Bütünüyle Amerika'ya yaslanmış, oradan gelen desteklerle seçilmiş, verdiği tek kişilik sözler TBMM'ye toslamış ve sürekli yalpalamış, en iyisini ben bilirimci tutumlarla yönetilen uluslararası ilişkilerimize şu noktadan şöyle bir göz attığımızda, nereye geldiğimizi ve durumun çıkarlarımız açısından pek de parlak olmadığını görebiliriz.
Kısaca yakın tarihin satır başlarını hatırlarsak: Kırmızı çizgilerimiz vardı ve hepsi pembe oldu. Kuzey Irak'a elimizi kolumuzu sallaya sallaya gidebiliyorken; adamdan saymadıklarımızın icazetlerine mahkum olduk. Pejak silah bırakıp iflası ilan ettirildiğinde bölgedeki yeni gücün kim olacağı, kime karar verildiği de ortaya çıkmaya başlamıştı aslında. Vakti zamanında Azerbeycan'da yanlış ata oynamanın cezasını yıllarca çekmişken, bu kez Hamas'ın arkasında durup, bir aslan miyav dedi minik fare ''kükredi'' haline geldiğimiz şu günlerde; Davos aslanı başbakanımızı yere göğe koyamayan Ortadoğu halklarının aksine, yönetim erkini ellerinde tutanlardan; Arap olmayanlar bu işe karışmasın sesleri yükseldi. Son gelen anket sonuçları Filistin halkının Hamas'a bizim başbakandan çok çok daha uzak da olduğunu ortaya koydu.
Biz Davos'ta Peres'le kapışırken, Gazze israil bombalarıyla inlerken, sessiz kalıp bir köşede bekleyen, Hamas hamiliğini bizim başbakana devreden İran: Biraz da daha ılımlı Hatemi'nin seçilme olasılığının yükselmekte olduğundan yola çıkarsak; bu baskıyı hisseden Ahmedi Nejat'da, önlerindeki seçimi ve uzun vadeli çıkarlarını gözeterek, Amerika'ya usul usul yanaşma açılımları yapmaya başladı. Öte yandan İsrail'deki seçimleri büyük bir olasılıkla sağcıların kazanıp daha da sertleşeceklerini göz önüne alırsak, siz adam öldürmeyi iyi bilirsiniz türevi lafların sonuçlarını da yakın zamanda görebiliriz demektir bu...
Davos'ta bir öfkeye teslim ettik çok şeyi yazımda altını çizdiğim öngörülerin bir bir gerçekleşiyor olması elbette üzücü...
Diplomasinin çok şey olduğunu bir kenara bırakıp ''monşerlere'' giydirmekten çekinmeyen aslan yüreklimiz; acaba, şu an ki stratejik önemimiz ve Ortadoğu'daki geleceğimiz ile ilgili güzel şeyler düşünebiliyor mu? Sanırım dış politikamızın çöktüğünü ve yıllardır sırtımızı yasladığımız stratejik önemimiz laflarının artık usul usul elimizden gittiğini görmek için kahin olmaya gerek yok. İran gerçek anlamda dik durup kafa tutarak, hem de alternatif güçlere oynayarak, onlarla ittifaklar kurarak Amerika'ya durumun vehametini sonunda farkettirdi ki; Barak Obama ile birlikte Amerikan politikalarındaki yumuşamalarda usuldan usuldan dillenmeye başladı.
Umarım son yıllarda çok gündelik baktığımız, olmadığı kadar Amerikan çıkarlarına endeksli ve sadece Amerika'yla ilişkilerimize bakarak, oradan gelenleri iç siyasete malzeme yapmaktan hiç çekinmediğimiz icazetçi dış politikamızdaki öngörüsüzlüğümüzden vazgeçip, dış politikanın uzun soluklu ve yıllar boyu üst üste koyulan taşlardan oluşan bir devlet politikası olması gerektiğini yeniden fark edip, en azından durumu kurtarmak adına aklıselime dönebilecek bir oluşumu gerçekleştirebiliriz. Durum şu an itibariyle umutsuz. Bölgedeki insiyatif hem Davos'ta Peres'in dile getirdiklerinden hem de son Obama açıklamalarından yola çıkarsak Amerika, Rusya, Mısır, İran, israil eksenine kaymış gibi gözüküyor.
Gelecek günlerde durumu daha net göreceğiz. Özellikle ekonomik açmazlarımızı da göz önüne alınca, boynumuza uzun bir süre önce geçirilmiş ilmiğin iyice daraldığını, önümüzdeki dönemde limon gibi sıkılacağımızı rahatlıkla düşünebiliriz. Bu sonuçlarda umarım, gerçek anlamda dik durmanın , uluslararası ilişlerdeki önceliklerin ne olması gerektiğinin, seçenekli olmanın öneminin bir dersi olarak siyaset tarihimizde yerini alır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder