İstasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İstasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Ocak 2021 Perşembe

Yine mi Büyük İkramiye!

Oysa yeni yıl başlangıcındaki ilk yazı: yılbaşı hindisi, bir kaç kadeh şarap, bir yılbaşı olmazsa olmazı olarak Türkan'ın PastaHane'sinden alınmış, bal kabağı peynir uyumunun arşa erdiği üst malzemenin, tat dokunuşlarıyla çeşnilendirilip neredeyse krokan kıvamında pişirilen incecik tabanla birleştirildiği ve elbette üzeri kıvamlı ama zar kalınlığındaki kabak turuncusu sosla kaplandıktan sonra, her zamanki sadeliği ve sanat işi bir zarafetle süslenenen kekinden ayrı ayrı söz eden ve yılın son akşamını biraz da ballandırarak anlatan bir yazı olmalıydı...

Ama bir kitap!

Trene ilk bindiğimde okula bile başlamamıştım, son bindiğim uzun yol treniyse bir efsane!* Bir de planda olan, belli bir noktasına kadar defalarca gittiğim ve ardını hep merak ettiğim ama şu zamanlarda pandemiye yenildiği için bekleyen -biri nispeten popüler- diğeri belli bir noktadan ötesi ıpıssız, medeniyet öncesi ama upuzun iki hat var. Dolayısı ile içinden trenler geçen bir çocuk olarak kitabın adından hareketle heyecanlanmış, "Hep trenler hep istasyonlar ne güzel," diyerek zıp zıp zıplamış, kavuşmayı heyecanla beklemiştim!

İlk sayfada ve ilk satırlardayken, garda ve kalkmasına henüz bir saat olan bir trenle karşılaşınca  kendimi kompartımanda sanmış, şu cümlelerle de iyice heyecanlanmıştım: "Tren hızlandıkça bir sevinç dalgası yükseliyordu içimde. Ama her an daha da kararan bir ormanda dikenli bitkilerin, böceklerin, gececillerin arasına fütursuz dalışımın ödeyemeyeceğim bir bedeli olduğu duygusuna da kapılıyordum."

Bilinir ki içinde trene dair vurgular olan dergilerin, filmlerin, kitapların, sohbetlerin ve elbette yolculukların gönüllü tutsağıyım. Sonlarda söyleyeceğimi baştan söylersem: İstasyon kısa kitapların  koskocaman olanlarından! Yeni yılın ilk sabahında bir aldım elime, son sayfayı çevirip arka kapağını kapatana kadar bırakamadım!

Yaşadım...

Okumadım!

Kar'ı buzu, soğuğu, mekânları, eczaneyi, adanın plajlarının kış yalnızlığını sevdim... Arada bir çakarıyla rastlaştığım polis arabasını gördükçe ürksem de, dahi eczacı ablaya bayıldım.

Küçük şehirlerin, kasabaların gazino, lokanta, pavyon, meyhane şekline bürünebilen, gündüzünde kadınlar matinesi dahi yapılabilen, illaki bar tezgahında kadın olan, yegâne ama işlevsel alkol mekânlarına ve farklı zamanlardaki müdavimlerin kozmopolit yapısına ölürüm... Mekândayken sıklıkla gülümsedim; bu yazar da ben gibi ölenlerden olmalı, diye düşündüm. Bayıldım. Pop yıldızı unvanları elinin tersiyle itişini, çok genç ama reklamcı bir yeniyetme olmayışını, dilindeki ve kelimelerindeki ince mizahı çok sevdim.

Kitaba ad olan İstasyon çok işlevli bir sözcük kitapta, -sağaltıcı- bir metafor...  Tren, vapur, sürpriz konuk, doğa, market, kasaba insanları, sokaklar, soğuk, soba sıcağı, eczane, bira, şarap, şarhoş, kar, tipi, polis, telefon, Çocuk, Arkadaş... Hepsi, ama hepsi başrol bu kitapta. Üstelik Arkadaş bilge bir kişilik, duyarlılık noktasında dersler veriyor. 

 
Fark ediyorum ki esas kadından hiç söz etmedim: Trene binen ve yolculuğa çıkıp anlatıcı olan Kadın. Kasıtlı bir tavır değildi. Şu yazıları yazan adam yerine ben yazsaydım, kesinlikle söz ederdim! Görmezden mi geldi, yoksa onun derdi kitabı yazmak mıydı bilmiyorum.  Ama yazmamakla iyi ettiğini düşünüyorum.

                                                                                         .........



Ruhumun coşkun mutluluğu, içimdeki heyecan, okuma süresince beni yalnız bırakmayan korku, merak, Birgül Oğuz'un akıcı ve çok ama çok tatlı, çapraz sorgu tadındaki oyunbaz üslubuyla sürekli yükseliyor, olayların yarattığı duygu değişimleri nedeniyle de gerilimle ferahlık arasında gidip geliyordum. Bir okur daha ne ister ki diye düşünüyor, elimin altında keşke ödül aldığı romanı da olsaydı diye hayıflanıyordum.

Derken... damakta bir lezzetle kitabı bitirdim ve kapattım. "Bu gencecik yazar ne kitaplar yazar daha," diye düşündüm, "Böyle de bir yazarımız var yahu!" sevinçlerimle zıp zıp zıpladım. Şükrettim. Yeni yılın ilk gününde bana koskocaman ama koskocaman bir okuma keyfi, daha ötesi yaşam zevki yaşatan, yüzüme missler gibi  bir gülücük kondurup yıla dair heveslerime, heyecanlarıma, planlarlarıma istim vererek beni ıraklara baktıran yazara bu büyük ikramiye için çok teşekkür ettim.


*Doğu Ekspresi ve Kars

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP