Inarritu'nun kendine özel, kimselere benzemeyen anlatımı ile özgün yönetmenlerin en başında geleni olduğunu kendi adıma rahatlıkla söyleyebilirim.
Bir Inarritu filminde tek bir öykü izlediğinizi zannederken, aslında pek çok kısa film tadında farklı öykülerin birbirleriyle ilişkilendirilerek, bir potada büyük bir lezzetle ve olağanlıkla birleştirildiğine tanıklık ediyorsunuz.
Ve her Inarritu filminden çıktığınızda, kocaman bir dünyanın içindeki her bir farklı karakterin öyküsünü ayrı ayrı düşünürken, onların duyguları ve yaşadıkları üzerine sanki yaşamınız bir köşesindenmişler gibi sahici üzüntüler ve sevinçler duyarken buluyorsunuz kendinizi...
Ve herşey insana dair olduğu için; perdede akan her görüntü,kendi duygularınız, yaşadıklarınız ve tanıklık ettiklerinizle birlikte sizi daha da zenginleştiriyor.
Ve sanki her bir filmde oyuncuların adları ne olursa olsun,o adların hiç bir zaman filmin bütünlüğünün önüne geçemediğini,sokaktan çevrilmiş insanların yarattığı karakterlerin bile o ünlü oyuncuların büyük oyunculuklarıyla eş değer ölçüde içinizi acıtan ya da sevindiren bir sahicilikte olduğunu görüyorsunuz.
Ve Inarritu'nun kamerasının başka kimselere benzemeyen bir tarzda, ve ince bir fırlamalıkla sizi öykülerin içinde son derece vurucu ve gelenekselin dışında açılarla dolaştırdığına tanıklık ediyorsunuz. Ve onun filmlerinin çok eğlenerek,hiç oyuncu kaprisi barındırmadan, çok takım ve büyük bir coşkuyla ortaya konmuş kollektif ürünler olduğunu seziyorsunuz.
Her seferinde tüm bunları başaran; ve her filmine asıl damgayı basan adamın Alejandro González Iñárritu olduğunu biliyorsunuz.
Amores Perros e Babel bellissimi!!
YanıtlaSil