Anlar vardır herşey tersine gider.
Kastedilmeyen anlamlarında çıkar sözcükler...
Çünkü o an, uygun değildir bir diğeri için.
Kaçınılmaz bir şekilde konuşma ilerler...
Haklı olarak taraflardan biri, kendi halinden çoşkusunu paylaşmaktadır o anda ve aldığı yanıtlar bekledikleri değildir.
Oysa söyleyen de onları, anlaşıldığı ya da anlaşılacağı anlamlarda söylememiştir.
O anki takıntıların dilinden dökülür sözcükler, o anının hissiyatındandır tonlamaları.
Bir çuval incir berbat olur.
Sonra düşünülür, düşünülür, düşünürsün... Üzülünür, üzülür.
Anlaşılır.
Hak verilir!
Üzülünmüştür.
Üzüntü sürekli büyür.
Keşkelerle birlikte şunlar denir her seferinde: ''O konuşma ya hiç olmasaydı, ya da bir şekilde erteleyebilseydim daha sakin bir zamana...'' Bu hep olur!
Konuşma anlarında elden gelen yapılır, an'dan çıkmak için.
Ama çıkılamaz!
Ok yaydan çıkar. Kepenkler iner. ''Anlamlı'' bir inat şekil bulur. Karşıya bir şekil koyulur. Beklenen yanıtlar liste olur. Bakış noktası kendindendir ve ötekinin keşkeleri görünmezdir.
Oysa beni benimle bırak bağrışları farkedilmez değildir.
Vurulamaz nedense dile bir kelepçe...
Koca bir 'an pişmanlığının' sevgisi ve şefkati heba olur.
Çekilen sızı ve farkediş görünmezdir.
Kemale erdikçe; daha dikkatli davranılsa da, daha özenli olunsa da, faydası yoktur?
İnsan çoğunlukla kendi beninden bakan bir görmezdir.
Anlamak için dinlemez!
Dinlemek için (yüreği) susmaz!
Bir Tiyatro Gecesi
2 saat önce
Sylviane Herpin'in iletişim derslerinin temeli olarak anlatılan bir savı vardır; derki:
YanıtlaSil"Düşündüğünüz, söylemek istediğiniz, söylediğinizi sandığınız, söylediğiniz, karşınızdakinin duymak istediği, duyduğu, anlamak istediği, anladığını sandığı ve anladığı arasında farklar vardır. Dolayısıyla, insanların birbirini yanlış anlaması için en az dokuz olasılık var.”
bir de durumun içine kadın ve erkek olma ve onların halleri girince en az iki ile mi çarpmak gerek dersin buraneros...
bir de altını çizmeden geçemeyeceğim - çok sevdim çünkü -
insan çoğunlukla kendi beninden bakan bir görmezdir.
Yakınını kaybeden birine "başın sağ olsun" diyeceğinize, "Gözün aydın" demek gibi birşey değil mi? Ok yaydan çıkmıştır bir kere, dönüşü yoktur geriye. sevgilerimle.
YanıtlaSilHatta daha çokla mı çarpmak gerek acep:))
YanıtlaSilValla sufi bu yazıyı açıkcası kadın erkek algısı üzerinden yazmıştım. Ki kadınla erkek söz konusu oldumu, senin örneğin sanki biraz hafif kalıyor... Orda bir dil sürçmesi halinden bakılıp hoşgörü gösterilebilir belki, ki genelde anlaşılır da durum. Ama ötekinde na mümkündür herşey sanki.)))