1 Ekim 2021 Cuma

Sonuçta Bir Pazar Günü

Uyanıyorum. Kalın perdelerim kapalı. Kenar ucundan bir renk, afacan bir çocuk gibi sızmış. Oyuna çağırıyor beni. Binada ve dışarıda uyku sessizliği. Damlalıktan odaya sızan en ufak bir tıkırtı yok. Bütün yaşam uykuda. Bu  sızıntı sanki bana...

Alıyorum fotoğraf makinemi. Yatak odamın balkonundayım. Uca yürümeliyim diye düşünürken kapılıp gitmişim uca. Oradayım. Telaşlıyım. Ağaçların ardındayken başlıyorum. Onun da benim de acelemiz yok aslında. Ahhh o sabahın tatlı esintisi... Sonra yeniden yatağın sıcağına.

Güne müjde sanki.


Saat dokuza doğru çıkıyorum evden. Kuzenler ve eşleri de burada; İstanbul'dan ve Pertek'den geldiler. Pertek'den gelenler de aslında İstanbul'dan. Ama çağın şansı, nereden istersen çalışmaya olanak veriyor.  Uzat uzatabildiğin kadar sevdiğin, çocukluğunun yoğrulduğu topraklarda olmayı.

Pide yaptırmaya gidecek kardeş, bir saat sonra falan. İçler hazırlandı. Halam da burada. Benim fikrimse önceden.  Sevgili Zeugma'nın yazısıyla tetiklenip başlayan süreçte yazdığım Sıcak Böreğin Dayanılmaz Hafifliği başlıklı yazıda kurduğum bir cümleye dair.

Belki de son bir şans!

"Geri dönüp bizim bahçe tellerini aşıp eve doğru yürürken, onların ilk lojmanlarını geçtiğimdeki boşlukta onu beni beklerken görüyordum. Sadece gülüyorduk. Bir sonraki aralıkta bir kez daha... Sonra bir kez daha..." demiştim o yazının bir bölümünde.

Sabah uyandığımdaysa aklım dürtmüştü beni. Bir hatırlatma yapmış ve demişti ki "Hatırla burası ihaleye çıkmıştı ve Kütahya Porselen grubu otel yapmak için almıştı burayı. Otelin mimarisi ile ilgili dev fotoğrafını  bile yerleştirmişlerdi. Usulsüzlük nedeniyle iptal edilmişti ihale. Sonra bir ahhh çekmemek için... istersen!"

Haklıydı.

İlk olarak onların evinin olduğu sondan bir önceki aralığı çektim. O zaman bu yol yoktu. Duvarlardaki yeşil de kiremite yakındı. Evi geçtikten sonraki son gülüşme noktasını ve onun bir kaç adım geri dönerek lojmana girdiği aralığı çektim sonra. İlk beklediği ve ben oraya gelince gülüştüğümüz aralığı, en son da deniz kıyısından gelip önünde vedalaştığımız ve bir süre ardından baktığım, onun dönüp güldüğü girişi ve yolu çektim. Yani sondan başa gittim aslında.

Tüm bunlardan önce bizim sokaktan henüz çıkmamışken kuzenlerin erkek olanları ile karşılaştım. Yürüyüşten geliyorlardı. Ayaküstü lafladık ve ben sırt çantam, kitabım ve planımla devam ettim.

Nasıl bir sabahsa ben için, pideden bile vazgeçtim.

Bir an İskele Kafe sakinken denizin ortasında otursam, bir fincan çay söylesem, bir de tost diye düşündüm. Ve dibine kadar yürüdüm. Hava kapattı ve çok esiyordu. Bir süre bir balıkçının yanında dikildim ve denizi seyretttim. Sonra karasızlığıma son verip okuma pastaneme gittim; kitabımı çıkarıp masaya koydum, içeri geçip iki farklı börek ve bir derotlu poğaça seçtim.

Ve çay. Sonra bir çay daha...

Sonra bulvarı geçtim ve sahile doğru ara sokaktan inerken tam... Kahve Dünyası'na daldım.

"Üç top dondurma lütfen."

"Vanilyalı, kahveli ve bal bademli lütfen."

Tabii ki keyfini çıkardım. Sonra kitap okuma noktalarımdan birine doğru biraz da umutsuzca yürümeye başladım.

Görüş alanıma girdiğinde ise sevinçten zıpladım. Üç banklı yerde sadece bir kişi vardı ve denize en uzak olandaydı.

En yakın olan ve diğeri boştu.

Hızlandım.

Çünkü kıyıda fotoğraf çeken bir çift vardı.

Önce yaz yorgunu cankurtaran kulesi ile limanla vedalaşmış gemilerin hali etkildi beni ve çekmeden duramadım.

Gözüm bir yandan çiftte ama!


Bir kaç poz daha çekebilecek vaktim var, diye düşündüm.


Kimselere kaptırmadım ve denize en yakın banktayım.

Sırt çantamı ona bırakıp, denizin görünen alanı daha fazla ışıklanmadan telaşla peş peşe fotoğrafını çekiyorum


Artık kitabımla başbaşa kalabilirim ki bu da bir başka üçlemenin; yazarın ana karakter olduğu enfes bir üçlemenin ikinci kitabı.

Oysa ilk kitabı yine bir üçleme olduğunu bilmeden almıştım ve yolumuz Yunanistan ve Atina'ya çıkmıştı. Yine meslek icabı bir varıştı ve akıp gitmişti. Şu anki kitapta İngiltere'deyiz. Yine edebiyat dünyası, toplantılar ve ilginç karakterle ve tanışmalarla ve yazın dünyasından ruh halleri çeşitli insanlarla bir aradayım. Sadece onlar yok, ev tadilatta, farklı ülkelerden ustalar çalışıyor. Bir alt komşu var ki huysuz. Ayrıca Amanda ile tanışmış olmak hoş.

Son kitapta yolumuz nereye çıkacak bilmiyorum. An itibari ile merak da etmiyorum. O yerinde huzurla sırasını bekliyor.

Kitabı bırakmaya niyetli değilim gibi. Aslında birazdan toparlansam iyi olacak çünkü bina halkı ve kuzenlerle sohbet beni bekliyor.

Üstelik akşama nişanımız var.


Kuzenlerle birlikte gelen bir kişi daha var ki bana büyük sürpriz. Nezaket Teyze. Sümer Teyzenin ablası. Pertek'ten... Ve o da tüm aile büyüklerimiz gibi Mercimek asıllı. Zılgıtları ve oyunları ile havuz başındaki nişanın yıldızı olacağından, şehir sosyetesini şöyle bir sallayacağındansa henüz haberimiz yok.

Biz erkek tarafıyız, çok kere adamlar harbiden çok yakışıklı dediğim ve yaşları birbirine yakın üç sırıklardan iki numaraya, dolayısıyla geniş ailemize bir kız katıyoruz.

Ama önce bağdan yeni toplanmış, uzun bir yoldan gelmiş çıtır çıtır Öküzgözü üzümlerimi ve Pertek tulum peynirlerimi dolaba koymam gerek.

Badem içli ve sade pestillerimle, dut kurularımı da daha kuru bir dolaba taşımalıyım.

Hımmmmm babannemin sandığı bende, hem üzerinde televizyon var!

İyi fikir!



Üçlemenin 2. yazısı Güneşi Uslu Cumartesileri Severim.

15 yorum:

  1. Sadece C. yorumudur:) Çünkü taraımdan yanlışlıkla silindi:)

    Ufacık bir ailem var, kuzenler eşleri falan dahil toplam 8 kişi, sadece 6 kişiyle kan bağı.. Şimdi ben bu yazıyı ağlayarak mı okuyayım, severek mi :) Tabii ki severek okuyorum.
    Ailecek iyi eğlenceler!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya sildiğini silim derken meğerse aynı yorumda ekliymiş, gidince bir panik bende, neyse halletim, kusura bakma, kazayla:))

      Sil
  2. Tamam, inşallah Urla'ya geldiğinde sana çok kalabalık bir aile oluruz, bir gün:)

    YanıtlaSil
  3. Nişanlananlara mutluluklar, deniz olan bir şehirde yaşadığın içi,n şanslısın bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, haklısın ve kabul ediyorum ki şanslıyım:)

      Sil
  4. Yine ne hoş tasvirler, damakta tad bırakan cümleler. Nezaket teyze, bende de bir neşe uyandırdı. :) Her ailede var sanırım böyle bir ya da iki kişi. Daim olsun. Nişanı da tebrik ederim. Sevgi ömürleri uzun olsun.

    YanıtlaSil
  5. Çok teşekkür ederim, nişanlananlar adına da:) Bizim ailede benzerlerinden epeyi var, tabii ki eller havaya hallerinde hiç sahne almayanlar da:)

    YanıtlaSil

  6. Aklımdayken hemen yazayım. Onca yıldır elinden fotoğraf makinesi eksik olmayan biri olarak farkettiğim bir şey varsa; günün ilk ışıklarıyla birlikte çekilen fotolar, her zaman farklı bir güzelliğe sahiptir. Çok daha net ve ışıl ışıl oluyorlar.
    Keyifli bir günden bize aktarılanlar da keyifli oluyor haliyle. Pide içini evde hazırlayınca yemeye doyum olmaz ama bizim buralarda kabul gören bir şey değil. Özendim doğrusu. Bir kere pidecimize rica etmiştim, kabul etti. Fakat önümüze gelen Konya etliekmekten başka her şeye benziyordu. Bir daha tövbe:))
    Ailenize ilk adımını atan gelin adayı pek şanslı. Ne de olsa sevgili babaannenizin el verdiği, gelenek görenekleri yaşatan maharetli hanımların bulunduğu harika bir aile:)

    Genç çifti şimdiden kutlar, ömür boyu mutluluklar dilerim.
    Uzun yoldan gelmiş çıtır üzümleri , tulum peynirleri mi? Babaannenizin efsane sandığı pestillerle, dut kuruları ve cevizli sucuklarla da doldu. Oh miss. Değmeyin keyfinize:)

    Sağlıklı günlerde, keyifle tüketin sevgili buraneros. Afiyetler olsun size:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim-ederiz tüm güzel dileklerin için Sevgili Zeugma. Fotoğraf konusunda çok haklısınız, ancak benim blog tasarımım o konuda biraz dezavantajlı, fotoğrafı daha fazla büyütemediği gibi, netlik ve ışıkda da kısmen kalite düşüyor yüklediğimde ama olsun, zaten yazıya baskın gelsin istemiyorum fotoğraflar, yardımcı ve hatırlatıcı olmaları yeterli:) Pide konusu hassas Karadeniz Pidesi coğrafyanın dışında ne yazık ki aynı kalitede olamıyor, ancak burada iyi yetişmiş ustalar ele geçirilebilirse mümkün. Mesala nişana gelen kuzenlere burada yaptırdık ve bagajlar dolu gittiler İstanbul'a:) Eskiden otobüsle yollardık:)

      Bence de şanslı ve sanırım farkında bunun:) Bugüne kadar içimizden hiç kötü çıkmadı, en büyükten en küçüğe kadar:)

      Cevizli sucuk, yöre dilinde Orcik malesef, onların biraz daha zamanı var:) Ötekiler tam kıvamda, babannem gülüyordur şimdi; hem sandık en sevdiği torununda, hem de dolu:))

      Sil
  7. Ne güzel fotoğraflar ve anlatım, gözünüze elinize sağlık Sevgili Okul Arkadaşım. :)
    Mercimek'in yerini merak ettim, duymamıştım daha önce haritada buldum, Baraj gölüne yakın olmalı. O bölgeyi çok merak ediyorum, Tunceli'yi Munzur gözelerini filan. Yakında kısmet olur görmek, umarım.
    Nişanlıları tebrik ediyorum, mutluluklar diliyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Sevgili Okul Arkadaşım:)

      Baraj gölüne çok yakın değil, bir dağ tepesinde kendisi ki Pertek çıkışından itibaren tırmanma başlıyor. Ben görmeyeli de çok yıl oldu. Adının biraz da şurdan geldiğini düşünüyorum, çocukken hatırlıyorum, yol üzerinde çok rastlardım, aynı mercimek taneleri gibi küçük ve aynı renkte taşlar olurdu, hiç de sormadım, sanırım ondandı:)

      Çok teşekkür ederiz, ilteceğim kendilerine:)

      Sil
  8. Bu ara akrabaları akreplere havale ediyorum, seçtiğim birkaçı yeter :)))
    Nişanlılara mutluluklar. Oğlumun düğününden beri düğüne gitmedim sanırım, bizim sülalede pek evlenecek yaşta insan kalmadı, zaten altın da ateş pahası, isabet :))))
    Cevizli sucuk ve pestilleri kıskanırım ama, çok severim çünkü. Ben de dün hazır çocuklar buradayken yesinler diye netten ısmarladım, benim gibi onlar da seviyor. pestil.net in ürünleri güzel oluyor, Gümüşhaneden geliyor,lezzetli ve taze.
    Afiyetle yiyiniz efendim, sevgiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Leylak Dalı, çok iyi anladım:))

      Çok teşekkürler, aynen ileteceğim kendilerine:)

      Siz kurtulmuşsunuz ancak bizde genç nüfus çok, sırada o kadar var ki anlatamam, sayamam da... Neyseki önemli bir kısmı henüz öğrenci:) Sürekli para biriktiriyoruz:)

      Buralarda da var fakat bize gelenlerin yerini asla tutamıyorlar. Bir de bu ev yapımları başından itibaren ritüeller zinciri. Çocuk yazlarımızda giderdik ve bağbozumu, sonra bu ürünlerin yapım aşamaları apayrı bir keyifti. Muhteşem bir imece. Ve nedense kazanlar dam üstlerinde olur, üzümler orada çiğnenirdi, orada pişer doğal olarak ta orada asılırdı orcikler, ve örtülerin üzerine serilirdi pestiller. Siz de afiyetle yiyin, Gümüşhane de bu anlamda önemli bir merkez.

      Çok teşekkürler... Sevgiler:)

      Sil
  9. Yaa ne güzel bir buluşma olmuş! Sıcacık bir yazı...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok keyifliydi gerçekten, yazıya yansımaması da mümkün değildi, teşekkür ederim:)

      Sil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP