29 Aralık 2009 Salı

Siz Yine de Gelin Beni Dinleyin...

Dün; farkında mısınız bilmiyorum ama bir toplantıda başbakanımız, güneydoğu başta olmak üzere ülkenin değişik yörelerindeki eylemlerde taş, molotof atan çocukların ıslah edilmesi konusunda dahiyane bir çözüm üretti. Duyarlı ve duygulu insanlarımıza seslendi. Yine en zeki ve en pragmatiğinden çözümü buldu. O çözümü bulunca, benim aklım da en direğinden sapkın fikirlere gark oldu. Anında aklıma düşen Franco İspanya'sının klasik uyku hapı, ideolojiler üzerinden günlük yaşam analizleri yapanların olmazsa olmaz klişesi üç f (fado, futbol, fiesta) oldu...

Akıl bu ya, sapınca sapkın yollara, bir de bakınca gündemdeki karmaşaya, iyi niyetinden ve saflığından hiç şüphem olmayan sayın başbakanın entelektüel düzeyinin yetersizliğine kesip cezayı, hiç sosyoloji diye bir bilimin varlığına atıf yapmaksızın; bu çocukların, büyüklerin adına 'düşük yoğunluklu savaş' dedikleri ne idüğü tanımlanamamış bir karmaşa içinde çocuk bile olamamış hallerini düşündüm. Her biri, yoksulluk ve yokluk denen ağacın dallarından düşe kalka heba olmuşken; tıpkı ve senelerce üzerine sözler söylenmiş, kitaplar yazılmış, çözümler aranmış Almanya'da doğan ikinci üçüncü kuşak Türkiyeli çocukların düştüğü durumun aynısını, üstelik de kendi ülkelerinde yaşadıklarını düşündüm. Bir insanın kendi topraklarında ötekileştirilmesinin, yabancılaştırılmasının yarattığı kimlik sorunlarının, küçük yüreklerdeki ağırlığının altından kalkamadım. Bir yandan ergenlik sorunlarıyla boğuşmak zorunda kalan bu çocukların, hiç çocuk olamama hallerinden bakarak, her şeyi kader olarak adlandıran büyüklerin vurdumduymaz siyasetlerine ve o siyasetlerin empati yoksunu basit ve faşizan çözümlerine kızdım.

Bu kızgınlığa alaycı bir bakış yükleyip şöyle bir göz attım yaşama. En kenarından mahallelerin en ücralarında dolaştırdım aklımı. O aklım gördü ki, bu ülkede bir çocuğun en kolay ulaşabileceği şey top. En ücra bakkalda fiyatı iki ekmek parasını geçmeyecek fiyata plastik toplar görmek olası. Ve bu ülkenin her sokağında, en ücra çayırında, en piknik alanında, en okul bahçesinde, evinin odasında top peşinde koşan çocuklar görmek en sıradan olgu... Televizyon ekranlarında, yazılı basının sayfalarında tonlarca top üzerine yazı, söz, fotoğraf ve gündem var. Sonra düşündüm ki; onca topa rağmen bu ülkenin başbakanının kastettiği toptan yetişmiş bir adam çıkamamış bu ülkeden dünya arenasına... Ama baktım ki bir de; yazın dünyasından, bilimden, müzikten, resimden bir sürü insan sunmuş bu ülke... Hatta her ne kadar kendisi ve ödülü tartışılsa da nobel ödülü almış bir yazarımız bile varmış. Ödül üzerine ödüller alan filmlerimizi yazmıyorum bile...

Kısacık bir yazı planlamışken yine sözü fazlasıyla uzattım farkındayım. Niyetim bir paragraflık bir yazıda bir öneri paylaşmaktı. Yazıya o niyetle başlamıştım. Sözüm ona, başbakanın ''bu çocukların elinden taşları alıp yerine top verelim'' cümlesinden hareketle, 'hazır yılbaşı gelmişken ve sevdiklerinize hediye de alacakken diye başlayan, çocuklara kitap alın diye devam eden ve bunu düşünenlere bir seçenek olması açısından bir kitap önerisini içinde barındıran 'parodi' tadında bir yazı hevesiyle başlayıp kervanı yolda dizmeye kalkınca ortaya çıkan yazı; üzgünüm ki bu oldu.

Bu ülkede ne yazık ki bazen gülmek isterken bile insan takılıp kalıyor hüznün oltasına bir şekilde; hele çocuklar söz konusu olunca...

Son sözüm şudur efendim: Siz gelin başbakanı dinlemeyin beni dinleyin, bu yılbaşında bir çocuğa iz olun. Ona bir kitap alın. Eğer aklınızda bir kitap adı yoksa; belki daha önce de okuduğunuz BİR ÇOCUĞUN YAŞAMINA DOKUNMAK İSTERSENİZ; ONA BU KİTABI ALIN: başlıklı yazımdaki önerime kulak verin.

Görsel: La Loba
Galeri : DeviantART

4 yorum:

  1. Kitap mı dediniz? Olmaz! Ya düşünmeye başlarlarsa...

    Haddim olmayarak ben de büyükler için bir kitap önereceğim. Adı, son yazınızın da adından:

    "KÖSTEBEK"

    Yazarı:

    "Necip Hablemitoğlu"
    (Öldürüldü.)

    YanıtlaSil
  2. Sevgili La loba; görünen o ki daha çok şımaracaksın; çünkü gözümü kestirdiğim fotoğraflar var:))

    YanıtlaSil
  3. Aysema; iyi bir ekleme oldu yazıya; büyükleri de büyütmek gerek... Bu anlamda iyi bir öneri, teşekkürler...

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP