5 Ocak 2022 Çarşamba

Gökyüzüne Yükselen Parlak Kanatlar

Bir süre önce Efsane Gezi etiketiyle yazmaya başladığım serimin ilk bölümünde bir ânı şu cümlelerle yazmıştım: "Şimdi Cengiz'lerin yazlığın önündeyim. Güngör Teyze ve Tahsin Amca kapıdalar. Cengiz'in bagajlarını yerleştiriyoruz. İkimize de sarılıyorlar."

19 yaşında iki genç bir yola çıkacaklar. O çatışmalı, tekinsiz yıllarda üstelik! Kaç aile bu yaştaki çocuğunu -içindeki korkuları bastırarak- üstelik de otomobille uzun bir geziye salar. Hadi saldı diyelim, kim henüz taze ehliyetli bir başka genç çocuğun sürücülüğüne ve kişiliğine güvenerek oğlunu emanet eder?

Kapılarının önündeyim, arabayı geri geri onların arabanın yanına sokuyorum. Arkadaşımın bagajlarını yerleştiriyoruz. Yolculuğun heyecanı sabahın serini ile ittifak içinde; yol heyecanı paçalarımızdan itibaren bütün bedeni tutuşturmuş. Diken diken... Bir anne ve baba yan yana, garajdan eve geçilen kapının eşiğindeler. Biricik oğulları ve onun kadar sevdikleri çocuğu izliyorlar. Bir endişe ne kadar perdelenirse perdelensin sürücünün iliklerine ilmek ilmek işleniyor. Sürücü bunu hissediyor çünkü az önce benzerini kendi evinin önünde de yaşadı.

Bu iki genç adam biri yurt dışı olacak planlarının ilkindeler.

Yolun ve hayatın bilinmezlerinin tadına ve keşfine ilk kez kendilerine güvenenlerin sayesinde, kendi kullandıkları bir araçla, özgürlüğün o muhteşem tadıyla çıkacaklar. Bugünden bakınca bu an yaşamın gelecek yıllarına nasıl... ama nasıl kıymetli bir adım. Dünyaya bağımsız, sadece kendi kararlarıyla özgürce atılacak ilk adım.

Elbette birlikte çok seyahat yapıyoruz ama genelde bir iki günlük. Yolun tadını hep sevdik ama o biz, bu biz değildik: Direksiyon hep başkasının elindeydi ki uzun yollarda bu hep babalarımızdı ya da özellikle o ikisini tercih ettiğimiz, efsane otobüs firması Ulusoy'un amca yeğen şoförleri, Kaymakçı'lar idi.

Ne olursa olsun içinde hüzün ve kaygı barındıran bir andayız. Onların, anne ve babanın yüzlerine bakıyorum. İki evlat da ilk uçuşuna gönderilecek kuşlar gibi, ya da yürüdü yürüyecek evredeki emekliyen iki bebek.

Bu iki olgun, güzel yürekli insan tüm endişelerini yüzlerinden okusam da çocuklarımız bu hayata önemli bir adım atmalı, daha da büyümeli ve şu güzel gençliklerine bir çentik daha atmalı kararlığında; onları hayata atan bir eylemin gerekliliğine inanmış durumdalar. Biliyorlar ki ve tecrübeliler ki hayatın ötesi acılar başta olmak üzere engebeler ve kesintilerle dolu.

Ve yaş 19!

Bana sorsalar mesela bir tek yılı yeniden yaşayacaksın ve sonra öleceksin, diye; soru yirmi yaş ve sonrası gelseydi 19 derdim. Yirmide gelse, 14, 15, 16, 17, 19 der hiçbirinden vazgeçmezdim. İşte bu 19, sürecin zirvesine ulaşmanın önemli bir adımıydı.

Hiç unutulmayacak bir andır ben için: Güngör Teyze'nin bir anne duygusu ve şefkati ile bana sarılması ve bir ay planlanmış gezi boyunca duyacağı, belki gecelerin gündüzlere karışacağı endişelerin göze alınması, o şefkatli gülüşünden boncuk boncuk içime akıyordu. Tüm bu duygularının ama en çok da bana duyduğu güvenin tüm yönleriyle bedenime dokunması yüreğime değerken, gözlerime duygu damlaları sıralanıyordu.

Önceki akşam kız kardeşim arıyor. Güngör Teyze ölmüş, diyor.

Hiç ölmesin diyeceğim kadınlardan biri daha ölmüş.

Güngör Teyze ölmüş!

Çocukluğum bitiyor. Bir anda yaşlanıyorum. Onu en son gördüğüm an geliyor gözümün önüne: Hastalığından bir süre önce Oğuz'a uğruyorum. Teyzesi Dr.Oğuz'a uğramış. İlk anda anlamsızca, ilaç yazdırmaya gelmiş diye düşünüyorum, sonra telefonla halledeceği bir iş için neden gelsin, diyorum. Anlıyorum ki bir arkadaş toplantısından dönmekteymiş ve yeğenine uğramadan geçmemiş. Beni görünce nasıl bir ayağa kalkış, gülen, şefkatli bir yüz ve nasıl bir sarılmaydı ki unutulamaz. Yine muhteşem, sade ve asil bir şıklık; iki kişiye çok yakıştırdığım pileli bir etek, onunla çok uyumlu bir triko, zarif papuçlar, sade ama asil kesilmiş saçlar ve muhteşem bir sıcaklıkla daha bana sarılmadan önce beni kucaklayan, muhteşem bir gülüş.

Aslında bu yazıyı uzatmaya meylim çok ama yine bir melek olan Necmiye Teyze için yazdığım cümlelerin tekrarı ile bitireceğim.

Çünkü babam bu seyahatimin dönüşünden üç ay sonra öldüğünde, yıllar sonra annem öldüğünde, hep yanımda olan bu şahane kadın; bundan öte, zaman zaman yazılarımda fazlasıyla yer bulacak.

Dün akşam, gökyüzüne yükselen parlak kanatlar gördüyseniz...

Sanmadınız!

Dün akşam gökyüzüne yükselen parlak kanatlar; bir meleğe aitti...

Sessiz ve beyaz ışığı;

asaletindendi.

Bedenini seçemediyseniz...

Zarafetindendi!


25 yorum:

  1. la paragas arkadaşım bana bir mail atarmısın?
    ozlem32tr@yahoo.com bekliyorum..

    YanıtlaSil
  2. Bazı ölüm ilanlarında yazan o duygu yüklü kelimelere şaşarım. o ruh haliyle nasıl dökülüyor acaba diye. Çünkü, genellikle, sıradan, büyük puntolu taziye cümlesi sonrası, sıralanmış, küçük isim listesinin soğukluğundadırlar.
    Şimdi yazını okuyunca, yaşanmışlık derinse, özde bir aile hissiyatı sarıp sarmaladıysa hele de çocukluğu dökülüyormuş demek ki dedim.
    Zarif, naif, dokunaklı, sımsıcak...
    O meleği hissediyor insan. Uğurluyor kendince.
    Ne diyeyim, yazmışsın gene.
    Yattığı yerler çiçeklerle dolsun.
    Sen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duygu! O ne muhteşem bir tetikçi ki bilirsin. Düşünsem yazamam. Ama o öyle bir yerleşiyor ki zihne kelimeler değil resimler akıyor. Bir zaman yolculuğu bu; günden kopup o günün içinde olmak. Hep derim ya, dönüp bir okur gibi baktığımda bunu ben mi yazdım şimdi şaşkınlığı yaşarım. Ama karakterimin bu yanını da severim işte.

      Sil
  3. Ahh nasıl güzel bir gençlik macerasında akarken anı, öyle bir noktaya bağlandı ki istemsizce içim titredi. :( Nurlarda uyusun Güngör Teyze, yattığı yer incitmesin. Sabırlar diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, nurlarda uyuyacaktır eminim, Tanrı'nın adaletine güvenirim.

      Sil
  4. çok üzüldüm. ben de şaşkıncım gibi güzel güzel ve yüzümde gülümseme ile bir 19 yaş anısı okuyorum derken ölüm haberi uzaktan ve onu tanımazken bile üzdüyse, sizi düşünemiyorum bile...Nurlarda yatsın Güngör Teyzeniz. sabır diliyorum size sevgili buraneros ve tüm sevdiklerine...

    YanıtlaSil
  5. Başınız sağolsun Sevgili Okul Arkadaşım,
    Arkasından böyle anlamlı sözler söylenen insanların kaybı daha derin iz bırakıyor, sanırım.
    Tüm sevdiklerine sabırlar diliyorum, Allah rahmet eylesin. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Sevgili Okul Arkadaşım, bildiğimiz ve kabul ettiğimiz ve çok kere yaşadığımız bir son olsa da o an, insan hayatından bir figür daha eksildiğinde üzülüyor elbette... Ama hayat bir yanıyla devam ediyor. Ne güzel ki o güzel insanların bize kattıkları ile büyüyoruz, belki onlar sayesinde zaman zaman isyanlarımız olsa da bu hayatı daha çok seviyoruz.

      Sil
  6. Tek tek teyzelerimiz gidiyor :( Allah rahmet eylesin, ardından böyle yazı yazdırabilen bir kadıncağızın mekanı cennettir mutlaka..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler C. Kesinlikle öyle olacaktır çünkü çok pozitif, güler yüzlü ve adete sinirleri alınmış bir insandı.

      Sil
  7. Sizi uğurlarken gözümün önünde canlanan, yüreğini anne şefkati kaplamış o sevgi dolu, aydınlık yüzlü hanımefendinin ölüm haberini öğrendiğiniz an siz nasıl ki sarsıldıysanız, benim de şu an hiç tanımadığım halde içimi derin bir üzüntü kapladı:( Başınız sağ olsun sevgili Buraneros. Nurlar içinde uyusun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim sevgili Zeugma. Nurlar içinde yatacaktır, şüphesiz.

      Sil
  8. Bu kadar güzel ayrılık yazıları yazılmamalı aslında,insanı özendirebilir..
    Not: Bu ara yazdıklarıma bakma ne olursun, kafam karışık ama yazı da gerçekten güzel.

    YanıtlaSil
  9. Teşekkür ederim.

    Tamamadır. Bu ara bakmam.

    YanıtlaSil
  10. Bu yayını dün gece yarısında gördüm, insanın bazı durumlarda hisleri hiç anlatılamıyor. Yazamadım.

    Gencecik bir hayatın içine şefkatle giren, iyiliğe, iyilikten gelen güzelliğe rehberlik eden yüce bir ruh, bedeni ile uğurlanırken artık tamamen sonsuzluğa yerleştiğini ilan ediyordu.

    Artık sadece 19 yaşın o sahnesinde değil, hayatın her anında rolü var. Böyle hatırlanmak bir kaç kişiye nasip ancak. Bu sabah gri bulutların arasından ufukta denizin üstüne vuran güneş hüzmelerini görünce Güngör hanımın ve tüm diğer yüce gönüllü ruhların ordan bize mesaj gönderdiğini düşünüp, mutlu oldum.

    Kimbilir size de bu yazdıklarım bir nebze olsun iyi gelir diye gönderiyorum. Başımız sağolsun, tüm giden güzel insanların ardından olduğu gibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Sevgili Momentos, ölümün bir son veda olmadığını öğrendim, sevdiğim çok insan mezarlarda, buna rağmen ölüm fiziki bir yitirişten öte bir şey değil benim ruhumda. Yaşıyorlar, çünkü güzel insanlarla o kadar güzel anlar biriktirmişim ki bir türlü ölemiyorlar. Bunda bir insanın en berbat yaşta en kötü yüzleşmeyi yaşamış olmasının etkisi mutlaktır diye düşünüyorum, erken olgunlaştım, kocaman bir sorumluluk sırtlandım, altında kalmadım ve sanırım bu da beni eğer sevdiğin biriyse yok olmuyor noktasına getirdi. Ardlarından bir sonu yazıyorum, böyle güzel insanlar da var umudunu sonsuzluğa bırakmak için. Bir gün birileri tesadüf eder de umutlarını diri tutar diye.

      Sil
    2. Siz bu güzel ruhları yazın, seslendirmeyi içtenlikle yaparım.

      Sil
  11. Başınız sağolsun. Anılarınızda yaşamaya ve sizi şefkatle sarmaya devam edecek eminim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. O ölmedi kalbimizde yaşıyor, diye çok slogan atardık tıfıl çağlarımız da... Sonrasında gerçekten öyleymiş ya'nın tadını öğrenmiş bir kuşağız. İyiler gerçekten ölmüyor, çok haklısın.

      Sil
  12. Ahh kabulu ne zor, o hiç ölmesin dediğin kadınların gidişlerinin..
    Ve ne kadar kıymetli birilerinin anılarında
    "Sanmadınız!
    Dün akşam gökyüzüne yükselen parlak kanatlar; bir meleğe aitti...
    Sessiz ve beyaz ışığı;
    asaletindendi.
    Bedenini seçemediyseniz...
    Zarafetindendi!" cümleleri ile yer almak..
    Melekler yoldaşı olsun🦋 Başınız sağ olsun 🙏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Benzerlerinin sayıları ne yazık ki gittikçe azalıyor.

      Sil
  13. Önceki yazıdan buraya geldim ve yorumları okurken "ah Asortik Krep" dedim.. Hayat...

    YanıtlaSil
  14. Asortik Krep'i unutmuyoruz, unutmayacağız ki blogdan ara sıra ziyaretler oluyor...

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP