12 Haziran 2009 Cuma

Gece Uçuşu...

Pilotun telefonla uyandırılan karısı, kocasına baktı, düşündü: ''Bırakayım da biraz daha uyusun.'' Şu çıplak, sağlam göğse hayrandı, baktıkça, kalafatlanmış, güzel bir gemi geliyordu aklına. Adam, koya çekilmiş bir tekne gibi şu sakin yatakta dinleniyor, kadın da, rahat uyusun diye, parmağıyla dokunup bir kıvrımı, bir gölgeyi, bir dalgayı yok ediyor, tanrının eli denizi nasıl yatıştırırsa, o da şu yatağı dinginliğe kavuşturuyordu. Kalktı, pencereyi açtı, rüzgar çarptı yüzüne. Oda, Buenos Aires'i tepeden görüyordu. Dans edilen komşu evden, rüzgarın alıp kendisine ulaştırdığı tatlı ezgiler yayılıyordu havaya, eğlenme ya da dinlenme saatiydi çünkü. Kent, yüz bin kalesine çekip almıştı insanları; herşey dingin ve güvenliydi; ama kadın, az sonra, biri çıkıp: ''Silah başına!'' diye bağıracak ve tek bir erkek, kendi erkeği ayağa fırlayacakmış gibi bir duygu içindeydi. Adam dinleniyordu henüz, ama bu, birazdan savaşa sürülecek yedek güçlerin o korkunç dinlenişine benziyordu. Şu uyuyan kent korumuyordu onu: bu gencecik tanrı yataktan kalktığı zaman, kentin ışıkları tozdan arınmış gelecekti gözüne. Kadın, bir saat sonra, bir kentin kaderi kadar büyük bir sorumluluk altında Avrupa postasını kaldırıp götürecek o güçlü kollara bakıyordu. Birden kafası allak bullak oldu. Bu erkek, milyonlarca erkek arasından, o garip özveri için seçilmişti. Bunun acısı çöktü yüreğine. Erkek, kendisine sunduğu dinginlikten kaçıyordu. Onu kendisi için değil, çekip elinden alacak şu gece için yedirip içirmiş, başında beklemiş ve okşamıştı. Hiç bir zaman anlamını kavrayamayacağı kavgalar, sıkıntılar, yengiler için yetiştirmişti. Şu yumuşacık eller evcil birer hayvandı, ama yaptıkları asıl işler gizliydi. Kadın bu erkeğin gülümsemesini, aşıklara özgü inceliklerini tanıyor, ama fırtınaya tutulduğu zamanki tanrısal öfkesini bilmiyordu. Tatlı bağlarla, müzikle, sevgiyle, çiçeklerle kendine bağlıyordu onu; ama hareket saati gelip çattı mı, bu bağlar, adamın kılını kıpırdatmasına gerek kalmadan kopuveriyordu.
Yukarıdaki bölüm benim en sevdiğim kitaplar listemin ilk onunda her zaman yer alan ve yerini sarsacak bir kitabın olamayacağı Antonie De Saint Exupery tarafından 1931 de yazılmış, 1939 da sinemaya uyarlanmış Gece Uçuşu'nun 47.sayfasından alıntıdır. Bu güzel kitabın asıl karakteri pilot olmasına rağmen, müdür Riviere karakter özellikleriyle çok farklı ve derin bir örnek sunmaktadır insana dair... Ve 89 sayfalık roman sizi öylesine içine çeker ve bir meraka sürükler ki, kapağını kapattığınız anda bitmez hikaye... İçinizde, ruhunuzun derinlerinde devam eder ve aklınızdan geçenlerle yüreğinize yer edenlerin tadıyla başbaşa kalırsınız bir süre... Güney Amerika ile Avrupa arasında geceleri de sürüp giden ilk uçuşları anlatırken, derinlikli insan halleri ortaya koyan; ve Andre Gide tarafından yazılmış, içinde yazının altına taşıdığım paragrafın da yer aldığı uzun bir önsöze sahip bu muhteşem kitabı bir hafta sonu keyfinize ortak edin. Pişman olmazsınız!
Saint-Exupery'nin birinci kitabınıda çok sevmiştim, ama bunu daha çok sevdim. Güney Postası'nda, insanı şaşırtan bir incelikle saptanmış anıların yanında, kahramanı bize yaklaştıran duygusal bir olay vardı. Biz şefkate hazır okurlar, ne insan, ne de zayıf bir yaratık buluyorduk onu! Gece Uçuşu'nun kahramanı, insanlık dışına çıkarılmamış olmakla birlikte, insanüstü bir erdeme sahiptir. Bu titreşimlerle dolu anlatıda beni en çok etkileyen de, işte bu soylu yandır sanıyorum. İnsanın zayıflıklarını, dalgacılığını, boşluklarını zaten biliyoruz, günümüz edebiyatı da bunları ortaya koymakta pek usta; ama gerilmiş bir istemin yarattığı o kendini aşma...bizlere gösterilecek asıl şey bu işte.

2 yorum:

  1. İkinci paragrafın başındayken kulağım açık pencereden gelen şehrin seslerine kaydı. Birisi bağırıyordu. Muhtemelen bir satıcıydı. Kornalar, çocuk seslerin hepsi pencereden içeri doldu. Aklımdan ise -bağırışın verdiği olumsuz tepki için- sakin ol kalendesin düşüncesi geçti...
    An'ı aktardım. Okuduğum satırlarla çakışması hoşuma gitti. Kitabı netten bulurum sanırım, okumak istiyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aktarılan anın kelimeleri müthişti. Kitap var anladığım, çünkü geçenlerde Birpembesever yazmıştı, ve yeni kapaklı fotoğraf koymuştu:)

      Sil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP