...
Arabayı şehrin en yokuşlarından birinin tepesinde park eder, sulu karlı akşamlarda iki kadehi torpidonun üzerine çıkarır, yağan yağmura, çalan müziğe, lakırdılarımıza katık ederdik Buzbağ'ı. Yağan yağmurdan sakınıp kapşonlarına, şemsiyelerine, sevgilililerine sığınarak yürüyenlere bakar; kendi sıcağımızın keyfini çıkarırdık.
...
Sen eski halinde güzeldin. Biz; şimdi ait olduklarımızla da güzeliz. Bu kez sensiz... Aşkı öğrettiğin için teşekkür ederiz.
.
Vayyyy :))
YanıtlaSilBu gün akşamm eve gidipp bir şişe şarap içiyoyorumm vee sözzz bir kadehii senin şerefefine kulakların çınlarsa şaşırma ...:)))
çok güzeldii
bu gece içilecek belli oldu :))
YanıtlaSilBen buradan Elazığ'a, üreticilerine bir selam göndermek için uğradım.
YanıtlaSilSizin de yüreğinize sağlık.
Buzbağ İster iç, ister içme de yanına uzan.
YanıtlaSilAnılara girip yerleşmişsin sen zaten.
Şaşırmadım Ateş Böceği:))
YanıtlaSilİçilmiş Evren belli oldu:))
Teşekkür ederim Aysema. O üzümleri ve bağlarını çok severim. Dedemin küçücük bağından getirdiği renkli ve kokulu üzümleri ve bulamaç pişirilen günleri (bir anlamda bağbozumu dönemlerini) çoook severim. Pestil ve orcikleri de tabi ki:))
Yani bugünkü Buzbağ o günkü Buzbağ mı bilmiyorum Sufi. Tekelden gitti gideli benden de gitti çünkü:))
Hiç bilgim ok şaraplar hakkında. abim çok sever ama ben öyle mel mel bakarım raflara hangisi neyle gider diye. :))) hep bir punduya gelip birileri benim yerime seçti ama tek seçsem naparım bilmiyorum :))) elimde telefon sizi arıycam bir dahakine görürsünüz siz :)
YanıtlaSil