Söz manasını dinleyenden alır en sevdiğim ifade edişlerden biridir. Yazı da özgürdür. Elbette bir yazanı vardır. İşte o yazan ben dün bir paylaşım yaptım. Sonra, bir sohbet esnasında olsa kitaptan ve içeriğinden söz ederken rahatlıkla kullanacağım ve kitabın adı olarak -belki de- rahatsızlık vermeyen, tahminimce de çok kişiye vermeyecek bir ifadeyi gün içinde sorgulamaya başladım. Koca bir kitabın içeriğinde ve akışında o ifade kabul edilebilir ve hatta -bence- sevimli bir hâldeyken, kitaptan yapılmış alıntı bir anlamda özünden kopup çırılçıplak kalmıştı. Ya da ben öyle sanmıştım! Okur profili gözümde canlandı, kitabın kapağında masum duran ifadeyi yazıdan çıkarmak noktasında bir süre daha kararsızlık yaşarken, huzursuz da oldum. Epeyi süre daha kendi dünyamda gidip gidip geldim. Bir kaç saat süren kararsızlığım sonucunda kitaptan alıntılanmış kısa metnin içinden silerek ifadeyi; bir anlamda ilk kez kendi yazımdaki, kitabın adı olarak masum duran iki kelimeyi üstelik de kadın karakter tarafından kullanılan tanımlamayı, kendim sansürledim.
Neden?
23 Kasım Cumartesi
6 dakika önce
Ben içime sinmeyen herhangi bir ifadeyi bile kullanmayabiliyorum. :) İçimden geldiği gibi takılırım, anlamı yeterince karşılamıyorsa ya da hoşuma gitmiyorsa herhangi bir şeyi silip atabilirim. Sorun yok bence. :)
YanıtlaSilBenim içime sinmese yazmazdım, ama alttaki yoruma cevabımdaki nedenle sildim ve bu bir ilk blog yazarlığı hayatımda:)
SilNeden?
YanıtlaSilÖnceki yazınızı dün açmıştım, sonra araya hayat girdi, okuyamadan sekmelerde öylece kalmış. Şimdi dönüp okudum, merak ettim tabii, acaba değişiklik öncesi haliyle kalmış mıdır diye. Sayfayı tazelediğimde aynısı olduğunu gördüm. Ne olduğunu hem anladım hem anlamadım.
Kaldırma sebebi kendinizle mi ilgili (iç rahatsızlık) yoksa dışarıdan algılanacağınız halinizle, yargılanma endişesiyle mi? İç yargıçlarımız, doğru ve yanlış kriterlerimiz ara ara hepimizi yoklayabilir (bazen de iyi olabilir) ama sizi hiç ikinci şıkka takılacak biri olarak görmemiştim. :) Vardır içinizde sorunun cevabı. Nasıl rahatsanız öyle..
Kitabın bir bölümünden yazıya aldığım alıntının bir yerinde kadın karakter, kadınlar diye başlayıp kitap adındaki tanımlamayı ekleyerek cümleye devam ediyor, ben kitabı okuduğum için farklı yorumlamıştım. Sonra okuyan sayısına bakınca ve hiç yorum da gelmeyince kadın karakterin ifadesi rahatsızlık yarattı diye düşünerek hiç yapmadığım ve yapmayacağım bir şeyi yapıp o vurguyu sildim. Durum bundan ibarettir. Kendimle alakalı bir durum değil yani, yazımın yarattığı okur algısı ile ilgili bir durumdan kaynaklı bir sansürdür kendisi, kendi adıma üzüldüm tabii ki, sansürcü olduğum için :)
SilFarklı nedenlerle son yazılarımızda kendimizi sansürlemişiz Buraneroscuğum. Bunu bize yaşatan hayat, başkalarına neler yapmaz yahu :P
YanıtlaSilÇok haklısın Sevgili Şule, lakin bu ilk ve sondur:))
YanıtlaSilBu bende de oluyor. O yüzden sevimli yazılar yazarım :) Malesef kişi iletişim kurarken acaba ne tepki alır diye düşünüyor. Bu, ortaya bir ürün koyarken de geçerli. Dediğiniz gibi uzun bir kitapta göze çarpmayan bir şey, kısa bir yazıda çarpabilir. Yazan kişi dert etmiyorsa sorun yoktur aslında ama işte insanız herhalde bu yüzden başkalarını düşünüyoruz.
YanıtlaSilÇoookkkk güzel ifade etmişsin durumu, ekleyecek bir şeyim yoktur. Teşekkürler:)
SilSansürsüz yaz Buraneros, sansürlü de yaz, nasıl istiyorsan öyle yaz, sanırım senin okurların senin nasıl beyefendi, insansever, zarif bir insan olduğunu zaten üç dört yazını okuyarak çoktan öğrenmişlerdir... O zaman sen ne yazsan biz okuruz, üzerinde düşünürüz... Sen hep yaz.
YanıtlaSilGüzel sözlerin için çok teşekkür ederim Ceren, bugüne kadar yazdığım gibi yazacağım elbette; bu bir dur düşün, içini dök bakalım durumuydu.:)
SilBazı zamanlarda sansür gereklidir, içinden ne geliyorsa yap ilkesi bana göre değildir hatta böyle yapılsın da istemem. Kendine göre sansür nedenini açıklamşsın gayet duyarlı bir neden. Bence alkış :)
YanıtlaSilSansür durumunu açıklamadım aslında, duygu yoğunluğundan sıyrılıp, sonrasında bir adım geri atıp düşünmek ve o süreçte okur hassasiyeti üzerinden bir iç döküştü bu, o hal içindeyken silmiştim; çünkü aynı metni, cümlelerin geçtiği asıl kitap üzerine yazdığım yazıda sansürsüz yayınlamıştım. İstersen alkışı geri alabilirsin:))
SilBazen bana da oluyor bu durum. İçimdekileri çok dışıma vurunca rahatsız olduğum, ya da gelecek tepkilere gücüm olmadığı zamanlarda... Yani demem o ki, öyle yaptıysanız vardır bir bildiğiniz, ve zaten sezgiler bizim iyiliğimizi ister, sevgiler 🌹🤗
YanıtlaSilAnlık bir ruh hali, onun getirdiği hassasiyetle anlık verilmiş bir karar diyelim buna. İlk kez başıma gelen bir ruh durumu. Bir daha asla! Sevgiler:)
SilBir yorum yazıp yazmamakta tereddüt ettim önce. Bir süre düşününce mantık ve duygu dengesi daha rahat sağlanıyor. Okuma listesinde ilk yazıyı okumuştum. Geç saatlerde yayınlanmıştı diye hatırlıyorum . Ertesi gün Anneler Günüydü. Ancak son günlerdeki toplumsal iniş çıkışlardan, olaylardan öylesine bunalmıştık ki ben de daha sonra yazmayı düşündüğüm bir konuyu öne almıştım;
YanıtlaSil"Engelsiz Yaşamlar-Yaşamı Engellemek" adıyla yazımı 23.30 gibi paylaştım. Okuma Listesinde bir üstteki yazınızı da öylece o saatte okumuş oldum .
"La Paragas" yaratıcı zekâ ürünü olan, beğeni ile okunan, inceliklerle kurulan cümleleri, insan ruh tahlillerine önem veren düzgün ifadeleri ile izlediğim bir blog. Hatta geç tanıdığıma üzülerek , zaman zaman eski paylaşımlarına da göz gezdirdiğim kaliteli bir blog.
Yazılarımda, yorumlarımda yıllardır içten, abartısız ve net olmaya çalışmışımdır sevgili Buraneros. Elbette yazdıklarımıza sansür-ya da pranga vurulmamalı. Ama çok takdir edilesi bir davranışla oto sansürü siz kendinize uygulamışsınız, özeleştiriyi de yapmışsınız. İnsanız; sonuçta türlü çeşitli duyguların etkisi altında kalmak, pişmanlık duymak veya rahatlamak... Hepsini yaşamışsınız ve bunu açık yüreklilikle dile getirmişsiniz. Topluma açık bir yerde yazmak hepimize bazı sorumluluklar yüklüyor, kişiliğimizden ödün vermeden, etik değerler çerçevesinde paylaşımlarımız olacak elbette. Sipariş üzerine yazmıyoruz ki.
Ancak içtenlikle söylemek istiyorum ki bir noktada farklı düşünüyorum. Yazınız bir kitap tanıtım yazısıydı ve o paragrafta kitaptan bir alıntı almıştınız. Okurken bir an duraksadığımı hatırlıyorum...
Zamanlama yanlış algılamalar yaratabilir miydi, ertesi gün Kadınlara özgü bir gün, Anneler Günü. Ülkemizde ne yazık ki kadınlar çoğu zaman hak ettikleri davranışların dışında haksız şekilde değerlendiriliyorlar.
Sizi nezaketiniz, hassas, duyarlı kişiliğiniz, uygun yaklaşımlarınızla tanıyan kişiler olumsuz düşünmemişlerdir kuşkusuz.
İyi ki Blogdasınız ve iyi ki ikinci yazıyı da eklediniz.
Sevgili Öğretmenim, güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim. Yazıyı bir kitap tanıtım yazısı olarak düşünmemiştim çünkü okumaya başlamamıştım henüz. Ancak yazarın biri tam anlamıyla tuğla roman, diğeri de öyküler olmak üzere iki kitabını okumuştum ve hakkında bir fikir oluşturmuştum. Kitap fotoğrafının altındaki cümlemden de anlaşılacağı üzere uslubunu bildiğim ve sevdiğim yazarın biraz da önceki okuduklarımdan yola çıkarak ve elbette yeni okuma için heyecan duyarak, kendime sorduğum ve cevabını merak ettiğim bir soruyla bitirmiştim yazıyı. Elbette yazılarımı öncelikle kendi zamanıma bir not olarak yazıyor olsam da başka okuyanları olduğunu biliyorum. Benim yazdıklarımın bir başkası tarafından farklı sorgulanabileceğini de... Son yazdığım özür olarak nitelenebilecek metin başka hassasiyetler üzerineydi, oradan bakmıştım ve beni üzen buydu. Yoksa bu kitap üzerine yazdığım dahil bütün yazılarımın arkasındayım.
SilVarlığınız diğer blog yazarı arkadaşlarda olduğu gibi benim için de çok kıymetli ve inanın anneler günü yazıyı yazarken aklımın kenarından bile geçmemişti ki farkında olsam dahi yayınlamaktan çekinmezdim; çünkü ben hangi birikimler, tanıklılar ve hangi yazımı ne niyetle yazdığımı biliyor ve bir genelleme olmayan yazımın arkasının nasıl geleceğini tahmin edebiliyorum. Sizin özellikle anneler günü üzerinden duyduğunuz hassasiyete de saygım sonsuz, bunu anlıyorum.
Elbette bu şeffaf yorumunuz için teşekkür ediyorum, bundan öte demek istediklerimden vazgeçmeyecek ama özel günlere daha çok dikkat edeceğim çok kıymetli öğretmenim.
Çok teşekkür ederim nitelikli düşüncelerinizi açıklıkla paylaştığınız yorumunuz için.
İyi ki varsınız.
Asıl ben teşekkür ederim, bu onurlu dik duruşun ve her zamanki nazik, ölçülü tarzınla konuyu daha da anlaşılır kıldığın için.
Sil"Konuşan toplum" derken keşke eğitim kurumlarımızdan başlayarak bunu gerçekleştirebilsek. Benzerlikler kadar farklılıklar da bireylerin doğasında olacaktır elbette.
Blogların kaliteli ortamında hep birlikte varlığımızı sürdürme dileği ile...
Blogların kaliteli ortamında hep birlikte varlığımızı sürdürme dileği ile...
SilBlog hayatımızın tam bu noktasında demek ki "bunu" yaşamamız gerekiyormuş Sevgili Buraneros. Şimdiye kadar tüm yazdıkların bir "Buraneros" koydu ortaya ve bu artık değişmez :)
YanıtlaSilvayy ne güzel benzetme :)
SilTeşekkür ederim:)
SilSanırım öyle Sevgili Momentos. Sonucu olgun, gençler için yararlı ve güzel oldu:)
YanıtlaSilNe güzel, ben de senin yorumlarını okurken hep gülümsüyorum. İçtenliğin, sevecenliğin ve samimiyetin yazılarından geçiyor okura. Mesela şu an bu yorumu yazarken de gülümsüyorum. Dilerim gülücüklerin hiç solmasın. Elbette hayat hep güldürmüyor ama biz gülmekten vazgeçmezsek hayatın arada bir başımıza getirdiği üzüntülerin de yasını tutar ama ardından hayata nanik yapıp yeniden onunla birlikte gülmeyi becerebiliriz:)
YanıtlaSilÖnceki paylaştığınız yazıyı sansürlenmeden okumadığım için bilemedim şimdi. Yazarın kitabı basılırken sansürlenmemiş, çoğu kişi tarafından da okunmuştur herhalde.
YanıtlaSilSaygı çerçevesinde olduktan sonra yazıları okumak benim için problem olmaz. Yine de sansür ile ilgili kararınıza saygı duyarım. Değerli bir bloğa sahipsiniz ve silmek kadar yazmakta da özgürsünüz.
Hassas gönlünüz dert görmesin.
Çok teşekkür ederim. Sansürsüz halinden iki kelime eksilmişti sadece ve normalleşmişti yazı. Bir sorun yok ve konu da sevgi, saygı çerçevesinde kapandı zaten.
SilÇok teşekkür ederim, sizin hassas gönlünüz de dert görmesin.
"Sansür" kelimesini devlet üzerinden, "yasaklı" bir tavır meselesinden okumak istemedim, "kelepçe" yi de "içine sinmemek" hali üzerinden dillendirip, insandan bakınca da şöyle yorumladım: insan yeri gelir, cümlesine, kelimesine, duygusuna, öfkesine, sevgisine "sansür" koyar. İnce bir çizgidir, incelikten gelir. Öyle olması gerektiği içindir. Belki yazı zamana kalsa, bir gün sonra yayınlansa - okumadım ilk halini, geriye doğru gidiyorum şu anda - zaten o cümle hiç olmadan çıkacaktı yazı.
YanıtlaSilBu noktada Momentos'a katılıyorum. "Şimdiye kadar tüm yazdıkların bir "Buraneros" koydu ortaya ve bu artık değişmez :)"
Evren
Bu konu kapandı zaten:)
Sil