7 Kasım 2021 Pazar

Çay Bredblok ve Hasret Senfonisi

Öncesi


Yatak odamın penceresinden geçip üzerime uzanan muhteşem bir güneş. Tetiklenmemenin imkânı yok. Ve önemli bir gün. "Yapıyor musunuz?" dediğimde yapıyoruz denmişti. O yapılanı diğerlerinden farklı kılan ana unsurun adını verip bundan mı diye sorduğumda gelen yanıt çok sevindiriciydi ve vuslata ermek için iki gün gerekliydi.

İlk anda tereddüt edip dönsem de dayanamamış aynı günün öğleden sonrasında bir kez daha uğramış ve tamam demiştim.


Mutlu ve heyecanlıyım. Sabah rutinlerinin ardından fotoğraf makinesini ve kitabımı sırt çantama atıyor, yanıma da her ihtimale karşı bir mont alıyorum. İşin doğrusunu söylersem de ilk fikrim doğrultusunda fotoğraf makinesini gereksiz buluyor, bahçe kapısından çıktıktan bir süre sonra da geri dönüyorum.

Yol boyu iki yer arasında kalmış bünye sonunda bir karara varıyor ve bu sezon İskele Kafe'yi ihmal ettin diyor. Son ana kadar ikilemdeyim ve sonuç itibariyle balık tutan kadınlı erkekli keyiflerin arasından yürüyerek İskele Kafe'deyim.

Açık denize bakan kısımda boş masa yok, bir kaç dakika sonra da oturduğum masayı değiştiriyorum çünkü binalardan kurtulup denizle başbaşa kalıp sonsuzlukta yok olacağım yönde olmasa da yine de arzuladığıma daha uygun ve az önce boşalan masaya geçiyorum.

"Bir karışık tost lütfen."

"Bir bardak da çay lütfen."




Enfes bir tost; dış yüzeyde ince bir çıtırlık ve devamında bir ton aşağıda ve ekmeğin beyazlığını harcamamış ve çıtırlıkla bütünleşmiş şahane bir kıvam. Çay, kitap, tost şeklinde devam ediyor hayat. Dibimizde balıklar oynaşıyor. Açık denizde bi tekne pupa yelken yol alıyor. Her şey yolunda ve bu tadı uzatmak gerek çünkü andan çıkmaya hiç niyetli değil bünye. O zaman bu lezzetli çay ve kitapla yaşamaya devam.

"Bir fincan çay lütfen."

Uzun bir süreye yayıyorum keyfi çünkü vuslatın sonlanması için saat 14'ü bulmam gerekiyor. Kitap zaten muhteşem, her ne kadar öykü yazsa da ve öyle bir kurguyla yazılmış olsa da bence öyküler birbiri ile ilişkili olduğu için aynı zamanda bir roman ve bu kurgu son derece cezbedici.

Vakit yaklaşıyor. Toparlanıyor, ödememi yapıp ağır adımlarla iskeleyi yürüyor, önce bir kaç fotoğraf çekmeyi düşünüyor, bu yazıyı öz fikrinden uzaklaştırıp uzatmamak için de bundan vazgeçiyorum. Niyetim babamın ağaçlarının altında oturmak ve kitapla biraz daha vakit geçirmek ancak banklar dolu; bir kaç adım sonra ağaç altı olmasa da bir banka oturuyorum. O ara aklım dürtüyor çünkü bir hanımefendinin devraldığı ve çok hoş hale getirdiği şirin lokantada bugün keşkek günü. Bir iki gün önce enfes bir ıspanak yemiştim, öncesinde de tam anne usulü az mercimek çorbası içmiştim. Ödememi yaparken cumartesi günü keşkek yapacaklarından söz etmiş, ben de bizim ailenin usulünden ve kurut'tan söz etmiştim ve ona çok şaşırtıcı gelmişti. Şu an aklım dürtmekte beni. Tabii ki gazına gelmeyeceğim. Vakit yaklaştı, sallana sallana gidersem anca diye düşünüyorum ve toparlanıp merakla yürüyorum. Sokağa döndüm ve buluşmaya sadece bir kaç adım var.


Kapıdan süzülerek geçiyorum. Zarif hanımefendi ayağa kalkıyor, ve masanın üzerinde dinlenmekte olanla birlikte bankoya yanaşıyor. Ekmeğim henüz sıcak. 24 saat bekletilmesini önerdiklerini söylüyor hanımefendi ki siparişi verdikten iki gün sonra kavuşulabiliyor kendisine; çünkü mayalanma süresi iki gün. Kısaca 3 günlük bir sabıra ihtiyaç var.

O gün, yani sipariş için geldiğim gün sorduğum şu idi: "Ata Ekmeği yapıyor musunuz?"


Yirmi yıldan fazla, belki de daha uzun bir hasretti ve benim için önemliydi çünkü askerlik arkadaşımdı ve o süreçte askerlikle işi bir arada yürüttüğüm için gidip gelmeler esnasında Havza'da tanışmıştık kendisiyle. Üstelik yaklaşık sekiz yıl önce enn sevdiğim kadını o ekmekle tanıştıracağım sevinciyle girdiğimiz ve üstelik 20 yıldan epeyi yıl önce bu ekmekle tanıştığım fırında adının bile hatırlanmıyor olmasının hayal kırıklığını yaşamıştım. O nedenle evet dendiğinde tereddüt etmiş, "Karakılçık buğdayından mı?" diyerek altını çizmiştim. Ona da evet denmişti. Ve kısa bir tereddüt ki fiyat konusundaydı ama araştırınca butik ekmekler için makul olduğunu anlamıştım ve tekrar gelip siparişi vermiştim.


Elbette 24 saatin dolmasını bekleyemedim, makul süre sonra test ettim. Hımmmmmmmm, miss! Biraz sonra formu farklı ekmekten iki ince dilim kesip arasına kaşar koydum. O çok hafif ekşimsi tatla birlikte götürdüm. Enn sevdiğim gurmenin fikrini merak etmekteyim ki kendisi alemin en güzel fokaça ekmeğini yapar.


Bir tesadüfle tanıştığım bu iki zarif hanımefendi sorduğum üzere bu konuda eğitimliler; genelde sipariş üzerine çalışıyorlar ve geniş bir ürün yelpazeleri var. Son derece temiz, düzenli ve çok hoş mekân ki beni çeken başlangıçta dış güzelliği oldu. Kadın eli değdiği her aşamada belli oluyor. Elbette ekmeğin geleneksel formundan söz ettim ancak onlar eğitimlerde bu formun öğretildiğini söylediler. Elbette çağlar değişimleri de beraberinde getiriyor; yeter ki lezzetler modern dokunuşlar görse de tatlar yok olmasın. Mutluyum. Kimbilir bir başka siparişte, özellikle geleneksel formu isterim. Ama... sanki bu formu da  kullanışlı; hem tost belki de çakma tapaslar, kanepeler için daha uygun olabilir!

Hımmm Kumru ekmeği de sormalıyım!

Planlarım çok!

Kırmızı şarap fokaça işbirliği kesin.

Finalde yaş pastalarından biri, belki de yanlarında sıkı bir kahve, belki bir likör katılımıyla hülyalı saatlerin tadına tat katıyor da olabilirler.

Denemeli...



Bu iki zarif hanımefendinin ürünlerinin yer aldığı İnstagram hesabı içinse buradan lütfen.

 

 

 

24 yorum:

  1. Harika! Afiyet olsun, ne güzel bir buluşma olmuş. :)
    Gerçekten artizan ekmek yapı son senelerde çok gelişti. Ben bu durumu sadece bizim şehre özgü sanıyordum, ama anlıyorum ki, bu konu dalga dalga yayılıyor. Üstelik beraberinde atalık buğdaylara olan ilgiyi ve talebi artırdığı için de ayrıca memnunum.
    Ağız tadınız artsın Sevgili Okul Arkadaşım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim:) Bizim ülkede bu işler biraz da riskli aslında, çünkü ekmek fiyatları butik üretimde doğal olarak yüksek, sürekli alıcı bulmak özellikle bu koşullarda zor. Ve internet olanakları nedeniyle rekabet coğrafyası çok geniş, aslında ben de çok memnun oluyorum bu gelişimden ancak ticaretin de ne yazık ki acı gerçekleri var. Hepimizin Sevgili Okul Arkadaşım:)

      Sil
  2. ekmekleri beğendim güzelmiş keşke şehrimde böyle bir yer olsa....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biri açar belki, bizde bilirsin ki göre göre çoğalır böyle işler.

      Sil
  3. e şahane olmuş bu! mekan da hoş görünüyor, ekmekler de (instaya girip baktım tabii ki ağzım sulana sulana)
    afiyet şeker bal olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, mekân hoş hanımefendiler de gönülden yapıyorlar bu işi ve daha yeniler, dilerim karşılığını alırlar.:)

      Sil
  4. Mekân 10 numara 5 yıldız kesinlikle.. Ekmeklerin görünüşü de tadını garantiler gibi -ki siz zaten sonucu yazmışsınız-. :)
    Ne diyelim, Allah kavuşturmuş sizi :)) Sıhhatle, afiyetle yiyiniz efenim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diğer ürünlerini de denemeyi düşünüyorum ki o zaman daha net şeyler yazabilirim, şu ana kadar ki durum çok güzel:) Çok teşekkür ederim:)

      Sil
  5. Hatırladım bu Ata Ekmeği arayışını bulamayışını hayal kırıklığını. Bir yazında yazmıştın. Dükkan şahane gözüküyor, ekmekler de öyle. Afiyet şeker bal olsun!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim:) Yazmıştım, dükkan gerçekten çok hoş ve pırıl pırıl, ürünler de, dilerim kıymeti bilinir.

      Sil
  6. Ahh canım Karakılçık. Okurken yüzüme bir gülümseme düştü gitmedi... + yıl önce başlayan ekşi mayalı artizan ekmek yapma yolculuğumda tanıştığım karakılçık buğdayını bu yaz ekip biçip taş değirmende un haline getirmiş biri olarak diybilirim ki ekşi mayalı artizan ekmek yapımında bir numara siyez (2 yıldır ekiyorum onu da) ama 2 numara karakılçık. Az önce fırından çıktılar benim karakılçıklar. Ancak temiz beslenme herkes için mümkün olması için daha çok çalışmak gerek... Ben sizin de dediğiniz gibi 3 gün süren artizan ekmeğin yolculuğuna bir fiyat bile biçemiyorum. Nerede bir ekşi mayalı ekmek yapan-yiyen görsem içimden koşup sarılmak istiyorum. Şifa olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fiyat biçmek konusunda ve emek üzerinden bakınca aynı fikirdeyim ancak işten para kazanan bir işletme söz konusu olunca tüketici tarafında kaçınılmaz ve kapitalizmin "gereği" olarak önemli oluyor fiyat. Gördüğüm özene, sevgiye, hevese ve niyete baktığımda fiyat ürün kısmı uçup gitmişti çoktan bende. Fakat yorumun ekmek, biçmek, taş değirmen, pişirmek, durumları -ne cins buğday olduklarını bilmesem de- çocuklukta bu süreçlere tanıklık etmiş beni benden aldı, yaşadım.:) Muhteşem. Çok teşekkür ederim:)

      Sil
    2. 4 yıldır ekşi mayalı ekmek yapıyorum yazamamışım klavye azizliği:))) ekip biçme de amatör ve destekle elbette ama benim hayalim herkes kendi evinde temiz ekmek üretsin-pek bir zor biliyorum bu hayal ama bu yüzden her hafta düzenli olarak kendimize ekmek yaparken mutlaka en az 2 kişiye bu evden ekşi mayalı ekmek hediye gider. Bu 4 yıldır değişmedi. Çocukluk gökyüzü gibidir, nereye gidersen git peşinden gelir diyen Edip Cansever'i analım o zaman, zira ben de aynı durumdayım:)

      Sil
  7. Klavyede +'ya bakınca altında 4'ü görmüştüm:))

    Analım:)

    YanıtlaSil
  8. Haydaaa :))))
    Yemin ederim, yemek yapmayı çok seven ama yemekten keyf alma konusunda ciddi sıkıntısı olan bir insan olarak bu yazılar beni "eğitiyor". Üstelik bu kadar sade bir ürünü böyle bir heyecanla aktarabilmek kesinlikle bir yetenek olmalı! Çok sevimdim buluşmanıza! Bu ekmeğin üzerine nane, yeşil biber ve çökelek peyniri iyi gider mi acaba? Ama çay! İllâ ki çay!
    Yok vaz geçtim. Sadece sele zeytin. Tuzsuz, sert, buruşuk. Bu ekmek ve ustasının elinden (meselâ babacığım) demlenmiş, tavşan kanı, ince belli bir çay.
    İnsan başka ne ister ki?
    Afiyetler olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu ekmek bir şeye ihtiyaç da duymayanlardan, al ye içindeki tatları keşfet durumu:) Normalde sofra ekmeği aslında, ordan gerisi kişiye kalmış. Ben şöyle bir şey deneyeceğim ki Trabzon ekmeği ile yaparım sürekli. ince dilim ata ekmek ekmek üzerine az kuru fesleğen, ince dilim domates, üzerine sızma zeyinyağı, üzerine ince dilim bergama tulumu, o ve üzeri boş ama az sızma yağlı diğer dilimle birlikte fırına, 195 derecede 14 dakika sonrasında dışarı, o arada sahanda yumurta yapma... Sonra domates ve peynirli dilimin üzerine tavada çevrilmiş ince dilim hindi füme, üzerine sahandaki yumurta ki sarısı az pişmiş,biraz bul biber az sızma ve üst kapağı kapat:) Afiyetler olsun:)

      Sil
  9. Özellikle pandemiyle başlayan evde de ekmek yapma furyasıyla bu tür dükkanlarda çoğaldı büyük şehirlerde. bizim kasaba da bile fırıncılar çeşit çeşit ekmekler yapıyorlar. çok seviyorum fırınların mis gibi kokmasını, birbirinden lezzetli ekmeklerin olmasını. ama bir de
    şişmanlatmasaydı şu ekmek. her çeşidi güzel.
    dükkanın görüntüsü çok güzel olunca oh ne keyif.
    dükkanın adının yabancı olmasına takılıyorum ben bakery falan. sevmiyorum bu türleri artık. nilay Örnek'in Hakan Doğanla olan podcastini dinledin mi? çok sevdim ve ve hakan doğanın tüm dediklerini
    doğru buluyorum bu ekmeğe , ata tohuma dair olanları.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen o kadar enerji harcayan biri olarak şişmanlamazsın diye düşünüyorum, üstelik bisiklet olayın da var. Benim ekmeğin dördüncü günü, sanırım bu haftayı çıkartır bana, iki ince dilim yetiyor, tok bir ekmek, diğer beyaz ekmekler gibi değil. Karakılçık buğdayı bulursan evde de yapabilirsin.

      Pek podcast dinlemiyorum, bunu dinlerim sanırım, teşekkür ederim:)

      Sil
  10. Offff beni benden aldı instagram hesaplarındaki ekmekler 😍😍😍
    Hiç oldu mu bu şimdi sevgili Buraneros? Ben beyaz ekmek hiç sevmem ama ekşi maya ve her türlü esmer ekmeğe aşık olabilirim. Kargo ile gönderiyorlar mıdır? Arayıp bir sorayım Hopa'ya gönderirler mi acaba 🤔 En sevdiğiniz kadınla size afiyet olsun 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de cumartesi günü kumru ekmeği için uğradığımda kargo ile gönderir misiniz diye sormuştum. Hatta bunu instagram hesabınızda belirtin demiştim:) Ama işte, fiyat artı kargo durumu ve ekonominin bugünkü hali var bir de.

      Çok teşekkürler:)

      Sil
    2. Evet kargo ücreti de girince işin içine fiyat uçuk hale gelebilir :( Kumru ekmeği için attığınız linkteki fotoya baktım, aynı üründen bahsediyoruz. Manisa'da kumru simit denilir, bahsettiğim taban simidi ile de tadı hemen hemen aynıdır. İyi ki İnternet var, tarif baktım kendim yapacağım bu hafta. Güzel olursa bloga yazarım mutlaka :)

      Sil
    3. Bak heyecan yaptım yine, mutlaka yaz, güzel olacağından eminim ben:)

      Sil
  11. Geleneksel yöntemlerle ata tohumlardan elde edilen her şey fiyatından bağımsız bir "lüks kültür" bence. Öyle herkesin anlayıp, tadına varamayacağı bir "birikim", gerekli saygıyı gösteremeyeceği adanmış bir "emek" aynı zamanda.
    Yudum yudum tüketmeyi ön kabul olarak benimseyip, gerekli "sabrı" göstermek gerek, tıpkı üretimi için gerekli olan "zaman" gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya aslında Havzadaki fırının üretim zincirinde vardı, muhtemelen bölgede o yıllarda tohum da vardı, çünkü belki de un fabrikalarının en yoğun olduğu bölgelerden biriydi ve ekmek fiyatı butik üretimlerle kıyaslanmayacak kadar uygundu. Ama şu çakma liberal ekonomiciler gelenekseli usul usul yok ettikçe bu hallere düştü ekmekler de:)

      Sil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP