Güncele ve siyasete dokunuş etiketli yazılar yazardım, tırsmazdım.
Bir darbe yaşamış demokrasimiz anlamsız yasaklarla birlikte ucubeye dönmüş olmasına rağmen, korkmadan yazabilirdik!
Sonra usul usul bir şeyler değişmeye başladı. O güne kadar hiç görmediğimiz şeyler oluyordu ülkede. Birileri zaten barajla kısmen ucubeleşmiş parlementer sistemin altını iyice oyuyordu. Gazetecilerden başladı yıldırmalar... bazı blog yazarı arkadaşlarımız mahkemelerle uğraşmak zorunda kaldılar!
Gençler ellerine verilen oyuncaklarla usul usul depolitize ediliyor, gazeteler el değiştiriyordu.
Televizyonlar başka bir şeye evrildi...
Oysa biz alışkındık her hafta tüm siyasi liderleri açık oturumlarda hem de devletin tek kanallı ekranında tartışırken izlemeye...
Çocuktuk.
Sokaklar boşalırdı o akşamlarda...
Kimse kaçmazdı rakibiyle tartışmaktan. Eğitimli ve kültürlü insanlardı. Her birimiz dünya görüşlerimiz özelinde bir başkasını severdik elbette... Onlar ne kadar ağır laflar etseler de birbirlerine, belli bir kültüre erişmiş, eğitimli, dil bilen, yurt dışı görmüş, mesleki kariyerleri tepelerde insanlardı.
Tartışmaktan kaçmaz, bunu kendilerini topluma ifade edebilmenin aracı olarak kullanırlardı.
İzleyici sevmediğine, tarafı olmadıklarına kızsa da keyif alırdı bu tartışmalardan...
Demokrasimizin kırık dökük kabul edildiği yıllarda bile en muktedirlerin dansöz şeklinde karikatürleri yapılabilir, bu ülkede, tirajları tepelerde mizah dergileri yaşayabilir, evlere gazeteler girerdi. O siyasiler, haklarındaki her türlü eleştiriye açık oldukları gibi, saraylarda oturmayı düşünmezlerdi.
Özel uçakları yoktu, seyahatlerinde Türk Hava Yolları uçaklarını kullanır, maiyet gazeteciliği diye bir kavram oluşmadığı için de bütün gazeteciler ücretleri patronları tarafından ödenmiş biletlerle binerlerdi o uçaklara.
Ellerindeki gücü kullanarak, karikatürlerini yapanları ve haklarında yazanları mahkeme kapılarına sürüklemeyi de düşünmezlerdi, o günün siyasetçileri... Ancak ahlaki sınırlar aşıldığında ve mesnetsiz suçlar yakıştırıldığında haklarını bağımsız mahkemelerde arar, gazeteler de mahkeme sonuçlarına göre karar aleyhlerinde ise tekzip yayınlarlardı.
Bugünküyle kıyaslanamayacak bir kuvvetler ayrılığı ve uygulanmasında kişiye göre sapmaları olsa da demokratik bir anayasımız, ve kişilik haklarımız vardı.
Barajsız seçim sistemi her oyu anlamlı kılar, belli bir kontenjan dışında milletvekili adaylarını partiler ön seçimle ve üyelerinin oyları ile belirlerdi.
Seçmen, asıl patronun kendisi olduğunu hissettiği gibi siyasiler de bilirdi bunu.
Bakmayın yüksek barajı övenlerin koalisyon dönemlerini yermesine... İstatiksel olarak, çok partili demokrasiye geçtiğimiz süreçteki en yüksek kalkınma hızları hep halkın oylarının koalisyon ürettiği dönemlere aittir. İşte, 1980 öncesinin Türkiyesi'nden bugünlere bakınca, o gün karşı durduğumuz insanların bugün gidip ellerini öpesim geliyor,
hatta, her türlü eksiğine ve eylemselliğimize rağmen nasıl da kıymetlerini bilememişiz, diye de düşünüyorum!
Baharların Sonu
45 dakika önce
Çok doğru yazmışsınız, kıymetini bilememişiz bazı şeylerin...
YanıtlaSilBu günleri yaşayacağımızı öngöremezdik ki, o bakımdan bilememiştik sanırım.:)
SilBeterine düştükçe, "eh işte!" dediklerimize özlem duymaya başlamak, bizim coğrafyanın tuhaflıklarından olsa gerek, Sevgili Okul Arkadaşım.
YanıtlaSilVah ki vah...
Kesinlikle öyle Sevgili Okul Arkadaşım. O dönemden daha liseliykenki -izin alınmış- mitingleri falan düşünüyorum da, o yıllarda sanki Kuzey Avrupa'da yaşıyormuşuz sanıyorum. :)
Sildüşüncelerimizi içimizde saklaya saklaya düşünmeyi unuttuk.
YanıtlaSilDüşüncelerimizi unutmayalım, itina ile koruyup kollayalım, çünkü görecek günler var daha; ve bu devranın da sonu uzak değil:)
SilMerhabalar.
YanıtlaSil"İşte, 1980 öncesinin Türkiyesi'nden bugünlere bakınca, o gün karşı durduğumuz insanların bugün gidip ellerini öpesim geliyor,"
Evet, ne kadar güzel ve ne kadar anlamlı bir cümle. Bu cümleden çıkan sonuç ne kadar acı öyle değil mi? Bugün elleri öpülesi bir tane bile adam kalmamış!..
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar,
SilMalesef öyle Recep Bey, ama umutsuz olmayacağız; ne günler ve olaylar görmüş bir nesiliz sonuçta... İnanıyorum ki bu ülke bu durumu da aşacaktır, çok da uzak olmayan bir zamanda.
Selam ve saygılarımla.
Yazılanlara, çok eskilerde dinlediğim bir masal gibi baktım inan :(
YanıtlaSilCidden bir masalmış, hor görünün değil hoşgörünün olduğu...
YanıtlaSilMomentos'a cevap yazarken araya girmişsin, kimbilir belki de şanslı günündür Geçmiş Bahar Mimozası:)
SilBunun benzeri başka "masal tadında" yazılarım da var, Momentos. Bir yazım ki benim best of'um kendisi, 40.000 kişileri aşmış "çok daha önemli" pek çok yazı karşısında 11 yılda okunurlukta 300 civarı kişi ile sınırlı kalmıştı.:) Rastlayıp da okudun mu bilmiyorum, 4 bölüm ve ilk bölümün linki şu, diğer bölüm linkleri yazı sonlarında. https://laparagas.blogspot.com/2010/03/aksiyonlu-gunler-umur.html
YanıtlaSilYazının altına imzamı atacak kadar katılıyorum size... Hatta kendileri için yapılan karikatürlere kendileri de gülümserdi naifçe...
YanıtlaSilKendilerini ifade etmenin önemli yolu o yıllarda tartışma programlarından, açık oturumlardan geçiyordu. Şimdi çoğunluğu klavye delikanlısı gibi. Oturdukları yerden yazıp duruyorlar. Hatta bazıları kendileri bile yazmıyor :/
O dönemin kıymetini bilememişiz diyorum şimdi...
Son bir kaç saatteki gelişmelere bakınca belki de o günler yakındır diye düşünüyorum, umudu yeşertebiliriz sanki:)
SilBu yazınızı 1995 ve sonrasında doğan gençlerin de okumasını isterdim. Yaş almış bizler kıyaslayabiliyoruz da, gençler ne yazık ki bilmiyor.
YanıtlaSil70'lerde İzmir'deyken küçük tüp kuyruğuna girdiğimi dün gibi hatırlarım. Yinede şikayet etmezdik. Huzur vardı, özgürlük vardı. Sobalı ev demek, tüm aile fertlerinin olduğu salonda toplanmış demekti. Haliyle anne-baba siyaset konuşursa çocuklar da duyardı hep. Rahmetli Ecevitçi'ydi bizimkiler. Konuşmalarında ne kötü bir söz ne de çirkin siyasetle ilgili yorum duymadım. Siyasetteki saygı, halkta da vardı. Umarım saygınlık yine el üstünde olur.
Paylaşım için teşekkür ediyorum.
Bir iktidar değişikliği, ardından da baraj ve seçim sistemi dönüştürülür parlementer sisteme geçilirse kısa sürede ülkenin ve siyasetin, buna bağlı olarak da hepimizin moralleri yükselir ve normalleşiriz. Piyasalar adaylık açıklanır açıklanmaz yüksek derecede olumlu tepki verdi ki bu beklentiler ve umut açısından olumlu bir sinyaldi. Umutluyum. Ben de size teşekkür ederim, katkılarınız değerli.
YanıtlaSil2000 doğumluyum; yazıda bahsi geçen o günleri görmedim, göremedim. Hepsi bana bir şehir efsanesi gibi uzak. Ülkenin atmosferine çöken kara bulutların olağan olarak bilineni kısa sürede böylesine değiştirebilmesi çok garip geliyor düşündükçe..
YanıtlaSilÖnemli olan şu anda içinde olduğumuz sistemi değiştirecek zihniyetteki insanların seçimi kazanması, o oldumu ertesi gün başka bir ülkeye uyandığımızı hepimiz hissederiz ve çok kısa sürede de normalleşiriz. O potanisyelimiz olduğu gibi, deneyimimiz de var, endişe etme:)
Sil