Bugün gecenin güne kavuşma vaktine uyandığımda, çarşaf denizin üzerine doğmaya başlayan güneşin denize vuran renklerine baktım. Henüz saklıda duran güneş, denizin üzerine ''geliyorum'' diyen ipuçlarını atıyordu.
Bu anlara hiç tanıklık etmemiş biri için sadece denizin üzerinde yakamozların oynaştığı bu an, birileri için güneşin varlığını farketmek(mi)dir? O birileri, o anın güzelliğine bakarken ve bunun tadını hissederken; daha büyük, daha sıcak, daha dokunan an'ın arkada olduğunu bilirler(mi)?
Bütün bunların ışığında kendimi, pencereden gördüğüm bu güzel resmin dışında tutmak istemedim. Sabahın sıcacık soğuna çıkıp, denizin tam kıyısından, botlarıma dalgaların kırıldıktan sonra kumları aşan uzantılarının değmesine izin vererek, yan yanıma güneşi alıp, bu farkedişimle birlikte yürümeye başladım.
Bir süre sonra, sanki karşı kıyıya uzanıyormuş hissi veren iskelenin yanındaki bankta sırtımı güneşe dayayıp, kendi uzaklarıma bakarak, bir hayale tebessümler ettim.
Sonra, klavyenin başında dudağımın kenarında geceden kalan ve sürekli derinleşen bir lezzetle düşündüm.
Şu anda da çok sevdiğim o güzel şarkıyı dinlerken, bacaklarımı camdan dışarı uzatmış, evin arka tarafından gelerek yandaki ağaca çarpıp denizin kokusunu odaya taşıyan esintinin ve ruhumdaki kanat çırpınışlarının eşliğinde, sonbaharın yapraklarına meç yaptığı, bütün bir yazı üzerindeki mor eriklerle geçirmiş ağaçların niye her zamankinden daha güzel gözüktüğü üzerine kafa yorarken; elimde kahve kokusu, büyük bir keyifle de sigara içiyorum.
Ve fark ediyorum ki, bütün bu ağaçlar ve doğada kışa gidişin izleri varken, benim içim tomurcuk... Ve ben, tıpkı çok önceden yazılmış bir mektubun şu cümlelerindeki gibi: Başka duygularımın, başka gerçekleri taşıyan mantığın bir çöl fırtınası şiddetinde esip beynimin şu anki düşünüşünü ve ruhumu taşıdığı kumlarla örtmesine izin vermek istemiyorum.
Ve bana çok da uzak olmayan; ama rafa kalkmış bi duygunun kafa kaldırdığını hissediyorum. Ben bu duyguyu seviyorum.
Ve şu an, hiçte ötelere bakmadan, hiç bir olumsuz olabilirliği düşünmeden, bu anın keyfini çıkarıyorum.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilSıcak, hoş bir yazı ve anlatım tarzı yine....Ve bir tek duygu, böylesi tomurcuklanmalara sebeptir diye düşünüp, o yorumumu kendime saklıyorum:)
YanıtlaSilya inan varya yüzümde bir gülümseme ile okuyorum seni. çok mutlu oldum senin adına :) darısı beenmaya ya diyorum ;)
YanıtlaSilbeenmaya;allahtan hayatı ıskalamak gibi bir huyum yok,korkularım kaygılarım kendimden değil hiç bir zaman; ötekilerin yükünü taşımak istemiyorum belki artık, fırtınaların ortasında üzülsünler istemiyorum ne olursa olsun,yorgunum belki:))
YanıtlaSilVili;iyiki sakladın yorumu hiç anlaşılmıyor:))Yazının niteliğine övgülerin için ayrıca teşekkür ederim:)
Efsa;Ben lafımı ortaya goyarıım, isteyen gelir alııır, istemeyen bırakır gaçaaar...
Ben seni gülümsetebildiğim için daha çok mutlu oldum ama:))keşke birinci tekil şahıs kullanarak yazmasaydım.O zaman manalı manalı göz kırpmazdın dimi:))Ortada darı varsa bende isterim bak...Birde unutmuşum altına zamansızca yani yazmayı;)
ne zamansızcası yavv, yok ben göreceğimi gördüm :)) inandıramassın şu saatten sonra diğer şahıs zamirlerine.
YanıtlaSiltamam senin yüreğin sadece kendini değil hatta kendinden öte ötekileri de içine alacak, onları düşünecek, onlar için üzülecek kadar büyük bu kadarını anladık, biliyoruz. ama hep söyledim yine söylüyorum ki eğer bir limana varılmak isteniyorsa, bir yola çıkılmışsa can yakan, yaktıran fırtınaları da göz almalı insan. başka türlü nasıl yaşayabilir ki zaten...
YanıtlaSilyorgunluğun üzüntüden ziyade fırtınadan sağlam çıkıp da bir limana varılmamışsa bile, her şeyiyle, fırtınalarıyla dahi "yaşadım" diyebilmek adına olsun. ve çok da uzun sürmesin sadece bir sonraki yolculuğa kadar :))