29 Nisan 2022 Cuma

Bu Mucize Değilse Nedir?

"Sabahattin Ali adını görür görmez ilk aklıma o iki şiiri gelmişti,

şarkılarsa aklımda dönüyordu.

Nükhet Duru'nun sesinden...

Melankoli ve Ben Sana Vurgunum.

Şimdi plaklara koşacağım ama yağmalananlar içinde olduğundan eminim, yoksa çoktan yazmıştım," diye içimden geçiriyor ve bu cümleyi olduğu gibi yorum kısmına yazıyorum; bu ayın başında, Radyo Momentos'daki Sabahattin Ali yayınını dinlerken
.

Yokluğundan o kadar eminim ki gidip plaklara bakma ihtiyacı bile duymuyorum.

Oysa ben için çok özel bir plak.

Yıl 1978.

İçindeki iki şarkıyı plağı her çaldığımda, durmaksızın başa alıp, deli gibi dinliyorum.

Sonra aradan biraz zaman geçiyor ve başka bir şey için çalışma odasına geçince, şu plakları bir kurcala istersen teşviki geliyor bünyeden. Tık... Tık... giderken, buluyorum, kalbim zıplıyor. Bendeki nasıl bir sevinç! Hemen fotoğrafları çekiyor, bloga yerleştiriyorum... Ve bugün de oturup yazmaya başlıyorum.

Bir Nükhet Duru fanı değilim, hiç bir zaman da olmadım. Ama Ali Kocatepe bestesi bu iki şarkı dinlediğim ilk anda, "Bizi seversin, kafa dengiyiz," demiş ve bunun candan olduğuna beni ikna etmiş olmalılar ki ayartılıyorum. Artık plak parası için kimseyi tavlamam gerekmiyor; babam küçük amcamı öteki mağazaya şutladı. Benim okul yok, yıl sonu sınavlara girip, kalan dersleri halledip, son sınıfı da bir seferde geçerek mezun olacağım. Dolayısıyla tam mesai çalışıyorum, muhasebe tümüyle bende, haftalığım harçlıktan maaşa dönmüş durumda. Patronum performansımdan çok memnun. Uzunçaları iş çıkışı eve patron babayla dönmeyip plakçıya koşarak alıyorum.

Sürekli o iki şarkı ama!

Artık yeni evdeyiz ve pikabımız efsane marka Dual ve tabii ki stereo.


Bıkmadan usanmadan dinliyorum. Bununla yetinemiyorum, çünkü bir şey eksik.

Birisine deli gibi aşık olmak istiyorum. Bu iki şarkıyı ona dinletmek, onunla dinlemek istiyorum.

Ama yok!

Aslında her şey var, olmayan aşk.

Ya da o nedir, nasıl bir şeydir?
ben bilmiyorum.

Tabii ki hayal ettiklerimle yetiniyorum. Elimde sağlam bir senaryo var fakat bir türlü esas kızı bulamıyorum.

Tertemiz duygularla. Mış gibi hissederek değil, tiril tiril, ütülü, kandırmacıksız, en doğal haliyle içim ona aksın istiyorum.

Ama yok.

O zaman şarkı defalarca çalar, ben gözlerimi kapatır, enfes bir gerçekliği göz kapaklarımın arkasında yaşarım!


"Oysa "Joan Baez"'ın dizlerine yatıyorum küf kokulu bir izbede...

Oysa... ben kantinin en ücrasında, üst kata çıkan dip merdivenin boşluğunda ağlıyorum.

Aradayım.

Yaşamımın sonraki hiç bir döneminde bir kez bile tekrarı olmayacak şekilde hem de..."*


diyen cümleler sızdırıyorum, yıllar yıllar sonra yazılarımın içine...








*Yazının italik bölümünden...

18 yorum:

  1. Aşk olayı garip bir durum. Yaşla alakalı olabilir. Bende de uzun süredir aşk maşk vs yok abi. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşla alakalı olabilir mi... olabilir, biraz yaşamdan biriktirilenlerle de alakalı olabilir; velhasıl itirafı zor bir durum olsa da yerine koyulabilecek başka bir tanım da yok gibidir. Sadece iki kişi arasında bir durumu tanımlamaz ki öte yandan: mesela işini aşkla yapmak gibi gibi... pek çok alana da hükmeder kendisi ki neyle ilgili olursa olsun kendisiyle tanışmak iyidir, iyi gelir:)

      Sil
  2. "Elimde sağlam bir senaryo var fakat bir türlü esas kızı bulamıyorum."

    Tüm aşklar böyle zaten: Kafamızda :D Bazen uygun bir aday çıkıp baş rolü kapıyor bir süreliğine, bazen de cast seçiminin baştan hatalı olduğu çıkıyor ortaya :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ama işte Sevgili KuyruksuzKedi, tüm bu bahsettiklerin, bunları fark etmiş olmak, sonunda "ben yaşamışım be," dedirtiyor insana ki daha ne olsun değil mi ama.... Senin bu farkındalığın önünü, gelecek günlerini nasıl aydınlatıyor bir bilsen:)

      Sil
    2. Sevgili Buraneros, konu hayata ve hayattaki amacımıza gelince içimden hep aynı şey geçiyor: hayatın tek amacı olabilir: "yaşamak". Yani deneyimlemek, ne kadar çok şey yaşar ve heybemze katarsak hayatımız o kadar dolu ve anlamlı olur. Sonuçta yerinde duran da ölüyor, dünyayı dolaşan da. Önemli olan aradaki süreyde mutlu olmak.

      Reenkarnasyona inandığımı söyleyemem ama içinde mantıklı bulduğum, daha doğrusu gerçek olma ihtimalini sevdiğim bir yan var. Her reenkarne oluşta dünyada öğrenilmesi, deneyimlenmesi gereken bir şey olduğu ve o şey öğrenilmezse bir dahaki döngüde benzer şeylerin tekrar yaşanacağı söylenir. Böyle düşününce dünyadaki bir çok acıya katlanmak daha olabilir sanırım. Kendi kendimize bu bir süreç, geçip gidecek. Önemli olan benim bu süreçten öğrenecekler diyebiliriz bu mantıkla. Bir dahaki döngüde bu acıdan muaf olacağım diyebilmek güzel olur bence :D

      Aşk da reenkarnasyon gibi biraz. İnsan yeniden doğmuş gibi oluyor ama öğrenilmesi gereken bir şeyler var. Bazen acı oluyor öğrenilenler bazen de pek keyifli :)

      (Burayı epeyce işgal ettim ama kızmayacağına eminim :)

      Sil
    3. İşgalcilere bayılırım, gençliğimizde çok işgal sevdalısıydık, bu sayede coplara da bağışıklı kazanmıştık:) Dilediğin yere dilediğini yazabilirsin:) Aynı fikirdeyim, hayatı kurcalamak iyidir, acı da olacak, mutluluk da, önemli olan acılara yapışıp lanetler okuyup işi acındırık ve arabesk bir hale getirmemek. Onları bir gerçeklik kabul edip, ders sayıp bir kenara bırakabilmek. Çünkü iyi bir hayat yaşadım diyebilmenin yolu, hatalar yapmaktan, yanlış kararlar vermekten de geçiyor, zaten farkındalığı yüksekse bir insanın onları hayatından ayrık otları gibi eksilte eksilte ilerliyor ve her geçen zaman daha nitelikli ve keyifli bir geleceğin yeni bir kapısını açıyor. Bu ülkenin bir gerçeği ne yazık ki var, bu ülkede kadın olmak zor. Ama büyük bir keyifle görüyorum ki kadınlar bunu da hızla aşıyorlar ve artık sahada daha iddalı bir biçimde varlar ve kadın egemen bir topluma dönüşürsek de ben hiç şaşırmam:)

      Sil
  3. İlk plağı koydum pikaba.. sihirli notalar ve buğulu bir ses odada dönüyor. "Özlemişim be!" diyor içimde yıllar öncesindeki kız. Sonra ikinci plak giriyor devreye, odada bir sis beliriyor, mumların, tütsülerin eşlik ettiği ve bir sürü genç oraya buraya oturmuş, şarkıdaki sözleri üstlerine giyinmiş gibi bedbaht şekilde şaraplarını yudumlayıp, yüzleri düşük şarkıyı dinliyorlar. Hepsi de yalnız ve aynı duyguları paylaşıyorlar. Tüm bunların üstüne bir de gurbet binince kimsenin ağzını bıçak açmıyor.

    İki plak ve şu güzelim yazının bende yansımaları olarak çıktı. Vay! diyorum başka da bir şey demiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zaman Sevgili Momentos, bu "yorum" cümlelerinden bir yazı çıkarıyor, seslendiriyor ve biz de Radyo Momentos'da alttan alta akan müzik eşliğinde, mumlarımızı yakıp, şaraplarımızı yanımıza alıp dinliyoruz:) Benim kafa duramadı yalnız, şıp diye bir program adı üretiverdi.:))

      Sil
  4. Rahmetli babamı getirdin aklıma... Nükhet hanım ne zaman TV ye çıksa, anneme çıktı benim 2. hanım derdi:))
    Aşk beklemediğin anda karşına çıkar....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Babalarımızın vardır, böyle aşkları bilirim, iyi ki de vardır ama... ciddi olmadığını bildiğimiz için de güldürürler insanı.:) Son cümlen bir filmi getirdi aklıma izlemediysen öneririm, yönetmen Cédric Klapisch'in Aşkı Beklerken, adlı filmi... keyiflidir, sinemada izlemiştim 2.5 yıl önce falan.

      Sil
  5. Nüket Duru'yu eskiden beri severek dinledim, Sabahattin Ali şiirlerinden bestelenen şarkıları ayrı bir güzeldir. :)
    Gerçi, son senelerde Ali Kocatepe ile aralarında bir gerginlik olmuş, geçen sene yayınlanan Nüket Duru belgeselinde ve albümünde Ali Kocatepe kendi bestelerinin yer almasına izin vermemiş. Artık sebebini bilemiyorum, anlatanların yalancısıyım. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kara kedinin işidir muhtemelen Sevgili Okul Arkadaşım, bu albüm o dönem epey bir sallamıştı piyasayı. 20 yıl süren Erol Simavi-Nükhet Duru beraberliğini de bir magazin notu ve tarihe karşı bir sorumluluk olarak kayda geçelim bu vesileyle:)

      Sil
  6. Merhabalar.
    Sabahattin Ali'nin şiiri ve derken eski uzun çalarlar ve 1978 yılı... Biz bu yılda ilçemizde "Gaye Bant Kayıt Stüdyosu" isminde işletmemizde teyp kasetlerine istek listesine göre müzik parçaları yüklüyorduk. O zamanlar İbrahim Tatlıses "Ayağında Kundura", İzzet Altınmeşe "Esmerim" ve Bülent Ersoy'un "Kumrular Gibi" vs plaklarından yükleme yapıyorduk.

    Aşk denince bir noktalı virgül koymak gerekiyor. Henüz daha tam anlamıyla, kapsadığı alanla ilgili bir tarifi ve açıklaması olmayan bu duygunun sırrı aşkı yaşayanlarda gizlidir. Bazı yaşadığını sananlar vardır ama aşk o değildir. Gerçek aşkı yaşamış insanların bir destanı vardır. Sizin de bir destanınız varsa, o halde siz de aşkı yaşamışlardansınız. Ben henüz aşık keşfedemedim ve yaşayamadım, her kula nasip olmaz bu duygu.

    Eskinin güzelliklerine götüren bu keyifli paylaşım için teşekkür eder, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.

    Bugün arife yarın bayram, buraya kadar geldikten sonra bayramlaşmadan gitmek olmaz! Ramazan bayramınızı kutlar;sağlıklı ve huzurlu bir bayram geçirmenizi dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  7. Merhaba,

    Hoş geldiniz Recep Bey. Çok liste hazırlayıp kayıt yaptırdığım kasedim vardır, hâlâ dururlar, yüzlerce diyebilirim. Benimkilerin şöyle de bir özel anlamı oldu. Bant kayıtlarımı okulumun karşısındaki stüdyoda yaptırırdım; çünkü en iyi cihazlar ve arşiv oradaydı. Sahibi Selçuk Özgürdal sonra bir Adamo şarkısına Türkçe sözler yazdı, Emel Müftüoğlu, Akrep Nalan ve başka şarkıcılar da seslendirdi Karlar Düşer'i... Çok popüler oldu o dönem, bilirsiniz. Selçuk Abi sayesinde benim de çok iyi bir arşivim oldu.

    Aşk felsefesi ve tarifi derin konu, herkesin tarifi ve reçetesi bence farklı, kim aşktan ne anlıyorsa, doğru odur. Çünkü insan denen varlığın ve duyguların bir standartı yok. O nedenle kişisel olarak herkesin aşk tarifinin ve onu yaşama biçiminin başımın üzerinde yeri vardır, sorgulamam.

    Çok teşekkür ederim güzel dilekleriniz için aynı duygu ve dileklerle ben de sizin bayramınızı şimdiden kutlarım.

    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar.
      Bizim cihazlarımız da kaliteliydi, müşterilerimiz çok memnun olurdu. Biz zaten ilçemizde bir taneydik, başka yoktu. O günler çok güzel günlerdi. Neden mi? Cep telefonu yoktu!..
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
    2. Ne mutlu size ki güzel cihazlarla zevk alarak yaptığınız, eğlenceli bir işle meşgulmüşsünüz.

      Kesinlikle güzel günlerdi, o listeleri hazırlamanın, sonra doldurulmuş kasedi gidip almanın, teybe takıp dinlemenin keyfi de heyecanı da başkaydı.

      Güzel bir bayram geçirmenizi dilerim.

      Sil
  8. Yazıyı okumayı bitirir bitirmez Ben Gene Sana Vurgunum'u söylemeye başladım:) Sabahattin Ali son yıllarda popüler olunca bu iki şarkının sözlerinin ona ait olduğu dikkat çekti ama ben çocukluğumda dahi bilirdim. Anılar, eskimeyen, eskimeyecek şarkılar... Ve yine ne güzel anlatmışsın, sonu ne güzel aşka bağlamışsın:)
    Sevgiler Buraneros...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, güzel çocukluk ve ilk gençlikdi bizimki... Bir sürü güzel şey biriktirdik, gördük, öykündük, denedik falan... sonuçta kumbaralar dolu ve şimdi de satıyoruz ne güzel ki.)

      Sevgiler Klio'nun Şarkısı...

      Sil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP