22 Ağustos 2009 Cumartesi

Tutku Oyunları...


İnsanın bir sürü duygusundan tutkuya göndermeler yapan film; bireyin eksikliğini hissettiği duyguların peşinden koşmasını cesaretli insanların tavrı olduğu noktasında ortaya koyarken, tutkunun peşinden gitmenin yarattığı anlık coşkularla, diğer insanların duygularına ve aile olma haline karşı bireyin sorumluluklarını da hatırlatması anlamında iyi bir sorgulama örneği…

Film; duygularının farkında ve yürekli insanların, o duygularıyla birlikte farkındalık düzeylerinin ve vicdanlarının nitelikleri üzerine nüanslar ortaya koyarken; tutkular ve ona bağlı olarak aşk, heyecan verici yüce bir duygu ve önünde saygıyla eğilebiliriz üzerinden, evlenerek kurduğumuz bir çok bireysel vazgeçişi de içeren, genel kabul gören değerler ve atılan imzayla verilen sözlerin etiğine sahip düzenlerin içinde sevdiklerimize ve evliliklerimize karşı sorumluluklarımız da vara göndermeler yapıyor. İnsan olmanın en zor ama en coşkulu yanın da; bu ikilemler arasındaki git gellerden ve sancılardan, duyguların ve karakterlerin beslenerek çıkması olduğunu göz önüne seriyor…

Ve çocuklar masum! Onların da içinde oldukları aile olma halinden bakıldığında, hayallerini ve düzenlerini yıkmanın ne derece hak olduğunu, bu durumu tutkulu ve duygulu insanların beceremedikleri noktasından hareketle benzer filmlerdeki gibi, tüm duygulara hoş göndermeler yaparak; bize ihtiyacı olanların, ihtiyaçlarına cevap vermekten daha önemli mi sıradışı bir yaşamın içinde kendi duygularımızın tatmini sorusunu soruyor.

Ve film: Tüm o yoğun duyguları hisseden kalplerin ince yanının, bazen vazgeçişler de içerdiğini... İnsan ruhunun derinliklerindeki coşkulu dalgalanmaları... Verilen kararların medi tümüyle dış etkilere kapalı ve en mahremine kadar bireye ait (duygular) ise; cezirinin de, tüm bu duyguların gündelik hayattaki pratiğinin, çevrenin ahlakı ve kurumsal etik nedeniyle nasıl baskı altında ve saklanası bir durum olduğunu söylüyor ve bunun sıkışmışlığını ortaya koyup, sorgulatıyor. Ve film daha çok ihtiyacı olanı sevmek bazen kendinden vazgeçmektire de önemli bir vurgu yapıyor; bu duyguyu ve hali savunarak.

Ayrıca bir başka karakter örneklemesiyle de film; eğer duygular samimiyse, hiç bir yaşama biçimine çok da ahlakçı bakmamak, yaşananları anlamak ve saygı duymak gerektiği noktasında izleyiciye, bireysel sorgulamalar yaptırıyor. Film; tüm bu halleri de; fazlasıyla gündelik, yaşamın tam göbeğinden bir atmosferde, sağlam bir senaryo, iyi oyuncular ve şahane bir olağanlıkla anlatıyor.

Tutku Oyunları: Üzerine hoş yorumlar ve tartışmalar yapabileceğiniz, bu anlamda da hayatınıza güzel bir gün katabilecek hoş bir seyirlik… Hâlâ izlemediyseniz! Mutlaka izleyin.

1 yorum:

  1. gösterildiği yılın en iyi filmlerindendi bana göre, elinize sağlık:)

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP