16 Ekim 2009 Cuma

Yukarı Bak

Aslında planımız bir türlü denk getiremediğimiz Buz Devri 3'ü izlemekti. Dün Tırtıl'dan gelen telefon, filmin hala vizyonda olduğu ve bugün 14.30 da izleyebileceğimiz üzerineydi. Dolayısıyla okul çıkışında buluşup filmin oynayacağını söylediği sinemaya gitmek üzere anlaşmıştık; emir demiri her zaman kestiği için de, öğleden sonra programımı emre göre düzenlemek durumunda kalmıştım üstelik...

Geçen hafta da Buz Devri 3 niyetiyle buluşmuş, ama saati denk düşüremediğimiz için bir kısmında uyuduğum Çizmeli Kedi ile yetinmiş, üstelik de sinemaya gitme işini cumalara değil cumartesilere bırakmak konusunda da; her seferinde sözler verilip alınmasına rağmen, onun tarafından tek taraflı iptal edilip uyulmayan diğer anlaşmalarımız gibi mutabakata da varmıştık.

Saat 13.15 de, önce bileti alıp sonra da biraz dolaşıp gelmek üzere sinemaya geldiğimizde, animasyon danışmanımız Tırtıl'ın daha önce sözünü ettiği ve beklediği Yukarı Bak'ın vizyona girdiğini ve seansında 13.15 olduğunu fark ettik. Üstelik de Buz Devri 3 ün vizyondaki son günü dünmüş. Hızlı bir kararla Yukarı Bak için biletleri alıp patlamış mısır ve kolaları film arasına bırakarak salona girdik ve filmi izlemeye başladık.

Filmin açılış sahnesinde; perdesinde, eski zamanlarda filmlerden önce gösterilen kısa haber ve spor görüntüleri akan bir sinema salonu olunca, Yukarı Bak beni orada içine çekti zaten. Ve film boyunca, tüm sinema tarihim ve heyecanlarım tek tek gözümün önünden geçti. En keyif alarak izlediğim filmlerden biriydi. Bu filme nasıl bir yorum yazabilirim üzerine kelimeler sürekli gelip geçti aklımdan. Sonra tüm bunları yazmaya kalksam, yine de filmin üzerimizdeki etkisini anlatayamayacağımı düşündüm.

Önce; daha önce yazdığım bir sinema yazısını* yeniden bloga koymaya karar verdim. Çünkü bu filmin bir yetişkinde bırakabileceği tadı ancak o yazı anlatabilirdi.

Şu ana kadar filmin içeriğinden bahsetmediğimi fark ediyorum, onları biraz sonraya bırakıp La Paragas animasyon danışmanı Tırtıl'ın listesinde, bu filmin birinci sırayı kaptığını öncelikle belirtmek istiyorum. İçinde; herkesin hayali bir şahane aşkı, birlikte yaşlanmayı, muhteşem bir aksiyonu barındıran -ki ben bile bir çok yerde bunun bir animasyon olduğunu unutup nefesimi tuttum - , şahane esprileri ve müzikleri olan çok ama çok keyifli bir film Yukarı Bak. İlk anından son saniyesine kadar nefesimi tutarak izlediğim, zaman zaman duygulanıp, zaman zaman heyecanlanıp, sıklıkla da tebessüm ettiğim, şahane bir sinema tadı aldığım filmin benim için de, Ratatouille'dan sonra izlediğim en iyi animasyon olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Filmin ana karakteri, daha doğrusu çıkış noktası olan benim macera defterim adlı günlüğün ikinci gösterilişindeki: bir ilişkiye duyulan saygıyı ve atfedilen değeri vurgulayan cümleye özellikle dikkat etmenizi öneririm. Evin halini daha doğrusu yolculuğunu gerçekleştiren balonların, bu yaz ufaklıklarla geyiğini bolca yaptığımız kendi evimizle ilgili bir hayalimizin yansıması olmasına çok da güldüğümüz Yukarı Bak'ın klişelerine takılmayın. Ve filmi oradan eleştirmeyin. Çünkü bu, henüz o klişeleri görmemiş olan çocuklara yönelik bir film ve aslında o klişeler de geçmişe saygı tadında, çağdaş, filmin içindeki diyaloglarda da göze çarpan jenarasyon farklılıklarının diliyle doğru orantılı ve oldukça esprili bir bakış...

Eğlenceli bir sinema günü için bu film - seçenek olarak- aklınızın not defterinde bulunsun... Ve mümkünse ıskalamayın.


*Hiç Bitmeyen Mutlu Bir Şarkı

2 yorum:

  1. Bir aksilik olmazsa biz de cumartesi akşamı gitmeyi planlıyoruz.
    Ben tüm animasyon filmlerine bayılıyorum. Favorim ise ayı kardeş.
    Selamlar

    YanıtlaSil
  2. henüz "yukarı bak" filmini seyretmedim ama buz devri 3 az önce bitti... aşk, dostluk, aile olma, annelik üzerine çocuklara güzel mesajlar verebilecek bir öyküsü olmuş... ha bir de hayat sen ona bir anlam yükleyebildiğin ve bir amacın olduğu sürece yaşamaya değerdir mesajı veriyor ki bunu çocuklara mı yoksa filmi çocuklarıyla seyreden yetişkinlere mi veriyor ondan pek de emin değilim... daha keyifli animasyonlar seyretmiştim ama hani senin de dediğin gibi "aklınızın not defterinde bulunsun ve mümkünse ıskalamayın." :)

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP