Oyuncular vardır: Ne menem bir şeyse star ışığı denen şey, onlarda ondan yoktur!
İşlerine bakar, büyük oynarlar. Ne gazete köşelerinde, ne televizyonların ışıklı magazinlerinde vardırlar.
Eser büyüktür, öykü sağlamdır. Her cümle, her iç ses yüreğinize saplanır, tıkanırsınız...
Tıfıl çağların okullu aşklarından birinde, bir sinema salonunda, ellerinizdeki sıcak sanki yüreği gibidir. Yoksa çalan şarkı mıdır, tetik tetik vuran bütün hücrelerinizi; ''Ne yaparım ben şimdi'' dediğinde Asya...
Filmin her karesinin kendi ruhunuzda açtığı ufuklara teslim, aynı patlamış mısırı aynı kola ile pay edersiniz. Taraf olursunuz yalın sevgiden yana, emeğin tarafında... İstemezsiniz iyinin kaybetmesini, sızlasa da içiniz; ''Seninim işte! Alıp beni götürsene'' dediğinde Asya...
Sevmenin vazgeçişine saygı duyarsınız. Acısı sizi de yakar, İlyas' ın bitmemiş türküsünün...
Ahmet Mekin, bu filmin büyük oyuncusudur.
Yok saymanın, üstünü örtmenin her türlü teskin ediciliğini ilaç niyetine alsa da aşk; hiç bir doz kesmez midir ki, aldırma gönül yazar kırmızı BMC'nin üstünde...
Yeşilçamın yüz akıdır Selvi Boylum Al Yazmalım. Dokunmadığı yürek var mıdır?...
Neden aşktan öteki için gidenler hep erkektir? Hani kadınlar daha duyguluydu? Yoksa erkekler vazgeçmeyi seçebilecek kadar çok mu severler? Yoksa çocuklar en değerlisi midir bütün vazgeçişlerin? Yoksa hiçbiri mi?
Çarşı karışır mı bu yorum üzerine ?
Niye Türkan Şoray'ı çok seviyorum ?
Yoksa soğuğun beni sinema koltuğunda kalmış sıcaklıktan uyandırmasına izin vermeden ama yine de üşümüş ve sokulgan adımlarla, çocuk uykusundaki sokaklarda yürüyen miyim hala; elimde yüreği ile...
İşten başkaldırmış bir arada dolaşırken, afişini gördüm de! Hepsi bu.
Yüzüncü sinema yazımın çok özel ve anlamlı bir film olmasını istemiştim hep... Yüze yaklaştıkça, "ne olsa ne olsa!" diye düşünmekteydim sürekli... yarın(14.mayıs) yeniden vizyona gireceğini duyunca filmin, benim için çok özel anları da kapsadığından; çoook dünden ve bugünden. *İlk kez bir sinema sitesine yazdığım, 2008 de bloga taşıdığım yorumu; güncelliği itibariyle ve 100. yazıya en yakışır film gördüğüm için, yeniden...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Çok da iyi ettiniz. Yüzüncüye de bininciye de yakışır bir seçim.
YanıtlaSilÖyle ki tekrar tekrar izlediğimiz halde her seferinde daha da anlam kazanan, yürek ısıtan, yürek burkan, soran, sorgulayan, sorgulatan bir film bu...
Ahmet Mekin büyük bir oyuncu gerçekten, ama hak ettiği değeri bulamadı nedense sinemada. Ya da çoğunluklar arasında diyelim.
Türkan Şoray, Kadir İnanır, İhsan Yüce de çok başarılıydı.
Teşekkürler...
Yoksa erkekler vazgeçmeyi seçebilecek kadar çok mu severler?
YanıtlaSilBelki, çok severler... Ama kalıp da daha çok sevecek kadar sevemezler miydi ki...
Çok güzel ve özel olmuş... Benim gibi, sinema yazılarına hayran biri için ise, tam da 12'den vurmuş, 100.cü yazı.
yakışmış sahiden de 100.yazıya. daha nice 100lere diyelim o halde...
YanıtlaSilbir de cahit berkay'dan çıkma film müziğinin de çok ama çok güzel olduğunu, hala dilimde, aklımda yüreğimde zaman zaman kendi kendine çalıp durduğunu ekleyelim...
Böyle tesadüfleri, seviyorum :) Bu hafta sinema koltuğunda otururken, sessiz sessiz fragmanını izledim filmin. Evet, İstanbul'da bir sinema da "film sinemada izlenir" sloganı ile bu güzel filmi, tekrar izleyeceğim :)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim Sevgili Aysema;
YanıtlaSildeğerli katkınız için...
Kesinlikle çok özel bir film.
E filmin içindeki durumdan yola çıkarsak, kalsa doğru yapmış olurmuydu ki... Bazı koşullardı kasttettiğimiz... kalma hali ötekinin durumu ve geleceği ve hayalleriyle örtüşmediği zaman, gitmek doğrudur diye düşünürüm. Nüansları çok bir durumdur ve bir kitap yazılarak belki anca anlatılabilir, Evren:))
YanıtlaSilteşekkür ederim beenmaya, bence de çok yakıştı... Aslında her bir noktası ayrı ayrı öne çıkarılabilecek bir film... ve belki de herşeyin uyumundan kaynaklı başarısı...
YanıtlaSilDoğru bir seçim Hayatın Ortasında...
YanıtlaSilBir de teknik katkıyla daha da zenginleştirilmiş görüntü kalitesi, okuduğum kadarıyla... Bu halini de görmek gerek...
"Sevgi,emektir" cümlesini ilk "Küçük Prens"te okumuştum. Ve nasıl vurmuştu o cümle beni taaa can evimden. Ve kaç yaşındaydım kitabı okuduğumda? Hatırlamıyorum. Ve sonra... "Selvi Boylum Al Yazmalım" çıktı karşıma... Sevginin emek istediğine dair Asya'nın beyin sesinden geçenler çok şey anlattı be Ustam!
YanıtlaSilDaha nice 100. yazılarınıza diyorum Sevgili Ustam. Çünkü, çok ihtiyacımız var sizin gibi bir beyinden ve yürekten gelen cümlelere...
Çok teşekkür ederim sevgili ophelia... Şımartıyorsun beni:))
YanıtlaSilHakikaten de Ahmet Mekin bu filmin büyük oyuncusudur. Yazının tam ortasına müthiş yakışmış o cümle. Güzel yazı olmuş velhasıl.
YanıtlaSil