...
Filanya'da kara mizah: ''Biz Filanyalılar''diyorlar '' toprağından sürülenler, toprağa gömülenler, hapse tıkılanlar, ve yıkıma uğrayanlar diye dörde bölündük. Bu ülkede, her gün, davasız, hükümsüz insanlar öldürülüyordu zaten. Çoğunlukla cesetsiz ölülerdi bunlar. Tek bir kurşuna dizme olayı, tüm dünyada bir skandal yaratabilir ama binlerce yitik insan, her zaman kuşkunun yanında kâr kalır. Falanya ' da olduğu gibi, cesetler lağım çukurlarında, tepelerde çürürken, aileler ve arkadaşlar hapisane hapisane, kışla kışla boşuna dolaşıp dururlar.
''Yoketme Tekniği'': Ne bildirilmesi gereken tutuklular ne de uğraşılacak kahramanlar var.
Toprak insanları yutuyor ve hükümet ellerini yıkıyor. Ne kınanacak cinayetler ne de yapılacak açıklamalar var. Her ölü bir çok kez ölüyor ve sonunda sana kalan yalnızca bir dehşet ve belirsizlik bulutu.
...
Yukarıdaki satırlar bu sabah öylesine bakınırken kitaplıktan alıp kurcaladığım ve üzerine 5/ Aralık/ 1986 tarihi atılmış; Eduardo Galeano'nun ''Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri'' adlı yarı belgesel romanının 14. sayfasından alıntıdır. Falan Filan diye geçtiğim yerlere istenen kentler, halklar ve ülke adları yazılabilir.
Yöntemler kardeş çünkü!
Amelie.
1 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder