Kusura bakmayın; biraz geriden geldiğim için anında katılamadığım tartışmalar üzerine, eğer ''becerebilirsem kısaca'' bir düşünce turu yapayım kendimce diyerek, girdim konuya. Ve şöyle devam ettim:
Edebiyat sinema ilişkisi konusunda herkesin görüşlerine katıldığımı belirtmek isterim öncelikle. Çünkü üzerine çok farklı açılardan doğrular bulunup, o doğrulardan çok haklı sonuçlar çıkarılabilecek bir konu... Ama herkesin üzerinde hemfikir olduğu algı, işin özü kanımca...
Xyx'in edebiyat sinemaya hikâye sağlar sözü çok doğru ama unutmamamız gereken bir nokta var ki edebiyata hikâye sağlayan da hayat.
Aslında, çok detay arzusuna fren yaptırarak yazıyorum. Hepimiz, okuduğumuz ya da izlediğimiz her şeyi, kendi yaşamımızın tanıklıklarıyla anlamlandırıyoruz. Aynı kitapları okuduğumuzda bile, nasıl ki yorumlarken her birimiz algımızda yeri olan tanıklıklarımız ve hayata bakışımızdaki seçimlerle doğru orantılı olarak farklı noktalarını öne çıkarıyorsak, aynısını filmlerde de yapıyoruz.
Buna şöyle somut bir örnek vermek isterim: Yxy çok iyi bilecektir ki Beynelmilel üzerine yazılmış, dalga geçer ve orada yaşananların olabilirliğini küçümser bir yoruma, bir yanıt yazmıştım. Orada, benim de filmi verdiğinin ötesinde anlamlandırdığım üzerine bir eleştiri yapıldı. Aslında ben olduğundan fazla anlamlandırmamıştım. Çünkü o yıllar, yaşım küçük de olsa, yaşadığım bir süreçti ve çok önemli aşamalarına bir birikimle, olayları içerden yaşayan biri olarak öncesine ve sonrasında da, büyük bir davasının sorgu dahil tüm aşamalarına, tanıklık etmiştim.
Filmin her karesindeki ifade edilmek isteneni anlamlandıracak somut örneklerim vardı.
Farklı yaştaki (döneme tanıklık etmemiş) tarihsel ve toplumsal geçmişe meraksız birinin benimle aynı örneklere ve bakışa sahip olmaması olası; çok normal olarak da aynı şeyleri görmemiştik filmde!
Bu mantıktan baktığımızda, aslında okuduğumuz kitaptaki imgeleri kendi dünyamızda, kendi birikimimizle, tanıklıklarımızla anlamlandırıp somut bir durum oluşturuyoruz kafamızda; başı sonu şekillenmiş, ucu hiçbir şekilde açık olmayan, karakterleri vücut bulmuş ve bir bilinmezlik hali yok, kendimizce...
Ve kendi resimlediğimiz bu kitap, bir başkası (yönetmen) tarafından biçimlendiriliyor. Artık bir başka algının öne çıkardıklarıyla şekillenip, onun önceliklerinin öne çıktığı bir halde sahne alıyor, can buluyor.
Sorun da tam burada başlıyor zaten!
Bu konuyu Yxy gündeme alınca, kaç kitabın filmini izlediğimi düşündüm. Sonra bunun sonuçlarını... Fark ettim ki ben seçimimi yapmışım; filmi ve kitabı iki ayrı olarak ele alıyor, sıkıntı yaşamıyorum.
Bu platformda filmini izleyip, kitabını okumadığım bir çok örnek gördüm. Kitabı okuyanların bir beklentisi ve resmedilmiş bir şekli olduğu için genelde olumsuz eleştirdikleri filmleri; benim beğendiğimi fark ettim. Eminim ki onlar da kitabı okumadan filmi izleselerdi, beğenirlerdi.
Sonuç: Ya kitabı okuduğunuzda filmi izlemeyin hayalleriniz yıkılmasın (iki ayrı görmüyorsanız); ya da kitabı okumayıp, filmi izleyin.(bu kısım şaka tabii ki)
Yxy'nin, kitapta yazarın karakter üzerine yazdığı uzun tasvirlerin sinemada sınırlanacağı konusundaki görüşü de doğrudur. Ama, bunun da bir aması vardır!
Xyx'in, aynı reçeteden farklı tatlarda yemek yapan aşçılar örneğine baktığımızda, niye bazılarının daha güzel olduğunu düşünürsek, bunun nedeni; onların fikirsel zenginliğinin reçeteyi yorumlamadaki olmuşluğu, muhafazakârlıktan uzak cesareti, diyebiliriz.
Son cümle; her şeyden olduğu gibi edebiyattan da güzel film yapılabilir, yeter ki kitaptaki derinliği doğru algılama gücünde bir yönetmen olsun. İzleyicide de filmin iyi oynanmış herhangi bir sahnesindeki herhangi bir bakışı, sayfalarca anlatabilecek duygu tanıklığı ve yorumlama birikimi... .
Beklentilerle alakalı aslında. Bir kitabın filmi yapıldığı zaman haliyle bütün kitabı sayfa sayfa çekemeyeceklerine göre en can alıcı noktaları sahnelemeleri gerekiyor. Çoğunlukla izlendiği zaman yeterli oluyor bunlar. Biraz da yazarın ve eserin filmi izleyen kişi gözündeki değeriyle ilgili.
YanıtlaSilBen Tolkien severim. Yüzüklerin Efendisi serisinde Yüzük Kardeşliği bölümünde Yaşlı Orman'da yaşayan Tom Bombadil karakteri vardır. Önemli bir karakter olmasına rağmen filmin hiçbir yerinde göremezsiniz hatta ismi bile geçmez. Bu gibi eksiklikler olabiliyor. Neden yapılır orasını bilemem. Ama bu tip eksiklikler filmle ilgili yorum yaparken etkili oluyor. Doğru değerlendirme için kitabı da okusunlar, filmi de izlesinler. Ama film çekimlerindeki zorlukları göz önünde bulundurarak.
Bu şimdiye kadar yazdığım en uzun yorum oldu sanırım.
Tersi durumlarda var. Okuduğum ve zaman kaybı gördüğüm bir kitabın filmini doğal olarak izlemem.
YanıtlaSilAma yanılıp yazılıp izlediğimde ise filmin kitaptan çok daha büyük olduğunu görmüşlüğüm var yani.
Yazınızı keyifle okudum:))) Ben her zaman önce kitabı okuyup sonra filmini seyretme taraftarıyım, yazılarımda da hep söylerim:))) Tabii ki kitabını okumadan seyrettiğim filmler de oldu. Kitapta anlatılan her detayı filme aktarmaları mümkün değil tabii, kitap çok başka, her kelimenin verdiği anlam ve o anlamlar karşısında düşündüğümüz, hayal ettiğimiz çok başka:)
YanıtlaSilBeğendiklerim de oldu, beğenmediklerim de oldu.
Örneğin Hachiko filmini kaç defa izledim bilmiyorum, çok severim, çok da ağlarım filmde hep, keyifle izlediğim filmler arasındadır ama kitabı okurken çok sıkıldım, kitabı sonradan alıp okudum ve hiç keyif vermedi.
Bülbülü Öldürmek kitabını aşırı severim, kitabı okudum, sonra filmini seyrettim,çok eski siyah beyaz bir film ama bence güzel bir uyarlama olmuştu. Bazen ters etki de yapabiliyor, bazen çok güzel çıkıyor. Mesela Schindler'in Listesi filmi benim için ilk beştedir, kitabını aldım henüz okumadım. Kitabı okuduktan sonra aynı tadı alacak mıyım? Onu da merak etmiyor değilim:)
Yazdıklarınıza katılıyorum. Özellikle, ''Kendi resimlediğimiz bu kitap...'' diye başlayan paragrafta yazdığınız çok doğru. Okurken ben de kafamda çok başka resimler çiziyorum doğal olarak, cümlelerin, kelimelerin, duyguların bana hissettirdiğiyle:)))
Her zaman önce kitap okunmalı diyorum ben hep, arada bu kendime koyduğum kuralı çiğnesem de kitap başka benim için:))) Film izlemeyi de çok sevdiğim için ondan vazgeçemiyorum:)))
Çok güzel dile getirmişsiniz yazınızda her şeyi:)))
Benim yorumum biraz uzun oldu:) Emeğinize sağlık:)))
Uzun olsun pek keyifle okudum, fikirlerimizin ortaklaşmış olmasına sevindim. Aynı tadı alma endişesi yaşamamalı sanki, sonuçta kitabı sevmiştim ama filmi sevemedim ya da tersi de kişiye göre değişebilecek durum, sevdiğimiz kitaptan iyi bir film çıkaramamışsa yönetmen, beğenmemek de bizim hakkımız. Çünkü ticaretin temel felsefesine göre, müşteri her zaman haklıdır:))
Sil