Meğerse eve çok yakın, önünden neredeyse her gün geçtiğim bir mekânda kraft bira varmış ve bundan benim yıllardır haberim yokmuş.
Ne zamana kadar?
Enn Sevdiğim Kadın'ın bira içelim mi dediği ve onun mekândan söz ettiği ve akşam 18:30'a sözleştiğimiz âna kadar.
Durumun komikliği bundan ibaret değil elbette, ayrıca ben de bir kraft bira tutkunu değilim ama bu akşam için içimde enfes bir hoşluk var.
Ben bizim mahallede, adı söylenmiş olmasına ve üstelik bildiğim bir mekân adı olmasına rağmen onu aramaktayım; buluşmanın bir gün öncesinde ve havanın karardığı bir akşam vaktinde.
Sokakların girmediğim bir tanesi bile yok ama nedense ben mekânı bulamıyorum, üstelik de gözüm kapalı bulacağım mekân adları zihnimde sıralanmış olmasına rağmen. Sonra bir aydınlanma yaşıyorum, çünkü orada bira olduğu, üstelik de kraft bira olduğu kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Taa ki sadece kahve meşrubat içilen uslu bir kafe sandığım, gençlerin üst katında ders çalıştıkları mekânın önünden geçerken ve o esnada jetonumun düşürüldüğü âna kadar.
Ertesi gün ve günlerden pazar, görünüşte her şey yolunda. Saat 18:30 için mutabıkız. Duş ve traş işlemleri, tişört ve kot pantolon seçimleri tamam.
O saate az kala telefon; gitmeye bir nefes kalmışken. Bir son dakika haberiyle haberdar edildiği üzere şehir dışından gelmiş bir konuk var; bizim program iptal.
Enfes gökyüzünün ve palmiyenin altındaki bankta alternatifleri bir düşünelim bakalım!
Alternatif hazır, elbette Afiyet. Mekân sakin, hava enfes bir yaz, güneş verandaya kısmen düşüyor, akşam serinliği muhteşem.
Pasta seçimi için bu kez çok tatlı genç kıza soruyorum: "Hangisini önerirsin?"
Onun kararına uyuyorum.
Kitabım enfes, konu bana uydu, 1999 Nobel ödüllü olmasına rağmen herkese uyar mı emin değilim; o nedenle içinde önerme geçen bir cümle kurmama kararındayım.
Çok kere söz ettiğim üzere ben bir limonata manyağıydım küçükken, büyüdükçe uslandım-mı emin değilim ve açıkcası o limonataları sonraki yıllarda bulamadım. Artık bulmuş durumdayım ve Afiyet ile ilişkimiz her anlamda sağlıklı bir şekilde yürüyor. Masam keyifli. Önümde uzun bir zaman var. Arkamda da bir grup genç ve yüksek sesle sohbet halindeler.
Ve bu durum beni hiç rahatsız etmediği gibi kitabımın içine dalıp yok olmama da engel değil. Tek yönlü caddenin sakin akışkanlığını ve karakterlerini de seviyorum.
Epeyi zaman sonra toparlanıyorum. Sahilden Bekir'e doğru yürüyorum. Biraz lak lak ve o ara telefonunun olmadığını fark ediyor. Arıyorum, bende çalıyor ama etrafta tık yok. İmalathaneye gidiyoruz ki orada unutmuş. Dut ağacından dut topluyoruz ve eski zamanları ve bizim bahçenin ağaçlarını konuşuyoruz.
Onu mekâna bırakıp ben eve doğru yürüyorum.
Babamın ağaçlarının altındaki banklar dolu, o nedenle erkek kardeşim onların solunda bir banka oturmuş. Ben de oturuyorum. Bir torba ayıklanmış ve kavrulmuş badem kucağında. Bir yandan onları tırtıklayıp bir yandan İstanbul çıkışlı uçakların denizin üzerinden alçalarak hava alanına gidişlerini izliyoruz.
O sıra bir grup genç kız önümüzden geçiyorlar.
O kadar tatlılar ki... Ve biri fazlası ile dikkatimizi çekiyor. Hayata koyduyu iddiaya ikimiz de bayılıyoruz. Muhtemelen bir kaza sonucu sağ bacak sağ dizle birlikte yukarı kadar gitmiş, zorunlu olarak kesilmiş, yerine metal, diz kısmı oynak bir bacak takılmış. İkimiz de onu saklama gereği duymamasına ve şortuyla ve olağanüstü neşesiyle ve güzelliği ile arkadaşlarına katılımına, pırıl pırıl arkadaşlarının doğallıklarına,
gözlerimiz ıslanacak kadar bayılıyoruz.
OKUDUKLARIM DERGİ 2024/7 KAFA DERGİSİ SAYI :118
1 saat önce
benim için de bira 3.sırada gelir ama yazın, sıcakta, buz gibi bir bira, hele de yanında ıvır zıvır atıştırmalık da varsa şahane olur aslında, ne diyelim sizinki de bir dahaki sefere inşallah Buraneroscuğum:)
YanıtlaSilLimonata da keza öyle. 40 yıl içmesem aklıma gelmez ama işte yaz sıcağı ile iyi gidiyor bazen :)
ben de oturuyor olsaaydım o bankta, size eşlik ederdi göz yaşlarım herhalde...
Bugün akşamüstü biraları tattık Şule, az önce eve geldim. Sanırım bir cinsi iki şişe olmak üzere farklı dörder şişe bira ile güneşi batırdık. Biraları çok beğendim. Mekânda sandığım kadar erkenci değillermiş, onlar da yeni getirmişler:)
SilMuhtemelen gözyaşların eşlik ederdi, hayatımda gördüğüm en güzel arkadaşlık manzaralardan biriydi, kıza peşinen bayılmıştık zaten...
Her zaman yürüdüğümüz sokaklarda, hep önünden geçtiğimiz mekanlara dikkat etmeyebiliyoruz ya da ilgimizi çekmemiş olabiliyor Sevgili Okul Arkadaşım. Sonra keşfedince keyfi daha da katlanıyor sanki. :)
YanıtlaSilDün sıcak bunaltınca bira aklıma geldi, hazır markete gitmişken alıverdim. Fiyatına bakınca anladım, geçen yazdan sonra bira almamışım. :))
Çok haklısınız Sevgili Okul Arkadaşım, aynen dediğiniz gibi oldu ki Şule'ye de yazdığım gibi onlar da yeni başlamışlar biraya, gara kuzu markalıydı bizim kraft biralar. Hoşca vakit geçirdik sayelerinde:)
SilLimonata içmeyeli herhalde yıllar olmuştur, yapmayalı belki 10 sene, yok yok 15 sene... Oysa çocukken ne çok içerdik. 🥰
YanıtlaSilÇocukluğu elden bırakmayan yetişkinler olursak hâlâ limonata içebiliyor olabiliriz belki:)
SilSizin bu hayattan keyif alış şekliniz beni çok mesut ediyor azizim :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, çok zor bir durum değil, çok da basit aslında.:)
SilLimonata çok severiz *-*
YanıtlaSilAh güzel genç kızlarımız her durumda güçlü olsunlar gülsünler hayatlarını dolu dizgin yaşasınlar! <3
Sanırım yeni nesil genç kızlar tam da sizin altını çizdiğiniz gibiler.
SilLimonata candır, kesinlikle:)
Hayatımın 20 yılı bira fabrikasında geçti, söyleyeceğim tek şey eğer bir fabrikaya gitme imkanınız varsa, şişe yada kutu yada fıçıya dolmadan önce birayı tatmanızdır. Amirlerimizin özel tercihidir:))
YanıtlaSilHiç deneme şansım olmadı ama tahmin edebiliyorum Özlem:))
SilKraft bira diye bir kavram yoktu bende bu yazıya kadar inanır mısın o kadar uzağım bira ya içkiye. El yapımı demek herhalde. Fabrika işi değil de. Limonataya bayılırım ama hele de naneliyse.
YanıtlaSilGara Kuzu markalı biralardan alıp bir dene. Bunlara butik bira diyebiliriz, doğal ürünlerle yapılan, mısır şurubu, glikoz, şeker gibi ürünler barındırmayan bira.
SilLimonata candır elbette:)
Yavrucak ve ailesi kim bilir nasıl zorluklar yaşamıştır...Buna rağmen hayata tutunmasına, azmine hayran kaldım. Bravo gencimize!
YanıtlaSilBira, biradır sanıyordum, meğer kraft bira katıksızmış. Şimdi Google'a sordum, böylece öğrenmiş oldum. Arka arkaya bira çeşitlerini de sıraladı Google. Ne çok çeşit varmış. :)
Limonata eskiden saftı. Saf olan her şey güzeldir. Yıllar önce Kadıköy'de kızımla alışverişteyiz bir gün. Yaz sıcağı susamışız. Girdik ünlü zincir kafeteryaya, masalarda gençler dolu. Kızım limonata, ben çay söyledik. Limonatanın yarısı buzla kaplıydı. İnanın abartmıyorum çünkü buzları kızım çıkardı, bardağın sıvısı yarı yarıya düştü. Verdiğimiz parayla da kilolarca limon alırdım üstüne üstlük. İlk ve son gidişim oldu bu kafeye. :)
Mekanlar konusunda yanılmakta yalnız değilsiniz sayın Buraneros. Camekanın önü ve arkası farklı olabiliyor. O jeton düşmesi arada bende de çıkıyor. :)
Şunu da belirteyim ki ağaçtan meyve toplayıp yemenin keyfi bir başkadır. Tam da dut zamanı...Toplanmadı mı, dökülüp eziliyor. Yazık oluyor onca meyveye. Bizim buralarda toplamıyorlar ne hikmetse. Kaldımlar ezik dutla dolu.
Afiyet olsun size. Kitabınızı da keyifle okuyun.
Şahane ötesi anlatım ve paylaşım için teşekkür ediyorum.
Şahsen ben Gara Kuzu serisini beğendim, diğerleri bizim mekânda yoktu, olursa dener miyim emin değilim, büyük konuşmim ama Gara Kuzuyla devam ederim sanki, adıyla ve tadıyla vurdu beni:) Ağaçtan meyva yemenin tadını fazlasıyla çıkarmış bir aileyiz ancak bölgemizde yeni imar uygulamaları olana kadar sürdü bu, gerçi bahçemizde yine meyva ağaçları var ama o köylük hali artık yok. Gencimiz ve arkadaşları muhteşemlerdi, zaten bu yeni nesil çocukları seviyordum bu tablo da göz yaşarttı:) Benim pastanem tam eski usül, bir tek bile buz koymuyor tümüyle kendi soğutucusunda soğuyor limonata. Ve yaş pastaları da enfes ve de ucuz. Çok teşekkür ederim, kitap ödülü boşa almayanlardan, ben severek okudum. Ben de bu enfes yorumunuz için size teşekkür ediyorum.
Sil