15 Şubat 2023 Çarşamba

Görüşmek Üzere Zenginler Mahallesi!

İki günlük rezervasyon yapabilmiştim The Liwan Hotel ile... hafta sonu için doluydu. Yer açılırsa uzatılacaktı. Onların da önermesi ile ve de zaten aklımda oluşuyla öne çıktı Mahallem. Genç bir çiftti bizi karşılayan. Kesinlikle çok tatlılar. Üzücü ki onlar da dolu hafta sonu. Bu mekânla ilgili bir eleştiri okumuştum, etraftaki mekânlardan gelen gürültü ile alakalı. Oysa bizim için bu dert değildi.


Burası Zenginler Mahallesi! Öyle renkli bir zenginlik ki bu, farklı dinlere ve mezheplere ait kiliseler, havralar ile camilerin sesleri, duaları farklı insanlarıyla harman. Sınıfsal bir ayrım yapmaya olanak tanımayacak kadar kardeş ve iç içe bir mahalle. Belli bir saatten sonra müzik bitiyor zaten. Sonuçta tatildesiniz ve yatağa dönüşünüz istemeseniz de geçe kalacak. Soruyoruz çok candan genç çifte; onlar da öne Konak'ı koyup ardına Avlu'yu ekliyorlar. Biz an itibariyle Avlu'ya daha yakınız. Fiziki olarak da... Çünkü hemen yan tarafta.



Rezervasyonumuz yok. Hemen iki kişilik bir masa buluyorlar üst kat balkonunda, avluya bakan. Garsonlar çok sıcak. Hizmet üst düzey ve peşinen söyleyeyim ki fiyatlar çok makul. Menü zengin. Mekâna bayılıyoruz zaten. Bir meze tabağı söylüyoruz yerel tatları içeren... Bir de 35'lik rakı. Bize gelen tabak duble imiş, finalde öğrendiğimiz üzere... Bir de çiğ köfte söylüyoruz ki kesinlikle diğer yöre çiğ köftelerinden farklı. Bayağı da çig diyebilirim. Üzerine kavrulmuş kıyma koyuyorlar, bir miktar da nar ekşisi ekleyebiliriz. Deneyelim dedik ve denedik. Planımızda ara sıcak olarak Oruk var. Ama daha sonra, diyoruz şahane garsonumuza.



Abagannuş, Yoğurtlama, Humus, Zeytin Salatası, Muhammara ve Cevizli Biber'den oluşan bir tabak bu. Üzerine bir miktar zeytinyağı gezdirilmiş. Dört kişilik bir masayla bile baş eder. Yanında gelen pideler sıcacık. Çalan müzikler akşamla ve mekânla uyumlu. Hâlâ dışarıda oturulabiliyor olması muhteşem. Bir tür yaza veda masası. Mezeler lezzetli ve hafif. Önce, tuzu çok az kullanan ben bile yadırgıyorum. Tuzu seven yol arkadaşımsa sessiz. Şaşırıyorum, çünkü tuz ilave etmiyor. Sonra alışıyorum. Hatta tuzu baskın kılmayarak tatları doğal hallerinde bırakıyor olmalarını takdir ediyorum. Tazecik nane ve maydanozlar da cabası.



Çiğ köfte üzerindeki kavrulmuş kıyma ile değişik bir lezzet. Alışmamış damağım için önce yadırgatıcı gelse de sonuçta bir deney bu. Her şeyin üzerini kapatmayı başaran buzzzz gibi rakı var sonuçta.

Ara çaylarımızı da ihmal etmiyorlar, bu güzel mekânın güzel hizmet sunan, güleryüzlü garsonları. Oruk içinse ne yazık ki yer kalmıyor midelerimizde.

"Hoş bulduk, Hatay!"


Teşekkürler Avlu ve tüm çalışanları...

Teşekkürler Akşam Boyunca Bizimle Kusursuz İlgilenen Garsonumuz...

Teşekkürler Muhteşem Tabakları Hazırlayan Aşçımız...

Teşekkürler Mahallemin Sahipleri; Hemen Kaynaştığımız Çok Candan, Çok Tatlı Çift...

Görüşmek üzere...

11 yorum:

  1. Antakya "Medeniyetler Şehri "diye anılırdı. Hoşgörülü, duyarlı insanlarıyla bilinirdi. Çocukluğum, gençliğim Adana'da geçti. Eşim Mersin' li. Yıllardır Mersin' de yaşarken bir yıl önce İzmir 'e taşındık. Antakya 'ya sürekli günübirlik veya kısa süreli geziler düzenlenirdi. Günlük yaşam karmaşası içinde bazı isteklerini, düşüncelerini , kararlarını hep erteliyor insan. Zamanın hızına yetişemiyorsunuz. Oysa zaman, gecikmiş kararları affetmiyor.
    Yazılarınızla kısa süreli yolculuklar yaptık günümüzün " yıkık
    medeniyetler " ülkesine.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sık kullandığım bir cümle vardır ki blog yorumlarımda da kullanmışlığım çoktur. İtalo Calvino'nun bence en güzel kitabı Görünmez Kentler'de geçer. Şudur: Sizi bir kente hayran bırakan 99 harikası değil, sorduğunuz sorulara verdiği yanıtlardır.

      Antakya'ya ilk gidişimizdi, onca şehir görmüş bizdeki yeri bambaşka... O sanki çok özel bir canlı organizmaydı. Konuşabiliyorduk onunla... Bu yaşıma kadar bu türden bir ilişki kurabildiğim, her noktasıyla içimize bu kadar işleyen bir başka şehir olmadı ülkemizde. Şehir mutlaka geri dönecek, ama bizi kendisiyle arkadaş kıldığı o ruh döner mi ondan çok emin değilim işte.

      Sil
  2. Ah Mahallem :(( Zenginler Mahallesi'nde dolaşıp öyle yorulmuştuk ki, şöyle gölgeli, güzel bir yerde "Bir kahve" derken "Mahallem" çıktı karşımıza, "Acaba dedik kahve içebilir miyiz?" Güler yüzle buyur ettiler, Yasemin çiçeklerinin avluya döküldüğü ve mis kokusunun sardığı o güzelim konakta (eskiden bir papaza ait bir konak olduğunu sonra öğrendik) içtik kahvelerimizi, sahipleriyle sohbet ettik, dinlendik. Elimde öyle güzel fotoğrafları var ki, anısı kalacakmış. Çok üzgünüm çok, umarım sahipleri sağdır...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz de çok sevmiştik ve çok üzüldük yer olmadığına... Dilerim şehrin ayağa kaldırılması mevcut iktidara kalmaz, onu hissedenlerin elinde inşa olur diye dualar ediyorum sürekli.

      Sil
  3. ah diyoruz hep ah...biz de konak'ta yemiştik bir öğrencimin önerisiyle. muhteşemdi tüm tatlar...tek tesellim bu öneriyi yapan öğrencimin sağ olması .giden binlerce can, yıkılan onca güzel yer için ise üzülüyorum demek yetmiyor. kalbim ağrıyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz de Konak'ta yedik Şulecim, kardeşimin doktora öğrencisi misafir etmişti bizi. Şükür ki o da sağ çıktı annesiyle birlikte ama üç gün endişeden öldük. Çok acı, aynen benim de kalbim ağrıyor...

      Sil
    2. Biz Konak'a da gittik daha sonra, ancak rezarvasyonumuz olmadığı için bir masa ayarlayamadılar. Bizim aslı favorimiz Sveyka'ydı aslında... Hikayesi çok eski ve özeldi ki tadilattaydı ve muhtemelen el değiştirmişti.

      Hepimizin ağrıyor, görmesek böyle bir bağ kuramazdık ve bu kadar ağrımazdı kalplerimiz sanırım.

      Sil
  4. Çok üzgünüm, çok. Ama size de teşekkür etmek istiyorum, böylesine özel bir şehre dair izlenimlerinizi, hatıralarınızı ve fotoğraflarınızı paylaştığınız için. Çok önemli bunlar bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de sana teşekkür ediyorum ve bilirsin ki farkındalığına hayranım. İnan fotoğraflar bu güzel şehrin ruhunu anlatmaya yetmiyor, onu yaşamak gerek. Yeniden ayağa kalktığında daha önce görmemiş olanlar için pek bir şey fark etmeyecek elbette... Ama görenler ve anıları göçük altında kalmış olanlar için farklı bir deneyim olacak ve açıkçası ne hissedeceğimizi merak ediyorum.

      Sil
  5. Keşke ben de gidip hissetseydim bu şehrin ruhunu :( Umarım yenilenen şehrin ruhu eskisi gibi olur...

    YanıtlaSil
  6. Beklentimiz öyle olması... Sağ kalan insanlarının fikirleri temel alınarak -en azından- o ruh yaşatılır diye umuyoruz.

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP