Macar yazar Dezső Kosztolányi'nin Tarlakuşu adlı romanını bitirip de yazısını yazdığım gün Leylak Dalı öğretmenimiz dikkat çekici yorumuna bir de link ekleyerek diyor ki: Eğer okumadıysanız size şahane bir kitap tavsiye edeceğim, yine bir Macar yazardan.
Okumadığımın ve kendisini tanımadığımın altını çizen bir teşekkürle yanıt veriyorum ve linki tıklıyorum.
Kitaptan bir tane var. İkincisini enn sevdiğim kadın için deli gibi arıyorum tüm yayınevlerinde...
Babannemin aradığı bir şeyi bulamadığındaki deyişiyle: Sanki yer yarılmış da içine girmişler!
Yok oğlu yoklar!
O zaman daha önce de altını çizerek tekrar ettiğim gibi ve belki de hayatımın sonuna kadar tekrar edeceğim ve onları asla unutmayacağımız Hatay'lı abilerden Musa Abi'nin cebinden çıkardığı mandalinalarla birlikte dilinden çıkan muhteşem cümle geliyor aklıma: Bir tane olsa paylaşırdınız, ama zaten iki tane var.
Hemen alıyorum tek kitabı.
Sabırsız bekleyişim sonucunda kavuşuyoruz birbirimize ve hemen okumaya başlıyorum; zaten kısa bir roman ancak enn sevdiğim kadın tatile gidecek ve sanıyorum ki iki gün sonra. Onunla buluşturmak için bir an önce bitirmem gerek.
Enfes bir yaz akşamı, günün ışığı muhteşem. O halde gelenek olduğu üzere Lozan Caddesi'ne ve Afiyet'e.
Günün önemli ve özel olduğunun o an için farkında değilim. Ay dikkatimi çekecek kadar muhteşem. Siparişlerim masada. 67 doğumlu yazar Krisztina Tóth, Gün Benderli'nin enfes çevirisi ile beni kafadan ele geçirmiş durumda. 168 sayfalık roman dikkat çekici; sevimli ve cin fikirli ara başlıkları ile beni benden alıyor. Satırlar sel olmuş akıyor ki ben çoktan yok olmuşum, harfler yok olmuş, bizzati olay mahallerinde bir gerçekliği -bir kez daha- rüya sanarak yaşıyorum.
Farklı öykülerle ve farklı bir karakterle tanışıyorum sanki ama öyle de değil! Krisztina bir büyücü ya da büyü kaleminde. Cin fikirli, zeki ve farklı bir karakter olduğu, yazarken çok eğlendiği, kurguyu okura göre değil de kendi keyfine göre oluşturduğu kesin.
Ve şundan çok emin ki en azından belli bir okuru kendine özgü üslubu ve kurmacaları ile ele geçireceğinden zerre kadar şüphesi yok. Elbette okurken zihnimde bir kadın tasavurum var, lakin görsel manada an itibariyle ve özellikle bir merakım yok. "Tecrübeli bir şahsiyetim ben de," diyorum ve bir tahminle elimdeki kartları, sonucu beklemeden, peşinen masaya açıyorum.
Bütün bunları 30 Ağustos akşamı yaşıyorum. Lozan Caddesi'nin üzerindeki ay açısıyla muhteşem ve ben için etkileyici olmanın ötesinde bir anlam taşımıyor ama güzel duruşu, havanın pek hoş serini, kitaptan alınan lezzet ve enfes çay onu da bu kareye dahil ediyor. Ve ben hiçbir ayara bulaşmadan otomatik olarak çekiyorum fotoğrafı.
Oysa çok özel bir gösteriymiş ân ve benim cahil kafam bu özel hali bir fotoğraf hoşluğu dışında zerre kadar bile anlamlandıramamış. Ta ki ben Sevgili Okul Arkadaşım'ın 31 Ağutos tarihinde Her Güne Üç Güzel Şey adlı bloğunundaki yazısını okuyana kadar.
Bu uyanışla birlikte onun yazısının altına eklediğim şu cümleleri buraya da eklemek farz oluyor; kişisel tarihime bir bilgisizliğimi kaydetmek üzere: "Ben dün akşam bilmeden Mavi Ay'ın fotoğrafını çekmişim demek ki Sevgili Okul Arkadaşım, bugün sözde bir yazı yazacaktım ve o fotoğrafı kullanacak ama mavi ay olduğunu bilmediğim için altını çizemeyecektim. Yarın yazarsam ki yarın başka bir yazı muhtemelen, bir sonraki gün fotoğrafı gururla sunabileceğim şimdi.
Teşekkürler."*
Keyifle yürüyoruz eve doğru, kitapla konuşuyoruz, Krisztina hakkında ağzından laf almaya çalışıyorum; amacım tasavurumdaki karakterin fiziki durumunu görmeden önce tahminlerimi teyit edecek ipuçları elde etmek. Kullandığı az ama öz erotizm dikkat çekici. Bazı bünyelerde ürküntü yaratıp bu ne şimdi dedirtecek düzeyde.
Cesurca...
Bir meydan okuma hissi vermiyor değil!
*Sevgili Okul Arkadaşım'ın yazısı
İlk Neorealist
7 saat önce
Kitabı beğenmiş olmanıza çok mutlu oldum, tavsiyelerim beğenilirse kendim yazmış gibi seviniyorum :)) Ama bir de tersi olursa işte o zaman zorla aldırmışım gibi bir duygu sarıyor. Neyse sonuç iyi olmuş, ortam da destek vermiş :)
YanıtlaSilBu arada, "Tarlakuşu"nu okuduğumu dün kitapçıda kitabı karıştırınca farkettim, ardarda ve çok okumanın böyle okuduğunu unutma gibi olumsuz yönleri de oluyor. Peki "Beyaz Şah"ı okumuş muydunuz Gyorgy Dragoman'dan? Gün Benderli çevirisi üstelik. Gün Benderli'nin kendinin de çok güzel üç kitabı vardır, Türkçe yazılmış, anı türünde...
YanıtlaSilZorla almıyoruz sonuçta, ayrıca kendi seçtiğimiz pek çok kitapta da hayal kırıklığı yaşıyoruz, okurluk serüvenin içinde var bunlar, endişe etmeyin:)) Okumamıştım, kendisinden haberdar da değilim üstelik.... Beyaz Şah'a baktım da var piyasada, Gün Benderli kitaplarına bir kitapçıda göz atacağım, çokça anı okuyan biri değilim çünkü, sayıca sınırlıdırlar... Çok teşekkürler:)
Silkitabı bende çok merak ettim, hiç de denk gelmemiştim, böyle kitapları bulmak hoşuma gidiyor, bakacağım muhakkak ^^
YanıtlaSilBakmak da yarar var, şu âna kadar beni yanıltan bir Macar yazarla rastlaşmadım, bakalım nereye kadar devam edecek bu şansım, merak ediyorum:)
Silkitabı merak edenler kervanı. gerçekten hiçbir yerde de kalmamış. nadirkitap'ta buldum, bakalım, belki gelir elime :)
YanıtlaSilNadir Kitap'ta bulduysan gelir:)
YanıtlaSilAa mavi ay mı? O gün İzmir'de 30 Ağustos'u kutluyor ve ardından sahil kenarında yürüyordum. Ben de güzel bir ay fotoğrafı çekmiş ama Dikili'de Tatil gönderime eklemeyi bile düşünmemiştim. Demek ki ben de mavi ayı çekmişim! O günü zaten özel kılan bir şey varken bu da sürprizi oldu :)
YanıtlaSilGüzel sürpriz oldu aslında, üstelik sürpriz meğerse ayağımıza gelmişmiş... bilmeyince boşa gitti. Bilsem sabırla, özene bezene ayarları yapıp çekerdim. Artık önümüzdeki yıllara bakacağız:)
SilSizinle birlikte dolandığım ve işte ardından yorum kısmına beni bıraktığınız bir yazınız daha. :) Kitabı tabi ki çok merak ettim, sanırım aksi olamazdı. Okunacak ne çok kitap var ve bu, insana yaşadığını hissettiren o minik heyecan hislerinden hissettiriyor.
YanıtlaSilBenim için de büyük keyif bu:) .Ama sen şanslısın, yaşın daha epey genç ve edebiyat tutkun iki yönlü de muhteşem; okumak ve yazmak. İnsan sen yaşlarındayken panik yapıyor, okunacak ne çok kitap var telaşı yaşıyor bir süre, yaş yol aldıkça o panik sahayı terk ediyor ve aslında daha bilinçli ve daha olgun bir okuma sürecine evriliyor. Şimdilik o heyecanın tadını dibine kadar çıkar, telaşlan da... ki onun tadı da bir başka:).
SilKitabı merak ettim sipariş vereceğim kısmetse.
YanıtlaSilSevgiler,
Umarım bulursun:)
SilSevgiler...
Ama şimdi biz bu kitabı nasıl alacağız??? Tüh.
YanıtlaSilÜzgünüm sonuncuyu ben aldım:) Sahaflar da var ama fiyat fena uçuk... muhtemelen yeniden basılır, biraz sabır:)
YanıtlaSilbir kitabı severek, yutarak okumak ve sevdiğimiz insana vermek, onun hissedeceklerini merakla beklemek ne güzeldir :) ennn sevdiğiniz kadın da beğenmiştir herhalde değil mi?
YanıtlaSilOna henüz ulaşmadı kitap, muhtemelen yarın. Sevecektir diye düşünüyorum:)
YanıtlaSilİnsanın canını hemen bu kitabı okumak çekiyor :)
YanıtlaSilRastlanan her kitapçıya sorulmalı o zaman:)
YanıtlaSil