*Dün çıkınımı karıştırırken rastladığım ve bu çıkınımda saklamak istediğim yazıyı: Beynelmilel filmine, dolayısıyla bu filmi anlamlı ve güzel bulanlara yönelik olarak yazılmış bayağı ukalaca bir eleştiri yazısına cevaben ve biraz da giydirerek yazmışım. Ve kanımca diğer cevaplarla birlikte o sitenin en güzel polemiklerinden birine imza atmışız, o kişi ve ben.
Bir çok yorumu okuyorum. Okurken kelimelerden maksatlar da çıkarmaya çalışıyorum. Hiç bir filmle ilgili yapılmış yoruma, olumsuz görüş belirtmiyorum. Çünkü; izleyenlere, onların baktıklarında gördüklerine saygım var. Genelde, eleştirel anlamda müdahalelerimi, o filmle ilgili görüş belirtmiş insanları hiçleyecek türden yorumlara yapıyorum. Siz, ki rastladığım bir çok yorumunuzda yaşamla ilgili duruşunuzun iddalı, donanımlı ve dik olduğu izlenimi yaratıyorsunuz. Bu özelliklerinizin avantajlarıyla, lafı gediğine koyma çabalarında gayretli birisiniz... Hiç yorumun eleştirdiği noktalara girmeden sormak istiyorum(görecelik). Bu yorumunuz sinema sitesinde yorumlar yazan, bilgi birikimi ve hayata duruş noktasında iddaları olan biri için; sizce uslubu anlamında güzel mi? Sadece bunu merak ettim. Ve samimiyetle şunu söyliyeyim ki, asla filmi beğenen biri olarak bir savunu içinde değilim. Ve sizin yaşınızda birinin kişisel anlamda öğrenmek için ilgi duymadığı takdirde yakın tarihli bu süreci anlayamayacağını da sosyolojik bir gerçeklik olarak kabul ediyorum. Bunun sorumluluğunu da, o günkü koşulları yaratıp iki farklı gruptaki insanların kendi mantıklarınca iyi niyetli mücadelelerine çanak tutarak, onları kullanarak, yarattıkları kaosun sonucunda oluşturdukları rejimle; gençlerin, başkaldıran dinamik ve sorgulayıcı akıllarını başka mecralara taşıyıp evcilleştirme başarılarına yüklüyorum. Çok doğaldır ki insanlar, kendi yaşam birikimleri ve tanıklıklarıyla algılarlar olayları... O dönemi yaşamış bir çok insan gibi, üstelik de ergen yaşlarını olayların tarafı olarak, ihtilalden sonraki dönemde de Türkiye'nin bu konudaki en büyük davasının sanıklarının ifadelerine, hapishane koşullarındaki yaşamlarına, ziyaret günlerindeki özlem yüklü buluşmalarına, görülmüştür damgası vurulmuş mektuplardaki sızılara yakından tanıklık etmiş biri olarak; sizin çok sıradan ifadelerle anlamsız bulduğunuz filmdekilerin bile ötesinde, her biri çok acılar yüklü hayatların yaşandığını söyleyebilirim. Ve her biri de sizin 'komedi desen değil' dediğiniz cinsden acı ama aynı zamanda da komik olaylardır. Sizin yaşlarınızdaki insanların algılarında ve tanıklıklarında olmayan bu süreci anlamama gibi bir hakları vardır. Bunu anlayabilirim. Ama bu filmde kendi yaşadıkları acıların 'niyelerinin' komikliğini görmüş; sevgililerinin, kardeşlerinin, ablalarının, abilerinin, oğullarının, kızlarının, anlamsızca yitip giden hayatlarına yanmış; ve bu filmi çok sevmiş; sayıca da oldukça fazla insan adına, bu kadar değersizleştirilmesine de üzüldüm açıkcası... Olay budur.
Bir Tiyatro Gecesi
2 saat önce
12 Eylül öncesini ve sonrasını yaşamış bir kişi olarak filmi beğenerek izlemiştim. Gençlerimizin nasıl adım adım ülke sorunlarına duyarsız, ben merkezci kişiler durumuna dönüştürülüşünü kompozisyon sınav kağıtlarında okumuştum. Yanıt yorumunuzda çok halkısınız diyebiliyorum bu nedenle.
YanıtlaSilBu arada bir ödülünüz var blogumda. Lütfen bakar mısınız?
Çok teşekkür ederim:)
YanıtlaSil