16 Ekim 2020 Cuma

Kadınları Anlarmış Gibi Yapma Sanatı

“Tanrının kendilerine verdiği tırnakları beğenmeyip, takma tırnak edindiler. Tanrının verdiği göğüsleri beğenmeyip silikon taktırdılar. Tanrının anatomik yapılarına göre verdiği popoyu beğenmeyip, cerrahi müdahalelerle kendilerine yeni popolar yaptılar. Tanrının verdiği boyla yetinmedikleri için topuklu ayakkabılarla gezdiler. Tanrının verdiği göz rengini beğenmeyenler, lens takıp kendi seçtikleri renkle dünyaya baktılar. Diyeceğim o ki Tanrı bile kadınları memnun edememişken biz kim oluyoruz da onları memnun edebileceğimizi düşünüyoruz.”



Demiş; 37 yıl Zimbabve'yi yöneten Diktatör Robert Mugabe. Selahattin Duman da bunu almış ve bence eleştirel bir cinlikle kitabın arkasındaki tanıtım yazısının içine koymuş. Sunuşu okurken "Halt ediyorsun," dedim mi hatırlamıyorum. Belki tanıdığım kadınlar üzerinden hareketle bakmış ve yazarın genellediğini düşünerek bunu bir aşağılama olarak yorumlamış olabilirim! Muhtemelen okudukça yumuşama ve yazarın asıl amacını anlama, ve belki de kendisine hak verme ihtimalim olabilir!

Benim en sevdiğim köşe yazarlarından biridir Duman. Birçok gazeteci gibi yeni Türkiye'de sütunundan kovulmuş, o kovulunca sabah çayım neşesiz kalmış, yokluğunu hep hissetmişimdir.

Sıkı okuyucusuydum. Güncel olaylara mizahla dokunması, özellikle de Seyrek Bıyıklı Asabi Şahsiyet ya da Uzun Boylu Asabi Şahsiyet tanımlaması, politik taşlama türündeki yazıları ve bazı cümlelerin içine yerleştirdiği Osmanlıca kelimeler, eskinin önemli şahsiyetleri ve olayları üzerinden güncele -özgün üslubuyla- tatlı tatlı çakmaları  kahkahalar attırır, güne iyi başlamama sebep olurdu. Yazdığı gazetenin alıcısı değildim ama Sanayi Sitemizde komşular arası güzel bir ilişki vardı ve birbirimizle gazete takası yapardık.

Bu kitapla rastlaşana kadar yazarla aramızda uzun süreli bir kopukluk oldu, gazetelerde rastlamıyordum. Kitabı okumaya başlayınca merak edip nette aradım ve Haftalık Gazete'de yazdığını görünce de sevindim.

Kitaplaysa Eganba'da kitap seçerken rastlaştık; merakım kadınlar üzerine bir şeyler öğrenmek değildi, çünkü konunun kitabını yazmasam da başıma açılan bir felaket olarak -epeyi- evvel zaman önce mimlenmiş, o mim sayesinde de içimi dökmüş, sonuçta da, gariptir ki kadın okuyucuların hak verdikleri, en sevdiğim yazılarımdan* birini yazmıştım.

Kitabı çoğunlukla gülümseyerek okudum, "Usta formundasın," dedim sıklıkla. Fakat bazen aşırı buldum, zorlamayla yazılmış hissi veren bir kaç yazıyı sevmediğim gibi seviyesinden rahatsız oldum, "Buna kadınlar müdahale etmediler mi acaba?" diye düşündüm, Duygu Asena göndermeli tatlı yazılarını hatırladım. Muhtemeldir ki bir kaç kadın yazarla bir kaç polemik yaşanmıştır sandım, sonra da köşesinden düşen yazarı ben unuttum ki kimler unutmamıştır, dedim.


Kısa sürede biten, akıcı ve keyifli bir okumaydı, diye düşündüm finalde. Bazı yazıları kabaca ve abartılı bulmuştum, tamam. Ama düşününce, "Dünya benim tanıdıklarımdan, savunduklarımdan ve tanık olduklarımdan ibaret değil ki," dedim. "Bir kayırmacılık içgüdüsüyle objektif bakamadın belki efendi," diye sorguladım kendimi. Yeni bir devirdi ve ne yazık ki saygı, eğitim ve ilişki kalitelerinin düştüğü bir zaman diliminde yetişmek zorunda kalmış; kullandıkları dil, davranış biçimleri farklı, niteliksiz yayın organları ve sosyal medya üzerinden sunulan örneklerle yaşayan, buna özenen insanlar da vardı. Ve bu bir kısım için, özendikleri ve öykündükleri kişilikler fenomendi!

İşte o zaman standartımın dışına çıkarak, aslında gördüğüm ve bildiğim davranış biçimleri üzerinden düşünmeye, bu gerçeklikleri tanıklıklarımla eşlemeye başlayarak yazara kızmaktan vazgeçtim. Bildiğim Selahattin Duman hem nalına hem mıhına vuran biriydi ve bu kitabın ana fikri de kadındı, diye düşünülse de aslında erkeğe de çakıyordu. Başyapıt muammelesi yapılacak bir kitap değildi sonuçta. Ama komik gerçekliklere bir resmi geçit yaptırırken, görmezden geldiğimiz, belki hayatımızda yer vermediğimiz ama varlıklarına tanık olduğumuz -eskide pek olmayan- zaman hallerini de iyi bir gözlemci vasfıyla sıralıyordu yazar. Okuyucuya, yani bana bir tatil tadında, ciddi iki kitap arasında ve şu sıkıntılı pandemi sürecinde, kafayı takmadan ve yormadan çokça eğlenceli bir zaman yaşatıyor, bolca da güldürüyordu.

Evleneceğin kız ille de kır düğünü diyorsa... Sosyal medyaya takılan kızın yakasını ko gitsin... Ayağının bir numara küçük olduğunda ısrar eden kızlar... Angelina Jolie dudağı yaptıran kızlardan kaç... Bilgi yarışmaları kızlara yasak olsun, kültür kızlardan korunsun... Koçyiğitlerden biri festival kızının eline düşmeyegörsün... Master yapmaya doymayan kızlar "para tuzağı" gibidir... Kuaför çıkışı görmediğin kızla sakın evlenme... gibi başlıklara sahip, gülümsetirken fark ettiren 40 civarı, bir kaçı en azından bana sayfa doldurmak için hızla yazılmış tadı veren -yazarın deyimiyle- risale var 236 sayfalık kitapta. Yeniyetme bir delikanlının pek tatlı şımarıklığında, büyümüş de küçülmüş yaşlarımın bilgiç hallerinden birinde olsam muhtemeldi ki bayılırdım ve ne kitap ama kategorisine çıkarır, arkadaş buluşmalarında kitaptan edindiklerimi bir güzel de satardım! 

 

Ama şimdi; "Erkekler evlenmeden önce; evlenecek erkek çocukları olan anneler hemen; açık vermek istemeyen kızlar da istedikleri zaman okusun ve bu kitaptaki uyarıları alacak erkeklerden önce pozisyon belirlesinler," diyerek, bu kitabı satın alsınlar gibi bir öneri de bulunmayacağım tabii ki.

Benimkisi, kendi akıp giden zamanıma enn kitaplarım mertebesinde olmayan ama güldüğüm ve gazete yazılarını sevdiğim bir yazarın kitabını katmak, ondan söz ederken zamandaki bir başka dünyanın farkına varıp gerçekliğini kabul etmek, düşünmek ve eğlenirken -yazarak- paylaşmanın tadını çıkarmak.

  Hepsi bu!



*Mim-Kadın ne ister?


*Haftalık Gazete, Sebahattin Duman yazıları.

10 yorum:

  1. Baştaki tanıtım yazısı vurdu beni açıklamalarında keza alabilirim kitabı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu pandemi sıkıntısına ilaç olabilir, gülersin:)

      Sil
  2. Hahaha! Vallahi ben de severdim kendisini, hani o 2. keyif çayı vardır ya, yanına Selâhattin Duman çok iyi giderdi gerçekten.. karnın tok, keyfin yerinde, selahattin elinde :)))
    Fakat havalar fazla ciddi.... Bu havada okunsa okunsa rus klasikleri okunur birer birer.. O nedenle yazı bekleyeceğim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tekerleme tadındaki cümleni duysa kitabın tanıtımında kesin kullanırdı:) Ben için şimdi okumak ciddiyet arası arasıcak gibi oldu:)

      Sil
  3. Sevgili Okul Arkadaşım,
    Selahattin Duman'ın yazılarını özellikle takip etmezdim, ancak rastladıkça okurdum. Son dönemde aylık edebiyat dergisi "Tuhaf"daki yazılarını okuyordum.
    Kitaba gelince, teorik olarak "evlenecek erkek çocukları olan anneler" kategorisine giriyorum. Ancak, oğlumun niyeti nedir ve beni dinler mi, işte orası meçhul! :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Okul Arkadaşım,

      Dinlemesi önemli değil, ama bilgilenmesi işe yarayabilir:) Ben geniş ailenin ilk çocuğuydum ve peşim sıra gelenlerin hepsi, kızkardeşim hariç erkekti, amcamlar, halam falan pek girmek istemezlerdi bu konulara, çocuklarla yüz göz olmanın alemi yoktu:) O aralar bir kitaba rastlamıştım, henüz ergenliği gelmemiş çocuklara yönelik, cinselikle ilgili bilgiler veren... aldım bir kaç tane ve dağıttım anne babalara, dedim yüz göz olmayacağınız bir eylem planım var; kitapları gizli ama onların kurcalayacağı yerlere koyun, kesin okuyacaklardır, sonra da mutlaka çetenin reisine pek heyecanla anlatacaklardır; çete reisi daha yolun başında olsa da gereğini yapar, emin olun dedim. İşe yaradı:)

      Sil
  4. Aynı zamanlarda okuyup sevmişiz Selahattin Duman'ın yazılarını ve epeydir ben de ayrı düştüm kendisinden. Bence bu kitapta hak verdiğim kısımlar da olur, sinir olduğum kısımlar da:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sinir olduğun kısımlar olmaz diye düşünüyorum çünkü onun vurgu yaptığı karakterlerle bütün kadınlar benzeş değil, öyle bir kastı da yok! Üstelik Mugabe'nin sözleri var ama bununla kimi kastettiğini yazar gayet güzel ayrıştırıyor, bazı sıfat ve eylemlerdeki eleştirleri kesinlikle topyeküncü değil. Bir fotoğraf çekiyor, üzerine alınmak isteyen, isterse alınır yani!:)

      Sil
  5. Onu sevmesem de arada beni gulduren yazarlar kategorisinde arada goz atardim.En komik tasvirlerinden biri de pis sakalli Italyan erkeklere ozenen, ama dna mirasi degirmi yuzundeki kircil sakallari Ramazan pidesindeki seyrek serpilmis corekotlarina benzeyen ama sosyal statusunun sisirdigi egosuyla kendini super bulan adamlardi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Temelde gözlem becerisini, sonra da bunları yormayan ve gülümsetmeyi başaran bir dille yazabiliyor; kolay ve fazla emeğe gerek duyurmayan, -ara sıcak tadında- çabasızca okunabiliyor olmasını seviyorum/z, diye düşünüyorum:)

      Sil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP