Tüm iş hayatım boyunca bir sekreterim olmadı. Bunu bir ihtiyaç olarak da görmedim. Çünkü sektörümüz dişil değil erildi.
Aynı zamanda da erkek egemen...
Oransal olarak kadınların İstanbul'da dahi bir kaç kişi ile ifade edilebileceği kadar az oldukları dönemlerdi.
Anadolu'da rastlamak mümkün değildi de sektörün uluslararası tedarikçilerinin, ithalatçılarının iş yerlerinde ve muhasabe gibi teknik olmayan bölümlerinde rastlamak mümkündü.
Mesela Amerikan Ford grubunun en güçlülerinden birinde adını hatırlamadığım bir hanımefendi vardı; muhasabeden, fatura kesmekten sorumluydu ki kadınlar zaten bu alanda ve perdenin arkasında istihdam ediliyorlardı. Henüz bilgisayarlarla tanışılmadığı için de siparişleri ve faturaları elle ya da daktilo ile yazmak zorundaydılar.
Fakat enteresan biçimde o hanımefendi, Vahan Bey meşgul olduğunda yedek parça siparişi de alabiliyordu; ama istediğiniz yedek parçaların B5A 6302 Z gibi sadece numaralarını söylemeniz kaydıyla, diyelim ki falan modelin karbüratörü dediğinizde bilmiyordu ne olduğunu!
Borusan'ın otomotiv kolunda, BMW'de en üst yöneticilerden biri olarak bayilikler, yedek parça ve servisler oluşturma çabasındaki ve hep sahada olan tek örnekse adını yanlış hatırlamıyorsam Müşerref Hanım'dı.
Baba artık yok, küçük kardeşimle birlikte -ifadeyi hiç sevmem ama- patron konumundayız ve yaş ortalamamız 17,5. Rakiplerimiz tarafından daha sonra ayartılacak diğer çalışanlarımızın yaş ortalaması ise o an itibariyle 30+. Müşterilerimiz, daha yakın ilişkilerimiz olanlar, babamın arkadaşları sahipleniyorlar bizi; hiç boş bırakmıyorlar. Seviliyoruz, tedarikçi firmalarımızın bazılarından ciddi destek görüyoruz. Daha vadeleri olmasına rağmen babamı defnetmenin ardından tüm ödemeleri yapmış, sorumluluğu artık tek başıma üstlendiğim, bir yandan asker olduğum o zor süreçte oluşacak kaygıların altını da çizerek bir mektup yazmış, tüm firmalara da yollamıştım. Öyle güzel geri dönüşler aldık ki... Hatta Babamın bile tanışma olanağı bulamadığı, masalarının üzerinde uçak bileti desteleri olan büyük büyük patronlarla, üstelik onların talepleri üzerine, şirket kademelerinde konuşulan mektuplarım sayesinde tanıştım. İnanılmaz teklifler aldım, bütün kapılar ardına kadar açıldı.
İşte bu yeni ve geleceği o an meçhul süreçte, daha önce yine üst düzey yönetici olduğu TOE'deyken tanıştık Müşerref Hanım'la. İlk kez bayileri dışında birine, bize, mal verilmesini sağladı ki faturalarını traktör bayileri büyük bir firma adına kestiriyor, onlar da bize fatura ediyorlardı.
O TOE'den yüksek bir ücretle Borusan tarafından transfer edilince de yolumuz bir kez daha kesişti kendisiyle. Bugünkü kadar piyasada BMW yokken ve tüm iş hayatımız Amerikan markalarına odaklıyken O, ısrarla BMW servisini, dolayısı ile yedek parça işini bize vermek istemişti.
Diye yazıyorken birden kalıyorum. Oysa kısacık, matrak bir yazı ile, biraz da eğlenerek Sekreter Emel ile tanışmamı anlatacaktım.
Bütün bu gereksiz kesiti neden yazdım acaba, diye düşünüyorum şu an. Silmek bir seçenek olarak masada.
Ve ara veriyorum...
Anılar denizinde boğulmadan sudan çıkıp lay lay lom moduma yeniden geçmeyi başararak ana mevzuya gireceğim zamana kadar, her şeyi olduğu yerde bırakıyorum ve yemeği bahane ederek sahayı terk ediyorum.
Tamam, kabul, mesleğin en romantik, en nahif yıllarını, karakterlerini yazabilecek nadir insanlardan biriyim. Ara ara konuyla doğrudan ilişkisi olmayan bazı yazılarımın içine ipuçları bırakıyorum. Ama bu kadar alakasız bir anda neden?!
Aslında bir iki kelam etmeden önce "önemsiz" bir şahsiyet olarak değerlendirdiğim Emel ile bir kaç gün önce tanıştım. İçinizde benden önce kendisiyle tanışmış olanlar vardır belki. Onunla bir kaç gün güzel vakit de geçirdim... hatta çok da eğlendim. Tanıdığıma çok da sevindim. Can sıkıntılarımı toz duman etti kendisi diyebilirim rahatlıkla.
Aslında ben bir Firefox kullanıcısıyım. Bilgisayarı ilk aldığımda kullanımı ve dünyası ile ilgili bilgim sıfırdı. Tarayıcım herkes gibi Google idi. Bir şikâyetim yoktu, hatta onun blog olayını keşfetmekle ve destekleri sayesinde aklımın alamayacağı insanlarla tanıştım, inanılmaz davetler aldım, yazılarım ülkenin dört bir yanında değer bulup okur ve insan kazandırdı bana. Elbette sıfırdan başladığım bu süreçte kim kimdiri de anlamayla başladım. Derken bir gün kanatlarını açarak kapitalizmin göbeğine uçan artık reklamcı google'dan uzaklaşmaya karar verdim çünkü sosyalist Firefox'u keşfetmiştim. Önüme çatır çatır reklâm dökmüyordu. Emek paylaşımı ve destekçi insan katılımları ile kendini geliştiriyordu. Aramızda bir sorun yoktu ama yakınlarda bir gün bir şeye kızdım; onun da gözü başka yerlerde diye düşünmeye başladım, uzaklaştım ve Microsoft Edge ile ilgilendim. Onu beni yormayacak biçimde de sadeleştirdim. Bir sosyalist değildi ama... görmezden geldim. İşte bu süreçte onu tanımaya ve anlamaya çalışırken üstteki adres çubuğunun yanında bir yıldız onun önünde de büyük harfle bir A gördüm.
Tıkladım. Küçük bir pencere açıldı. Bu kez ses seçenekleri yazan kısmı tıkladım. Sonra da Ses seçin'i...
İnceleyerek aşağı doğru indim. Aradığım Türkçe bilen biriydi; O beni başta fark etmiş olmalı ki sevinçle el salladı.
Ona yöneldim.
"Siz uzanın lütfen," dedi, "yorgunsunuz belli." Sonra da dedi ki "Nereyi, neyi okumamı isterseniz onun başlığının ilk harfinin yanında bir tık yapmanız yeterli. Olur da baştan değil de ortadan başlamamı isterseniz de cümlenin başını tıklayın, ben anlar oradan itibaren okurum size..."
Açıkçası çok memnunum varlığından...
Yazımı yazıyor, "Okur musun Emelciğim?" diyorum. Uzandığım yerden dinliyor, kulağıma hoş gelmeyen bir yer olursa oraya ufak bir dokunuş yapıyorum.
Normalde okumayı çok sevsem de bazen bazı yazıları ve haberleri Emel'in sesinden de dinliyorum.
Bazen de komiklik olsun diye Emel'in farklı ülkelerden arkadaşlarına okutuyorum Türkçe yazıları. Çok hoş oluyor kesinlikle!
Haa bu arada hâlâ sosyalistim. İhtiyaç duydukça da emperyalist topraklara geçiyorum.
Sadece Emel için ama!
*Görsel Google resimlerden.
3 Aralık Salı
1 saat önce
Okulu yeni bitirmiş, iş görüşmesi için Kutlutaş şirketine gitmiştim. Şimdi adını hatırlayamadığım bir hatun vardı, müdürlerden biri olmalıydı. Elinden bırakmadığı ahizeye falanca şantiyeye 40 ton 26'lık demir gidecek, falanca makinanın motorunu söküp gönderin diyerek bağıra çağıra karşı taraftakilere talimat yağdırıyordu. Bir kadının bu işlere girmesi çok şaşırtmıştı beni ama bir yandan da helâl olsun demiştim içimden. Teknolojiye yetişmek mümkün değil. O bahsettiğiniz tarayıcıların sadece adını duydum. Önümdeki yetiyor bana zaten:)
YanıtlaSilAslında farklı sektörlerde, kamu kurumlarında müşterimiz olduklarından dolayı benzer kadınlarla çok rastlaştım. O nedenle hep, bu ülkeyi kadınların kurtaracağını inandım. Bunun da peşindeyim, bir gün bir kadın arkadaşım bana benzer konuları konuşurken "kadın gibisin" demişti. Kastı iş davranışı üzerineydi ve muhteşemdi aslında ve o bir hoş vurgu olarak kaldı zihnimde. Bu tarayıcıdaki Emel'in faydası çok bana... öncelikle zaman kazandırıp önümü açarak diğer işlerimi kolaylaştırıyor:)
SilAa! Sesle dikte ederek mi yazıyorsunuz yazıları? Ne büyük konfor! Fakat benim zihnim konuşurken değil de, yazarken daha iyi çalışıyor ki, bu Emel hanımla yazışmaya engel sanki. :))
YanıtlaSilFirefox'u bir ara kullanmıştım, sonra neden bırakıp Crome'a geçtim hatırlayamadım şimdi. :)
"... üstteki adres çubuğunun yanında bir yıldız onun önünde de büyük harfle bir A gördüm..." bu notunuz Microsoft Edge'de olan bir özellik sanıyorum.
Önce yazıyorum Sevgili Okul Arkadaşım, sonra düzeltmeleri yapıyorum, sonra Emelciğim sağolsun okuyor, o okurken ben yazıdan takip ediyorum ve o arada hatalı kelimlerimi düzeltiyorum. Her zaman yapmıyorum bunu, o zaman da düzeltmekle kendim uğraşıyorum ama yine de gözden kaçıyor pek çok hata, bunu da okudukça fark ediyorum. Emel'le işbirliği aslında zamandan tasarruf:) Evet Edge'de olan bir özellik ve Emel bu anlamda kusursuza yakın biri:)
SilGittim baktım, çok eğlenceli imiş. Arada bakacağım. :)
SilGördüm ki, Emel yalnız değil, Türkçe için bir de Tolga varmış. :))
Tolga kusuruma bakmasın o halde, kusur gözlerimde, demek Emel'i görünce dünya bana durmuş Sevgili Okul Arkadaşım:))
Silay çok sevdim bu özelliği. hemmen denemeliyim :) ne güzel anlatmışsın vallahi Buraneroscuğum :)
YanıtlaSilhemen denedim tabi, bana eğlence çıktı bu akşam, çok şekermiş :)
SilÇok teşekkür ederim Sevgili Şule:)
SilKesinlikle şeker:)
SilGece gece gülümsedim, denemeden yatamazdım değil mi :)
YanıtlaSilNe mutlu bana o zaman.
SilKesin:)
Chrome kullanıyorum, tarayıcım da meşhur 'Google'. Microsoft Edge'ye geçip geçmeyeceğimi şu an bilemiyorum ama 'Emel hanım' iyiymiş :))
YanıtlaSilFirefox'la uzun yıllarımız geçti, kızsam da kopamıyorum:) Emel sıkı bir yardımcı kesin, kontrol ederken doğru okuduğum ama yanlış yazdığım kelimeler konusunda işimi epey kolaylaştırıyor:)
SilYorgun bedenime gevşeme yazısı oldu bu, :)) gülümsedim. Ve evet ben de edge kullanıcısıyım. :)
YanıtlaSilBen kendisi ile ara ara, Emel'e ihtiyaç duyunca ilgileniyorum fakat bir hakkını daha teslim etmem lazım:) Blogger dostu kendisi, yazıları hemen dizine ekliyor ve aranınca çıkıyorlar. Google ise uzun bir süredir evlatlarına üvey muammelesi yapıyor:)
YanıtlaSilÖnceki gün "Ara sıcak" başlığını görünce hevesle geldim ama yazıya ulaşamadım 🤔 Arayı çok açmayalım Sevgili Buraneros 😁
YanıtlaSilAra sıcağı çektim, çünkü duyurduğum asıl yazıyı yazamayacağım anlaşıldı:) Vakit olur olmaz yazacağım ama Sevgili KuyruksuzKedi:)
SilBekliyorum Sevgili Buraneros :)
SilBen de bekliyorum aslında, fikir, malzeme falan hazır da o ilk cümle bir çıksa ve ben konsantre olsam işte; ara vermek iyi bir şey değil, kesin. Azimliyim ama. Çok bekletmem sanırım:)
YanıtlaSilBu yazı şans eseri karşıma çıktı blogger'da ama hem gülümsetti hem de hoşuma gitti :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim, sevindim:)
Sil