Başlangıçta yadırgadığım ve suçu tümüyle çevirmene attığım bu kitap, ilerleyen her sayfada beni kendine hayran
bırakmayı başardı. İlk kez okuduğum bir yazarın kitabı olması dolayısıyla ilk sayfalarda bir sorun
yaşasam da bunun peş peşe etkileyici kitaplar okumayla açığa çıkan, bir sonraki yazarın üslubuna alışma ile ilgili,
şahsıma ait bir mesele olduğunu ve başarılı Çevirmen Roza Hakmen'e - ukalaca- bir haksızlık yaptığımı, henüz 20. sayfaya
gelmeden kabul ettim. Daha doğrusu bunu bana kabul ettiren dinamik kurgusu ve akıcılığı ile kitap oldu.
İçinde şarap olan piknik sepetleri, kareli yer örtüleri, peynir başta olmak üzere üzüm ve benzeri hafif
yiyeceklerle, o sepetin içine atılmış şiir kitaplarına eşlik eden rüzgarların altında, şırıltılı dere kenarlarında,
göl kıyılarında her türlü... mitolojik ya da arkeolojik kitapları ise kaya mezarlarında okumak gibi sapkınlıkları olan
ben bu kitabın bir yolculuk esnasında (tren tercih edilendir) ya da bir kadeh konyak ve kahve ile bir otelin lobi
barının en loş ve sakin saatinde okunmasının güzel olacağı gibi bir duyguya da eriştim.
Kitabın merakla ve kolay okunurluğunun yanı sıra ilginç olduğunun altını bir kez daha çizmeliyim; özellikle yazarın ana temanın üzerine yerleştirdiği ilişkinin
ruh hallerini, kadın ve erkeğin bir arada oldukları anları ve hatta ilişkinin evreleri üzerine ana karakterin iç
seslerini yansıtma biçimi enfes. Bir adım ötesinde ise pornografik sayılabilecek anları bile öylesine sıcaklaştırıp,
normalleştirerek kısa ve net cümlelerle o kadar şık anlatıyor ki yazar, kendisine şapka çıkarmamak mümkün değil.
Masumiyet ya da Özel İlişki iki yönlü de bir kitap ve okuyucu nereden bakar, nereyi öne çıkarırsa sanki ana tema da
o. Yazar Ian McEwan soğuk savaş döneminde Berlin'de bir karşı dinleme eylemi için örgütlenmiş müttefiklerin bu gizli faaliyet
için verdikleri çabayı ana tema olarak kullanıp üzerine -iki farklı ülkeden- bir kadın ve bir erkek arasında gelişen ilginç
bir hikâyeyi inşa ederken, süreci yan hikâyelerle de besliyor. Daha önce de söz etmeye çalıştığım gibi iki tema üzerinde sağladığı denge ile ana temayı seçme hakkını okuyucuya bırakıyor. Belki de bu paralel kurgu kitaptan daha çok zevk almanıza olanak sağlıyor. Çünkü bu iki temadan
daha az ilginizi çekeni ikincil yapıp, diğerini öne çıkarmak tümüyle size kalıyor.
Anlatım dilinin ve gerilimin müthiş olduğunun altını çizmekten bıkmayacağım kitaptan aldığım lezzeti -sevdiğim kitaplar listemdeki yeri asla ilk 50'nin altına
düşmeyecek- Doğunun Limanları'na benzettim ben. Benzerlerine çok rastladığımız bir finali olsa da derin
cümleleri olan, film tadında, hatta bir psikolojik-gerilim filmi için biçilmiş kaftan olduğunu düşündüğüm Masumiyet ya da Özel İlişki'nin sonundaki mektup ise kitaba kattığı dramatik tat ile insana "Kitabı bitirdim ama sonundaki mektup da beni bitirdi." cümlesini kurdurtuyor.
Masumiyet ya da Özel İlişki; psikolojik gerilim, aksiyon ve aşk içeren bir filmi izlercesine ve gerçek bir hikâyeye dayalı sıkı bir kitap okumak istiyorum diyenlere şiddetle tavsiye olunur..
Baharların Sonu
22 dakika önce
mektup okumayı çok seven ben, bütün yazdıklarının cazibesinde, sırf o mektubu okumak için bile bu kitabı okuyacağım ve sana hep teşekkür edeceğim...
YanıtlaSilŞu bayram tatili, eğer okunmadıysa ideal olabilir bu kitap için; kahve ve konyak (rom ve viski de olabilir) unutulmasın ama:))
YanıtlaSil