10 Ekim 2021 Pazar

Çerçeve, Geçiş Ve Övgü

Yine yazarını tanımadığım bir kitap. Beni onunla yaklaştıran neydi bilmiyorum. Yine içgüdüsel bir çekim belki. 2020'de kitaplığıma konuşlanmış. Arka kapağına göre önce The Paris Review'da dizi şeklinde yayımlanmış. Çerçeve. Pek çok ödüle aday gösterilmiş ve The New York Times Book Review tarafından 2015'in en iyi on kitabından biri seçilmiş. Bunları okuduysam dahi beni ırgalamadığı kesin. Çünkü hiçbir filmi sırf ödül aldığı için izlemediğim gibi hiçbir kitabı da aynı nedenle alıp okumam. Bakarken bana göz kırpmalı o, ve bir ateş yakmalı içimde...

Sadece bu.

Aşk gibi.

Yakmış ki almışım. Keyifli bir uçak yolcuğuna tanıklık etmişim ve Atina'ya inmişim. Güçlü bir kadın karakter imajı çiziyor anlatıcı. Biraz hayatımın ipleri benim elimde havasında ama bu tür kadınları tanıdığımı sanıyorum. O yüzden "Eyvallah abla," diyor ama için için de gülümsüyorum.

Keyifli Atina günleri, bir sürü karakter, ve edebiyat dünyasına hoş geldik. Tabii ki tavernaları boş geçmiyor, Atina sokaklarından geçip gecelere akıyor, insana ve kadına ve erkeğe dönük duygu ve düşünceler içinde edebi tatlar da yaşıyor, Yunan mezeleriyle ve uzoyla kendimizden geçiyoruz.

Edebiyat camiasına kulak misafiri oluyor, bu dünyayı biraz daha anlıyoruz.

 
Kitabın bir de sırrı var. Baş karakter, yani anlatıcı ki onun yazarımız Rachel Cusk olduğunu düşünmekteyiz. Tüm kitap boyunca tek bir yerde adıyla müşerref oluyoruz. Tabii ki gerçek adı değil. Aslında adı açıklamamda bir sakınca yok ama yine de açıklamayacağım. Bir sakınca yok çünkü daha sonraki iki kitabın arka kapağında ad deşifre ediliyor. Üstelik kitap hakkında okuduğum bir yazıda, yazıyı yazmış uyanık hanımefendi kül yutmaz karakterinin altını çizmek için bu ince nüansı deşifre etmişti ve ben bu yazıyı çok şükür ki sonradan okumuştum.


Çerçeve'den sonra 2021'de rafta yerini alan ikinci kitapla birlikte ufaktan bir yolculukla İngiltere'ye varıyoruz. Biraz kalacağız çünkü bir ev kiraladı yazar ve evin bayağı bir tadilata ihtiyacı var. Üçlemenin yeni çıkan ikinci kitabındayız artık, Geçiş. Üçüncü de rafta. Yazarımızın iç dünyasına biraz daha giriyoruz. O izin verdiği ölçüde tabii ki ama eğer kadınları birazcık tanıyorsak da hanımefendiyi kısmen çözüyoruz, üzerine varmaya gerek yok.

Ev ilginç, alt komşusu daha ilginç. Tadilatta çalışan ustalar ve tadilatı alan abi de hoş karakterler olarak, keyifli kılıyorlar okumayı. Bir zengin kadın var. Çok zengin, yaşlı ve... ve işte! Şehir dışında hoş bir mülke sahip ve oradaki bir yazarlar toplantısında konuğuz. Bir parti veriliyor ve biz de bir köşeden edebiyat dünyasının insanlarına göz atıyoruz. Dünyanın kapsamı geniş; herkes var üçlemede; eleştirmenler, çevirmenler, editörler, patronlar vesaire... Fakat ben Amanda'ya taktım. Yazardan dinledim. Kendisi de bir köşede başbaşa kaldığımızda anlattı, güzel sohbetti, onu sanırım iyi anladım. Vakti olsa ki ben vakit ayırmaya gönülden razıydım; bir barda bir akşam onla başbaşa bir sohbeti çok arzuladım, istedim. O da istedi ancak yazar 154 sayfada bitirdiği kitapta bize bu imkanı tanımadı. Bir ukde kaldı mı içimde? Kesinlikle hayır. Sadece bir kadın karaktere yönelik izlenimler edinmek, kitapta yüzeysel geçilen hislerine erişmek ve bunların tahminlerimle ne kadar örtüştüğünü öğrenmek, belki de bu yazıda, bakın ben kadınları ne kadar iyi tanıyorum havası atmak içindi bu arzum. Başkaca bir niyetim olmadığı gibi bir one night stand fikri asla değildi.


