15 Ağustos 2022 Pazartesi

Karadut Şerbeti Ve Bir Parmak Bal

Uzun zamandır almayı düşündüğüm, tam sipariş listesine eklemişken her seferinde çıkardığım kitabı sonunda alıyorum.

Sıkı, benim çok hoşlanarak ve keyifle okuduğum ama çoğu okuyanları tarafından pek sevilmemiş Sütçü gibi kitapların ardından lay lay lom bir okuma hafifletir beni diye düşünüyorum.

E biraz da erotizm -sosu- fena olmaz!

Okunmayanlar rafında yerini aldıktan 2 ay sonra okumaya başlıyorum.

Başlangıçta akıyor fakat bir kadının dilinden olmasını yadırgıyorum, sonra alışıyorum ama...

Ama işte!

Çünkü üslupta kadınsı bir lezzet yok. Belki de Ian Mc Ewan erkek dünyasındaki kadının profilini yaratmak istedi!

Ya da bende bir arıza vardı.


Kolay bir okuma, akıcı, casusluk meseleleri, edebiyatın casusluk işlerinde kullanılması, gizli servisin insanları, kısmen arızalı karakterler, yazarlar, restoranlar, alkol, aşklar, onlar bunlar derken yürüyoruz kitapla birlikte.

Yazar şırıl şırıl akan bir film tadı veriyor ki kendisini eleştirmek haddime değil ama onunla tanışma kitabımın tadı ve bendeki etkisi kalıcı.

Kendisiyle ahbaplığımız eskiye dayanır yani.

O kitabının gazıyla önce Solar'ı alıp okumuştum ardından da Cumartesi'yi.

Hakkını yiyemem, özellikle Cumartesi'de heyecanı hep diri tuttu ve okurken kelimeler yoktu!

Gelin görün ki okuma keyfi açısından güzel olsalar da  zaman geçirme tadı veriyorlardı.

Bir tortu kalıyor muydu peki?

O halde benim kazanımım ne?

Var mı?

Yok...

Yani hiçbiri bende *Masumiyet ya da Özel ilişki'nin tortusunu bırakmadığı gibi enn kitaplarım kategorisine de çıkamadılar.

Yermek değil gayem, olumsuzlamak da istemem, sonuçta akıp gidiyorlar, geriye bir şey bırakmasalar da eğlenmiş oluyorum, diye düşünüyorum.

Bir Parmak Bal da olsa damakta kalan, fena bir sonuç değil yine de.

Fakat 15-20 yaşlar aralığında okusaydım, günlerce anlatır dururdum. Kitaptaki erkek kahramanlardan birini atar, yerinde ben olurdum. Ve arkadaş sohbetlerinde ballandırmaktan bir hal olurdum

Hızlı başladım, sonra gazdan ayağımı bir tık çektim, 300'e kadar idare ettim ama sonrası ağızda büyüyen lokma gibi geldi.

Ve henüz kitabı bitirmiş değilim.

Bana karşı olan görevini tamamladığını düşünüyorum ve açıkçası burdan ötesi için de bir merakım yok.

Hedef kitlesini iyi tanıyor, diye düşünüyorum. Biraz da piyasa etkisi, arz talep meselesi, para çağı, görünür olmak ve kapitalist azgınlık nedeniyle hak da veriyorum.

Sonuçta ben de 310'a vardım.

Sonra da titreyip kendime döndüm demek ki...

 Kalan 56 sayfaya ayıp etmemek için;

belki bir ara yeniden elime alırım.


Tüm bunları Ian'a hissettirmedim sanırım. Belki soru işaretleri oluşturmuş olabilirim, kalp kırmanın da gereği yok diyerek aslında 250. sayfada gaz kesiyor, bitime 53 sayfa kala da el frenini tümüyle çekip park ediyorum.

Yine de yanlış anlayıp da alınmsasını istemiyorum ve bir kaç haftadır gitmediğim kitap okuma noktama davet ediyorum.

Olleyy... limonata!

Fakat yanında kırmızı renkli ve dibi kalmış bir şey daha var.

Önce vişne olduğunu düşünüyorum ve "Limonata lütfen," diyorum. Çünkü diğerinin vişne olduğunu sanıyorum hâlâ. Biraz dikkat kesilince, uzaktan akrabalık ilişkisi var gibi gözükse de pek benzetemiyorum.

Soruyorum.

Karadut şerbeti yanıtıyla da eriyorum.

İçim, gümbür gümbür.

"Granül mü?" tereddütü yaşıyorum ama atalar diyarımın göz bebeği olduğunu da anlıyorum.

"Bir karadut şerbeti, lütfen"

"Bir de Trileçe, lütfen."


Bu koca çatal neyin nesi demiyorum, çünkü yeni başlamış ve daha önce görmediğim genç kız çok tatlı ve üzülsün istemiyorum. Oysa eski çalışanlar bilirler ki ben tatlı kaşıkçıyım.

Aldığım her lokmayı tabağa sızmış sütle harmanlamak isterim.

İkinci karadut şerbeti içinse isyan var bünyede!

Söz konusu buz gibi, hakkı verilmiş karadut şerbetiyse, boynumuz kıldan ince.



*Masumiyet ya da Özel İlişki

10 yorum:

  1. Ian Mc Ewan daha önce hiç okumadığım bir yazar, sanırım "Bir Parmak Bal" tanışma kitabım olmamalı, doğru mu anladım? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda genelde çekimser kalırım:) Ama şunu söyleyebilirim, sıkıcı bir okuma değil, kitap akıyor, karakterler ilginç... Muhtemelen ben önceki kitaplarını okumamış olsam farklı düşünebilirdim. İlk okuduğum kitabı beni her anlamda çok etkilemişti ve benim kıyasım hep onunla oluyor. Hiç hoşlanmasam bu okumadan, kitaptan hiç söz etmezdim. Yazarı tanımadan okumuş olsam bu yazı tereddütsüz bir övgü de olabilirdi Son söz olarak bu yaz günleri için yormayacak akıcı bir kitaptır, diyebilirim. Hakkında başka yazılar da okuyun karar vermeden derim ve takip ettiğim bir kitap blogunun kitap hakkındaki yazısını şuraya bırakırım:)

      https://gulakca.blogspot.com/2014/05/ian-mcewan.html

      Sil
    2. ben bir McEwan uzmanı değilim ama, Mİmozacağım bence "fındık kabuğu"nu oku önce. Ben bayılmıştım, Buraneroscum ne der bilmiyorum tabii :)

      Sil
    3. Fındık Kabuğu'nu okumadım bir fikrim yok, ama ben de Şule'ye katılılyorum, çünkü ben, benim gönlümdeki kitabı hiç bir kitapla yarıştırmam ve onu aşmalarına da izin vermem sanırım. Özel bir nedeni de yok aslında ama çok keyifli ve iz bırakıcı bir okuma olmuştu.:) Onun en'lerim kategorisindeki yeri sabit:)

      Sil
    4. Ek: Bir yanlış anlamaya sebep vermim eksik yazmışım çünkü, kastettiğim kitabı Masumiyet ya da Özel İlişki.

      Sil
    5. Tamam o zaman, Şule hocam Fındık Kabuğu diyorsa onun sözünden giderim ben de:)

      Sil
  2. Ege'de yollarda sıra sıra "karadut özleri" satılma mevsiminden kararlı adımlarla geçip, almadan dönmeyi başarmışken tam bu yazı oldu mu şimdi ama arkadaşım! Pişmanlıklar içindeyim, "ah alsaydım keşke" diye :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahh Sevgili Şule, çok sevdiğim bir laf vardır, öğrendikten sonra epeyi faydasını gördüğüm : Yapmayıp da pişman olacağına yap da pişman ol:)

      Fakat şurup gerçekten muhteşemdi:)

      Sil
  3. "Kitaptaki erkek kahramanlardan birini atar, yerinde ben olurdum." Süper bir tespit, sahiden de o yaş aralığında hepimiz bunu yapıyoruz. :)

    Karadut şerbeti, leziz. Bu yaz tatile gitmediğim için asıl yerinde karadutlu dondurmaları, şerbetleri deneme imkanım olmadı. Bu yazıyı okuyunca anladım ne kadar özlediğimi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle şerbet muhteşem, dondurmalara artık çok güvenemiyorum ama.... gerçekten doğal yöntemlerle yapanları bulmak artık zor, çünkü maliyetler çok yüksek. O yaşlarda neler olmuyoruz ki kitap film fark etmiyor:)

      Sil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP