Benim orta okulumun günü, haberdar ediliyorum,
sabah kahvaltısı planlanmış!
Bu da işime geliyor çünkü hava tam anlamıyla yaz tadında, ben sabah kahvaltıya katılacağım çünkü yeni başkan sınıf ve sıra arkadaşım!
Velhasıl istikamet Şehir Kulübü!
Hazırlanıyorum, okula ve pazar gününü yakışır, spor bir giyim tercih ediyorum. Sonrası için bir planımız var, enn sevdiğim kadınla konuşuyor, anlaşıyor ve mutabık kalıyoruz. Benim okul buluşmamın ardından ve gün ikindiye yol almaya başlarken onunla buluşacağız.
Çok keyifli okul buluşmasının ardından usul usul dağılıyoruz, heybelerimiz doldu, çok eğlendik, geçmişi yad ettik, sohbetlerimiz senfoni tadında bir lezzet içerdiler ve son sarılıp öpüşmelerin ardından dağıldık.
Oysa benim için gün yeni başlıyordu.
Enn sevdiğim kadınla mekân seçiminde mutabıkız, bu güzel ve güneşli günde istikamet elbette Çarşambalılar Lokali olmalıydı. Enn sevdiğim kadın otobüsle gelmeyi tercih etmişti ki bu da bana şehir içinde bir kaç tur atma fırsatı veriyordu. Son turumda yönü lokale çevirdim, ağır adımlarla, şımarık bir çocuk tadında mekâna vardım.
Kenar masalardan ve miss kokulu olanlarda birinin altında oturdum.
Masa açmadılar, çünkü kiminle buluşacağımı ve hangi masada oturacağımızı en iyi onlar biliyorlardı. Hava tam anlamıyla missti ve çiçek kokuyordu. Zaman biraz uzamıştı, aslında uzayan zaman değildi de içimdeki heyecandı... Onu bir an önce görmek istiyordum sanırım, ve sarılıp öpmek.
Yerimde duramıyordum, gözüm onun gireceğinden emin olduğum bahçe kapısındaydı, yine de dayanamadım ve aradım. Varmasına az kalmıştı. O demir kapıdan süzülürken içim zıp zıp zıplamaya başladı. Ayaklandım, sarıldım ve her zamanki masamıza doğru yöneldik.
Ekranda maç vardı, spor severler yerlerini almışlardı. Bu hal görsel olarak da sevimliydi. Arka masamıza bir kadın grubu geldi, şahaneydiler; muhtemelen beyler maç alanındaki masalara şutlanmıştı; ablaların her biri genç kız tadındaydı. Meze seçimlerimizi enn sevdiğim kadın yaptı, buz gibi 35'lik rakı, masadaki yerini aldı lakin ben yine ve hâlâ gözümü ondan alamıyordum. İlerleyen zamanlardaki sohbet, iyice çözülen dilimden akanlar, rakının muhteşem eşlikçiliği ile sürekli gelişen keyifler... ve istenen bir 35'lik daha...
İçimde bi uzman türemişti, sanki yaşadığımız keyfi kategorize etme çabası içindeydi, gülüyordum, kendi haline bıraktım.
Gece ne kadar güzel akıyordu ve ben artık hiç şaşırmıyordum lakin bu muhteşem anları yazıya dökebilecek beni de bulamıyordum. Oysa yıllardır aynı kadınla aynı aşkı yaşıyordum, biraz rutine döner ve aynıyla benzeşir, benzeşiriz sanıyordum. Oysa her seferinde ilk akşamlarını yaşayan bir çift görüyordum.
Son trene yanaşma vakti gelmişti, kalktılar ve yokuşu inmeye başladılar. Birlikte yürüyorduk fakat ben arkamızdan yürüyen bir gözlemci olduğunu da farketmiştim. Çünkü o kişi yine de yaşadığı anları, geçirgen duyguları anlatmayı pek de beceremiyordu.
Tren geldi, bindiler, arkalarından baktım, hâlâ derin, eğlenceli ve mutlu bi anın tadını çıkarıyorlardı. Gülüyorlardı ve sanırım;
her geçen dakika birbirlerini daha çok seviyorlardı!
Pazartesi Masalı - son
2 saat önce


Yine içine fazlasıyla alan bir yazı....
YanıtlaSil