Aşk, sadece sözcüklerde anlam bulan bir şey midir? Yani direk ve doğrudan söylenmiş sözcüklerde... Yoksa aşk; aşk sözcüklerinin hiç birini içermeyen cümlelere yüklenen bakışta, seste, sessizlikte, duruşta anlamını katmerleyen bir eylemsellik midir?
Bu iki soruya verilecek yanıta göre değeri anlaşılıp sevilebilecek bir film Kuzey Yamacı...
Benim yanıtım vardı ve bu yüzden çok sevdim filmi.
"Avrupa sinemasının Amerikan sinemasından farklı olarak ele aldığı konuları bir aksiyon ya da kahraman yaratmadan, belgesel tadında ama asla ritmini kaybetmeyen sürükleyicilikte ve derinlikte anlatabilme geleneğinin en güzel örneklerinden biridir bu film" demiştim, Çöküş'e yorum yazarken... Ve eklemiştim; "seyir sürecinde, sanki bir film izlemiyormuşsunuz da olayların içinde biriymişsiniz gibi hissedersiniz sahiciliği..." Bu cümlelerimi Kuzey Yamacı için de tekrar ediyorum.
DVD'si de piyasada olan gözlerden ırak bu film, şu an vizyonda*... Hafta sonu için iyi bir seçim olabilir.
Aslında üzerine çok güzel cümleler kurulabilecek Kuzey Yamacı'nın, aşkı en güzel anlatan filmlerden biri olduğunun ve gerçek bir hikayeye dayandığının altını çiziyor, filmden seçtiğim diyalogları karakter belirtmeksizin sıralıyorum. Çünkü biliyorum ki, bu filmi en güzel yine kendisi anlatacak:
-İnsan dağın en altındayken yukarı baktığında, kendine "kim buraya tımanabilir ki," diye sorar. Neden biri bunu istesin ki? Ama yukarıdayken saatler sonra aşağıya baktığınızda herşeyi unutuverirsiniz. Sadece geri döneceğinize dair söz verdiğiniz o tek kişinin dışında...
-Devlet basın müşavirliği bizden Eiger'e ilk tırmanacaklarla ilgili olarak birinci ağızdan bir hikaye sunmamızı istiyor. Orası senin bölgen, oraya ilk çıkan Alman olmalı, aksi halde sen kendin oraya tırmanacaksın.
-Luise foto muhabiri olmuş.
-Daha stajiyerlik yapıyorum.
-Öyle mi, peki ne iş yapıyorsun?
-Başlangıç olarak çoğunlukla kahve yapıyorum diyebilirim. Editörlere...
-Yine de hiç fena değil!
-Yerel gazete de yayınlanan makaleni okudum, harikaydı! Patronum da okudu... Berlin'de sizden bahsediyorlar.
-Bizden mi?
-Evet! Sizden ve diğer iyi dağcılardan söz ediyorlar.
-Olimpiyatlar yaklaşıyor. Bütün iyi dağcılar Eiger'e çıkmayı deneyecek. İlk tırmanış hakkında hikayeler yayımlamak istiyorlar; hem de tam sayfa. Hikayeyi benim yazmamı istediler. Niye beni seçtiler hiç bilmiyorum ama düşünsene gazetenin ilk sayfasında olacaksınız..
-Eminim çok güzel bir hikaye yazacaksın ve bizim hakkımızda olmayacak. Biz Eiger'e tırmanmayacağız, tamam mı.
....
-Ölüm duvarında bir dakika güneş parlar diğer dakika kar fırtınası olur. Ya çığ düşer ya da bir anda heyelan olur. Bunun dağcılıkla bir ilgisi yok! En iyisi olsan bile işin şansa kalır. O yüzden de oraya tırmanmayacağız.
-Bu tıpkı çocukken dağa tırmanmaya gitmeniz gibi...
-Seni takip ederdim.
-Eğer hikayem basılırsa...
-Bunu anlıyorum, başka iki dağcı bulmak zorundasın.
-Ama yine de hep seni bekledim.
-Daha ne kadar bana kızgın kalacaksın...
-Sen ve ben oraya ilk tırmanan insanlar olabiliriz.
-Tırmanmanın tek anlamı bu değil.
-Neden birden fikrini değiştirdin?
-Sırf kendim için tırmanmıyorum.
-Bence eğer biri sevmişse yaşamış demektir.
*Samsun'da
OKUDUKLARIM 2024/77 GİZEMLİ KÜTÜPHANECİ
54 dakika önce
soru 'sadece' ile soruluyorsa cevap hayır olur ama eğer aşk sözcüklerde anlam bulan bir şey midir dersen, o zaman derim ki, bence aşk; sözcüklere yüklenen bakışta, seste, sessizlikte, duruşta, sarılışta, dokunuştadır, sözcüğün kendisi kadar söyleniş biçimi, yeri ve zamanı da önemlidir diye de eklerim.
YanıtlaSilfilme gelince henüz izlemedim ama öneri sendne gelince ekleyiverdim izlenecekelr arasına. teşekkürler...
Rica ederim:))
YanıtlaSilBen'den; Aşk..Maşkk...Büyük aşkk...Düşün ki kolun kesilse, ayağın kopsa, gözün kör olsa sevecek mi seni hala?...Filmi seyretmedim ama merak ettim. Haftasonu seyretmek lazım...Post itime yazdım.
YanıtlaSil