2 Mart 2012 Cuma

Yarım Kalan Bir Aşkın Hikayesi: Yeşil Gözler

Aşkla, özgürlük halef seleftir;
Tıpkı güneşle ay gibi,
Tek tek ikisi de güzel olduğu halde,
Bir arada var olmazlar..
Biri doğdu mu, diğeri silikleşir.
Aşk boyun eğip kalmaksa,
Özgürlük alıp başını gitmektir..
Ya gönüllü itaat,
Ya nihayetsiz seyahat…
Seyahati seçerseniz;
Aşk şapkasını alıp gidecek..
Aşka düşerseniz,
Özgürlüğe yolculuk bitecek..
Çünkü nasıl özgürlük aşkın zeminiyse,
Aşk da özgürlüğün finalidir…

(Can Dündar)

Geçtiğimiz yıl Erasmus'umun deli dolu günlerinden birinde:

Aklımın bir ucunda hala o bir çift yeşil göz var. Nereye baksam onları arıyorum. Sanki şu anda kompartımandan dışarıya adım attığımda trenin koridorlarında onlarla karşılaşacakmışım gibi hissediyorum. Ancak öyle bir ihtimal yok. Henüz farkında değilim; ancak seçimimi çoktan yaptım ben. Bencil davrandım, özgürlüğü seçtim. Bundan sonrası imkansızı zorlamaktan başka bir anlam taşımıyor. O bir çift yeşil gözü aslında daha bulduğum gün Varşova'da bıraktım ben! Şu anda da Viyana'ya gidiyorum. Olsztyn'den kalkan trenin Varşova istasyonunda durması benim inip, o yeşil gözlere kavuşacağım anlamına gelmiyor. Buradan binecek yolcuları aldıktan sonra beni o yeşil gözlere değil, hayat yolculuğumun bu noktasında görülmesi gereken yeni ve önemli bir kente götürecek.

Saat gecenin 11'i. Acaba şu anda ne yapıyor? Varşova'daki hemen hemen tüm eğlence yerlerini ezbere biliyorum artık. O yalnızca bir tanesine gider. Bense oraya yalnızca bir kez gittim. Bundan sonra her gece oraya gitse bile beni, bir çift siyah gözü tekrar göremeyecek. Ben de onu, o bir çift yeşil gözü göremeyeceğim. Çünkü seçimimi çoktan yaptım; sadece henüz bunun farkında değilim.

Tanışmamızın üstünden iki hafta geçti. O gece dört saatlik ilk beraberliğimizin ardından hiç buluşamadık. Ben yolda olmayı seçtim, o da sorumluluklarından taviz vermedi. İkimizinde hayatla ilgili kendimizce planlarımız var. Sadece hayatın akışı izin verdiği ölçüde birlikte vakit geçirebiliriz. Ya da sürekli beraber olabilmek pahasına yaşamlarımızdan ödünler vermeliyiz. Yalnızca şu an ikimizde bunun farkında değiliz.

Trenin garda durakladığı esnada amaçsızca dışarıyı seyrederken çaldı telefonum. Arayan oydu. Elim ayağıma dolandı. Şu anda ilk tanıştığımız yerde ve beni çağırıyor. Bundan daha kötü bir zamanlama olamazdı! Sanki hayat beni bir seçim yapmaya zorluyor. Neden iki haftanın peşine, tren tam da Varşova'da durmuşken beni arıyor? Psikolojim allak bullak, ya önceden ödemesini yaptığım, herşeyini planladığım bu turu yakacağım; ya da onu reddedip Viyana'ya gideceğim. Seçim yapmak için birkaç dakikam var. Yolda olmayı seçiyorum. Seçmek zorundayım. Onu daha sonra bir şekilde birkez daha görebilirim; ama Viyana'yı göremem. O an, tren yeniden hareket etmeye başlamadan birkaç saniye önce aklımdan geçenler bunlardı.

Viyana'yı gördüm; ama o bir çift yeşil gözü bir daha, ne kadar çabalarsam çabalayayım hiç göremedim. Okşadığım o narin kumral saçları bir daha hiç koklayamadım. O da bana yarım yamalak türkçesiyle: “Selam, Nasilsin?” diyemedi.

İki ay sonra, Türkiye'ye dönüşümden birkaç gün önce bana şu satırları yazdı. Silmedim, hala telefonumun belleğinde duruyor:

“You didn't do anything wrong. Maybe my behaviour was strange, but i'm always afraid of farewell. Erasmus people are here just for a while

Sen yanlış hiçbir şey yapmadın. Belki benim davranışım garipti; ama her zaman vedalaşmaktan korkmuşumdur. Erasmuslar çok kısa bir süreliğine buradalar


Bugün o yeşil gözleri göreli neredeyse 1 yıl oldu:

Haklıydın biliyorum; artık gerçekleşmesi çok daha zor ama seyahatimin sende noktalanmasını istiyorum. Tam bir senedir bu duyguyla içim içimi yiyor. Kimse bilmiyor, belki sen de çoktan unuttun; fakat ben hala o bir çift yeşil gözü arıyorum.

1 yorum:

  1. Benim de o bir çift yeşil gözü görmeyeli 1 yıl çoktan geçti 2ye dayanmakta ama naptım?
    Sadece nasıl yazıldığını bile bilmediğim isim ile günler geceler alan bir facebook araştırması yaptım şimdi kim olduğunu çok iyi biliyorum. Ama hala ekleyemedim :))
    Bence dene en azından nerde yaşadığını ve adını biliyorsun eminim nasıl yazıldığını da ... sevgiler :)

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP