor kafama. ''Vay vay vay, kimler de gelmiş.'' nidaları eşliğinde sarılıp öpüşüyoruz mutfağın camından uzanarak. İki üç kelamlık hoşbeşten sonra soruyorum ben de: ''Hayırdır, neye telaşın?''

''Kızı bulamıyorum.'' diyor, ''Saklambaç oynuyorduk. Daha doğrusu ben uzanmış dergileri karıştırıyordum, o da oraya buraya saklanıp bana numara yapıyordu.''

"Her yere baktın mı?" diyorum. ''Evet.'' diyor. ''Kız cin farkında değil misin? Bezelyelerin içine saklanmıştır.'' diyorum.

O ara ağzına doldurduğu kocaman kahkahalarla geliyor şahane bir kız çocuğu. ''Hadi siz oturun biz gidip alışveriş yapalım.'' deyip; ''Ne yemek var?'' sorularını sürprizin sessizliğine bırakıyorum. Bisiklet garajından iki bisiklet kapıp sahil boyundan yönleniyoruz markete doğru; kargo pantolonlu güneş gözlüklü kadınla.


Gelecek bölüm için yemeklerden birinin, daha doğrusu, biraz da ana yemeğin yanına garnitür yerine düşündüğüm fırın makarna olduğunu şimdiden söyleyebilirim. Ana yemek için kafam şu an bisikletle sahil boyunda rüzgarın keyfini çıkara çıkara düşünmekte ve bir füzyon oluşturmakta. İlk kez denenecek, tümüyle spontane gelişen tarif aklımın yönetim kurulundan okeyi alıp yüzüme tebessümü kondurunca karar kesinleşti. Bunun ışığını yanımdaki şahane dost da fark etti. Marketten gerekli olan malzemeyi alıp, köy zamanından kalmış fırına yöneleceğiz birazdan; farklı farklı ekmekler almak için. Görüşürüz. Bakalım daha ne sürprizler var?

10 yorum:

  1. günaydınnnnnnnnn :) mutlulukla kahkaha attığım çok mu belli oldu acaba :)

    ps: nasıl da iyigeldi yazın, kedi mırıltıları doldu içim :)

    YanıtlaSil
  2. Bulacağım kızımı, :)Çok saklandı çıksın dışarı. Bugünlerde onca kötü şeylere rağmen garip bir huzun ve hüzün var üzerimde. Kendimi güçlü hissediyorum. karar yetimi kazanmış gibiyim yeniden. Zor zamanlar geçiyorum biraz ailemle ama düzelecek inşallah. Bu noktada aileden biri olarak huzuru bulduğum yerde olmamdan daha doğal ne olabilir ki dimi?

    ağaçtan meyve toplarken saçıma akılan yaprak parçaları, çok belli olmamıştır umarım. :)) hınzır gülümseme :)))

    ve güzel hanımefendi bu kahkahalar, sarılmalar beni bile sarıyor buradan.

    Birde bu masa muhteşem olacak bence... merakla bekliyorum. başka gelecekleri de.

    YanıtlaSil
  3. bu sabah gergindim, gerek güne uyanışım gerek günün bana getireceğini düşündüğüm ekstra gerginlikle, sabah iki satır yazıp bloga çıktım yola. ofisime geldiğimde gerginliğimi atrıracak dediğim gelişme kendini gösteriverdi kapıdan ve ben toplantıya girmeden önce beni sakinleştirecek bir ses ihtiyacı ile sarıldım gene bloga...

    çok az blog var okurken mutlulukla gülümsememi sağlayan. senin yazılarını okumak bir düş gününe uyanmak gibi bazen. - Jimmy Smith Summer Time çalıyor şu anda, ne kadar yakıştırdım gününe - bu sabah da öyle oldu... okudum içime mutluluk doldu... toplantı beklediğimden daha az gergin geçti belki de bahçeki plastik sandalyede oturduğumu sandığımdan belki de bisiklette sahil boyu gezindiğimden belki de bezelyede kaybolan çocuk olduğumdan...

    sonuçta; bir teşekkür borçlu olduğumu fark ettim. sen farkında değildin ama bugün seni okumak günümün keyifli ilk adımıydı :)

    YanıtlaSil
  4. efsa bir de buradan söylemek istedim, ama sen hissettin zaten dimi beni?

    YanıtlaSil
  5. sabahki kahkahanın sesi geldi:))teşekür ederiz efendim,onurlandık:))

    Blogun üst tarafına yazsam mı gününüze iyi gelecek yazı yazılır diye...hatta sipariş alsam mı?Bak havalara girdi yazar:)

    Efsacığım inan bende senin kadar merakla bekliyorum:))

    YanıtlaSil
  6. benim bir siparişim var mümkün mü?

    YanıtlaSil
  7. Mümkün,alim şiparişi:))

    YanıtlaSil
  8. Sevgili Yazar;

    Eşden dosttan duyduk ki; pek güzel mutluluk hikayeleri anlatıyormuşsunuz... Geldik baktık eserlerinize; okuduk anladık... Sipariş kabul ettiğinizi de öğrendik ki, bizi bu konuda daha fazla gülümseten bir şey olamazdı.

    Sevgili Yazar;
    Şimdi gelelim siparişin detaylarına:

    > Öncelikle bildik bir hikayenin mutlu sonu olsun anlatacaklarınız,
    > Alışageldik bir sıradanlığı, yarın oluverecekmiş gibi bir gerçekliği olsun.
    > Öyle bir kurgusu olsun ki, okurken alıp götürsün, bitince durup düşündürsün...
    > Ana tema aşk olsun (benden ne beklenirdi ki dimi?)

    Mümkün mü ?

    YanıtlaSil
  9. Sevgili Okuyucu;

    Eşe dosta saygılarımı sunarım.Henüz, eğer sipariş sayılırsa mim dışı o anlama gelebelicek bir yazım yoktur.Sizi gülümsetebilmek ;hayatı boyunca insanların yüzüne elinden geldiğince bir tebessüm oturtmaya çalışan bu garip yazan için önemli bir keyiftir.Ancak bu garip yazan siparişten menüye dahil edilecek bir yemek talebi var anlamıştır.

    Bilseydi ki, bir kurgu üzerine yazılacak bir yazı, valla gider koltuğun arkasına saklanırdı.

    Siparişin detaylarını okuduk anladık,ben bunların yerine size bir pantolon diksem olur mu?

    Ya da biraz zaman verseniz bana,yani zamana bıraksam;olur a bakarsınız bir sabah birden gelir ilham,yaşanmışlardan bir sürecin üzerine yeşertirim bir hikaye...

    Mümkün mü?

    YanıtlaSil
  10. Sevgili Yazar;

    Koltuğun arkasındasın sobe...
    Yaz geldi elbise olsa :)
    Mümkün :))
    Bir ara uğrar alırım siparişi :))

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP