Ancak, tüm bu sevme hallerimden öte, bu heykelin üzerinde yazılı öyküyü ilk okuduğum günden beri fena halde takmış vaziyetteyim. Başlangıçta ben mi yanlış yorumlayıp, duygusal davranıyorum diye düşündüm. Geçen gün pide keyfi için Tırtıl'ın kurstan çıkmasını beklediğimiz süre içinde ben, kardeş ve hafta sonu kaçamağı yapan Mussano'yla dolaşırken; bölümü gereği diplomasi dilini, üstelik İngilizcesini de ders olarak okuyan Mussano'ya da okuttum. O da benimle aynı kanaati paylaştı ve hikayenin yansıra seçilen bazı kelimelerin de çok yanlış olduğunu söyledi.
Çocukluğumun mahallesinin yakışıklı abilerinden biri olan, duyarlılığını çok iyi bildiğim Yusuf Ziya Yılmaz'ın farkında olsa izin vermeyeceği bir metin olduğunu düşündüm bunun. Zira tersine ihtimal vermemekle birlikte inanmak da istemiyorum. Metnin kraldan çok kralcı bir kalemden çıktığı kanısındayım. Bu metni CHP il örgütünün fark etmemiş olmasına da şaşıyorum.
okumak için tıklamak gerek! |
Yoksa gerçekten de, şehire çok önemli hizmetler yapmış ve ölmüş bir başkanın ardından dikilen heykele yazılmış, gereği olmayan cümleler içeren bir metin mi bu?
Not: 03.04.2012 tarihinde CHP İl Başkanlığına gidilmiş, durum bir kez de orada anlatılmış ve onların girişimleri ile 06.04.2012 tarihinde levhadaki rahatsız edici cümleler çıkarılmış, güzel de bir paragraf ilave edilmiştir.
Samsun'un son 7 senesini biliyorum yalnızca ama hikaye ne olursa olsun bence de kullanılan ifadeler açısından problemli, "kraldan fazla kralcılık" yapan birinin elinden çıkmış olması mümkün bir yazı.Benzer derecede rahatsız edici bir metni, yine Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin "Coastal Road" broşüründe de görmüştüm. Belki de bu metinleri yazanlar "politik doğruculuk" kavramını yanlış anlamışlardır. Gördüğüm kadarıyla heykelin üzerindeki metinde oy oranı bile yazıyor ve eminim doğrudur:-))
YanıtlaSil7 yılın öncesine dair kısa bir özet yapim o zaman:))
YanıtlaSilAdını anmak istemediğim bir başkan döneminde kültürel miraslarının pek çoğu, güzel evleri verilen imar izinleriyle, daha doğrusu yakınlara çekilen kıyaklarla ve tümüyle ideolojik ve "dinsel bir milliyetçilikle" ve zevkle tüketilmiş, (bu konudaki sözlerini bir sempozyumda -zaferini göze sokan bir edayla- dile getirişini, henüz ben daha liseli bir öğrenciyken bizzat ağzından duydum...) çarpık çurpuk binalarla doldurulmuş, şu an gördüğünüz özellikle sahildeki park alanlarının tümü; kamyon garajı, gıda borsası, toptancı dükkanları, minübüs-otobüs garajı, balık hali, belediye otobüs garajı ve tamirhaneleri, elektirik santrali gibi bölgeyi kirleten, şehirle denizin arasına setler ören yapılarla dolu iken ve şehrin ciddi kanalizasyon sorunları var iken, varolan plajları yok edilmişken... özellikle Muzaffer Önder döneminde projelendirilen ve hayata geçirilmeye başlayan yenilenme sayesinde soluk almaya başlayan, denizle kucaklaşan, plajlarına kavuşmaya başlayan kenti; projeleri devam ettirerek, ilaveler yaparak Yusuf Ziya Yılmaz biraz daha ileriye taşıdı. İşin güzel tarafı ikisi de ellerinden gelebildiğince- partiler üstü başkan örneğiler. Ve
ikisinin de mücadelesini verdikleri işler -Türkiyenin alışılagelen çıkar ilişkileri ve siyaset anlayışı çerçevesinden
baktığınızda- hiç de kolay değil. O yüzden ben şahsen yapılan tüm eleştirilere rağmen şehri seven ve bilen biri olarak eksilere bakamıyorum. Kendi siyasi görüşüm açısından ızdırap duysam da, yapılan doğrulardan bakıp,
ülkenin siyasi zeminini ve zorluklarını da görerek oyumu ona veriyorum. Çünkü başka ellerde olsa, özellikle bazı parkların ne hallere bürünmüş olacaklarını biliyorum:)) Mesela Gençlik Parkının olduğu yerde binbir güçlükle yapılmış bir park yerine, birilerinin cebini gayet güzel dolduran bir benzinlik görebilirdik:))
Tarihe yanlış not düşmüş olmim:)) 7 yıl öncesi ifadesi herşey sanki o zaman başlamış gibi algılanabilir, değişim Muzaffer Önder döneminde başlamıştır, söz konusu benzinlik meselesi de onun direnci sayesinde park olarak hayata geçmiş örneklerden sadece biridir.
YanıtlaSilÖncelikle teşekkürler bu kısa ama kapsamlı özet için. Bahsettiğiniz bozulma, ben Samsun'a geldiğimde açıkça görülüyordu. İlk zamanlarda en ufak bir ihtiyaç için bile şehre geldiğimiz ve ben özellikle eski sokak gezmeyi çok sevdiğim için şehir merkezinde çok zaman geçirmiştim. Şimdi açıkçası AKM ile sınırlı şehir merkezine gidişim genellikle. Gerçi "Lezzet Lokantası" yazınızdan sonra farz oldu bu ara bir gitmek.
YanıtlaSilSon yıllardaki iyiye gidişi ise bizzat yaşadım. Hatta son bir kaç yılda Samsun'a taşınan arkadaşlarıma sıraladığım "biz geldiğimizde" diye başlayan bir dizi cümlem bile oldu ki bunların en meşhuru "bir bira içecek yer bile bulamıyorduk Atakum'da":-) Bir Ankaralı olarak belediye başkanının nelere kadir(?) olabileceğini biliyorum maalesef. Doğupark- Batıpark ikilisinin önünden her geçişimizde, ve orada vakit geçiren insanları gördüğümüzde içten bir helal olsun diyoruz. Ya da balık yemeye arabayı kim kullanacak derdi olmadan tramvayla gittiğimizde.
Son yıllardaki uygulamalarla ben artık Samsun'da daha çok insanın deniz kenarında yaşadıklarının ve bunun aslında ne kadar güzel bir şey olduğunun farkına vardıklarını düşünüyorum ya da öyle umuyorum en azından. Umarım öyledir ve belediye değişse bile en azından insanlar rant uğruna şehirlerinin güzelliklerini kaybetmemek için uğraşırlar.
Bu arada ilk yaptığım yorumdaki diğer metin http://samsun.bel.tr/proje-detay.asp?SayfaId=30 adresinde varmış. Bize İngilizce tanıtım broşürü gelmişti, metin birebir aynı.
YanıtlaSillk fırsatta bu ikisiyle ilgili olarak kendisini bilgilendireceğim ve haberdar olmadığı konusundaki umudumu devam ettiriyorum:))
YanıtlaSilUmarım öyledir:-)
YanıtlaSil