28 Ekim 2021 Perşembe

Soğuktan Gelen Casus

Annemle babaannem çok sık kavga etseler de hiç küsmezlerdi. Bilirdim ki babaannem onu çok severdi. Çünkü mektuplarını hep ona yazdırırdı. Ve gelenleri de ona okuturdu. Taa ki ben okuma yazmayı öğrenene kadar. Bütün torunlarını severdi ama daha çok erkek torunlarını. Gözdesi bendim ve o da benim Babıda'mdı.

Annem özel bir kadındı. İlkokulu, üstelik de çoklu bir sınıfta, yoklukta, ülkenin unutulmuş bir coğrafyasındaki unutulmuş bir  köyde 3. sınıfa kadar okumuştu. Öğretmeninden ki bir erkek öğretmendi, sevgiyle söz ederdi.

Bir fotoğraf yoktu ama annem bizim aklımıza bir öğretmen fotoğrafı çizmişti. Belki de bu birikimle önce beni, ben beş yıl sonra mezun olunca da küçük erkek kardeşimi -aynı- güzel, unutulmaz bir kadın öğretmene, yine kızkardeşimi de başka ama yine çok güzel bir kadın öğretmene teslim ettmişti.

Annem casus filmlerini ve kitaplarını çok severdi. Eğer okuma olanakları geniş bir coğrafyada doğsa muhtemelen okur ve kesinlikle casus olurdu.

Mutluyum ki herbiri özel ve eve giren paranın az ama önemli bir değer olmadığı insanların arasında, kalabalık bir ailede yetiştim.

Anlaşmazlıklar, tartışmalar olsa da sevginin, kollamanın buram buram tüttüğü, farklı renklerin şahane bir armoni oluşturduğu bir ailede büyümenin bana kattıklarınaysa paha biçemem.


Kitabı okumaya başladığımda henüz bir kaç sayfa ilerlemişken telefona sarılıyor, tek tuşa basıyor, onun sesiyle kendimden geçiyor ve coşkuyla, keyiften erimiş okur heyecanıyla kitaba bayıldığımın altını ballandıra ballandıra Enn Sevdiğim Kadın'a çiziyorum. Öyle coşmuşum ki tereciye tere satıyorum. O sakin ve çok olgun. Sessizce dinliyor beni. Adını ilk kez duyduğum yazarı aslında bildiğimi incitmeden anlatıyor bana. "Köstebek," diyor.

Ben, bir an, daha çocukken ve topluca aldığım E Yayınları'nın 20 civarı kitabı içinden okuduğum biri olduğunu düşünürken... O, izlediğim ve yazdığım bir film olduğunu çağrıştırıyor.

Şaşkınım!

Önce kitaplığa koşuyorum.

Orada başka bir kitapla karıştırdığım gerçeği ile yüzleşiyorum ve bu yazıyı yazarken şeytan bir kez daha dürtüyor ve diğer kitaplarına bakmak üzere nete giriyorum.

Şu an yüzümde muhteşem bir utanç kırmızısı var.

O geçen yılki ölümüyle bana, anca kendini fark ettiren bir dehaymış meğerse.

Bense onun kitaplarından yapılmış bir sürü filmi, üstelik ağzından sular akarcasına izleyip de adını o güne kadar duymamış, kazımamış, bilmeyen bir ODUN'muşum.

"Çok özür dilerim Anne."

Çok özür dilerim, John Le Carré.



Saat 03:25

14 yorum:

  1. Her zaman sermayenin sadece paradan ibaret olmadığını düşündüm: kimi zaman fiziksel özellikleridir bir insanın sermayesi, bir model için güzelliği, bir sporcu için dayanıklılığı, bir müzisyen için kulağının hassasiyeti gibi. Kimi için zeka aileden gelmiş bir mirastır, sermayedir kimi için de aile ortamındaki huzurdur, sevgidir, önemsenmiş olmasıdır. O yüzden doğru mu emin olamasam da hayatın bunları herkese ayrı ayrı dağıtarak kendi içinde bir adaleti olduğunu düşünürüm.
    Ha bir de ne demişler, bilmemek ayıp değil. :))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de tıpkı senin gibi düşünürüm; paranın bir önemi olsa da, ona sahip ama mutsuz çok insan gördüğüm gibi, bir şoför maaşıyla yaşayan çok da mutlu insan gördüm ki hiç unutamadığım bir çift vardır, yıllar yıllar önce tanıdığım, muhteşemdirler. Belki bir gün yazarım, muhtemeldir ki yazmışımdır bir yazının içinde biraz ama, arar bulur, uzun uzun yazarım sonra:)

      Ayıp olmadığı için itiraf ettim ben de:))

      Sil
    2. yazı güzeldi, Joe'cuğumun yorumu da ayrı güzel! o yüzden buradan selam vermek istedim! Mutlu ve sevilerek geçen çocukluk ne özel, insanı ne güçlü kılan bir şans :)

      Sil
    3. Teşekkür ederim. Kesinlikle çocukluk! Orada iyi mayalanmayınca sonrası bence zor, o nedenle kendimi, kardeşlerimi ve kuzenlerimi hep şanslı saymışımdır:)

      Sil
  2. Soğuktan gelen casus, soğuk duş etkisi yapmış desenize :)

    Ben anne ve babaannede kaldım oysa. Satırları okurken öyle güzel bir sahne çizildi ki kafamda, o iki kadın karşılıklı kahve içiyorlar şu anda kenarında güneşe bakan sardunya saksılı bir pencere önünde... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Unuttuk artık o duşu, geçmişi kapattık ve artık kankayız kendisiyle:)

      Elimde çok sayıda siyah beyaz fotoğraf var, çok da anı... yazmayı düşünüyordum zaten, belki o düşüncelerin etkisi ve yoğunluğu bir kitap yazısını bu hale getirdi Sevgili Momentos:)

      Sil
  3. Geçen hafta Kırmızı Kedi'de bu romanı elime alıp alıp bırakmıştım, başka bir kitapta karar kılmıştım:) John le Carre, tam bir klasik ve bu anıları çağrıştırması ne güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında polisiye okurum, çok sık olamasa da... ama bu kadar ünlüsünü, üstelik onun kitaplarından senaryolaştırılmış dört film izlemiş, birini de yazmış ben anca uyanıyorum:)

      Sil
  4. Anne, babıda anıları ne güzel, onları böyle anabilmek daha da güzel. :)
    Anneniz belki de roman yazarı olurdu, kim bilir. Hem belki de oğluna el vermiştir ve Sevgili Okul Arkadaşım yazacaktır.
    Kaldı ki, zaten yazıyorsunuz. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şeyimi alsınlar bana çocukluğumu ve hane halkımı versinler diyebilrim Sevgili Okul Arkadaşım,

      Şaka tabii ki, biriktirğim hayatı seviyorum, odaklandığım her dönemin hoş bir geri dönüşü var. Kötü anıların sayısı az ve çok şükür ki onları kenara iteleyen bir yönetim birimi var. Çok teşekkür ederim fakat ailede eli kalem tutan, şiir yazan, okuyan büyükler çoktu ,bize de bulaşmış ancak kendimi tekrar edersem bir kurgu yazmak zor ve zahmetli, ve o benim işim değil:) Bir gün birileri bu blogu okuyup, bu malzemelerle yazarsa ne âlâ ki geniş ailede, amca,hala, dayı taraflarında da bu yetenekte çocuklar var:)

      Sil
  5. Babennem'de beni çok sever. Çünkü ilk torunuyum. 🙂

    YanıtlaSil
  6. Desene yüreğini onlar da beslemiş de sen bu kadar güzel bir insan olmuşsun... Ne şanslıdır mutlu büyüyen çocuklar... Ya onlardan biri olmak gerek, ya da onların arkadaşlarından biri. İyi ki!

    YanıtlaSil
  7. Bu konuda çok şanslı olduğumun hep farkında oldum ve bunu bir çok yazımın içinde belirttim. Bu bana benzer insanları kelimelerinden bile bulma ve tanıma fırsatı verdi. Mutlu doğdum, mutlu büyüdüm, unutulmaz insanlar tanıdım, unutulmaz anlar yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum. Her zaman dedim ki iyi ki bu ailenin çocuğu olmuşum, onca yılda bir tane bile çürük elma çıkmaz mı ya, ki bugün yayımlanacak yazımda bir kez daha bu halin izleri olacak:) Kesinlikle iyi ki!

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP