25 Eylül 2021 Cumartesi

Aşk Aşktır Ve Bu Film De Onu Pek Güzel Anlatır

Kasım 2019*

"Ay film güzeldi ya, hem de çok güzel! Levan Gelbakhiani müthiş oynuyor, öylesine sahici ki ve öylesine sevdiriyor ki kendisini, sanki bir filmde değil de hayatın içindeymişçesine bir sahiplenmeyle ondan ve duygularından yana oluyor insan... Müzikler âlâ zaten, hakeza danslar da... Duygu resmetmelerse anlatılır gibi değil. Peki ya o güzel şehrin eskimiş, geleneksel ve bayıldığımız avlulu evlerine ne demeli?! Elbette ki kendimi çok ait hissettiğim ülkenin ve şehrin sokaklarına dört gözle baktım; fakat ilk kez izlediğim ve anlatım diline bayıldığım yönetmen Levan Akin, filmin önüne geçirmeden, incelikli bir dille sahnelere taşırken ülkenin belirgin renklerini, ana hikâyeyi yormadan, bazen flu fonlar şeklinde öyle güzel yerleştirmiş ki bütünün içine; gören birine işte sevdiğim ülke bu, dedirtiyor. Ve Ana Javakishvili, Mary karakterinde şahane; bir dans partneri olmaktan öte, sevmek ve dost, arkadaş ve sevgili olmak nedirin cevabını enfes veriyor; güzel oynuyor ve sevimli kılıyor kendini; tüm duygu renkleri ile.

Ferzan Özpetek tadının izleri vardı filmde, ya da ben öyle eşleştirdim, lakin çok sertleşmese de yönetmen, yine de savunusunu son derece naif bir biçimde yapıyor ve mesajını da "sertçe" veriyor. En katı ve hoşgörüsüz kalbi bile yumuşatacağından, en azından düşündürteceğinden eminim. En güzel yanı şu idi kanımca: İki erkeğin yakınlaşması ve filmin ve de tek taraflı gibi gözükse de aşkın ve saf duygunun önüne geçmeyen, kısacık ama vurucu sevişme sahneleri "ahlaki" açıdan sert gibi gözükse de ki an itibari ile beni bile, belki de filmin başındaki pornografi çağrışımları yapan -gereksiz- uyarı yazısından kaynaklı olarak uyuz bir önyargının esareti ile rahatsız etti ama sonuçta aşk, sadakat temelli bir duygusal kırılmaya neden olan sahne, ve bu duyguyu şahane vurgulayan, şaşırtıcı derecede sahici esas oğlan Levan Gelbakhiani ve de esas oğlanın çocukluktan beri partneri olan Mary'nin bu ilişkiyi hissetmiş olmasına rağmenki yaklaşımı, en homofobik şahsı bile düşünmeye, daha anlayışlı ve insancıl bakmaya sevk edebilirdi ki kanaatimce eder de.


Velhasıl-ı kelam yönetmen becermiş bu işi, hem de en katı yaklaşımların, en ahlakçı duyguların kalbinde dahi bir sıcaklığa sebep olabilecek bir şefkatle.

Sinemadaki şahıslarsa şu şekildeydi: Bir adam; muhtemelen bu dünyadaki seks nasıl diye gelmiş olabilir, pornografik beklentilerle tabii ki, belki de sanatsever bir şahsiyetti; salonun ışıkları izlenimlerimi yanıltmış olabilir! Onun arka sırasında "türbanlı," spor ve hoş giyimli, ayaklarını ön koltuğun tepesine uzatan, sanatsever, çağın gereklerinin farkında, kendine ait bir dünyası da olan ama bunu biraz da dışa vurmayı seven -ki bu halini o kadar güzel anlayıp o kadar çok sevdim ki- genç kız... onun bir arkasında yine "türbanlı", türbanını iğne ile tutturtmuş, sinemayı seven, bu sanata ilgi duyan entelektüel bir genç kız daha... Ve bilet veren kızın sonradan D'yi G anladığını fark eden, önce biraz gerilen ama sonra da bundan şikayetçi olmayan, muhtemelen blog yazarı, çok tatlı ve hımmmm bi kadını çok sevdiğini düşündüğüm, ukala, magazin yazarı kılıklı, havalı bi adam. Terasta, göstere göstere kitap bile okudu o adam... ve sanırım bir kez daha bu saatte bir film izlerse, ardından, ışıklı manzara eşliğinde, Lounge'da bira içip bişiler atıştıracak."


*Alıntının olduğu yazının tamamı.

10 yorum:

  1. Son dönemde seyretmeyi çok isteyip, bir türlü beceremediğim filmdir. Yine hatırladım bu eksiklik duygusunu, Sevgili Okul Arkadaşım.
    Belki bu defa başarırsam, yazarım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de merakla beklerim o halde, Sevgili Okul Arkadaşım:)

      Sil
  2. enteresan bir tesadüf daha! iki gün önce telefonumun fotoğraf albümüne bakarken "seyredilecekler" listemde bu afişi gördüm, "şu filmi de izleyemedim bir türlü" dedim. sonra bugün bilgisayarı açıp geldim ki sevgili buraneroscum aynı filmi yazmış :) e artık şart oldu bu hafta içinde seyretmek :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi seyirler şimdiden:)

      Elbette izledikten sonraki düşünceleri de bilmek istiyoruz, Sevgili Şule:)

      Sil
  3. İki sene önce fiziksel olarak katılabildiğim son film festivalinde seyretmiş, çok beğenmiştim. Bir zamandır bağımsız Gürcü filmlerinde çok başarılı örneklere denk geliyorum. In Bloom mesela. Seyretmiş miydiniz? Sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seyretmemiştim, filmleri sinemada izlemeyi seviyorum ve uzun bir süredir başka bir ekranda film izlemiyorum, hayattan zaman kaybettiğim gibi bir his oluşturuyor, sanki bir yerine dokunamıyormuşum hayatın gibi hissediyorum o zaman, bir tür kayıp zaman sanki:) Garip:)

      Ama ülkeye bir zaafım var bu kesin, o nedenle izlerim belki:) Çok teşekkür ederim. Sevgiler

      Sil
  4. Dayanamadım, bir tane daha yazıyorum. My Happy Family. :)

    YanıtlaSil
  5. Çok teşekkür ederim, edebiyatlarının da altını çizmek isterim ve eğer tanışılmadıysa edebiyatları ile başlangıç olarak farklı yazarların öykülerinden oluşan Sessiz Harfler Antolojisi'ni öneririm ben de:)

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP