Amerikan Sineması'nın, sosyal sorunları yansıtan filmleri bile; aksiyonu, gerilimi, kısaca sinemanın ilgi çektiren klişelerini kullanarak anlatma tarzının iyi örneklerinden biridir Brubaker...
Filmin özellikle yeni izleyecek olanlarda (sonradan çekilmiş olmalarına rağmen) izledikleri bir çok hapishane filminin benzeriymiş duygusu yaratması olasıdır. Ama sinemalarda oynadığı yıl itibariyle çok ses getirmiş, gerçek bir olaya dayalı bu film özellikle, öykünecek kadar çok sevdiğim film karakterlerinden biri olan idealist cezaevi müdürü Brubaker'ın, cezaevi koşullarında insan onuruna yaraşır, insan haklarına saygılı iyileştirme çabalarının yanısıra; genelde politikanın, statükonun bozulmasına izin vermeyen dirençleri ve oyunlarıyla mücadele etmek zorunda kalışını da anlatır.
Filmin finalinde binlerce mahkumun, aynı ritmde ve gittikçe yükselen bir sesle alkışlayarak onu uğurlamaları; tüyleri diken diken eden, çok dramatik, hüzünlü, gidene duyulan saygıyı derin bir sevgiyle ifade eden çok güzel, ama çok güzel veda sahnelerinden biridir sinemanın...
Aslında film; suç ve ona verilen cezanın boyutlarını, sistemin zaten yasalarla cezalandırarak mahkum ettiklerinin cezaevi koşulları içinde ekstradan ve onurlarını ellerinden alır düzeyde hırpalamasının ne kadar adil ve medeni bir tavır olduğunu sorgularken, politikanın muhafazakar kanatları için mahkum özelinde insan değerinin ne olduğunu da ortaya koyar.
Sıkı bir sistem eleştirisi yapan filmin oldukça da ilginç ve heyecanlı bir başlangıcı vardır. Ve bu heyecan film boyunca sürer. Bulunabileceği konusunda şüphelerim olan bu film, eğer bulunabilirse, haftasonu için muhteşem bir seçim olabilir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
gerçekten iyi filmdir... sistem sorgulaması ve hapishane filmi sevenler kaçırmamalı...
YanıtlaSil