16 Ekim 2008 Perşembe

Aklımın Gitmeleri


Öğleden sonra bisiklete binip alışveriş merkezinde clark çekim, bir sevgilim neyim olur hayalleri kuran ben; sahilde esen rüzgarın ve'' usul usul yağacağım bak ayağını denk al,'' diyen yağmurun yüzünden denize düşüp yılana sarıldım. Bisikletimin yönünü rüzgarın tersine, arkadaşlarımın dükkanına doğru çevirdim.

Arkamdan esen rüzgarın şişirdiği yelkenlerle, fazlada güç harcamadan, hayallerimi yanıma alıp tek kulağımda müzik, öteki kulağımda kulağıma küpe ettiklerim, yok yok denizin sesi; düşlerimle sohbetler ede ede oraya doğru pedal bastım. İki neskafe bir sodalı sohbetlerin yanına ufak tefek kayıntılar yakıştırdık en lezzetlisinden.

Sonra, hava kararmaya yüz tutarken, zaten giyinip kuşanıp makyajımı yaparak çıktığım için evden; oğlanın yazın burada bıraktığı parfümünden birazcık havaya sıkıp, havada yakalayıp parfümü kulaklarımın arkasına, boynuma, enseme sürmüştüm; neye yarayacaksa! Clark atacak adama bu snob tavır yakışır diye ama! Yoksa menim özüm sadedir.

Ve çok sevdiğim bir balıkçıda, camın kenarından eski binalı sokağa bakan masaya oturdum. İçinde beyaz peynir, kaşar peyniri, tulum peyniri olan bir tabak; sonra bir patlıcan salatası - şöyle şakşukaya da yakın bir karışımlı ama- sonra, közlenmiş bütün bütün kırmızı biberlerin bol sarmısaklı süzme yoğurtla karıştırılmış hallisinden ısmarladım. Sonra, börülceye yakın incelikte ve küçüklükte fasulyelerden yapılmış bir zeytin yağlı söyledim. Ve bol yeşillikli, bol soğanlı bir salata (süperdi), turşu kavurması, mısır ekmeği standart zaten ve küçük bir tepsi sebzeli somon buğulama sipariş verdim. Vedeeee Efe'nin yeşil üzümlü rakısından...

Şahane bir kahve, yanında bir sigara ve minicik kadehte bir nane likörüyle de final yaptım.

Elbetteki tüm bunları bugün yapmadım. Yaptığım bir günden buraya taşıdım. Kafamı biraz siyasetin içine döndürdüğümde ortalıktaki karmaşaya, Çetin Altan'ın yazısının son paragrafındaki; Okullarda 'vatana layık olma' ilkesinin yerini, 'mesleğine layık olma' ilkesi alabilmiş olsaydı, cümlesine takıldım. Düşündüm.

Başbakanın konuşması gerekirken, İçişleri Bakanı ortalıklarda zaten yokken; konuşmak zorunda kalan askerlerin haklı mı haksız mı olduğuna karar veremiyor olmanın sıkıntısını yaşadım. Etik olarak doğru bulmadığımı; sorumluluklarını başkalarına havale edip, olası risklerden kaçanlar yüzünden konuşana bakıp, kendimi inkar ederek, kendimle çarpışmak zorunda kalıyor olmama üzüldüm. Yine o klişe laf geldi aklımın başköşesine: ''Filler tepişir çimenler ezilir.''

Zaten kapalı da olan hava yüzünden içim açılsın diye; önce ufak notlar halinde oraya buraya yazıp bıraktıklarımda dolaştım biraz... Bir yukarı yazdığımda nefes aldım, bir de yağan yağmurun hayrından sanırım; uzun bir bir mektubun son paragrafında...

''Neyse ki bloglar var'' dedim ve kendimi oralardaki duyguların kucağına teslim ettim.

Elimde kahve kokusu Efsa'ya bakıyorum; minik kızının minik sorununa çözüm önerirken yüzümde tebessümler açıyor. Sonra Vili'nin ''Son'' adlı şiirini blogrollda görünce içim cız ediyor. Bunun bir veda olduğunu hissediyorum. Bugünü Yaşama Arzu'su nun yazısı ''Paradoks''üzerine kendimden bakarak düşünüyorum, tebessümler ederek.

Sonra yazılarını okuyup, düşünüp, kelimeleriyle oynaştığım Beenmaya'nın ellerinde ısıtıyorum ellerimi.

Ve bu günden en büyük sevincim şu olacaktır: Efsa'dan gelen mesajda ki "Sorun çözüldü tamamdır." cümlesi... İnşallah yarabbim!

Onun güzel kızının yüzündeki tebessüm, benim tebessümüm olacak...

Bu ne değerlidir, bilir misiniz?

12 yorum:

  1. Yüzümde ufak bir tebessümle kendi adimi görüdüğümde sayfanda ufak çaplı bir şokun ardından gözlerim dolarak dokundum yazılarına...

    Ben mutluyum sizin gibi insanlar tanığıma. (gözleri gerçekten dolan biriyim şimdi) beenmaya ve sen ruhuma dokunuyorsunuz sanki, yürekten teşekkürler.

    Dileğin dileğimdir. Bir gün belki bende sana yardım etme fırsatını yakalayabilirim.

    YanıtlaSil
  2. Aslında hepimiz, içimize seslenmek, sesli düşünmek, anlamadıklarımızı anlamak, anlatmak, birçok kişinin sıradan dediği hayatlarımızın masallardan, filmlerden bile renkli olduğunu görmek, dokunmak ve dokundurmak için çıktık yola. Bir baktık değişmişiz, yetmemiş değiştirmişiz. Tek başına çıkılan bu yolda kelimelerinden tanıdığımız yolcular edinmişiz. Kelimelerin iyileştiriciliğine ve paylaşımına bırakmışız kendimizi. Birlikte yanıp birlikte sönmeyi öğrenmişiz. Dünyamızda boğulmayı bırakıp birlikte kocaman gökyüzüne bakmışız.
    Bundan değerli olan hiçbir şeyin olmadığına inanıyorum. Carpe Diem! Diyorum :)

    Tek ihanetim ben bu sayfayı şu an çay içerek okuyorum:))

    Günün güzel geçsin...

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. herkesin her günü güzel geçsin...Ve hepiniz her gün gülün tamam mı:))

    YanıtlaSil
  5. sadece yazarının değil okuyucusunun da yürekleri güzel bu mekanda kurulan rakı sofralarının, raglalı partilerin, bahçede yapılan mangalların, dertleşmelerin, paylaşılan keyiflerin, sıradan günlerin sıradan olmayan bitişlerinin izleyicisi olmak ne büyük keyif... hele de 3 güzelin de yüreklerinin güzellliğini biliyorken...
    yazarın yürek güzelliğinden zaten söz etmiş evvel zaman...

    YanıtlaSil
  6. :)) sen hele çok güzel bir insansın.

    YanıtlaSil
  7. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  8. hı hı üç güzel yürek deyince, onun yüreğinin güzelliğini de belirtmek istedim. :)) ama zaten hepimiz güzeliz.

    YanıtlaSil
  9. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  10. aaa bu arada hepimiz böyle resimlenmişiz. bir abisi kalmış. :) bilemiyorum artık. o masada çok hoş ama insan şöyle farklı bir şeyi de istiyor.

    YanıtlaSil
  11. sevgili maya, yakışıyor mu hiç sana
    hem abla olup da örnek olacaksın efsa'ya

    YanıtlaSil
  12. Hanımlar hoş gelmişsiniz:))Valla bana çok da faydalı oldu bu ziyaretleriniz.İlk yazılarımda zaten bilmediğim imla kurallarını hiç de umursamamış olduğumu farkettim iyiden iyiye:))Bu güne kadar öğrendiklerim çerçevesinde biraz çeki düzen verdim.Daha çok öğrendikçe yine elden geçireceğim:))Teşekkür ederim:)Diğer konularınıza karışıp da elimi yakmak istemiyorum:))

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP