Geçen hafta sonu Enn Sevdiğim Kadın'la bir öğle rakısı yapalım mı sorusunun üzerine balıklama atlıyoruz. Uzak diyarlar değil fikrimiz, bizim coğrafyada takılalım diyoruz. O halde Buselik. Farklı şehirlerde şubeleri olan bir mekân. Daha önce gitmişliğim yok, bilmişliğim de Enn Sevdiğim Kadın'dan. Bilindiği üzere öğle rakısı candır, diyenlerdeniz. Orada buluşuruz mutabakatıyla karara bağlıyoruz.
Saat 15'e göre ayarlıyım.
Duş yapıp, biraz oyalanıp istasyona doğru yürüyorum. Sonuçta -ben için- yeni bir mekân, kadim noktaları küstürmeden ona da bir selam çakmak iyi olur. Seversem ne âlâ, sevmezsem de elveda.
Fikrim dışarıda oturmak; elbette havanın ve mekânın koruma kalkanları nispetinde.
Tren keyifli, zihnimden mekâna yönelik tahminler akıyor, hissiyatım sıcak, kalbim O'nunla bir öğle rakısının heyecanını taşıyor.
5 istasyon sonra iniyorum ve sahile doğru yürüyorum. Aslında minibüse binsem, istasyonlara yürümelerin hiçbirini yapmayacağım. Ama içimdeki tren aşkı bambaşka ve hatta onun için sensiz saadet neymiş tatmadım bilemem ki diye bir şarkı bile tutturabilirim.
Sonuçta Buselik'e yönlendiğimde ve tam Enn Sevdiğim Kadın'ı arayıp, bulunduğum noktadan ki fikrim bana sola doğru yürümemi söylüyor olsa da, yine de elim telefona gidiyor ve ondan bir mesaj gülümsüyor bana; yine kotumun cebindeki telefon, sesini ulaştıramamış bana. Arıyorum ve bana Migros'da olduğunu söylemekle kalmıyor, temizlikle meşgul mekânın açılış saatinin de dördü bulacağını söylüyor, çünkü O uğramış. Ben o sırada Migros'a varmış durumdayım ve kapıdan içeri adımımı atacakken tam, içeriden deri pantolunlu bir fıstık çıkıyor.
Dilim tutuluyor kısa süreli de olsa, kendimi bulduğum anda da gülümsüyorum. Ahh benim asla taca çıkmayan gülümsemem işte.
Ve dayanılmaz cazibem...
Sonra kısa bir değerlendirme yapıyor, alternatifleri gözden geçiriyor, coğrafyamızın aksine şehirde bir mekâna takılmaya karar verip otobüse biniyoruz. Ve bir sohbet bir sohbet ki tadına doyamadan şehir merkezine varıp Cumhuriyet Meydanı durağında iniyoruz. İstikâmet bu yaz enn çok takıldığımız, kısa süre önce çok sevgili dostlarımızla enfes bir tanışma ve gece yaşadığımız mekânda karar kılıyoruz. Lakin bir maç akşamı, hava soğuk, korunaklı alandaki masalar maç için rezerve edilmiş ve her zaman oturduğumuz masamız da artık yaz olmadığı için bu korunaklı alanın dışında...
O halde BOHEM.
Bohem kadim bir mekân, şehrin enn popüler ve kurtarılmış bölgesinin en özel caddesine en fazla 15-20 metre uzakta ve o caddeyi dikey kesen yine popüler olan ve daha dar bir cadde üzerinde. Elbette ruhsatı eski olduğu için de şehir içinden uzaklaştırılamayan sayılı mekânlardan biri. Lakin o bölgenin çocuğu olmama, ortaokul ve lise yıllarımın orada geçmiş olmasına, evlendiğimde ana caddede ve mekâna yürüme adımı ile en fazla üç beş dakikada ulaşabilmeme ve solculuğun mabetlerinden biri olmasına, önünden defalarca geçmiş olmama rağmen bir kez bile gitmediğim bir yer.
Taa ki Enn Sevdiğim Kadın yakın zamanda kapısından içeri adımını atıp, içerdekileri de elbette şaşırtıp soğuk birasını keyifle içene kadar.
Bir maç günü ve bizim rezervasyonumuz yok. An itibariyle birkaç masada birkaç insan var. Enn Sevdiğim Kadın'ın dördüncü benim de üçüncü gelişimiz ve bu durumdan -kanımca- mekân sahibi ve çalışanlar hoşnut. 50 metrakare ya var ya yok mekân. Fakat dekorasyon muhteşem. Benim diyen İngiliz pub'ı ile aşık atar. Bu kez cam dibinde yüksek sandalyeli yüksek bir masaya oturuyoruz; içerinin dıştan gözükmediği camın ve kalorifer peteğinin dibine... Bir anlamda kendi bağımsız alanımızı yaratmış gibiyiz. Müşteriler zaten kadim ve en azından aşinalıkla da olsa birbirimizi tanıyor gibiyiz. O halde gelsin fıçı biralar...
Ve elbette patatesler ki ne zamandır hayalini kuruyordum. Sorduk ama sosis yokmuş, olsun patatesi tazeleriz. Fakat nasıl bir keyif, sıcacık bir ortamda sımsıcak, üstelik minik gettomuzda doyumsuz bir sohbet eşliğinde dillere destan bir yaşama ânı... Rüya gibi, karşımdaki kadın da rüya gibi, ortam, mekân, mekânın sahibi, çalışanları sanki bu rüya ân için özel seçilmişler... Ve ninni tadında söyleyen Ahmet Kaya.
O ara Enn Sevdiğim Kadın sigara molası için dışarı çıkmak amacıyla masadan kalkıyor ve ben o sıra onun dışarıda kapı önünde sigarasını içtiğini sanıyorum. Masaya döndüğünde anlıyorum ki ona mutfakta içebileceğini söylemişler. Ve içeride enfes bir sokak köpeği var; olağanüstü, güngörmüş bir şahsiyet kendisi, az önce deri koltuklardan birinin üzerinde kestiriyordu, şimdi başka bir koltukta. Bizse sohbetin ve biranın dibine vurmuş durumdayız. Artık maç saati yaklaşıyor, masayı rezerve edenler için kalkma vaktimiz. Kasadayız ve ödemeyi yapıyoruz. Bu kez yürekten bir bahşişi bırakıyoruz ve keyifle kendimizi dışarı atıp kadim ve anılarla dolu caddeden istasyona doğru yürüyoruz. Elbette milyonlarca anım olan caddeyi adımlarken, izlerimi onunla paylaşırken ve gökte durup durup baktığımız enfes bir ay varken, yaşam tadımın çoğalmasında çok payı olan Enn Sevdiğim Kadın'a da hayran hayran bakan gözlerimi kıskanmadan edemiyorum.
Ve trende tıngır mıngır giderken bir karar alıyoruz: Bohem'de enn bohem bir gündüzde, kar yağarsa canımıza minnet bir akşama varacak rakı masası donatmak...
Çünkü Enn Sevdiğim Kadın mutfakta sigarasını içerken aşçıyla sohbet etti ve menüde o akşam için neler olduğunu gördü!
Ters yüz
2 saat önce
İşte, yıl sonuna yaklaşırken sevdiğimiz tarzda bir Buraneros yazısı gelmiş. :)
YanıtlaSilPek lezzetli bir yazı okudum Sevgili Okul Arkadaşım, anladığım kadarıyla Bohem bizim eski mahalleye pek yakın bir yerde. Yine "oralar şimdi nasıl" merakım depreşti. :))
Çok teşekkür ederim, yürüme mesafesinde Sevgili Okul Arkadaşım, tahminen 20-25 dakikalık bir mesafe:) Buralar çok güzel ve artık sosyal hayat anlamında da sizin hatırladığınız şehirden başka, sahil boyunca birbiriyle yarışır mekânları olan bir şehir daha var, uzun bir bulvarla kadim şehire bağlanan:)
Siloh be :) keyfiniz bol, aşkınız daim olsun hep :)
YanıtlaSilÇok teşekkürler Sevgili Şule, cümlemiz için olsun:)
SilEn sevdiğini kadını anlatışına mı hayran kalayım yoksa yaşadığın anların güzelliğine mi :)
YanıtlaSilBen tarafsızım, sadece yorumun güzelliği için teşekkür edebilirim; o nedenle çok teşekkürler:))
SilNeye niyet, neye kısmet olmuş o gün yaşadıklarınız. Hayat sürprizlerle doludur zaten. İçecek rakıydı, biraya dönmüş oldu. Bakınız, planda yokken o gün otobüse bile binmişsiniz. :)
YanıtlaSilBazen programın sapması iyi oluyor kanımca. Tıpkı Enn Sevdiğiniz Kadın'ın menüyü keşfetmesi gibi. Yeni keşifler olmasa hayat tekdüzenin ötesine gitmiyor bence. :)
Bu güzel paylaşım için teşekkür ediyorum size.
Şimdiden yeni yılınızı kutluyorum. Nice mutlu yıllara...:)
Ben de size çok teşekkür ederim ve tüm sevdiklerinizle birlikte çokkk mutlu, sağlıklı geçecek çokk güzel bir yıl dilerim:) Hayatın bize haber vermeden ayarladığı sürpriz planları da seviyoruz elbette:)
SilBayılıyorum Enn Sevdiğin Kadın ile olan her maceranıza :) İyi yıllar!
YanıtlaSilBen de bayılıyorum:) Bir kez daha iyi yıllar:)
Silistanbulda yazarların öğle rakıları meşhur, beşiktaşta veya beyoğlunda tomris uyar, ferit edgü, edip cansever, cemal süreya, tezer özlü ve benzerleri öğlenleeri buluşur yer içerlermiş :) edebiyatçı anılarında okuduklarımdan :)
YanıtlaSilDaha yakın tarihli yazarlara yeniyetmeliğimde rastlamışlığım var. Beyoğlu Çiçek Pasajı'nda Huzur Meyhanesi var, biraz da müşterilerden kaynaklı olarak sahibi de Entelektüel Cavit diye anılırdı ki vefat etti epey zaman önce:)
Silsevdiklerimizle mekanlar daha da güzelleşiyor sanki:) yeni yıl güzelliklerle gelsin..
YanıtlaSilSanki.:) Çok teşekkürler, hepimiz için güzelliklerle gelsin...
Sil