Değişik kereler mimlenmiş ve mimleri sevdiğini 'geleneksel giriş cümlesi haline getirdiği satırlarla' her mim yazısında ifade etmiş birisi olarak, an itibariyle bir sözlü sınavda sırasının diplerine kaçmaya çalışan, kendine siper ettiği ön sıradaki arkadaşının sırtına saklanarak orayı burayı karalayan, meşgul insan tripleri atan ve bir türlü çalmak bilmeyen zilin sesine hasret kalan öğrenci gibi hissediyorum kendimi.
Daha önce bir kaç kez aldığım bu mimin, ödül kısmında sürekli bayram edip görev kısmında kaçtığımdan, "daha önce bu ödülleri dağıtmıştım" diyerek, işin içinden sıyrılma şansım da yok. Bu yüzden farkındaysanız kıvranıp duruyorum.
Yaratıcı blogger ödülümüzü bu kez; yazılarını zevkle okuduğum, satırlarındaki mizahı çok sevdiğim, gülümsetirken sert cümleler kuran eleştirel diline bayıldığım Sevgili Aysema'dan aldık.
Sabahtan beri kocaman bir sorumluluk sırtımda dolaşıyorum, mim etiketli yazılarımın arasında... Niyetim, mimin gerekliliği nedeniyle basan ateşi yazıların arasında kaybolarak dağıtmak. Benzer mimlerde yazdığım yazılardan cümleler kapıp şu ter basmış halimden sıyrılmak. Yazının sorumluluğu ağır, mimin ve ödülün geldiği yer çok önemli.
Üstelik, bu tür mimlerin doğası gereği tam anlamıyla birbirinin zıttı iki duygusu var. Mimi aldığınızda gerçekten çok seviniyorsunuz. Çünkü; değer verdiğiniz, sizin için önemli insanlardan geliyor. Emeklerinizin boş olmadığını anlıyorsunuz. Yazdıklarınızın değerini fark ediyorsunuz. Ama öte yandan sizden istenen de kelimenin tam anlamıyla başa bela bir hal... Sevdiğiniz onca blogun içinden 7 tanesini seçmeniz gerekiyor. Bir kez daha anladım ki, hayattaki en zor durum bu benim için. Sevdiklerim arasından bir seçim yapmak.
Her mim yazımda blog dostlarımın benim için anlamlarını çok içtenlikle ifade ettim. Daha iki aylık bir blogken, o zamanki adıyla Blograzi'de günün blogu seçildiğimizde yazdığımız teşekkür yazısının içindeki, "Her birinizin bloglarının da ayrı ayrı bizim birincilerimiz olduğunu özellikle vurgulamak istiyoruz." cümlesindeki gibi bakış açımız.
Daha fazla kıvırmadan, bütün cesaretimi toplayarak sadede gelirsem: Farkında, duyarlı, sorumlu, birikimli bir aydın ve bir Cumhuriyet Öğretmeni olan Sevgili Aysema'dan gelen ödülün değerini fazlasıyla biliyor, onun gibi değerli bir insandan aldığımız bu ödülün ve kurduğu cümlelerin çok ama çok anlamlı olduğuna vurgu yapıyor, kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Mimin yüklediği ve gereği sorumluluğu, aynı mimin daha öncekilerinde de olduğu gibi yerine getiremediğim ve 7 bloggerla bir sınır çekemediğim için; başta Sevgili Aysema olmak üzere bu hareketin başlangıç noktasından bugüne kadarki sürecine halkalar eklemiş herkesten çok ama çok özür diliyorum.
Cezam neyse razıyım:))
23 Kasım Cumartesi
4 saat önce
Sevgili Dost,
YanıtlaSilBeni fazlasıyla onurlandıran bu güzel yazını birkaç kez okudum. Çok teşekkür ederim kullandığın her sözcük için...
Yazın ve içinde bulunduğun durum bana eğitim-öğretim yılının son zamanlarında yaşadığım sıkıntılı duyguları çağrıştırdı.
Seçmek, hele de burada olduğu gibi sevdiklerimiz, beğendiklerimiz arasından seçim yapmak zor.
Belki benimki daha kolaydı, ama ben her sene en fazla yıl sonlarında zorlanırdım. Başarılı olanların karne notlarını verir, başarısız olanlarınkini bir türlü yazamazdım. Yazmak istediğim anlarda en tembel öğrencimin hayali karşıma gelip oturur; melil mahsun bana bakardı sanki! Bekler bekler son gün çabucak yazıp not fişlerini teslim ederdim.
Sizi çok iyi anlıyorum. Mim konusunda ben de arkadaşlarımı kırmamak adına zorlanarak yazıyorum.
Duyarlılığınız için asıl ben teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
Rica ederim. Severek ve inanarak yazdığım bir yazıydı.
YanıtlaSil