Dünse gün boyu dizimle uğraştım. Yine zorlamaya bağlı olarak bu kez sağ dizimde bir ağrı. Çok bükmezsem sorun yok. Tembele bağladım ve laptopumu yatağıma taşıdım. Dünyayı da yatağıma getirdim. Fakat sağlam bir kahvaltıyı ertelemedim ve keyfini çıkardım hazırladığım tabağın.

Üçüncü kitap Övgü elimde. Chris Rea dinliyorum. Gün boyu neredeyse... İlerleyen saatler için fikirlerim var. Yazar sonuçta bir kadın, övmek gerek diye düşünmüştüm zaten; ama bunu gözüme sokmasına gerek yoktu. Tabii ki ufak bir kasılma var yazarımızda, hakkıdır diyorum ve yakıştırıyorum da kendisine.

Yine Brexit bölgesindeyiz. Yine ilginç karakterler edebiyat dünyasından. Fakat bu yeni coğrafyaya uçarken yan koltukta oturan yolcu da ilginç.

Biraz daha kadınların dünyasına giriyoruz Övgü'de. Kulak kesiliyorum onların sohbetlerine. Düşüncelerim tazeleniyor. Bildiklerimin, kabul ettiklerimin ve bazı kadınlara yakıştırdıklarımın üzerinden geçiyoruz yazarla birlikte. Hiç müdahale etmiyorum; O saptamalarını karakterleri üzerinden çizerken, ben için için gülümsüyor ve onun bu bilmiş ve sevimli hallerinin tadını çıkarıyorum.

Aslında şu an dışardayım. Anlaşıldığı üzere Gloria Jean's Coffeese'deyim. Bu arada mozaik pastam bitiyor, iki saati bulmuşum yine. Kahvemin son yudumundayım. Ancak benim Hint-Avrupalım bugün yok.


Onun boşluğunu nedense hissetmedim. Çevirmen Lâle Akalın sayesinde öyle canlı bir okumaydı ki harfler ve sayfalar bile yok olmuştu. Yazar bu son kitabın bir kenarına iliştirmişti beni sanki. 

Sıkı gözlemler yaptım bu seyahatler ve tanıklıklar esnasında, beslendim. Bazı kanaatlerimi teyit ettim, kasıldım. Neredeyse kadınları bana sorun der bir ukalalığa tırmanıyordum ki kendimi çekip çıkardım. Arka kapağı kapattım ve yere indim. Erkeklerden söz etmeye gerek duymadım çünkü onlar zaten odun.

Sonra...

Biraz evvel istediğim yarım kupa kahvemin son yudumlarını akşamın ruhları dürtükleyen bu saatinde, büyük bir keyifle içtim.

Toparlandım ve ödeme için içeri geçtim ki muhteşem bir final!

Hint-Avrupalı, yüzyüze geleceğimiz bir noktada olmasa da orada.

Ödememi yaptım, teşekkür ettim ve çıktım dışarı.

Kumsala indim, fotoğraf çektim; bir yandan yürürken kıyısından denizin, günden aldığım tadın içinden bir kez daha geçtim.

Şu an bu yazıyı yazarken, bu sabahın erkenindeyim. Gün için planlarım var.

Havaysa planlarıma pek uygun. Yağmur hissi veren bir gri.

Gerçekleşirse düşündüklerim, çantamdaki yeni kitabımla yürüyeceğim ve Rock City'e varacağım.

O halde dünün güzelliği hatırına gelsin, Chris Rea'dan; en sevdiğim değil ama dün güne başladığım şarkısı.




8 yorum:

  1. Bir üçlemeyi daha bitirmişsiniz Sevgili Okul Arkadaşım, tebrik ediyorum.
    Tebriklerimi kabul buyrunuz, çünkü benin bu ara hiç yapamadığım düzende ve hızda okuyorsunuz, İmreniyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Sevgili Okul Arkadaşım, fakat buna sevinsem mi emin değilim, sanki boşluk dolduruyorum, hissim bu yönde:) Şehir vaka sayısında başlarda, okullar açıldı, minübüslerde insanlar üst üste, diğer toplu taşım araçları hakeza öyle, araba kullanmıyorum, bir çok arkadaşımla görüşmeyeli aylar olmuş, sinema yok, hayatı tümüyle sanala taşımız :) Sanki kendimizi kandırıyoruz gibi düşünmeye başladım:) Opera bale sezonu açtı, artık intihar tadında da olsa gideceğim sanırım, belki de cayacağım:) Allahtan yürüme mesafemde hayatla korunaklı temas imkanı veren yerler var:)

      Bu yorum iyi geldi, içimin isyanı varmış, dökülüverdi:))

      Çok teşekkür ederim tekrar:)

      Sil
  2. Sadece Çerçeve'yi okudum ben ve orada kaldım :) Şu an elimde nefis bir öykü kitabı var, kaldı ki bu aralar öykü okumaktan çok sıkılıyorum, buna rağmen nefis dioyorum. Lucia Berlin isimli bir kadın yazarın ölümünden sonra yayınlanmış öyküleri, oto biyografik özellikler de taşıyor, kahramanlar çoğunlukla kadın olsa da tavsiye ederim. "Temizlikçi Kadınlar İçin El Kitabı". Dizinize geçmiş olsun, umarım daha iyidir. Ben hala cebelleşiyorum ağrılarla, sanırım biraz daha zaman lazım, bir yıl denmişti ameliyat öncesi. Ekmekçinin yorumuna yazdığınız cevaba katılıyorum, operayı, baleyi, sinemayı, özgürce cafelerde oturmayı inanılmaz özledim. Hepimiz isyanlardayız anlaşılan...

    YanıtlaSil
  3. Çok teşekkür ederim, not aldım ve sipariş listeme ekledim kitabı:) Bazen öykü kitaplarına takılır, peşleri sıra giderim, severim, özellikle zorlu okumaları göze alamadığım zamanlarda:)

    Bizim yayınevleri üçlemelerde dürüst davranmıyorlar, ben de bir üçleme olduğunu bilmeden almıştım:) Dizim iyi teşekkür ederim, daha önce de öteki dizimde olmuştu M.R falan çekilmişti ki zorlamaya bağlı sıvı birikmesiydi ve ilaçla geçmişti, bu kez doktora gerek kalmadı, aynı ilaçla hallettim:)
    İsyanlardayız ama yaz yine de dışarda oturma imkanı sağlıyordu, o tür mekanlara gidebildik, kış o bakımdan daha sıkıcı olacak:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah aynı diz sorunu oğlumda da var. İlk gittiği dr kıkırdak harabiyeti deyip ödümüzü koparmıştı, meğer röntgeni yanlış okumuş. antalya'ya gelince mr çektirdi, zorlamaya bağlı sıvı birikimi olmuş onda da. Zamanla geçer demiş ilaç vermemiş ama ben Naprosyn önerdim tecrübe konuşur diyerek :))

      Sil
    2. Ben de kendiminkileri yazayım o halde, belki bir yararı olur bir gün:)

      Volteren SR sabah akşam 1+1 ve 4 kutuydu, iki kutu da Nimes Combo jel, sabah akşam sürmek üzere. Ayrıca iki basit hareket düz uzatılmış ve halı üzerine uzanmışken bacağı 20-25 santim kaldırıp indirme hareketi, bir de diz altına havlu yuvarlayıp koyarak baskı hareketi ki biliyorsunuzdur zaten:) Bunların tamamını ilk başıma geldiğinde yapmak zorunda kalmıştım, çünkü iyi zorlamışım:) Ben minüsküs, yan bağlar falan gitti demiştim:)) Şimdi olunca bir iki hap iki jel yetiyor:)

      Sil
  4. özellikle son bir haftadır taşınma işlerine gömülmüş olduğumdan şöyle sakin ve keyifli kitap okuyan size pek imrendim doğrusu:)
    dün gece oğlum ankara'dan arayıp "anne ben artık dayanamıyorum, AST'ın bir oyununa bilet aldım, gireceğim birazdan" dedi. "iyi yapıyorsun" dedim ben de ne diyeyim. okula gidiyor, yurtta kalıyor ama tiyatroya gitme demek saçma geldi.neticede aşılarımız tam, ve hâlâ korunuyorsak ufaktan başlamalıyız sanatsal faaliyetlere bence :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zor iştir bilirim, kolay gelmiştir inşallah:) Gezip tozamayınca, kitaplarla geziyorum işte, yoksa pek peşpeşe dizmem:) Bizim Opera bale'ye borçluyum hem ben!:)) Yoğun bir inşaat dönemi süresince hiç gidememiştim, bunla pandemiyi de bağlarsak bir dokuz sene... o nedenle bu sezon kesin orada olacağım, sürekli olmasa da. Bugün başka planlar da yaptım Sevgili Şule bu dönemi ve ruh halimi anlatan bir yazı için başlığı da attım, sabah yazarım diye umuyorum, tarihe bir kayıt düşmek gerek sanki:)

      Sil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP