28 Ocak 2022 Cuma

Bütün Kızlar Toplandı

Salı sabah, pencereden ve kalın perdelerin arasından sızmaya çalışan gün "Hadi yine iyisin!" diyor. Bir planım var. Bir yanım kıvırmaya çalışsa da bir yanım baskın. Geçenlerde internet, telefon, tv paketim için aranmıştım ve karşımdaki pazarlama özürlü ses, hızla bir şeyler sıralamıştı. Ekranda çıkan numara şüphe uyandırmıyordu. Tamamdı ama makineli tüfek hızında, dolayısıyla tırmalayıcıydı ses ve anladığım da paketin bitimine daha vardı ve daha önce arandığımda aranmak istemediğimi beyan etmiştim üstelik...

"Şu an meşgulüm ve bir şey anlamıyorum söylediklerinizden," dedikçe ben, o, üzerime üzerime geliyor. Yok bir ay ödeme yapmayacakmışım, bu fiyatlar şu anlıkmış gibi klasik pazarlama cümleleri ablanın son otobüse yetişme telaşındaki sesiyle el birliği içinde ve bu hıza yetişmekte zorlanan kulaklarımı tırmalıyor.

Ablam bu işi yanlış yapıyorsun diye girecem de bir fırsat bulabilsem.

"Şu an hiçbir şey anlamıyorum, dolayısıyla da ben gidip kurumda halledebilirim bu işi," diyorum ama, o da and içmişçesine ekmeğinin peşinde; buna saygım da zaafım da sonsuz ancak kurduğu dil ve baskı yanlış. Sonuçta bütün çabalarına karşın alt edemiyor beni; ritmini hiç düşürmeden, makineli tüfek formundan en ufak taviz vermeden, söze girmeme engel bir ritimle devam ediyorken alıyorum sazı elime: Siz anlamak istemiyorsunuz herhalde, meşgulüm ve bu konu ile ilgilenmiyorum, daha ötesi dinlemek istemiyorum diye girişiyor, iyi akşamlar diyerek de çekiyorum fişini.

İşte ben şimdi bu işi fırsat kabul edip Telekom'a kaytaracağım.


Ha bu arada Pazartesi günü birden Deniz Kızı Kafe'ye gitmek ve kapuçino içmek fikri türüyor içimde. Kimbilir, belki de Karga Trio ve Martı Vokal Grubu en güzel şarkılarını benim için söylerler. Bir de tost; yanına da ince belli. Kızarmış patetes de fır dönüyor fikrimde ama şüpheli.  Öğlen çıkıyorum, vardım kafeye, girdim içeri, bir tost karışık lütfen dedim... Dedim de elektrikler yokmuş ve tost makinesi de soğumuş. Olsun dedim biraz tur atar, vakit geçirir, sonra dönerim. Eve 500 metre yok ama ben iş arası verdim ve kahve takıntı halinde ve işten kaytarmanın tadı çıkarılacak. Mutlak!

Elektrik bir türlü gelemiyor.


Sonra bugün geldi; yani Salı. Öğlene kadar iş, haber okumaları falan derken bir kaç öngörü ve o öngürüler üzerinden yapılan alım tercihlerinin ardından düştüm yola. Trendeyim, okulu asmış öğrenci tadındayım ve keyfim gıcır. İki durak sonra iniyorum. İşyeri yoğun bulvarda ve bir yeme içme coğrafyasındayım. Balıkçıyı ve üst katta oturan ben yaşlarda zarif bir çifti görünce balık fikrim dondurucudan kafa uzatıyor ama aklımı çelemiyor. Enfes de bir dönerci var; hoş, özel ve döneri pek güzel. Hepsini alt ediyorum. Telokom'a giriyorum ki cıvıl cıvıl bir genç kız karşılıyor; hoş geldiniz diyor, ne işim olduğunu pek tatlı bir dil ve edayla soruyor; fişe basıyor ve numaramı verip beklemem gereken yeri gösteriyor. Kurumunu sevdirmeyi başaran bir elaman, takdiri hak ediyor. Onu çıkışta mutlandıracağım. Numaram yanınca fark ediyorum, aynı kız da haberdar ediyor beni, geçiyorum odaya. Mart'ın 12'sindeymiş yenileme zamanım. Şimdi yaparsam kaybım oluyormuş. İşte bu! Kazandı beni... "O gün direk bu odaya gelin ve numara almanıza gerek yok," diyor. Seviyorum tavrını. Diyorum ki evet primi bu kıza kazandırmalıyım.


Çıkınca oradan bu kez diğer kaldırımdaki sıra sıra lokantalar aklımı çelmeye çalışıyorlar. Bense tava gelme ihtimali olan yanıma şahane çalımlar atıp sürekli ekarte ederek devam ederken, Bursa İskender Kepabçısı kendinden pek emin bir edayla önüme çıkıyor. Onu geçersem trendeyim. Bugün iradem güçlü, şık bir çalımla onu da geçiyorum. Trendeyim ve fikir bombaları yağıyor üzerime. Bir İstasyon önce, Ömürevleri'nde iniyorum. Yaz boyu geldiğim, sevdiğim okuma noktam pastaneye takılsam diye aklımdan geçirirken sokak başından dış masaların yerinde olduğunu görüyorum. Meyleder gibi olsa da fikrim, soğuk hava anında el koyup çeliyor fikrimi. Fikrim ısrarcı ve başka bir alternatifi var. Yakışırın Yerinde tombik, yok yok pilav üstü gibi fikri üretimler yapıp etkilemeye çalışıyor beni... "Bi git," diyorum ve komutayı sıkıca elime alıyorum, üstelik elektrik sorunu görüyorum ki çözülmüş. Deniz Kızı Kafe'deyim.


"Bir karışık tost lütfen"

"Bir bardak da çay lütfen."




Açıyorum kitabımı. Sanki yaz biteli yıllar olmuş ve bir daha gelmeyecekmiş gibi bir his yaratıyor iskele ve ucundaki kafe. Her gün konser olan meydan bomboş. Dondurmacı kapalı. Bir üzüntü sebebi değil elbet bu ama sanki hiç yaz olmamış gibi bir his yaratıyor bünyede. Sezonu bitmiş, coşkusu ve kalabalığı yitmiş, cansız, artık yok, eski fuarı dolaşmak gibi. Sonuçta bir hüzün değil; tıpkı eski yıllardaki gibi yazlıkçılar gitmiş de köy bize kalmışlık halinin çıkarılası tadı bu. Hoşuma gidiyor.

Tostum ve çayım geliyor. Kızlar çok keyifle sohbetteler. Bir yandan da atıştırıyorlar. Çok tatlılar; sesleri gelmiyor olsa da el ve beden haraketlerinden senaryolar yazabiliyorum. Ya öğle tatilindeler ya da bunlar iki zamanlı ve sabahçılar. Bence şanslılar da çünkü denize tek bir yoldan ulaşabiliyorlar ve bu da en fazla 10 dakikalık yol. Üstelik birbirinden güzel sıra sıra kahve dükkânları; son derece şık, al içeceğini gel keyine bak masalarının olduğu denize kıyı parklar, falan filan...

Kitabım pek güzel. Tostum bitti. İşi salladım. Mekân sakin. Muhtemelen Suriyeli bir çift ve minik kızları bana yakın bir masada. Hanımefendi Türk kahvesi içiyor. İleriki bir masada hasar almış bir hanımefendi var. Yanında getirdiği bir şeyle uğraşıyor ve çay içiyor. İki de genç kız geldi ve en dip masaya geçtiler. Ve bir iş kadını olduğu kesin abla çay siparişi verdi. Hımmmm bu abla mimar. Ah bir de yazın tavanı açılan, havadar, çok koyu bir kuzeyli bu kafe kış güzelliğinde ısıtılsa, kabanları bir kenara atabilsek, tadından yenmeyecek ama.... Olsun!

"Bir kapuçino lütfen."


Fincanda ummuştum ama değil. Olsun. Kapağını açıyorum ve hayal kırıklığı. Beklentim Müze'deki, üzerinde çikolata izleri olan ve de daha yoğun, keyif aldığım kapuçino idi. Beklentimin ufaktan taca çıkması etkiliyor ama hemen toparlıyorum kendimi. "Bunun da miktarı çok," diyorum; çünkü biraz daha Kuzey'de kalmak istiyorum.

Aslında henüz yukarıdaki ağacın fotoğrafını çekmedim. Ödememi yapıp, teşekkür edip, ellerinize sağlık deyip, tip box'ı besleyip çıktıktan ve biraz yürüdükten sonra önünden geçerken duracak ve hikâyesini çok güzel anlatan bu ağacın fotoğrafını neden hiç çekmiyorum ben diye düşünecek, yatık ve yaşlı gövdesinden enterasan bir biçimde dikine büyüyen diğer yarısı genç ağacı akıp gidene zamana bir not olarak düşeceğim... Çünkü eskiden, yol geçmeden önce Meteoroloji'nin geniş alanında yaşamakta olan o ağaç ve komşuları benim çocukluğumu, ilk gençliğimi ve sırlarımı bilirler.


*Bahsettiğim kafe belediye işletmesi ve tüm belediye işletmelerinde görünen ölçekteki kahve, tüm zamlanmalardan sonra dahi mekânlardakinin 3 de 1 fiyatına..

16 yorum:

  1. Hep sizden okuyoruz Samsun'u bir de benim blogdan okuyun fırsat bulursanız.10 yıl önce oğlumun düğününü yapıp bir arkadaşla Samsun'a kaçmıştık, bir başka arkadaş geçici olarak orada çalışan oğlu için evtutmuşt, misafir olmuştuk. 3 gün, daha doğrusu 2,5 gün. Link şurada, otobüs yolculuğuyla başlıyor, siz devamını bulursunuz, 4 yazı olacak:
    https://leylakdali.blogspot.com/2011/07/samsun-yorgunu.html

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim, çok keyifle okudum ve bol bol güldüm, size değil tabii ki üslubun tatlılığına.:) Bir daha geldiğinizde tüm o eksiklikleri biz telafi edeceğiz ve başka lezzet, şahane doğa noktaları görecek, neler neler varmış diyeceksiniz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah diyelim, vakit ayırıp okuduğunuz için de çok teşekkürler. Çok keyifli üç gün geçirmiştik, o sıcak ve nemde, kısa sürede ne kadar gezilirse o kadar gezmiştik :)

      Sil
    2. İnşallah o halde:)

      Sil
  3. Vallahi sabah yazıyı okudum canım patetes çekti çarşıya indiğimde bende bir hamburger aldım:)) patatesli:))

    YanıtlaSil
  4. "kalın perdelerin arasından sızmaya çalışan gün "Hadi yine iyisin!" diyor" Çok haklısınız.

    Kurumları sevdiren çalışanlar nasıl kıymetlidir. Bir güleryüz yetiyor zaman zaman :) Gidip şöyle kahve içeyim, canım çekti. İyi haftasonları..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Afiyet olsun için geç kaldım ama afiyet olmuştur kesin.:) iyi haftasonları:)

      Sil
  5. Son otobüse yetişme telaşındaki seslerden ben de nasibimi alıyorum ve inatçı bir tutumla uğraşıyorum onlarla üstelik. :)) "hızlı konuş, ne dediğini anlamasınlar, salağa çevir onları" mantığıyla eğitiliyorlar maalesef. En iyisi dediğiniz gibi kurumun yerine gitmek. :)

    Sahildeki oturan kızları görünce içim hop etti. İlkbahar gelse ve deniz kenarına gidip otursam, taş sektirsem.. ahh

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim abla için aslında üzüldüm de, başka türlü biri olsa eğlenirdim bende. Ama o saatte değil, sonra arayın derdim, o zaman eğlenirdim. Eninde sonunda gelecek o ilkbahar nssılsa ama ne olursa olsun içimizdeki ilkbahar yok olmasın, o taşlar hep sektirilsin:)

      Sil
  6. İnternet kampanyaları bitmek bilmiyor. Teklifi kabul edip bir üst pakete çıkıyorsunuz bir süre sonra başka bir paket için arıyorlar. Engellemek lazım galiba:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldiniz:) Ben paketimin eşdeğeri paketlerde kalıyorum ve hep yüzyüye yeniliyorum yeni sözleşmeleri, telefon ev telefonu zaten. Cep kullanmıyordum, ulaşamıyoruz sıkıntısı çeken aile fertleri bir kaç yıl önce elime bir tane sıkıştırdılar ki o da benim adıma değil ve kontörlü, bir türlü bitmiyor onun da kontürleri:)

      Sil
  7. Tam da yarama parmak bastın, niye mi? Dur anlatayım;
    Geçen sene mart başı kızımın cep internet paketinde aşırı aşımlar olup oldukça yüksek bedeller ödemiş, kıza bağrış çağrış sonra türkcelli aramıştık. nasıl olur bu diye. onlarda anlaşmanın bitmesine bir ay kala hesap devamlı arandı, bildirildi dendi. sonuçta kızımın umursamazlığı sonucu olmuştu bu. farkları ödeyip yeni bir paket almıştık. sonra ki ay yine aşım! akıllı faturaya geçtik mecbur yani aşımı engelleyen. haa ne gerek var buna diyeceksin ama pelin öyle sorumsuz ki anlatamam.
    bu sene de aynı şey olacak tahminim. çünkü şubat 10 da bitiyor ve şu sıralar aranıyor. ve hala bana gelip zamanı doluyor falan da demiyor. geçen sene onca yaşanan aile krizinden sonra hiç akıllanma yok.
    çıldırmak üzereyim. şimdi şubat 5 gibi gidip cezalı da ödememeye bakıp paketi keseceğim. başka ucuz bir paket yapacağım ders olsun diye ama büyük bir kavga kopacak , biliyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rabbim kolaylıklar versin sana:) Valla ben olsam harçlığından keserim farkları, içim erir elbette ama o kesintiyi başka şekilde telafi ederim ki zaman içinde anlar o da yaptığını... bir sonraki paket için baştan konuş harçlığından keseceğini, eğer aşarsa kes ve başka şekilde telafi et. İşe yarar bir süre sonra diye düşünmekteyim:)

      Sil
  8. yazınızı okurken dedim ki "heyyoo tost var bugün menüde, ben de evde imrenmek yerine yapabilirim" :) insan kendine küçük sevinçler bulmalı böyle :P mutfağa doğru yollanıyorum o halde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küçük sevinçler bulabilmek bence seçilmiş şanslı kişi olmak demektir ki ne kazançtır o:) Afiyet olsun:)

      Sil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP