Almayı Ne Kadar Çok Seviyordum Oysa!
Ama bu garip ülke epeyi zamandır bu keyiften yoksun bırakıyor beni çünkü tersini yaptığımda bir enayi olduğumu düşünüyorum. Oysa ne kadar ve bir o kadar yürekten kollamak istiyordum hepsini.
Düşünüyorum da ülkemizin karar vericisi: eğitimli, müteahhitsever değil de kitapsever, muhalif olsak da oturup iki laf etmeye değer, kalender, kendi evinde oturan, ya da sembolik bir önemi olduğu için Çankaya da takılan biri olsaydı, nasıl olurdu?
Kesinlikle kültür bakanının kim olduğunu bilirdik...
Büyük sermayeli, her yere yayılmış kitapçılar değil kastım. Küçük, mütevazı dükkânlarda bu işi yürekten yapan, ilk dakikada size ahbaplık kapılarını açan, kitabı tanıtabilen, saatlerce konuşabildiğiniz, en iz bırakan öğretmeniniz, en yakın arkadaşınız kadar sevdiğiniz, elinde aradığınız kitap yoksa beklemekten zevk aldığınız, o enfes sohbet esnasında karşılıklı çay-kahve içtiğiniz abiler, amcalar, ablalar...
Şimdi yoklar!
O bakımdan çocukluğuma ve gençliğime şükrederim. Ve aslında hepsini isim isim bir gün anmak isterim. Elbette mesleği aynı tarzda sürdürmek isteyenler de var ki sayıları bir elin parmaklarının yarısı kadar.
Ve can çekişiyorlar.
Çünkü yeterli çeşit bulunduramıyorlar, taşrada oldukları için de müşterinin talebini yerine getirmek istediklerinde ödeyecekleri kargo parasını üzerine ilave etmek zorunda kalıyorlar!
Gelin görün ki bir de kitapseverin cüzdan meselesi var.
Mesela şu iki kitap arasındaki tek farkı bulun desem...
Tahmin ettiniz elbette.
Soldaki gönülden olmasa da cüzdandan kaynaklı olarak sıfır kargo ücreti ile D&R internet mağazasından alınan ki şu an bile fiyatı 43,20 TL.
Sıfır kargo içinse en az 100 TL'lik bir alışveriş yapmak gerek!
Ayrıca kredi kartına taksitle ve ayrıca bankanıza göre, onun bir kıyağı olarak al benden de şu kadar daha taksit promosyonuyla...
Diğeri de ülkenin pek çok yerinde şubeleri olan bir büyük kitap-kafeden ve ilk siparişte kitaptan emin olamadığım, sonra okuyup da bayılınca, ve ayaklarımın yerden kesik olduğu çok keyifli, dünya yansa umurumda değil bi ruh halindeyken, Penguen'den -bir hafta önce- alınan.
Gördüğünüze inanın, 72 TL. Üstelik barkoda rağmen etiketli!
Oysa bir yazıda okumuştum. Bütün gelişmiş batı ülkelerinde devlet tarafından kollanıyor hayallerimizdeki kitapçılar. Eğer yanlış hatırlamıyorsam, internet kitapçıları dahil aradaki fark Almanya'da %5 ve 18 ay kitap fiyatı değiştirilemiyor. Hadi yanlış hatırladığımı varsayalım ve olsun da %10, ya da İtalya gibi %15. Kapılarından içeri adım atarsam yayılmacı ve internet kitapçılarının...
Namerdim.
Barkoda rağmen etiketli kitapları Antalya'da yeni açılan, pek havalı isimli (aslında çok anlamsız bir isim), cafesi de olan bir kitapçıda görüp çok kızmış ve hatta görevli ile biraz tartışmıştım. Bir daha da uğramadım oraya. Zaten Antalya'da kitapçı kalmadı D&R şubeleri dışında doğru dürüst, o yüzden internet alışverişine üzülsem de devam, sonuçta bizimki de cüzdan kavgası. Ankara'da ise her şeye rağmen gönül borcuyla (zamanında taksit yaparak çok destek olmuştur) Dost Kitabevi'nden pahalıya aldığımı bile bile birkaç kitap aldım ama sonrasında internet devam. Yıllar önce Antalya'da bir kapalı çarşının içinde adı Barış olan, sinekli bakkal benzeri, kuytu, loş, minik bir kitapçı vardı. Sahibi emekli edebiyat öğretmeni, hatta eşimin de öğretmeni imiş lisede. O dükkanda güneş görmediği için solmuş intibaı uyandıran bembeyaz, adeta şeffaf tenli bir adamdı. Tam sizin yukarıda anlattığınız gibi biri. Kocaman bir muhasabe defterine adlarımızı yazıp taksit yapardı. Benim her sevinir, kitap almadan çıkmayacağımı bildiği için yeni gelen kitapları heyecanla tanıtırdı. Ayla Kutlu'yu ilk kitabı "Islak Güneş" ile o sokmuştu hayatıma. Sonra İstanbul'a taşındı, o loş, küçük, tozlu dükkan kapandı, hala o hanın önünden geçtikçe o solgun yüzlü beyefendiyi düşünürüm. Umarım hala sağdır. Çenem düştü, affola...
YanıtlaSilArada bir cümle silinmiş. Sona doğru benim diye başlayan cümle "her dükkana girişimde" şeklinde devam edecekti.
YanıtlaSilBen o an kitabı aldım ama bir gidişimde yöneticileri ile konuşacağım bu durumu. Ondan önceki hafta yine bir kitap almıştım ve barkodu okutmuşlardı. Aslında çok hoş bir kitapçı, enfes bir kafeteryası var ve manzara derya. Benim de Yüksel Abim vardı. Küçücük bir dükkan, kitap ve plak satıyor. Lise çağlarım, sol ideolojinin bütün kitaplarını ondan alırdım, çünkü sağlam bir bilgisi vardı, sohbet de ederdik. Ayrıca plaklarımı da çoğunlukla ondan alırdım... Bir ara aslında polis olduğu gibi bir söylenti de çıkarılmıştı hakkında ama ben umursamamıştım, çünkü o zamanlar çoğunluk bünyelerde paranoid şüphecilik vardı:) Rica ederim, çenem düştü ne demek, çok keyifliydi kesinlikle:)
SilBen de Leylak Dalı gibi Dost'a her uğrayışta kitabevi ve kent belleğini yaşatmak için sembolik de olsa bir kitap alıyorum ama tüm alışverişi oradan yapmak ne mümkün, arada uçurumlar var resmen!
YanıtlaSilAhh kent bellekleri... 1980'den itibaren üzerlerinden silindir geçti diyebilirim. Dost Kitapevi'ni bilirim. Tarhan'ı da... English 900 demekti biz taşralılar için. Bir de -şehirde bulunamayan- İngilizce kitaplar alma bahanesiyle Ankara'ya kaçma vesilesi:)
SilTarhan çoktan kapandı maalesef, Kala kala bir Dost, bir de Turhan kaldı elimizde, ah İmge'yi de unutmayalım, ömürleri uzun olsun...
SilTarhan'a üzüldüm. Onunla ilk tanışmamızdan 4-5 yıl sonra hoş bir rastlantı olmuştu. Kız kardeşim okulu bitirince Ankara Atatürk Anadolu Lisesi'ne İngilizce öğretmeni olarak atanmıştı, bir gün bir öğretmen arkadaşı ile geldiler Samsun'a ki Tarhan'ların kızıydı. O yıllarda hava atılacak bir tanışıklık olmuştu , çünkü Tarhan taşra için çok havalı bir kitapeviydi.
SilBence de uzun olsun ömürleri tüm ülkedekilerin, ve inşallah önümüzdeki seçim onların da hayrına olsun:)
Ah, yarama tuz bastın Buraneroscuğum! Benim kentsel dönüşüme kurban giden evimin alt katında sahaf vardı, biliyor musun? belki bir gün hikayesini de yazarım hatta!
YanıtlaSilD&R'ı da sahibi olduğu grup nedeniyle hiç sevmiyorum ben, ama idefix'i de aldıklarından beri mecburen kullanıyorum tabii!
Ben de D&R avantajlarına sahip olmamasına rağmen Eganba'cıydım ama piyasaya dayanamadılar sanırım. D&R almadan önce de İdefix'di gözdem. Sonuçta hep ötelediğim D&R'ın ocağına düştüm işte Sevgili Şule, kader utansın:)
SilÜzücü.. Aynı şeyi bir süredir düşünüyorum ve durmadan "öğrenciler ne yapacak" diyorum. Biz iyi kötü yaşımızı aldık ve az çok para kazanıyoruz. Ya harçlık alanlar? Elbette kitap takasları sahaflar vs güzel seçenekler ama her zaman olmuyor. Bilirim. Eskiden gezer tozar eve dönmeden kalan parayla kitabımızı alır dönerdik. Şimdi nasıl oluyor bilmiyorum. Dediğiniz gibi internet alışverişi tek çare. Ama o kitap sohbetleri de başkadır. Kitabı eline alıp kurcalaması.. Aynısını plaklar için de söyleyebilirim. Asla ve asla aynı zevki vermiyor. Mutlaka dükkana gidilmeli. Tavsiyelere kulak vermeli. Sohbet etmeli. Ama hangi parayla?
YanıtlaSilMevcuttaki yöneticiler gidene kadar sabır demekten başka bir şey yok şu anda. Kitaba, gazeteye, dergiye öcü gözüyle bakıyorlar çünkü. Ben içinde kitap, günlük gazete, dergi olan kahvehaneler hatırlıyorum. Eskiden, biz çocukken kahvehane değil kıraathaneydi adları. Dar gelirli, nüfusu kalabalık bir evin çocuğuydum pikap, ona bağlı olarak plaklar, kitaplar arasında büyüdüm. Çünkü evdeki herkesin çalıştığı bir işi vardı, eve en az iki gazete girerdi ve kitap almak hiç sorun değildi. Ama o zamanlar ülkeyi yönetenler de kitap okurdu zaten:)
SilKitapsever hepimizin içini sızlatan, aynı noktada bam teline dokunan bir konu bu Sevgili Okul arkadaşım. Olabildiğinde özellikle bireysel kitapçıları desteklemeliyiz düşüncesindeyim, ben de.
YanıtlaSilYine aynı şekilde ekmek satan küçük artizan dükkanlar da desteklenmeli, ve fakat öyle maliyetler var ki,ayakta kalmaya nasıl dayanacaklar, o ekmeklere o fiyattan nasıl alıcı bulacaklar?
Sevgili Okul Arkadaşım, hatırlarsınız bir artizan dükkanı keşfetmiş ve yazmıştım. İyi ki de yazmışım! Çünkü kapatmak zorunda kaldılar. Artık yok. Çünkü insanların ne kadar isteseler de o ekmekler için ayıracak paraları yok. Kitapçılardaki durumda benzer. Büyük şehirdekilerin işleri nispeten taşraya göre daha kolay. Çünkü ellerinde olmayanı tedarik etmeleri için bir telefon yeter, fakat taşra ekstra kargo ödemek mecburiyetinde ve nüfuslarının içindeki fiyat farklarını umrsamayacak insan sayısı ne yazık ki az. Bu durumu önemseyen gerekirse onlara dolayısıyla kitaba destek verecek hükümetler gelene kadar işleri zor. Çünkü okurlar şu an karınlarını doyurma derinde ne yazık ki.
SilBizler gibi kitabı kurcalayarak satın almak isteyenler için ekonomik veya başka mücbir sebeplerden internet alişverışi yapmak sevilmeyen bir seçenek. Ama kitap dükkânları her türlü pahalı. Zincir olanları zaten hiç sevemedim. Kitapçı değil market onlar zaten. Sahaflar bile eski safaflar gibi değil artık
YanıtlaSilÇok haklısınız, biz eskiyi bilenlerin sıkınıtısı da bu zaten. Eskiden fiyat kıyaslama şanşımız yoktu çünkü şu zincir mağazalar yoktu. Zaten kitapçıdan kitapçıya da kayda değer fiyat farkları olmazdı. Ama ben umutsuz değilim; mevcuttakiler iktidardan gider de yerlerine başkları gelirse kesinlikle bu kitap meselesine de el atacaklardır diye düşünüyorum:)
Sildördüncü paragrafa istinaden hiç unutmam diye başlayacaktım ki sahafın adını unuttuğumu anımsadım. bahsettiğiniz sıcaklık ve mütevazılıkta Galatasaray Lisesi'nin az aşağısında sola kıvrılan sokakların birindeydi. adını unuttum ama yaklaşık on yıl önce bir arkadaşımla tesadüfen girdiğimiz, kapısında zilli çıngıraklı süsler olan sahafı da, üzerinde kıpkırmızı fularları ve bandaları ile ispanya iç savaşından henüz gelmiş gibi duran ama devamlı gülümseyen, hoş sohbet, insan sevdalısı sahibesini de unutmadım. ne vakittir istiklale de uğramadım. çok değişmiş diyorlar. ama ben şimdi o sahafı ve benzer sahafların halini daha çok merak ediyorum doğrusu. zira ve daha kendini kurtaramamış biri olarak memleket meselesine hiç girmek istemiyorum.. öyle işte..
YanıtlaSilİlginçtir bir çok sahafın kapısında vardır o çıngırak, bir esnaf geleneği olduğunu hatırladım şimdi. Çünkü esnaflardan biri kısa süreli bir iş için bir yere gittiğinde kapalı olduğu düşünülmesin diye yan komşulara haber verirlerdi, müşteri geldiğinde kapıyı iteler, çıngırak sesine komşu esnaftan biri çıkar ve müşteriye bir kaç dakika sonra geleceğini haber eder, hatta çay kahve teklif ederlerdi. Nerelerden nerelere geldik şimdilerde:)
SilYıllardır dükkandan kitap almıyorum. Çünkü fiyatlar gerçekten çok uçuk. Ama nerede kitapçı görsem mutlaka girerim içeri. Kitap almıyorum ama dergi, ayraç, kalem, defter vb. şeyler alıyorum. Ama dergi dışındakiler için önce internette fiyat araştırması yapıyorum ancak fiyat makulse alıyorum. Son yıllarda zaten e-kitap okuduğum için mecburen internetten alıyorum/indiriyorum. İstediğim kitabı e-kitap olarak bulamazsam idefix ya da bkmkitap sitelerinden alıyorum. Favorilerime ekleme, indirimde haber verme, ücretsiz kargo kampanyaları ile mağazadaki fiyatların yarısına geliyor kitap ücretleri. Her defasında kargo ücreti ödememek için kitapları listeleyerek biriktiriyorum, toplu alıyorum. Zaten kendime 3-5 kitap, Arya'ya 3-5 kitap alsam kota doluyor. Bir kitap en az 45 TL iken öğrencilerime / velilerime kitap okuyun demeye de utanacağım sanırım bu gidişle :(
YanıtlaSilŞimdi kitap gerçekten herkes için zor ve ne yazık ki öncelikli ve kolay alınabilir bir şey değil ve bu durum gittikçe zorlaşıyor. Şu an geniş kitleler için 1. sırada karın doyurabilmek ve temel ihtiyaçlar. Ne yazık ki üzücü günlerden geçiyoruz.
SilKitapları çok seviyorum, kitapçıda gezmeyi çok seviyorum:) Bıraksalar bütün günümü kitapçıda kitap sayfalarının arasında geçiririm. Son zamanlarda fiyatlar çok arttı, çok üzücü. Kitapçıya gidip gezmek ve dokunduğun kitabı almanın keyfi bambaşka. Tabii ki artık sadece internetten alabiliyorum, fiyatlar daha uygun çünkü. En son geçen hafta gittim, gezdim, elime hangi kitabı alıp incelediysem fiyatını gördüğüm an bırakmak zorunda kalıyorum; 55 TL, 60 TL... gibi fiyatlar. Belli kitaplar biraz daha uygun fiyata satılıyor sadece. Barkodu olan kitabın etiketi olmaması gerekiyor aslında ama ne doğru uygulanıyor ki bu doğru olsun diye düşünmeye başlıyorsunuz. Geçen sene daha çok kitap alabiliyordum, bu sene maalesef istediğim kadar kitap alamıyorum ve bu çok çok üzücü.
YanıtlaSilBöyle giderse sadece karnımızı doyurmaya yetecek paramız ve kitap almak hepten hayal olacak. O zaman kiralarız belki de:) Şimdilik internetten devam. Arada br de aradağım kitabı bulabilrsem Don Kişot'luğu sürdürma gayretinde olan kitapçılardan. Sevdiğimiz her şeyi elimizden alıyorlar ama biz de direnebileceğimiz kadar direneceğiz işte, yapabileceğimiz tek şey sandığı beklemek.
SilAh! O kadar haklısın ki! Ben de kitapçıdan alışverişi seviyorum ama artık çok zorlanmaya başladım. Kitapçıların hâline mi üzüleyim, kendimize mi bilemiyorum böyle durumlarda.
YanıtlaSilAtalarımız ne demiş, önce can:) Kitapçılar artık bizim bireysel çabalarımızla kurtulmaları çok zor bir noktadalar, devlet el atmadan mümkün değil ve mevcuttakilerin de zaten kitapla ve okuyanla dertleri var. O nedenle üzülme. Okumaya devam, internet kitapçılarına da mecburen:)
SilSon zamanlarda sıkça düşündüğüm bir sorunsalı öyle doğru noktalara parmak basarak anlatmışsınız ki arkadaş ortamında konusu olsa bu linki göndereceğim neredeyse :)
YanıtlaSilKitapçıların, hele bir de sattığı kitaplarına duyduğu sevgiyi belli ederek sohbet eden kitapçıların, kitapseverler için bir cennet olduğunu düşünüyorum. Sayfaları karıştırarak bir şeyler seçmek, merak ettiğin kitapları incelemek müthiş bir nimet. Ama işte, artık öyle olmuyor. Destek olmayı ne kadar istesem de yapamıyorum bunu çünkü Amazon'un Prime indirimi dışında kitap almam mümkün değil. Kitapçılar artık merak ettiğim bir kitabı incelemek ya da yeni bir şeyler keşfedip Amazon istek listeme atmak için varlar, çok acı bir durum bu tabii. Bunun tek istisnası sahaflar! :)
Önceden daha süslü konseptlerde olan kitap kafelere kızardım ama artık onları daha iyi anlıyorum. Para kazanmak için en azından bir ambiyans satmaya çalışıyorlar ve bu konuda haklılar.
Bunların düzelmesi için öncelikle yazıda altını çizdiğim üzere kitapsever yöneticilere ve irade gösterebilen ve adlarını bildiğimiz kültür bakanlarına ihtiyaç var. Bu anlamda bir yanıyla şanslı bir nesiliz ve tam da o dönemleri çocuk, genç olarak yaşadığımız için bize daha çok dokunuyor mevcut durum. Ve kolaylıkla halledilebilecek bir şey ama derdi okuyan insanları çoğlatmak olan yöneticiler lazım:) Öyle bir dönemdeyiz ki aslında kızılacak tek bir nokta var, o da ülkeyi ekonomik anlamda bu hale getirenler:) Bir iki yıl önce dert etmediğimiz şeyler dert oldu ve tam anlamıyla bugün dünü aratıyor, dua edeceğiz düzelsin hayat diye, görünürde başka çare yok:)
Sil